Çarşamba Ocak 8, 2025

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

Caption: 
Savaş Erdinç

 

Bu değil,bu değil bu da değil.Uzaktan birini gösterirler adama cevap hazırdır.Bu bizden hiç değil.Ayrıntı hiç kelimesinde gizlidir.Karşısındakini hiçlikle ilişkilendirerek,üstü kapalı bir tavır konur.Onun hiç olması dilenir,psikolojik olarak kendisini rahatlatır söyleyen.Bazı anlayışlara baktığımızda bu mantığı aratmayacak traji-komik bir ruhsal şekillenme görürüz.Kendisinden olmayanı dışlayan,ya da kendisi ile aynı amaç için mücadele etse de aynı şeyleri düşünmediği için,bu bizden hiç değil tavrına maruz kalan çok devrimci vardır.Birçok varyantları olan bu şekillenme özünde karşısındakinin fikrini kabullenememe,onun yok edilme isteğiyle parelel düşer.Onu yoketmek için önce beyninde bu tavra başlamıştır.Bu kişiler büyük ihtimalle Mao'yu anlamamış sadece okumuş kişilerdir.Belki sayfa numaraları ile size ezber sunabilirler.Kuranı hatim edenler gibi.Neyse ki ben hatmedenleri pek sevmem.Merhabası ezber kokan insandan, insana özgü ne beklenir ki?

Geçen gün bir annemiz sordu?Neden bir şehitler albümü yok diye.Bu aslında içimde bir yaradır,partizan şehitlerine ve onların elleri öpülesi annelerine karşı.Hata bende aslında:

2010 senesiydi.Şehitler için bir albüm yaratmak istiyorduk.Bu vesile ile gidip bir yerden kaynak istemek zorunda kaldım.Niçin geldiğimi,ne yapmak istediğimi söyledim.Cevap çok ilginçti biz düşünelim.3. yılına girdik,hala düşünüyorlar.Hatalı olan bendim sonuçta 10 TL verip mahalledeki kültür merkezinden de temin edebilirdim.Ama para değil önce dostluk gerekirdi.Gururuma yediremedim ve yapmadım metafizik bir yaklaşımla.Bazen rüyamda Demirdağ'ı ,Halil Türker'i görürüm.Ve içime saplanır bu acı.Sonra kendimi idealist bir yaklaşımla savunmaya geçerim''.Ben onlardan değilim yoldaş,derim rüyalarımda.''

Daha sonra buna benzer olaylar yaşadım.Bana halkım diyen oldu.Ben onlara ben senin halkın değilim dedim.Seni tanımıyorduk diyenler oldu.Gülüp geçtim.

Niye bunları yazdın diyeceksiniz.Geçen gün bir yoldaşımla telefonda görüştük.Küslük müslük bişeyler anlattı.Kimse canına küsmez.Kimse düşüncelerine küsmez.Küskün dediğiniz her insanın bir tavrı vardır,eğer bir devrimci ise.

Birinden uzaklaşmak,onlara tavır almaktır gerçek anlamıyla.Ben sizi olumlamıyorum hata yapıyorsunuz demektir.O birey yaşadığı sorunlar çözülmediği veya çözüleceğine inanmadığı için uzaklaşmış ve  başka bir duruş segirlemiştir.İster teorisyen ister pratik anlamda herhangi bir seviyede olsun,temel sebep onların uzaklaşma şartlarını çözmek nedenlerini anlamaktan geçer.Bunları çözdüğünüzde zaten bu bilinci almış,bu dünya görüşünü anlamış her birey belki de sizden de önde daha yaşanılası bir dünya için mücadele edecektir.İnsanları anlamak ancak daha bilimsel yöntemlerle mümkündür.

Albüm neden yok diyen annem,cd var bende,sıfırdan yaptım.Birgün yanına düşerse yolum,onu ellerimle sana teslim edeceğim.Ben onlardan değilim ama ,ben Kaypakkaya'nın yoldaşıyım sen üzülme olur mu?

108059

MİNNET VE HAYRANLIKLA: YOLLARI YOLUMUZDUR![1]

“Nehirlerin dinlediği seslerdik”[2]

 

Sizlere, siz kardeşlerime Onlardan söz ederken, heyecandan dilim damağım kuruyor. Omuzlarımda devasa bir sorumluluğun ağırlığını duyumsuyorum…

Ne demeli? Nereden başlamalı?

Öncelikle onlarınki, anlatmaktan çok yaşanan, yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir aşktı…

“Demokratikleş-me paketi”

“Maymun ne kadar yükseğe çıkarsa,kıçı da o kadar görünür.”[1]

 

Bizim kuşaktan, (genel olarak “78’liler” olarak biliniyoruz) kimileri ve selefimiz 68’lilerin bir kısmı çok hızlı “uyum sağladı”. Biz beceremedik.

Eskinin “solcu”su, bugünün liberali kalemlerin AKP iktidarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eliyle açtığı (kaçıncı?) “Demokratikleşme Paketi” ile ilgili görüşlerden söz ediyorum.

“Cemevi ile Ruhban Okulu da olsaydı daha iyi olurdu,” diyen hoşnut Oral Çalışlar, örneğin[2]

Umudun Şiarı: “Size Verdiğimiz Süre Doldu!”

Emperyalist sermayenin uluslararası bir kaç merkezdeki dönüş hızına bağlı ve orantılı olarak, dünya halklarının direnişlerinin hızı da artıyor.

Yaşadıklarımız reddedilmelidir!

Ecdadımız Kayıkları, Biz Gemicikleri Yürüttük

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta ecdadından bahsetmekten geri durmuyor. Yerel seçimlere yönelik bir yatırım olduğu herkesçe bilinen, konunun uzmanlarınca da birçok eksiği bulunduğu iddia edilen Marmaray tüp geçidi milyonların can güvenliği hiçe sayılarak apar topar açıldı. Başbakan açılıştaki konuşmasında da “ecdadımız gemileri karadan yürüttü, iktidarımız da denizlerin üstünden vagonları yürütüyor” dedi.

Din Kardeşligi masali ve türban sovu

AKP meclisteki türbanlı milletvekili şovuyla halkı uyutma yolunda kendisine yakışır bir adım daha atmış oldu. Oysa din, türban ya da özgürlük diye bir dertleri yok. Onlar ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmanın ve hizmet ettikleri bu düzenin ezen- ezilen, sömüren- sömürülen çelişkisini halkın gözünden kaçırmanın derdinde. Türbanı bu korkunç düzeni saklamak için bir şal olarak kullanmaktadırlar. Tuhaf olan şu ki, türban takan kadınların çoğu da bu düzenin mağdurlarıdırlar. Ne var ki onlar bunun farkında değil. Biraz düşünseler iyice esaret altına girdiklerini göreceklerdir.

Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken …[*]

“Karanlık saatler geldiğinde,

o zamanın insanı da gelir.”[1]

 

Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken söylenmesi gerekeni, gecikip, lafı dolandırmadan hemen belirteyim: Büyük bir alt üst oluşun içindeyiz…

Bu kadar da değil; her şey daha da ağırlaşarak vahimleşecek; veya tarih müthiş hızlanacak; ya da sık sık Montesquieu’nun, “Ne mutlu tarihi sıkıcı olan halka” sözü anımsanacak…

Ercan Binay’dan mektup var Abdullah KALAY’a özgürlük!

“Zulümle abad olunmaz.”[2]

 

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Sayfalar