Cuma Eylül 20, 2024

Bozkurt’un anlamı (Nubar Ozanyan)

Yoksullar ve ötekiler için her yer ölüm kokan mayın tarlasına döndü. Türk olmayanların, -ötekilerin- Türkiye’de soluk alması ve yaşaması zulme dönüştü. Öteki olarak yaşamak, çalışmak, kendi ana dilinde Kürtçe, Arapça konuşmak, şarkı söylemek, yasak ve suç olan bir ülkede demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsedilebilir mi?

Kendi ırkını, dilini, bayrağını ötekilerden üstün görme, onları düşman görme ve aşağılama ideolojisi tarihin çöplüğüne atılmış çürümüş gerici bir ideolojidir. Bu ideolojinin yegane yaratıcıları ve sahipleri İttihat-Terakki’den günümüze dek Kemalistler olmuştur. Bugün AKP-MHP faşist iktidarı, toplumu Türk şovenizmiyle zehirleyip kutuplaştırıp düşmanlaştırmıştır. Türk toplumunun hatırı sayılı bir bölümü Türklük ideolojisiyle zehirlenmiştir.

Herkesin herkese düşman olduğu bir toplum yaratılmıştır.

Zehirlenmiş iktidar ve toplum kötülük üreten, yayan, her yeri yakmaya, öteki olanları öldürmeye hazır hale getirilmiştir. Bu toplumda Türk olmayanlara, ötekilere ölüm ve kandan başka bir seçenek bırakılmamaktadır. Irkçılığın neden olup yarattığı düşmanlıkları öven, kutsayan, destekleyip sahiplenen çok sayıda siyasetçi, aydın, gazeteci, solcu kötülükleri büyüten bir rol oynamaktadır.

Ülkenin tüm zenginliklerin yegane sahibi ve tek hakimi olma fikri ve eylemi yıkıcı bir şekilde sürmektedir. Egemen zihniyet “Türkiye Türklerindir”, “Ne mutlu Türk’üm diyene”, “Bir Türk dünyaya bedeldir” vb. ırkçı kafatasçı söylemler üzerinden sürmektedir.

Türk olmayan, devlet diliyle konuşmayan herkesi öteki ve düşman gören bir zihniyet; kendinden olmayana ve somutta Kürtlere, Araplara karşı yapılacak saldırıyı, linci meşru ve doğal görür. Pogroma ve soykırıma katılmayı haklı görür. Beyni ırkçılıkla kirlenenlerin elleri elbette ki kanlı olur.

Kayseri’de yaşanan ırkçı saldırılarla saha da yapılan bozkurt işaretleri aynı merkezden beslenen faşizmin kapsamlı bütünlüklü saldırılarıdır. Ne galeyana gelmiş başıbozukların hareketleri ne de heyecana gelmiş şarlatan futbolcunun fevri hareketidir. Bunlar tamamen Türk devlet eliyle yürütülen politikadır.

Kürtleri düşman gören Arapları dost görür mü? Kürtleri, Arapları düşman gören göçmen emekçileri dost görür mü? Her yerin Türk bayraklarıyla donatıldığı, dağa taşa ırkçı sloganların yazıldığı, her sabah çocuk beyinlerin ırkçı marşlarla kirletildiği topraklarda özgürlük, kardeşlik, dostluk olur mu?

Okulların, askeri kışlaların, cami ve evlerin Türkleştirildiği Türkiye’de sahalar ve futbolcular temiz kalır mı? Türk ırkçılığı devlet eliyle yaratılmış ve sürdürülmüştür. Halk düşmanı faşist bir suç örgütünün işaretinin “ulusal değer” olarak propaganda edilmesi ancak ve ancak merkezi bir devlet aklıyla açıklanabilir. Kendi ulusal marşını dahi devrimci tutsaklara ve muhaliflere işkence aracı olarak kullanan bir faşist aklın; halkı katleden, uyuşturucu başta olmak üzere her türlü kriminal suçla ilişkisi sabit olan, kontrgerilla artığı bir örgütlenmenin işaretinin “ulusal değer” olarak hararetle propaganda edilmesi ancak ve ancak faşist bir siyasetin ürünü olacağı açıktır.

TC devleti varlığını sürdürmek için, ırkçılığı ve şovenizmi ustalıkla kullanmaktadır. Kendine İslamcı diyen ve “ümmet” propagandası yapan bir iktidar dahi gerçekte Türk ırkçılığını, faşizmi ve şovenizmi uygulamaktadır. Türk hakim sınıfları, ırkçılığı ve şovenizmi, -tıpkı din gibi- ustalıkla kullanmakta ve halkın yoksulluğunun nedeni olarak ötekini göstermektedir. Bu bir devlet politikasıdır.

Dolayısıyla sahada bozkurt işareti yapan futbolcuyla Kayseri’de Arap göçmenlere saldıranlar arasında bir fark bulunmamaktadır. Aynı merkezden yönlendirilmektedir. Amed ve Merdin’de devlet eliyle gerçekleşen yangınlara sevinenlerin sahada bozkurt işareti yapan ülkücü faşistten farkı var mıdır? Her yer her şey ötekileştirilip düşmanlaştırılıyor. Aşağılama, ayrımcılık, nefret söylemi ve kana susamış eller her yerde açıktan dolaşıyor.

Futbol kitleleri en etkili uyutma silahıdır. Irkçılık ise ötekiye, Kürtlere, Araplara, göçmenlere karşı en çirkin saldırı silahıdır. Her şeyi çalan ve devşiren Türk faşistleri bozkurt işaretiyle kini, nefreti, düşmanlığı büyütürken özgürlükten, eşit koşullarda birlikte yaşamı hakkını savunanlar zafer işaretini büyütmelidir.

2622

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Koronavirüs ve Emperyalistler Arası Çelişki

Birleşmiş Milletler, koronavirüs   pandemisi sürecinde dünyanın en yoksul ülkelerinde yaşayan  700  milyon  insanın  açlık  ve salgından  kurtarılması  için  90  milyar doların yeterli olduğunu ve bu miktarın da “en zengin 20 ülkesinin küresel ekonomiyi (yani tekelleri kurtarmak için-yn.) ayakta tutmak için ayırdığı 8 trilyon dolar değerindeki  destek  paketinin  yalnızca  yüzde 1’ne tekabül’’ ettiğini açıklayarak aslında bir gerçeğe işaret etmektedir. Üreten işçi ve emekçiler olmasına rağmen, çok küçük bir azınlık yaratılan değerleri gasp etmektedir.

Artı-Değerin Kaynağı-4.Bölüm

Uluslararası Yüksek Teknoloji Tekellerinin İşgücü İstihdamı

Burada bütün tekelleri ele almayacağız. Ancak öne çıkan uluslararası yüksek teknoloji tekeli Foxconn’u kısaca burada inceleyecek. Foxconn’un ele alınmasının nedeni, piyasada yüksek teknoloji ürünü olarak öne çıkan markaları üretmesi ve onlara parça tedarik eden önde gelen tekellerden birisi olması ve aynı zamanda işçileri en zor koşullarda çalıştırdığı ile ün kazanmış Tayvan menşeli uluslararası niteliğe sahip bir haydut tekel.

40. ölüm yıldönümünde sevgi ve saygı ile… (1.ve2. bölüm)

Aradan dile kolay 40 yıl geçmiş… Acılarımız dün gibi taze, halen iyileşmeyen yaralara rağmen unutulmayan, halkın sevgisini kazanmış, her milliyetten halkın gönlünde taht kurmuş, enternasyonalist devrimci Armenak Bakır’ı sevgi ve saygıyla anıyoruz.

Rus-Amerikan-İran tangosu ve Kürt düğümü (Fehim Taştekin )

Yine herkes Kürt mevzisine çalışıyor. Biri topla-roketle vurarak, diğeri tahkim ederek, ayartarak. Kürtler üzerine kurulan denklem kadar karmaşığı zor bulunur.

83. yılında… Bazı yaralar asla kapanmaz!

1915 yılında gerçekleştirilen Ermeni Soykırımı’nın ortaya çıkarmış olduğu travma ve acıların yaraları henüz bu topraklar üzerinde kapanmamışken, bu sefer Ermenilere sahip çıkan Dersim halkına karşı soykırım uygulandı. Kürt, Alevi-Kızılbaş inancına göre kabesi insanlık olan ve bu yüzden tarihte çeşitli baskı ve kırımlara maruz kalan bu halk, Ermenilere sahip çıkmanın bedelini çok ağır bir şekilde ödedi.

Artı-Değerin Kaynağı-3.Bölüm

Kapitalistler İşgücü Arayışında[1]

Halklar Masum Mu?

 

Yayınladığım son yazılar konusunda, arkadaşlardan açık sayfalara ve emailime gelen eleştirilere tek tek cevap yerine, buradan toplu cevap vermeyi daha uygun buldum.

Arkadaşlar, Ermeni jenositi konusunda halkların bir bölümünü suçlu ilan etmenin, yanlış olduğunu; ezilen, katliama uğrayan bir halkın, bir başka halkı katletemeyeceğini, dolayısıyla halkların masum olduğunu söylüyorlar.

Birleşik Mücadelenin Önemi Giderek Artıyor

Nihai hedefimiz devrimdir. Yasal ve yasa dışı tüm eylemlerimiz devrimin gerçekleşmesi içindir. Devrimin öncü kurmayı ola-rak parti, işçi sınıfı önderliğinde toplumun tüm bağlaşıklarını örgütleyerek, belirlediği stratejinin yol göstericiliğinde devrimi gerçekleştirir.

Artı-Değerin Kaynağı-2

Makinaların Marifetleri:

Makinalar canlı emeğin yerini aldığında, toplumsal yapıda da buna uygun temel değişimler olacaktır. Ortada artı-değer, ya da daha yalın söylemle işçi sömürüsü olmayacağı için, işçi sömürüsü üzerine kurulu kapitalist sistemin varolmayacağı açıktır.

Ermeni Soykırımı ve Sovyet Ermenistanı

Ermeni Soykırımı üzerinden 105 yıl geçti. Bu süre içerisinde soykırımı gerçekleştiren devlet resmi olarak henüz yargılanmamış, tavır alınmamış ve mahkum edilmemiştir. Ama bu devletin giderek tüm dünya çapında uluslararsı halklar nezdinde soykırım ve  soykırımın ardındaki konumu  görülmüştür. Uzun bir dönem tabu olarak gizlenen soykırım ve soykırımı yapan devlet giderek uluslararası toplum gözünde açığa çıkmıştır. Yahudi Soykırımı gibi Ermeni Soykırımı da dünya halklarınca deşifre olmuş ve kınanmıştır.

"Ancak çölde yaşayabilirler!"

Bundan tam 105 yıl önce böyle buyurmuştu Mehmet Talat! Mazlum Ermeni halkının fermanı için. Ancak çölde bile yaşamalarına müsaade edilmez. Ermenilere çöller bile çok görülür. Kırım ve kıyım ülkenin sayısız yerlerinde başlatılır. Öncekilerden daha kitlesel, daha büyük felakete dönüşecek bir toplumsal yıkım Türk ulus devlet aklıyla devreye sokulur.

Sayfalar