Direnişi Büyütmek İçin Bir Adım İleri!
2019 31 Mart yerel seçimlerinin öncekilerden en önemli farklılığının son derece karmaşık bir görüntü çizmesi olduğunu söylesek yanlış olmaz sanırız. Bu karmaşanın, büyük oranda devrimci, ilerici ve yurtsever güçler cephesinde ve etkileşimde bulunduğu kitle içinde yaşandığı açık. Bir yandan Kürdistan’da kayyum gerçekliği ve AKP’den MHP ve CHP’ye tüm düzen partilerinin devlet çizgisinde HDP’ye karşı kurduğu ittifak diğer yandan batıda ortaya çıkan tablo bu karmaşayı açığa çıkarıyor. Dersim’de iki adayın çıkması gibi tartışmalı bölgeleri saymaz isek Kürdistan’da, kayyumun işgal ve gaspına karşı tutum almak son derece basit; belediyeleri gerçek sahiplerine geri vermek!
Ne var ki söz konusu batı olunca bugünkü politik aktörlerinde ortaya koyduğu politikalar dikkat alındığında bir kaos durumu yaşanıyor. Başta HDP’nin batıda İYİ Parti adaylarının olduğu yerler dışındaki il ve ilçelerde aday çıkarmama tutumu belirleyici oluyor. CHP adaylarının desteklenmesi, seçimlere CHP listesinden sokulan adaylarla meclis üyeliklerinin kazanılması stratejisi(!), devrimci-demokrat kamuoyunda yoğun bir kafa karışıklığına neden oldu!
Birleşik mücadelenin önemi
İstanbul’da Şubat başında okurlarımızla gerçekleştirdiğimiz ve seçim tavrımızın nasıl olması gerektiğini tartıştığımız toplantıda bu kaotik tablo tartışmaların merkezindeydi. HDP’nin batıda aday çıkarmama politikası, HDP bileşeni olan diğer yandan HDP bileşeni olmayıp HDP ile birlikte direnişi büyüten devrimci, ilerici güçler açısından politik bakımdan önemli bir zorlanma durumunu açığa çıkardı. Diğer yandan HDP’nin, AKP-MHP gerici faşist ittifakını geriletmek adına CHP ile kurduğu ilişki, geniş devrimci-demokrat kesimde, CHP’nin bir kez daha gündeme girmesine ve tartışılmasına yol açtı. Toplantıda tartışılan bu başlıkta açığa çıkan bazı yanlara değinmekte fayda var.
İlki, HDP’nin aday çıkarmayarak devrimci, ilerici geniş bir kamuoyunu CHP’nin yörüngesi altına objektif olarak soktuğu gerçeğidir. HDP, büyük şehirlerde ve ilçelerdeki tavrı ile 24 Haziran ve 16 Nisan referandumunda zaferi altın tepside AKP’ye sunan CHP’den uzaklaşan kitlenin yeniden CHP’ye dönmesine objektif olarak zemin sunmaktadır. AKP-MHP faşist ittifakına tepki duyan ve bir şekilde bunlara karşı bir şeyler yapmak isteyen kitleye tek çıkış kapısı olarak CHP gösterilmektedir.
İkincisi, Kürdistan’da, Dersim’de sorun çözülebilir olmasına rağmen HDP ile SMF arasında ortaya çıkan gerilim ve iki aday gerçekliğinin birleşik mücadeleye verdiği ve ileride vereceği zararlardır. Gelinen durum, demokratik-legal alanda 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana gelişen ve belli bir düzey yakalayan bunun sonucunda da yığınlarda karşılık bulan birleşik mücadele başlığında elde edilen birikiminin yeterince kavranamadığını göstermiştir. Yerel seçim gündemi etrafında ortaya konan politikalar, gerek Türkiye’de gerekse de Rojava’da değişik biçimlerde ortaya çıkan ittifak ve eylem birliktelikleriyle birleşik mücadeleye dair atılan kimi önemli adımları geliştiren bir rol oynamıyor.
Dersim’de ortaya çıkan ayrışma ve yaşanan gerilimi bu pencereden değerlendirmek doğru olacaktır. SMF’nin Dersim merkezini esas alan ama devrimci-demokratik cephenin tamamını atlayan, HDP’nin de, çözüm bulmak adına adım atmayan gerçekliği; Dersim “Aleviliği” ile Dersim “Kürtlüğünün” hem de oldukça geri bir düzlemde karşı karşıya getirildiği bir tabloyu açığa çıkardı.
Bu durum coğrafyamızda, devrimci, ilerici ve yurtsever güçlerin birleşik mücadeleye bakışında, atılan onca olumlu adıma rağmen ideolojik derinleşmenin ne düzeyde yaşandığını göstermektedir. Bulunduğumuz parçanın çıkarlarını sınıf mücadelesinde inşa edilen genel cephenin önüne taşıma hatasına, tek yanlılığına ve öznelciliğine düşmenin toplama kaybettirecekleri çok daha fazladır. Politika bir alana göre değil sınıf mücadelesinin, cephenin genel durumuna göre belirlenmelidir. Hele de böylesi bugünlerde…
Politika üretme tarzımız
Toplantıda üzerinde durulan başlıklardan biri de politika yapma tarzımız üzerine oldu. Yerel seçimlerin genelden farkı, belediyeler özgülünde halkla daha yakın temas kurma ve bölgesel yerel dinamiklerin, halkın eğilimlerinin açığa çıkarılması bu vesile ile örgütlenmesidir. Ne var ki devrimci, demokrat cephe ve HDP açısından aday belirleme sürecinin büyük oranda merkezden yapılması, seçimlerin yerel olma özelliğine ters düşmüştür. Yerelin özgünlüklerinin görülmesi ve bunun bir örgütlenme zemini haline getirilmesi, devrimci politika için olmazsa olmaz bir husus olmalıdır. Ancak 31 Mart yerel seçimlerinde, kimi bölgelerde politik baskıdan dolayı yapılan kimi ön seçimler dışında adaylar büyük oranda merkezler tarafından belirlenmiştir. Bu politika yapma tarzının seri gözaltı ve tutuklama furyası ile zayıf düşürülen devrimci, ilerici güçlerin, kendini örgütlemesini ve tabanı ile bağ kurmasını sağlayamayacağı açıktır.
Söz konusu gerçeklikten bizim de azade olmadığımızı eklemek gerekir. Politikamızın belirlenmesi sürecinin, yerelden merkeze doğru, yığınların dağınık fikirlerinin toplanarak sistemli hale getirilmesi denklemine uygun bir şekilde yeterince gelişmediği açıktır. Bu konuda toplantıda yürüyen tartışmalar bizim için oldukça uyarıcı ve aydınlatıcı olmuştur.
Yerel seçimlerde bugünkü tabloda, özellikle de HDP’nin CHP listelerinden seçimlere girmesi ile ortaya çıkan kaotik durumda tavrımız ne olacak? Açık ki, devrimci, ilerici ve yurtsevere adaylara destek verilmesi politikamız, düzen partilerinin adayları ile aramıza sınır koyan tutumumuz dikkate alınmalıdır. CHP, AKP-MHP ittifakını gerilecek bir gerçekliğe sahip değildir. Bugünkü tabloda olan, CHP’nin mevcut çizgisinden bir milim de olsa uzaklaşarak HDP ile yakınlaşması değildir. CHP merkezi ittifakını İYİ Parti ile kurmuştur. Yerellerde HDP’nin oylarını kapmak için taklalar atan CHP örgütlülükleri ortadayken dahi HDP ile yan yana geldiğini yalanlamaktadır. Olan büyük oranda CHP’nin Kürt oylarını kendine yedekleme çabasıdır.
Bir adım ileri
Burada üzerinde yoğunlaşmamız gereken temel mesele, yerel seçim sürecinin bizim için ne anlama geldiğidir. Toplantının başlıklarından biri de bu oldu. Bu süreci değişik ilçelerde ve semtlerde örgütlü faaliyetimizi ileri taşıma, kitle çalışmasına daha fazla yoğunlaşma ve kitlelerle temasımızı artırma yanıyla ele almak doğru olacaktır.
Halihazırda pek çok semtte devrimci, ilerici güçlerin destek verebileceği, bizim de adayımız olarak sahiplenebileceğimiz isimler bulunuyor. Bu süreci daha yakından takip etmek, buna doğrudan dâhil olmak ve etkin bir kitle ve örgütlenme çalışması yürütmek doğru olacaktır. “Direnişi Büyütmek ve Faşist Saldırganlığı Püskürtmek İçin Bir Adım İleri” parolasıyla çalışmalarımıza daha sıkı sarılma zamanıdır!
(Bir Partizan)
Son Haberler
Sayfalar
Yine cezaevi yolu göründü
Türkiye'de devlet eliyle işkence yapmak ve insan öldürmek suç değil, işkencecileri ve devlet katliamlarını lanetlemek suçtur.
Hangi Atılım ?
Atılım Gazetesi’nin 29 Ağustos 2014 tarihli 136. sayısında yayımlanan “Ortadoğu’da devrimci durum” başlıklı gündem yazısında; “Fas’tan Bahreyn’e, Yemen’den Türkiye’ye, geniş anlamda Ortadoğu bölgesinde bir devrimci durum yaşanmaktadır. Bölgede hüküm süren gerici, faşist, monarşik vd. devlet rejimleri, kapitalizmin genel bunalımına bağlı olarak iflas etmiş durumdadır. Egemenler eskisi gibi yönetemiyorlar” denilmektedir. Cumhurbaşkanlığı (CB) seçimlerini boykot çağrısı yaparken, tam da Atılım'ın işaret ettiği bu gerçekten hareket ettik.
“Devletin Kıskacında Halk Gençliği”
T.C Devleti kurulduğu günden bu yana kendine muhalif kesimleri katletmekte bir sakınca görmemiş, bunu bir devlet geleneği haline getirmiştir. Ancak bazı kesimlerde, devlet olanca gücüyle saldırsa da toplumsal muhalefet dinmemiş, şanlı direnişlerle devletin katliamlarına karşı halkın direnme ruhu sönmemiştir.
Ari Dun (eve gel)
Ermenistan Diaspora Bakanlığı,yurt dışında yaşayan Ermeni'leri,Ermenistan'a davet etti. Onlara tarihin tanıtılması sosyal,külürel ilişkilerin geliştirilmesi için Yerevan misafirler ile dolup taştı.Turistik yerler ziyaret edilerek tanıtıldı.
Yerevan Arjantin,Lübnan,Rusya,Almanya,Fransa'dan gelen misafirlerinin yanısıra ilk defa Türkiye Diyarbakır'dan gelen misafirlerine kucak açtı.50 kişiden oluşan bu gurup 1915 Ermeni soykırımında Müslümanlaşmış veya zorla müslümanlaştırılmış ailelerin çocukları olup artık bugün kendilerini Ermeni olarak gören sıcak kanlı,dost insanlardı.
TKP/ML-TİKKO Gerillaları karakola ekmek veren fırıncıyı tutukladı
Elimize e-posta yoluyla ulaşan ve Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) Dersim Bölge Komutanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Dersim-Merkez’e bağlı Deşt (Geyiksuyu) köyünde uyarılara rağmen karakola ekmek veren bir fırıncı tutuklandı.
“Dersim Merkez’e bağlı Deşt (Geyiksuyu) köyünde fırın işleten Metin Karataş isimli kişi 31 Ağustos 2014 günü sabah saat 07.00 çalıştırdığı fırında tutuklanmıştır” diyen Dersim Bölge Komutanlığı, tutuklamanın nedenini şöyle açıkladı:
TKP/ML-TİKKO’dan Mercan HES eylemi açıklaması
1 Eylül akşamı Dersim-Pulur’da (Ovacık) bulunan Mercan HES’e yönelik bombalı saldırı gerçekleştiren Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) Dersim Bölge Komutanlığı söz konusu saldırıya ilişkin bir açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Seçiminin Öğrettikleri
İlk defa yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşlarının da oy kullanabildiği Cumhurbaşkanlığı seçimi, beklenildiği gibi R.T. Erdoğan’ın kazanmasıyla sonuçlandı.
Bu seçimin diğer seçimlerden iki noktada farkı vardı. Birincisi yukarıda da belirttiğimiz gibi, yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da oldukları ülkelerde oy kullanabilmeleri idi. İkincisi de yine ilk defa olarak Cumhurbaşkanını doğrudan halk oylaması ile “seçilmesi” idi.
“Sırası mıydı şimdi Tuncay?
“İthaka sana bu güzel yolculuğu verdi İthaka olmasa yola hiç koyulmayacaktın.”[1]
Dersim (Festivali) yolunda Arzu’dan, Tuncay (Atmaca) yoldaşın -31 Temmuz 2014’de- bizi bırakıp gittiği haberini alınca aklımdan geçen ilk şey, “Sırası mıydı şimdi Tuncay?” oldu…
Ardından da “Ölüm adın kalleş olsun” dedim; Barışta (Erdost), Seyhan (Şanalan) ve Ata (Soyer)’dan sonra 2013’den beri tam dördüncü kez Tuncay’la…
* * * * *
Dostları “Peygamber” İsmail’i uğurladı
1981-1984 yılları arasında TKP/ML TİKKO davasından Erzurum Askeri Hapishanesi’nde yatan ve o dönemde gördüğü ağır işkenceler sonucu kalıcı hastalıklarla mücadele eden İsmail Mehrekula, tedavi gördüğü hastanede 3 Eylül gece saatlerinde yaşamını yitirdi. “Peygamber” kod adıyla tanınan Mehrekula, dün İzmit’te son yolculuğuna uğurlandı.
Sistemin silahı; yozlaştırma
Tüm emperyalist toplumlarda halkı daha fazla sömürmenin, halkın tepkilerini bastırmanın, halkın örgütlenmesini ve iktidara yönelik bir mücadele içine girmesini engellemenin çeşitli yolları vardır. Egemen sınıflar bunun en temel aracı olarak zora başvuruyor veya başvurma tehdidini sürekli gündemde tutuyor olsalar da, zorun yanında başka yöntemler de kullanırlar. Çünkü zor ve şiddet, tek başına herhangi bir sömürü düzenini sürdürmeye yetmez.
Ortadoğu’da Durum ve Olanak(lar)[*]
“Eşitlik olmayan bir yerde / özgürlük bir yalandır.”[1]
Soru: IŞİD’in uluslararası güçlerce Ortadoğu’ya müdahalede kullanıldığı belirtiliyor. IŞİD’in arkasındaki temel güçler kimler ve nasıl bir strateji yürütülüyor?
Öncelikle şu “kullanılma” saptamasına mündemiç yüzeyselliği tashihte yarar var. Her “kullanılma”, bir yerden sonra kullanmadır da.