Çarşamba Kasım 6, 2024

Direnişi Büyütmek İçin Bir Adım İleri!

2019 31 Mart yerel seçimlerinin öncekilerden en önemli farklılığının son derece karmaşık bir görüntü çizmesi olduğunu söylesek yanlış olmaz sanırız. Bu karmaşanın, büyük oranda devrimci, ilerici ve yurtsever güçler cephesinde ve etkileşimde bulunduğu kitle içinde yaşandığı açık. Bir yandan Kürdistan’da kayyum gerçekliği ve AKP’den MHP ve CHP’ye tüm düzen partilerinin devlet çizgisinde HDP’ye karşı kurduğu ittifak diğer yandan batıda ortaya çıkan tablo bu karmaşayı açığa çıkarıyor. Dersim’de iki adayın çıkması gibi tartışmalı bölgeleri saymaz isek Kürdistan’da, kayyumun işgal ve gaspına karşı tutum almak son derece basit; belediyeleri gerçek sahiplerine geri vermek!

Ne var ki söz konusu batı olunca bugünkü politik aktörlerinde ortaya koyduğu politikalar dikkat alındığında bir kaos durumu yaşanıyor. Başta HDP’nin batıda İYİ Parti adaylarının olduğu yerler dışındaki il ve ilçelerde aday çıkarmama tutumu belirleyici oluyor. CHP adaylarının desteklenmesi, seçimlere CHP listesinden sokulan adaylarla meclis üyeliklerinin kazanılması stratejisi(!), devrimci-demokrat kamuoyunda yoğun bir kafa karışıklığına neden oldu!

 Birleşik mücadelenin önemi

İstanbul’da Şubat başında okurlarımızla gerçekleştirdiğimiz ve seçim tavrımızın nasıl olması gerektiğini tartıştığımız toplantıda bu kaotik tablo tartışmaların merkezindeydi. HDP’nin batıda aday çıkarmama politikası, HDP bileşeni olan diğer yandan HDP bileşeni olmayıp HDP ile birlikte direnişi büyüten devrimci, ilerici güçler açısından politik bakımdan önemli bir zorlanma durumunu açığa çıkardı. Diğer yandan HDP’nin, AKP-MHP gerici faşist ittifakını geriletmek adına CHP ile kurduğu ilişki, geniş devrimci-demokrat kesimde, CHP’nin bir kez daha gündeme girmesine ve tartışılmasına yol açtı. Toplantıda tartışılan bu başlıkta açığa çıkan bazı yanlara değinmekte fayda var.

İlki, HDP’nin aday çıkarmayarak devrimci, ilerici geniş bir kamuoyunu CHP’nin yörüngesi altına objektif olarak soktuğu gerçeğidir. HDP, büyük şehirlerde ve ilçelerdeki tavrı ile 24 Haziran ve 16 Nisan referandumunda zaferi altın tepside AKP’ye sunan CHP’den uzaklaşan kitlenin yeniden CHP’ye dönmesine objektif olarak zemin sunmaktadır. AKP-MHP faşist ittifakına tepki duyan ve bir şekilde bunlara karşı bir şeyler yapmak isteyen kitleye tek çıkış kapısı olarak CHP gösterilmektedir.

İkincisi, Kürdistan’da, Dersim’de sorun çözülebilir olmasına rağmen HDP ile SMF arasında ortaya çıkan gerilim ve iki aday gerçekliğinin birleşik mücadeleye verdiği ve ileride vereceği zararlardır. Gelinen durum, demokratik-legal alanda 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana gelişen ve belli bir düzey yakalayan bunun sonucunda da yığınlarda karşılık bulan birleşik mücadele başlığında elde edilen birikiminin yeterince kavranamadığını göstermiştir. Yerel seçim gündemi etrafında ortaya konan politikalar, gerek Türkiye’de gerekse de Rojava’da değişik biçimlerde ortaya çıkan ittifak ve eylem birliktelikleriyle birleşik mücadeleye dair atılan kimi önemli adımları geliştiren bir rol oynamıyor.

Dersim’de ortaya çıkan ayrışma ve yaşanan gerilimi bu pencereden değerlendirmek doğru olacaktır. SMF’nin Dersim merkezini esas alan ama devrimci-demokratik cephenin tamamını atlayan, HDP’nin de, çözüm bulmak adına adım atmayan gerçekliği; Dersim “Aleviliği” ile Dersim “Kürtlüğünün” hem de oldukça geri bir düzlemde karşı karşıya getirildiği bir tabloyu açığa çıkardı.

Bu durum coğrafyamızda, devrimci, ilerici ve yurtsever güçlerin birleşik mücadeleye bakışında, atılan onca olumlu adıma rağmen ideolojik derinleşmenin ne düzeyde yaşandığını göstermektedir. Bulunduğumuz parçanın çıkarlarını sınıf mücadelesinde inşa edilen genel cephenin önüne taşıma hatasına, tek yanlılığına ve öznelciliğine düşmenin toplama kaybettirecekleri çok daha fazladır. Politika bir alana göre değil sınıf mücadelesinin, cephenin genel durumuna göre belirlenmelidir. Hele de böylesi bugünlerde…

 Politika üretme tarzımız

Toplantıda üzerinde durulan başlıklardan biri de politika yapma tarzımız üzerine oldu. Yerel seçimlerin genelden farkı, belediyeler özgülünde halkla daha yakın temas kurma ve bölgesel yerel dinamiklerin, halkın eğilimlerinin açığa çıkarılması bu vesile ile örgütlenmesidir. Ne var ki devrimci, demokrat cephe ve HDP açısından aday belirleme sürecinin büyük oranda merkezden yapılması, seçimlerin yerel olma özelliğine ters düşmüştür. Yerelin özgünlüklerinin görülmesi ve bunun bir örgütlenme zemini haline getirilmesi, devrimci politika için olmazsa olmaz bir husus olmalıdır. Ancak 31 Mart yerel seçimlerinde, kimi bölgelerde politik baskıdan dolayı yapılan kimi ön seçimler dışında adaylar büyük oranda merkezler tarafından belirlenmiştir. Bu politika yapma tarzının seri gözaltı ve tutuklama furyası ile zayıf düşürülen devrimci, ilerici güçlerin, kendini örgütlemesini ve tabanı ile bağ kurmasını sağlayamayacağı açıktır.

Söz konusu gerçeklikten bizim de azade olmadığımızı eklemek gerekir. Politikamızın belirlenmesi sürecinin, yerelden merkeze doğru, yığınların dağınık fikirlerinin toplanarak sistemli hale getirilmesi denklemine uygun bir şekilde yeterince gelişmediği açıktır. Bu konuda toplantıda yürüyen tartışmalar bizim için oldukça uyarıcı ve aydınlatıcı olmuştur.

Yerel seçimlerde bugünkü tabloda, özellikle de HDP’nin CHP listelerinden seçimlere girmesi ile ortaya çıkan kaotik durumda tavrımız ne olacak? Açık ki, devrimci, ilerici ve yurtsevere adaylara destek verilmesi politikamız, düzen partilerinin adayları ile aramıza sınır koyan tutumumuz dikkate alınmalıdır. CHP, AKP-MHP ittifakını gerilecek bir gerçekliğe sahip değildir. Bugünkü tabloda olan, CHP’nin mevcut çizgisinden bir milim de olsa uzaklaşarak HDP ile yakınlaşması değildir. CHP merkezi ittifakını İYİ Parti ile kurmuştur. Yerellerde HDP’nin oylarını kapmak için taklalar atan CHP örgütlülükleri ortadayken dahi HDP ile yan yana geldiğini yalanlamaktadır. Olan büyük oranda CHP’nin Kürt oylarını kendine yedekleme çabasıdır.

Bir adım ileri

Burada üzerinde yoğunlaşmamız gereken temel mesele, yerel seçim sürecinin bizim için ne anlama geldiğidir. Toplantının başlıklarından biri de bu oldu. Bu süreci değişik ilçelerde ve semtlerde örgütlü faaliyetimizi ileri taşıma, kitle çalışmasına daha fazla yoğunlaşma ve kitlelerle temasımızı artırma yanıyla ele almak doğru olacaktır.

Halihazırda pek çok semtte devrimci, ilerici güçlerin destek verebileceği, bizim de adayımız olarak sahiplenebileceğimiz isimler bulunuyor. Bu süreci daha yakından takip etmek, buna doğrudan dâhil olmak ve etkin bir kitle ve örgütlenme çalışması yürütmek doğru olacaktır. “Direnişi Büyütmek ve Faşist Saldırganlığı Püskürtmek İçin Bir Adım İleri” parolasıyla çalışmalarımıza daha sıkı sarılma zamanıdır!

(Bir Partizan) 

17559

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

9 Mayıs1945 Zafer Günü kutlu olsun

II.Dünya savaşı,insanoğlu'nun tanık olduğu,dünya tarihinin en korkunç savaşlarından biridir.Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği,çok ağır yıkımların olduğu,Yahudi soykırımı ile kitlesel ölümlerin yaşandığı en kanlı savaştır.100 milyondan fazla askeri personelin katıldığı,50 milyona yakın insanın hayatını kaybettiği bu savaş onarılması  çok büyük yaralar açmıştır.1939-45 yılları arasında cereyan eden bu savaş,Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle başladı.8-9 Mayıs 1945 yılında Adolf Hitler'in yer altında,saklandığı sığınağında,Kızıl Ordu'nun Berlin'i ele geçirdikten sonra kafasına kurşun

Siyasi Polis, Provokatör veya ruh hastalarıyla uğraşmak zorunda kalmak! Engin Gören

Birkaç gün önce bir sitede bir “yazı” çıktı: “H.Aksu kimdir?” başlığıyla. Yazıyı yazan kadar bu tür yalan, karalama, kışkırtma-provokatörlük üzerine kurgulanan yazıları yayınlayan site de sorunlu olup ortak yön buluyor demektir. Aynı mayadan oluşu mu veya ilkesiz ve kontrolsüzlüğünden mı kaynaklanıyor bilemiyoruz. Ama bu durum ve yaklaşım içinde bulunan bir sitenin ciddiyet taşımayacağı da açıktır. Umarız yayın çizgisini gözden geçirirler diyelim ve geçelim.

AMED’İN ARMENAK BAKIRCIYAN’I, İSTANBUL’UN ORHAN BAKIR’I, DERSİM’İN ALİ AĞASI!

Seni sessizliğimi bozarak anlatmak çok istedim. Uzun zaman düşündüm. Seni anlatacağımı hala bilemiyorum. Orhan yoldaş tanışıklığımız 1974'ün ortalarına denk geldi. Aramızda örgütsel bir bağlantı yoktu. Ama bizi birbirimize çeken bir çekim merkezi vardı. Çok zaman öğrenci gençlik eylemlerinde omuzdaş olmuştuk. Seninle Tunceli'ler derneğinde bir kaç kez karşılaştık. Sonra DGD'de görüşmüştük, ismini İBO koymuştun veya yoldaşların İBO ismini sana uygun bulmuştular. Söylentiler bizim çevrede yaygın halde yayılarak ;'' Bir gurup Ermeni yoldaşın bize kayıldığı '' söyleniyordu.

KEMALIZM MI?...MARKSIZM-LENINIZM MI ?

 

1 Mayıs 2014; Son Sözü Direnenler Söyler!

2014 1 Mayıs’ı; baskı, şiddete ve tüm engellemelere karşın yine büyük bir coşku ve kararlılıkla işçi ve emekçiler tarafından kutlandı.

2014 1 Mayıs’ını diğer 1 Mayıs’lardan ayıran en önemli yan, Gezi İsyanı sonrasında yaşanan ilk 1 Mayıs olmasıydı. Haziran İsyanın da, göğü fethe çıkan yığınların, kendi yaşamına dair her yerde sesini yüksek sözle söylemesi, giderek özneleşmesi, gücünün ve kudretinin farkına varması, toplumsal mücadeleye yeni bir soluğun katılması anlamına geliyordu.

Özgürlük Yürüyüşü

 

Hangi halktan, dinden veya mezhepten olursak olalım hiçbirimiz bilindik hırsızlar şebekesinin  çöreklendiği bu sömürü düzenini ve Tayyip diktatörlüğünü hak etmiyoruz. Bu diktatörlüğe  artık bir dakika bile tahammülümüz kalmamıştır. Onlar tarafından yönetilmek ayıplı bir durumdur, bu utançtan bir an önce kurtulmak gerekiyor.

Savaş Başladığı Yerde Kazanılır

Çeşitli milliyetlerden Türkiye işçi sınıfı için Taksim’in tarihsel bir önemi vardır. Bu önem, sınıfın siyasal savaşımın genel olarak bu alanda verilmesinden kaynaklıdır. Bu gerçeği bilen Türk egemen sınıfları yıllarca Taksim’i 1 Mayıs’larda işçi sınıfına yasaklamıştır. Yasaklamakla kalmayıp 1 Mays 1977 yılında onlarca işçiyi katlederek burjuva sınıf tavrını net olarak ortaya koymuştur. İşçi sınıfı da aynı kararlılıkla mücadele ederek bugüne gelmiştir. Ve işçi sınıfı, Taksim’i, ölüler verek kazanmıştır. Bu nedenlede, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için direnmiş ve savaşmıştır.

TKP/ML TİKKO Militanlarından Eylem

Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir açıklamaya göre TKP/ML TİKKO’nun kuruluşunun 42. savaş yılını selamlayan militanlar, İstanbul’da; Gazi, Sarıgazi, Yenidoğan ve Gülsuyu Mahallelerinde eylemler gerçekleştirdiler. Açıklamayı güncelliğinden ve haber değeri taşıdığı için paylaşıyoruz:

TKP/ML militanları Sarıgazi’de Kaymakamlığı yaktı

İstanbul: Bugün Taksim’e girmek isteyen kitleye yönelik saldırıyı protesto etmek için Sarıgazi’de yapılacak eylem öncesi TKP/ML militanları bir korsan gerçekleştirerek, Kaymakamlığı tamamen ateşe verdi.

Bugün Taksim’e çıkmak isteyen kitleye karşı uygulanan polis terörüne karşı Sarıgazi’de DHF, ESP, EMEP, Halkevleri ve Partizan tarafından bir protesto eylemi örgütleme kararı alındı. Eylem öncesi Demokrasi Caddesi’nde bir korsan düzenleyen silahlı TKP/ML militanları, Kaymakamlığa yönelik bir saldırı gerçekleştirdi.

Kaymakamlık tamamen yakıldı

TKP/ML MK'si:"Taksim hayal değil gerçek!"

Sokakları tutuşturmaya, barikatlar kurmaya, alanları zaptetmeye;

Taksim'i bir kez daha kazanmaya, 1 Mayıs'a!

Elinden gelen her şeyi yapmak

Egemenler her daim devletin bekaası ve güvencesi için sömürü ve baskı politikalarını gizlemeye, kendilerine yönelebilecek öfke ve tepkiyi yarattıkları hayali düşmana yöneltmeye çalışırlar. Bunun için her dönem içte ve dışta bir düşman bulmakta zorluk çekmezler.  Halkın biriken öfke ve isyanı “iç ve dış düşmanlara” yöneltmeye çalışarak, kurtulduklarını zannederler.

Sayfalar