Direnmek yaşamaktır
Bu gün açlık grevinin 44.günü ...
Siriza hükümeti tarafından uluslararası hukuk çiğnenerek başına para ödülü konulup Türkiye'de kırmızı bültenle aranan devrimci Turgut Kaya geri verilme işkencesine karşı tutsak olarak tutulduğu Kordilos hapishanesinde bedenini açlığa yatırdığının bu gün 44. günü .
Turgut Kaya,tüm baskılara,zorbalığa,geri verilme işkencesine,ihanete karşın açlık grevi silahını namluya sürerek sürece yanıt oluyor.
O, Kaypakkaya'nın mücadelesini/direnişini örnek alan,bu doğrultuda mücadele verdiğini kanıtlayan bir devrimci.
Turgut Kaya'nın yakalanmasının basına yansımasıyla birlikte ''bir çevrenin'' birbirileriyle (!) yarışırcasına legal yayınlarda,sosyal medyanın her alanında bir yerlerden işaret verilmişçesine bir kampanya başlatıldı.Turgut Kaya'nın kimliğine,hangi örgütle ilişkisi olduğuna,kaç kodu kullandığına dair bir yığın deşifrasyon hatta ihbarcılığa varacak açıklamalar yaptılar.
Bir hatırlatma yaparak geçelim.
İbrahim Kaypakkaya Amed zindanlarında işkencede direnişiyle Türkiye devrimci hareketine düşmanı ininde yenilgiye uğratan bir önder olarak tarihe geçti.Ser verip sır vermeyen bir önder olarak anılan geleneğini devamcılarına ve Türkiyeli devrimcilere miras olarak bıraktı.
İbrahim Kaypakkaya'ya komplo kuran/öldürtmeye çalışan D.Perincek ise düşman eline geçtiğinde tüm örgütü düşmana teslim etti.
Bakınız ''İki Önder, İki Örnek'' adlı broşür )
Devamla,D. Perincek'in de yazarı olduğu legal yayın organında 1979 yıllarında devrimciler mahalle,mahalle,sokak sokak,ev ev,adresleriyle düşmana ihbar ettiler.
Şu unutulmamalı...
Tarih ihbarcıları,işbirlikçileri hiç affetmedi.
Turgut Kaya Siriza'nın adaleti tarafından rehin tutularak Türkiye'de rehin tutulan 2 askerle takas edilme istemine karşın mahkeme kararının (30 mayıs) hemen ardından (31 mayıs) Turgut Kaya'nın açlık grevine başlamasıyla Türkiyeli devrimci yapılar Turgut Kaya ile dayanışmak/sahiplenmek amacıyla Turgut Kaya'ya Özgürlük platformu oluşturdular.Aynı zamanda Yunanlı devrimciler de Turgut Kaya ile dayanışma komiteleri oluşturarak Kaya'ya sahip çıktılar. Kaya'nın özgür bırakılması için parlamentoda soru önergesi verilmesinden tutalım yürüyüşler,mitingler ,basın açıklamaları yaptılar. Kaya'nın özgür bırakılması için Siriza hükümeti üzerinde baskı yaratmaya çalışıyorlar.
Turgut Kaya'nın dostları / yoldaşları Avrupa'nın her yanından gelerek Atina'daki ilericiler,devrimciler,yurtseverlerle birlikte basın açıklamaları,çeşitli meydanlarda stand açmalar,afişlemeler,parlamento önünde,adalet bakanlığı önünde zincirleme eylemleri,işgaller gerçekleştirdiler.
Avrupa'da da onlarca kez Yunan konsolosluklarının önünde,havalimanlarında,Avrupa Parlamentosu önünde Kaya'nın yoldaşları ve Türkiyeli devrimciler,ilericiler,yurtseverler birlikte Turgut Kaya'yı sahiplenen Yunan Adalet Bakanlığını protesto eden eylemler gerçekleştirdiler.
Ve devam ediyorlar...
Turgut Kaya tüm baskılara,zorbalığa,geri verilme işkencesine karşın açlık grevinin 44. gününde direnişine devam ediyor...
Dostları,yoldaşları Yunanlı emekçilerle,devrimci yapılarla Atina sokaklarını ısıtmaya,Turgut Kaya'nın direnişini sahiplenmeye devam ediyorlar...
Tüm bu denli geniş sahiplenmeye karşın kendisine ilerici,sosyalist etiketi yapıştıran Siriza hükümeti suskunluğa devam ediyor...
Turgut Kaya'nın sağlık durumu ciddiyetini koruyor.
Sorunun bir an önce,vakit geçirilmeden çözüme kavuşması,Turgut Kaya'nın özgür bırakılması için Siriza hükümetinin duyarlı davranıp adım atması gerekiyor...
Geç olmadan...
Son Haberler
Sayfalar
ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)
Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?
Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.
SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”
“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.
İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.
3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.
Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.
Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.
Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.
Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)