Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.
Çok sayıda sivil ve asker katledildi. Esir aldıkları Ermeni bir kadın askeri ise vahşice parçalayarak katlettiler. Sosyal medya platformlarına düşen bu görüntü ne soykırım yaşamış Ermeni halkına ne de katliamlar yaşayan Kürt halkına yabancıdır. Mezopotamya ve kadim Anadolu halkları, bu türden görüntüleri iyi bilir. Yakın zamanda Kürt ulusal özgürlük mücadelesi gerillalarına ve Kürt analarına yapılan utanç verici katliam görüntülerine tanıklık edildi.
Herkes iyi gördü kafa ve kulak kesen, kol koparan cellatların resimlerini. Benzer görüntüler bu kez Hayastan’da görüldü.
Aradan yüz yıl geçse de ne Pan-Türkist, Pan-İslamist katliamlar ve Turancı hayaller bitiyor ne de Ermeni-Kürt-Rum-Asuri haklarına yaşatılan vahşet görüntüleri son buluyor.
Ne uluslararası ne evrensel savaş hukuku, Türk ordusunun ve eğittiği Azeri ordusunun saldırılarını ve işlediği savaş suçlarını durduramıyor.
Karabağ topraklarının dörtte üçünü işgal eden Azerbaycan ordusu, bu kez Ermenistan topraklarına saldırarak, Ermenistan’ın toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini parçalamak için işgal saldırısına girişti. Daha fazla işgal edilmiş topraklar elde etmek, Ermenistan’ı parça parça imha etmek, halkı katliamlara uğratma çabaları durmak bilmiyor. Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi topraklarında yaptıkları gibi işgal saldırganlığını büyütmeye çalışıyor. Efrîn, Serêkaniyê, Grê-Spî işgali bu saldırganlığa en iyi örnektir.
Saldırgan ve işgalci Azerbaycan ordusu, yıllarca Türk genel kurmayı tarafından eğitilip yönlendirildi. Silahlandırılıp teknik olarak donatıldı. Ortadoğu halklarının başına bela olan TC devleti bu kez Kafkas halklarının ilerde de Balkan halklarının başına bela olmaktan geri durmuyor. Durmayacak.
İşgal edilen Ermenistan’ın Çermuk bölgesi uranyum yatakları açısından oldukça zengin bir kaynaktır. Bu kaynak başta Britanya emperyalist güçlerinin Türk-Azeri faşistlerinin iştahını kabartmaktadır. Ayrıca Ermenistan üzerinden açılmak istenen geçiş koridoruyla denetimi kendi ellerine almak, bölgenin demografik yapısını bozma planları adım adım devreye sokulmaktadır. Son üç yılda Karabağ-Ermenistan topraklarına yönelik yürütülen her Azerbaycan saldırısının arkasında Türk genelkurmayı, generalleri ve askeri bulunmaktadır. İngiltere, Rus, İsrail, Türk, Azeri ittifakı ve güçleri bölge ve esasında Ermenistan toprakları üzerinde her birinin ayrı ayrı ancak hepsinin ortak çıkar elde etme planları ve çabaları vardır.
Ruslar göz yummazsa Azerbaycan ordusu Ermenistan topraklarına saldıramaz(!) İngiliz ve batı emperyalist çıkarları gündemde olmazsa Ermenistan toprakları işgal saldırısına bu denli güçlü maruz kalamaz(!) Türk genel kurmayının personel teknik-araç desteği olmazsa Azerbaycan ordusu bu denli cüretli bir şekilde Ermenistan’ın kadim topraklarına saldıramaz(!)
İşgal ve savaş suçları işlenirken uygar dünya temsilcilerinin hiçbir etki gücü olmayan göstermelik ikiyüzlü açıklamalarının dışında bir tutumları olmamıştır. Azerbaycan petrol ve gaz baronları, politik temsilcileri bellidir ki ustaları olan R. T. Erdoğan’dan iyi eğitim almaktadırlar(!) Her boşluğu ve fırsatı oldukça iyi değerlendiren hem Amerika ve Batı güçleriyle hem de Ruslarla dengeli ve iki tarafı memnun edecek kendisine rakip ve düşman etmeyecek manevrasıyla diplomasi ve politik ataklarıyla bölgede etkili olmaya çalışan Erdoğan-Bahçeli faşist yönetimi kendi sınıfdaşları olan İlham Aliyev’i de iyi eğitip yönlendirmektedir.
Ermenistan toprakları ve halkı ciddi bir imha ve parçalanma tehdidi altındadır. Ciddi bir ihanetle karşı karşıyadır. Emperyalist devletlerin bölge gerici-faşist devletlerin çıkar ve tutumları da saldırgan işgalcilerden yanadır. Bu anlaşılır bir durumdur. Ancak Azeri-Türk saldırganlığı ve vahşeti karşısında kendine demokrat-aydın-sol-sosyalist diyenlerin suskunluğu ise oldukça ürkütücüdür. İşgalcilerin, kafa-kol kesen parmak koparan işkencecilerin, karşısında tutum almayan haksızlığa ve işlenen savaş suçlarına karşı tepki göstermeyen, yaşanan zulüm karşısında sesini çıkarmayanlar en az zalimler kadar suçludur. Sorun Ermenistan burjuvazisinin ve devletinin yanında olmak demek değildir. İşgalciler ve saldırganlar bellidir. Saldırıya ve işgale uğrayanlar da ortadadır. Ermeni halkı yeni bir imha ve soykırım tehdidi altındadır. İşgal saldırılarının genel amacı yüzyıllık “Turan ülküsü” iken güncel amacı “Zengizor Koridoru”nun işgal edilmesidir. Azerbaycan’ın işgal saldırısının arkasında yatan nedeni ısrarla görmek istemeyenleri, Türk şovenizminden zehirlenmiş, ırkçılıkla bilinçleri kirlenmişler olarak okumak gerekir.
Soykırımcıların ve talancı zalimlerin her dönem sorduğu soru şu olmuştur: “Hala Ermeni kaldı mı?”
20 Eylül 2022
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)