Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)
Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.
Gerilla başta Medya Savunma Alanları’nda, Kuzey’de, Rojava’da Ortadoğu’nun en kıyıcı, en zalim, eli kanlı soykırımcı ordusuna karşı savaşırken sadece Kürt halkının özgürlüğü için değil, aynı zamanda ezilen mazlum halkların yaşam ve var olma hakkı için de savaşmaktadır.
Gerilla bugün karanlığı parçalayarak, yaşamın ve geleceğin nasıl, hangi yolla şekilleneceğinin, özgürlüğe doğru nasıl yürüneceğini de göstermekte ve öğretmektedir. Yol açıcı öncü rol oynamaktadır. Daha da önemlisi her zaman olduğu gibi bugün dünden ve her zamandan daha fazla ezilenlerin umudu olmaktadır.
Bilinir ki, katiller sadece insan öldürmez, candan önce umudu katletmeye çalışırlar. Eğer Kurdistan’da anaların ellerine beyaz kutularda ve çuvallarda evlatlarının ölü bedenleri veriliyorsa, Kürt halkının savaşmaktan ve direnmekten başka bir yolu kalmamış demektir. Zulüm bütün şiddeti ve karanlığıyla yaşamı, emeği, onuru tutsak almaya çalışıyorsa, gerilla savaşımı kutsal bir yaşam ve var olma hakkı olmaya devam edecektir. Gerilla var olup özgürlük için savaştıkça analar “öfkeli ve başları dik” olmayı sürdürecek ve korkuyu evlatlarından önce mezara gömeceklerdir.
Unutmamak gerekir ki, korkusuzluğu bayrak edinen halklar yenilmezdir.
Sürgünlerle birlikte halkın kalmadığı, halksız bir gerilla savaşının verilemeyeceği, teknolojinin gelişimiyle düşman gücünü, hakîmiyetini ve denetimini dağda, ovada ve her yerde artırdığı 21. yüzyılda gerilla savaşının artık geçerliliğini yitirip uygulanabilirlik koşullarının kalmadığı tezleri gerillanın devrimci halk savaşı pratikleriyle çürümüş ve iflas etmiştir.
Gerilla dünden daha fazla silah hakîmiyetini artırıp, branşlaşma, sabotaj ve suikast pratiklerinde kendini geliştirmiştir. Araziyi derinliğine ve genişliğine daha bilinçli tarzda kullanmakta, taktik gelişkinliğini zenginleştirmekte, planlı, koordineli ve sonuç alıcı hareket tarzı geliştirmektedir. Tarihte kaleler, savunma mevzileri oldu. Bugün gerillanın yaratıcılığı ve taktik ustalığı sayesinde yeraltı kaleleri olan tüneller benzer rolü oynuyor. Savunma kaleleri, saldırının etkin ve aktif mevzileri haline getiriliyor. Yer altı kaleleri sayesinde direniş savunmayı aşan bir rol oynamaktadır. Bilinir ki gerilla savaşı inceliktir. Sanattır. Derin ve sonuç alıcı başarılı yöntemin kendisidir. Fedai ruh, cesaret ve yaratıcılık taktikte derinlik ve zenginlik geliştirildiğinde başarı somut hale geliyor. Çağı ve anı doğru okuyan, savaşın ve düşmanın teknik gelişkinliğini iyi değerlendirip buna uygun yöntemler geliştiren, direnişin uzun süreli olduğunu bilerek düşmanı anda yenme görevine kilitlenenler, yenilmezliğini göstermekte ve kanıtlamaktadır. Taktikte ve teknikte uzmanlaşan gerilla, düşmanı fena hırpalamakta ve düşmanın yenilmezlik fikrini alt üst etmektedir.
Soykırımcı düşman, kendi kayıplarını gizleyerek gerillanın gerçekleştirdiği devrimci eylemleri sessizlik ve suskunluk içinde görünmez kılmaya çalışırken bizler her zamandan daha fazla gerillanın sahiplenilmesi, her alanda savunulması görev ve sorumluluğunu yüklenmeliyiz. Düşman hangi alanda saldırıyorsa, o alanları direniş mevzilerine çevirmeliyiz. Basın, sanat, hukuk alanlarında, sokak ve meydanlarda direniş ve gösterilerde, fabrika ve iş yerlerinde, okul ve inanç mekanlarında, her yerde ve anda gerillayı savunmak ve sahiplenmek, yoldaşı ve canı olmak, vazgeçilmez insanlık görevlerimiz arasındadır.
Özgürlük ve kurtuluş savaşımını sadece gerillanın omuzlarına ve sorumluluğuna yüklemek kabul edilemez bir yanlışlık olur. Her devrimci, her özgürlük militanı bir gerilla gibi düşünmeli, yaşamalı ve hareket edip sorumluluk üstlenmelidir.
Düşün ve hayal dünyası, yaşamı, iradesi, kararlılığı, çabası ve çalışması gerillalaşmalıdır. Her alanda her görevde gerillalaşmak perspektifi ve göreviyle hareket edilirse diktatörler son sözlerini yazmaya başlayacaktır.
Özgürlük mücadelesi yüksek bir sorumluluk sonuç alıcı, ciddiyet isteyen bir çalışma ister. Yer altının lanetlileri çoğaldıkça yer üstünün efendileri hak ettikleri yere yollanabilir. Gerillaya bakarak savaşımı doğru anlayabilir, umudu büyütebiliriz.
Unutmamak gerekir ki, kendi katillerini yaşatanlar daima savaşmayıp direnmeyenler olmuştur.
Son Haberler
Sayfalar
ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)
Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?
Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.
SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”
“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.
İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.
3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.
Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.
Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.
Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.
Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)