Cuma Eylül 20, 2024

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Kürt ve özgürlük düşmanlığını, saldırganlığını Türk parlamentosuna taşımaktan çekinmeyen, soygun düzenlerine kutsal Türklük şalı giydiren faşist devlet 15 Haziran’dan bu yana KDP desteğini arkasına alarak Duhok merkezli saldırılarını yaygınlaştırmaktadır. Bölgeyi insansızlaştırıp, halkların tarihi hafızasını silmeye çalışıyor. Köyleri, dağları bombalamakta, tarım arazilerini yakıp, köyleri zorla boşaltmakta, bölge halkını bir kez daha tehcire, yokluğa, belirsizliğe mahkum etmektedir.

Türk generalleri Asuri-Süryani haklarına yönelik geçmişte tamamlayamadıkları görevlerini şimdi tamamlamak istemektedir. Asuri-Süryani köyleri zorla boşaltılmakta, başta kiliseleri olmak üzere su kuyuları, elektrik şebekeleri bombalanmaktadır. Yüzyıl önce İttihatçı-Kemalistlerin eliyle gerçekleşen katliamları yaşayan Hristiyan halklar birkaç yıl öncesine kadar DAİŞ’in katliamlarını yaşadı. Şimdi ise yine adına “Modern Türkiye Cumhuriyeti” denilen katillerin eliyle bir kez daha dönüşü olmayan felaketleri yaşamaktadır.

İhanet ve işbirliği olmazsa işgalciler rahat bir şekilde kendilerine ait olmayan topraklara giremez. Zorla işgal etse bile bu denli istediği gibi hareket edemez. Açıktır ki her dönem olduğu gibi Başûr ihaneti “Dost-Kürt” görünen Barzani ailesi ve KDP eliyle gerçekleşiyor. KDP ihaneti sonucunda yapılan kötülüklerin, işlenen suçların sayısı fazladır.

Tarih ve an tanıktır ki her ulusun kendi içinden çıkan hainlerin elinde o ulusların fertleri büyük acı çeker. Unutmamak gerekir ki tarih boyunca sadece Kürt ulusu içinden hainler ve işbirlikçiler çıkmamıştır. Ezilen Kürt-Filistin ulusların tarihinde olduğu gibi Ermeni ulusunun tarihinde de sayısız ihanetlerin yaşandığı görülür. Ermeni devrimci Taşnaksutyun örgütü önce partisini sonra Ermeni halkını ve topraklarını dönemin soykırımcı Türk partisi İttihat-Terakki’nin hizmetine sunar. İttihat-Terakki gerçekliğini, politikasını ve soykırımcı amaçlarını doğru değerlendiremeyen, büyük felaket gerçekleşinceye dek soykırımı yöneten Dahiliye Nazırı M.Talat’tan yardım ve destek uman, yanılgılı uzlaşmacı politik çizgi sonucu bir buçuk milyon Ermeni halkı katledilir. Ve tarihi Batı-Ermenistan toprakları Ermenilerden boşaltılarak Misak-ı Milli sınırları içine dahil edilir.

Taşnakların gaflet ve ihanet çizgisi önce kendi halkını, tarih ve kültürünü sonra bu politikanın sahiplerini imha ve yok olmaya götürür. Sosyalist fikirlerinden soyutlanarak radikal milliyetçi çizgide duran Taşnaksutyun Partisi dönemin iktidar partisi olan İttihat-Terakki ile ittifakı iktidara gelmeden öncesine dayanır. Sultan’a karşı ortak mitingler, birlikte salon toplantıları düzenler. Taşnaksutyun, 1908 yılında Adana’da 30 bin Ermeninin katledildiği katliamın İttihat-Terakki eliyle gerçekleştirildiğini bildiği halde onunla ittifak yapıp, ona her türlü desteği sunar. Ermenilerin çoğunluk olarak yaşadıkları bölgelerde İttihatçı yöneticileri parlamentoya taşır. Olası bir savaş durumunda otuz bin Ermeni gönüllünün Osmanlı safında savaşa katılacaklarını ilan ederler. Gerçekleştirdikleri 8. Kongrelerinde en azılı katillerden Bahattin Şakir’in önünde büyük minnettarlık duygularıyla hizmetlerini dile getirirler.

Ermeni soykırım süreci boyunca sadece İstanbul’da 150’nin üzerinde Ermeni haini önde gelen din insanların, politik öncü ve aydınların ev ve kaldıkları yerleri görevli Türk emniyeti yetkililerine bildirirler. Bugün bir kısım işbirlikçi hain Kürt işgalcilerin ellerini tutarak Türklere ait olmayan topraklarda kendi halkının katliamına suç ortaklığı yapmaktadır.

Sözlerin ötesinde hikayeler taşıyan halkların acı ve yaşadıkları o kadar ortak ve benzerdir ki birini dinleyip yaşarken adeta diğeri tekrar yaşanmaktadır.

Ezilen, gadre uğrayan ulus ve halklar, kendi tarihlerini hainlersiz yaşayacakları günleri ancak güçlü bir bilinç ve özgürlük tutkusuyla, sağlam örgütlülükle sağlayabilir. Bu günler emek, bedel ve kararlılıkla gelecektir. Özgür yaşayacakları günlere en fazla yakın olan halk, bugün direnip, savaşarak sözünü yükselten diğer halklara örnek olan Kürtlerdir.

1738

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Türkiye’yi havaya uçuracaklardı!

Hakikat aşkına sizler Özgür Ülke, Özgür Gündem, Azadiya Welat büroları bombalanırken neredeydiniz?

Bugün ‘özgür basın susturulamaz’ diyenler!

İBO'nun TKP Tahlilleri-I

1971, ateşli bir idealle doğruların izini sürdüğümüz bir yıldı. Doğruların insana yansıyan cesaretini, insanın cesareti olarak algılıyorduk. Doğrularımız arttıkça, cesaretimiz ve zorunluluğa yüklenme azmimiz de artacaktı. Ruhumuzda, daha önceki yılların, Çapalı felsefe öğrencileriyle yaptığımız felsefi tartışmalarından kalma bir ateş vardı. Parmanides'in değişmez, donmuş 'BİR'ine karşı parlayan Heraklit ateşi. Bu antik ateş, okuduğumuz Marksist eserlerle daha bir harlanmıştı.

Türklük için savaşırken Rum olduğunu öğrendi /İbrahim Yaylalı

Teröre karşı vatanı savunmak” gerektiğine inanan Karadenizli bir gençti o. Ama hayat onu öyle bir değiştirdi ki önce barış aktivisti oldu, sonra Roboski’ye yerleşti.

Marabayı Ağlatacaksan,Ağayı İnciteceksin

Kim ki vesile olur o ilericidir.

İnsanlığın tarihinin varacağı nokta sınırların, bayrakların...... ortada kalkacağı tarihtir.

Ve bu tarihin ilerleyişi esnasında kimin ilerici kiminde gerici olarak anılacağı ne yazık ki tarihin bu ihtiyacına kimlerin cevap verdiğiyle alakalı olacaktır.

Bu memlekette devrimci olmak çok zor.

Helede ki biz proletarya köylüler için.

“Yeni Türkiye” İnşa Edilirken Esnaf-Haluk Gerger

Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın esnafın işlevlerine ilişkin olarak söyledikleri, Gezi cinayetlerine göndermeler ışığında ele alındı. Bu arada, Mussolini İtalyası’nın “Kara Gömlekliler”ine ve Hitler Almanyası’nın SA’larına atıfta bulunanlar da oldu. Bu yaklaşımlar kuşkusuz son derece isabetli perspektifler içermekteydiler ama gündemin akıcılığı içinde daha fazla geliştirilemeden kaldılar.

Oysa, Yeni Türkiye’ye ilişkin yaşamsal önemde ipuçları verdiğinden, bu konu üzerinde daha fazla durmak gerekiyor.

TKP/ML-TİKKO: “Bu, Çetelerin Son Çırpınışlarıdır”

Kobanê: Kobanê direnişi sürerken, çetelerin yaklaşık üç aydır sürdürdüğü saldırılara karşı dayanışmanın sınırları tek tek ortadan kalkıyor. Havanlarla dövülen direnişi kıramayan çeteler, tüm cephelerde savunma pozisyonuna çekilirken, Kobanê Direnişi'ni kendi direnişi bilen TKP/ML TİKKO, savaşta yerini aldı. Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak bölgede bulunan Dicle Haber Ajansı aracılığıyla TİKKO gerillaları ile, Kobanê'de yaşanan savaşa dair kısa bir  söyleşi gerçekleştirdik.

Devrimci Şiddetin Reddi, Devrimin Reddidir

Fasizm/Fasistlerle Mucadele Sadece Egitim/Teorik Mucadele Degil, Ayni Zamanda Politika/Devrimci Siddet Sorunudur

''"Eleştiri silahı, silahların eleştirisinin yerini kuşkusuz alamaz; maddi güç ancak maddi güçle yenilebilir; ama teori de, yığınları sarar sarmaz maddi bir güç durumuna gelir." Marks-Engels

 

Ayar densizliği"ne-somut-uyarılar

dans le rêve de l’autre,vous êtes foutu.”

 

Frankfurt’ta “kaleme alınmış”(!) 9 Aralık 2014 tarihli, “S.O.S. Antisemitizm!” başlıklı ve ‘Soykırım Karşıtları Derneği’ imzalı açıklamayı okudunuz mu?

“Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi”nin (ADÖG), Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’in, 22 Kasım 2014 tarihindeki anti-Semit nefret söylemini protesto etmek için kamuoyunun dikkatine sunduğu açıklamayı “yerden yere vuran” söz konusu ibret-i âlemlik “belge”yi eğer okumadıysanız, mutlaka okuyun (ve okutturun).

Siyonizm,anti-semitizm ve bir "Mugalata"üzerine

“Kişi ancak kalbiyle görür.Göz hiçbir şeyin özünü göremez.

 

Yıl 1975 ya da 1976 olmalı; Paris’te bir grup Türkiyeli devrimci öğrenciyiz. Aklımız ve yüreğimiz, bir yanıyla yükselen devrimci hareketin devlet destekli faşist çeteler eliyle kırılmaya çalışıldığı memlekette; bir yanıyla da hem yaşadığımız ülkedeki devrimci mücadelelerin içinde yer almaya, hem de Türkiye’deki devrimci/sosyalist hareketle dayanışma sağlamaya çabalıyoruz. Türkiyeli işçileri Fransız emek hareketi içerisinde örgütlemeye çalışıyoruz, örneğin.

TKP/ML TİKKO: “Kobanê Direnişi, Direnişimizdir”

TKP/ML TİKKO savaşçısı Agit Cem, İbrahim Kaypakkaya'nın ardılları olarak üstlerine düşeni,Kobanê'de yerine getirdiklerini ifade etti. Cem, "Önümüzde duran enternasyonal bir görev olarak hem Türkiyeli devrimcilere hem de diğer uluslardan demokratik çevrelere, Kobanê direnişinde yerlerini alma çağrısında bulunuyoruz. Artık 'Kürt halkının mücadelesini destekliyoruz' demek yetmez. Gün halkların ortak mücadelesi için pratik adım atma günüdür" dedi.

Çözüm Sürecini Yüzdük Kuyruğa Geldik- D. Ali Küçük

Kurbanın derisi yüzüldü, kuyruğuna geldik. Hani “dananın kuyruğu kopacak” diyorlar ya onun gibi bir şey.

İmralı heyeti(Barış-Çözüm-Süreç-müzakere heyeti vb ne derseniz deyin) Bu hafta Kandile gidemedi, ertelediler.

Gerekçelerini de şöyle sıraladılar:

“"Akdoğan ile görüşemedik, ondan"

Sayfalar