Cumartesi Eylül 21, 2024

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Kürt ve özgürlük düşmanlığını, saldırganlığını Türk parlamentosuna taşımaktan çekinmeyen, soygun düzenlerine kutsal Türklük şalı giydiren faşist devlet 15 Haziran’dan bu yana KDP desteğini arkasına alarak Duhok merkezli saldırılarını yaygınlaştırmaktadır. Bölgeyi insansızlaştırıp, halkların tarihi hafızasını silmeye çalışıyor. Köyleri, dağları bombalamakta, tarım arazilerini yakıp, köyleri zorla boşaltmakta, bölge halkını bir kez daha tehcire, yokluğa, belirsizliğe mahkum etmektedir.

Türk generalleri Asuri-Süryani haklarına yönelik geçmişte tamamlayamadıkları görevlerini şimdi tamamlamak istemektedir. Asuri-Süryani köyleri zorla boşaltılmakta, başta kiliseleri olmak üzere su kuyuları, elektrik şebekeleri bombalanmaktadır. Yüzyıl önce İttihatçı-Kemalistlerin eliyle gerçekleşen katliamları yaşayan Hristiyan halklar birkaç yıl öncesine kadar DAİŞ’in katliamlarını yaşadı. Şimdi ise yine adına “Modern Türkiye Cumhuriyeti” denilen katillerin eliyle bir kez daha dönüşü olmayan felaketleri yaşamaktadır.

İhanet ve işbirliği olmazsa işgalciler rahat bir şekilde kendilerine ait olmayan topraklara giremez. Zorla işgal etse bile bu denli istediği gibi hareket edemez. Açıktır ki her dönem olduğu gibi Başûr ihaneti “Dost-Kürt” görünen Barzani ailesi ve KDP eliyle gerçekleşiyor. KDP ihaneti sonucunda yapılan kötülüklerin, işlenen suçların sayısı fazladır.

Tarih ve an tanıktır ki her ulusun kendi içinden çıkan hainlerin elinde o ulusların fertleri büyük acı çeker. Unutmamak gerekir ki tarih boyunca sadece Kürt ulusu içinden hainler ve işbirlikçiler çıkmamıştır. Ezilen Kürt-Filistin ulusların tarihinde olduğu gibi Ermeni ulusunun tarihinde de sayısız ihanetlerin yaşandığı görülür. Ermeni devrimci Taşnaksutyun örgütü önce partisini sonra Ermeni halkını ve topraklarını dönemin soykırımcı Türk partisi İttihat-Terakki’nin hizmetine sunar. İttihat-Terakki gerçekliğini, politikasını ve soykırımcı amaçlarını doğru değerlendiremeyen, büyük felaket gerçekleşinceye dek soykırımı yöneten Dahiliye Nazırı M.Talat’tan yardım ve destek uman, yanılgılı uzlaşmacı politik çizgi sonucu bir buçuk milyon Ermeni halkı katledilir. Ve tarihi Batı-Ermenistan toprakları Ermenilerden boşaltılarak Misak-ı Milli sınırları içine dahil edilir.

Taşnakların gaflet ve ihanet çizgisi önce kendi halkını, tarih ve kültürünü sonra bu politikanın sahiplerini imha ve yok olmaya götürür. Sosyalist fikirlerinden soyutlanarak radikal milliyetçi çizgide duran Taşnaksutyun Partisi dönemin iktidar partisi olan İttihat-Terakki ile ittifakı iktidara gelmeden öncesine dayanır. Sultan’a karşı ortak mitingler, birlikte salon toplantıları düzenler. Taşnaksutyun, 1908 yılında Adana’da 30 bin Ermeninin katledildiği katliamın İttihat-Terakki eliyle gerçekleştirildiğini bildiği halde onunla ittifak yapıp, ona her türlü desteği sunar. Ermenilerin çoğunluk olarak yaşadıkları bölgelerde İttihatçı yöneticileri parlamentoya taşır. Olası bir savaş durumunda otuz bin Ermeni gönüllünün Osmanlı safında savaşa katılacaklarını ilan ederler. Gerçekleştirdikleri 8. Kongrelerinde en azılı katillerden Bahattin Şakir’in önünde büyük minnettarlık duygularıyla hizmetlerini dile getirirler.

Ermeni soykırım süreci boyunca sadece İstanbul’da 150’nin üzerinde Ermeni haini önde gelen din insanların, politik öncü ve aydınların ev ve kaldıkları yerleri görevli Türk emniyeti yetkililerine bildirirler. Bugün bir kısım işbirlikçi hain Kürt işgalcilerin ellerini tutarak Türklere ait olmayan topraklarda kendi halkının katliamına suç ortaklığı yapmaktadır.

Sözlerin ötesinde hikayeler taşıyan halkların acı ve yaşadıkları o kadar ortak ve benzerdir ki birini dinleyip yaşarken adeta diğeri tekrar yaşanmaktadır.

Ezilen, gadre uğrayan ulus ve halklar, kendi tarihlerini hainlersiz yaşayacakları günleri ancak güçlü bir bilinç ve özgürlük tutkusuyla, sağlam örgütlülükle sağlayabilir. Bu günler emek, bedel ve kararlılıkla gelecektir. Özgür yaşayacakları günlere en fazla yakın olan halk, bugün direnip, savaşarak sözünü yükselten diğer halklara örnek olan Kürtlerdir.

1750

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

14:08 Tabure

Sayfalar

Misafir yazarlar

Delinin biri kuyuya “Taş” atmış…

Politik alanın sınırları kimi zaman kırılganlık duvarlarına dayanır. Gün gelir koşullar bazen, esneklik ile ilkesizlik arasındaki sınırları olanca yüküyle inceltir. Bunun bir gerekçesi Marksizm’den doğru yöntemle nasip almamakken diğer gerekçesi ise toplumsal muhalefetin karşısında doğru konumlanmamak olmaktadır.

Direnişi Büyütmek İçin Bir Adım İleri!

2019 31 Mart yerel seçimlerinin öncekilerden en önemli farklılığının son derece karmaşık bir görüntü çizmesi olduğunu söylesek yanlış olmaz sanırız. Bu karmaşanın, büyük oranda devrimci, ilerici ve yurtsever güçler cephesinde ve etkileşimde bulunduğu kitle içinde yaşandığı açık. Bir yandan Kürdistan’da kayyum gerçekliği ve AKP’den MHP ve CHP’ye tüm düzen partilerinin devlet çizgisinde HDP’ye karşı kurduğu ittifak diğer yandan batıda ortaya çıkan tablo bu karmaşayı açığa çıkarıyor.

Proleter hareketin yerel seçimlerdeki tavırları üzerine! 1.ve 2.bölüm

Bu yazımızda, Mart 2019’da yapılacak yerel seçimlere ilişkin tavrımızı açıklamadan önce yakın tarihten başlayarak, yerel seçimlerde nasıl bir tavır ortaya koyduğumuzu öz olarak hatırlamaya çalışacağız. Bunu yaparken, elbette o günün öne çıkan politik atmosferini de kısaca anlatarak, seçimlerin hangi koşullarda yapıldığı üzerinde durmaya çalışacağız.

“Ufku dar, savaşım sanatında beceriksiz olan devrimci değil, zavallı amatördür!”

Devrimciler ve komünist partiler için pek de kolay olmayan süreçlerden geçiyoruz. Elbette ki devrimcilik ne Türkiye’de ne de dünyanın başka bir yerinde hiçbir zaman kolay olmamıştır, olması da beklenemez. Komünist partiler ve buna bağlı olarak devrimciler, sınıf savaşımının zorluklarını, imkansızlıklarını, bedel ödeme ve ödetme diyalektiğini bilerek şekillenirler/şekillenmelidirler.

Emperyalistler Dünya Halklarını Savaşla Tehdit Ediyor

Kapitalist sistem, burjuvazinin sıkça tekrarladığı gibi dünyaya “barış” getirmedi. Ama dünyayı; işçi ve emekçilerin karşı koymalarına karşın, kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde bir uçurumun eşiğine getirmeyi başardığı rahatlıkla söylenebilir.

Kapitalizm ve doğa

Bir lise öğrencisi kızın, dünyanin hızla bozulmasına dikkat çekmek için İsveç parlementosu önünde başlattığı „Fridays for Futura“ (Gelecek İçin Cuma Günleri) eylemi; Avrupa çapında öğrencilerin sahiplenmesiyle, iklim eylemleri yaygınlaşarak büyüyor.[1]

Partizan’dan Seçim Açıklaması:

HABER MERKEZİ |29.01.2019 | Türkiye gündemi tam hız 31 Mart yerel seçimlerine ilerlerken konu ile ilgili tavrını açıklayan Partizan “Faşist diktatörlüğün gemi azıya alan Kürt düşmanlığı ve şovenizm, Kürt hareketine ve onunla birlikte direnişi büyüten devrimci, demokratik güçlere yönelik saldırganlığı, sürecin ana halkası niteliğindedir” dedi ve temelde konumlanacağı alanın burası olacağını belirtti.

HDP, SMF başta olmak üzere, Dersim’de bulunan tüm devrimci, ilerici ve yurtseverlere çağrımızdır!

24 Haziran 2016 tarihinde yapılan “erken genel seçim” öncesi, Mayıs 2016 tarihinde yaptığımız bir değerlendirmede şöyle demiştik: “AKP, ‘Başkanlık’ sistemini esas alan anayasa referandumundan hileyle istediği sonucu aldıktan sonra şimdi de kamuoyunda ‘baskın seçim kararı’ olarak nitelenen 24 Haziran 2018’de yapılacak çoklu seçimde başta cumhurbaşkanlığı olmak üzere parlamento ve belediye seçimlerini kazanarak 2023 yılına doğru ilerlemek istiyor.” Böyle de oldu. AKP, 24 Haziran “erken genel seçimlerini” hileyle kazanarak adım adım bugünlere geldi.

Tecrite Karşı Ses Olmak

 Açlık Grevleri (AG) 12 Eylül 1980'de Askeri Faşist Cuntanın (AFC) iktidarı ele geçirmesiyle birlikte hapishanelerde baskılara, hak gasplarına, işkencelere karşı sıklıkla başvurulan eylemler olmuştu.

“Kürtleri Vurmak”: Bitmeyen Bir Seçim Taktiği (!)

Son günlerde faşist Erdoğan’nın ağzından Türk devleti, Rojava Kürt bölgesine askeri saldırı ve işgali daha sık dillendirmeye başladı.

Bir çok yorumcu ve hatta ilerici, demokratlarda, Türk devletinin, Rojava’ya saldırıyı yeniden gündemine almasının adını; “ Mart 2019 yerel seçim” taktiğine bağladılar.

Türk devletinin Kürtleri vurması için seçim mi gerekiyor? Ya da gerçekten her seçim döneminde mi Kürtlere saldırdı, bu eli kanlı barbar devlet. Ya da TC, kurulduğu günden itibaren Kürtlere saldırmamakta mıdır?

Umut..Mücadele.. Direnis

Aralık ayındayız...

    İdamlarla, işkencelerle, katliamlarla anılan bir aydayız.

    Gerçi diğer aylar da aynı yoğunlukla dolu desek yanılmayız.

    Çocukların yaşlarının büyütülerek idam edildiği aydayız.

    13 aralık...17 yaşındaki Erdal Eren yaşı büyütülerek tam 38 yıl önce AFC'nın generalleri tarafından idam edildi.Çocukların kurşunlanarak katledildiği... (-Mazlum Akay, Mehmet Nuri,Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz, Berkin Elvan devletin öldürdüğü çocuklardan bir kaçı - )

Sayfalar