Perşembe Kasım 7, 2024

Kandil Yerevan Yürüşümüz(3)-Dursun Ali Küçük

Yarın Xaxurke ‘den yolculuk başlıyor-Ekim 2004 yılıydı.
Benim yanımda eskiden kullandığım telefon vardı. Cemal arkadaş bizden istemedi. Karasu Xınere'de gelip telefonu almak istedi kabul etmedik. O kadar uzun bir yolculuk için herhangi bir duruma karşı telefon kullanmak gerekliydi.
Yolculuğa çıkmamıza bir gün kalmıştı. Kuryeler hazırdı. Biz hazırdık. Herşey tamamlanmıştı. Xaxurke karargahından ayrılmış, Xaxurke boğazının aşağılarına gelmiştik.
Kani arkadaş beni aradı, kendileri Kandil’de askeri karagahta bir yerde bir grup olarak kalıyorlardı. Telefonda Güney Kürdistan’a geçeceklerini söyleyip benim ve Hasan’ında gelmesini istedi. Hasan Atmaca arkadaşla konuştum. Gelmiyeceğimizi söyledik. Olan bir iktidar kavgasıydı. Osman Öcalan güneydeydi. Kişi olarak onunla yürüyemeyeceğim konusunda nettim.

Kendimi hiç kimseye kullandırtmayacaktım.

Kanigil Süleymani’yeye gitmişti.
Ferhat arkadaş yanımıza geldi; “Askeri karargahın Cemal arkadaşın talimatıdır, siz Kandil'e çağırıyor” dedi...Yanımıza bir mangalık silahlı bir güç verdi. Onlara ' dikkat edin kaçmasınlar' diye talimat vermişti. Bize açık söylenmesede mevcutlu olarak Kandile gidecektik. Biz Kandile geri dönmek istemiyorduk, sırf çağırdıkları için istemeye istemeye gitmeyi kabul ettik.

Derken Xaxurkeden arkadaşlar ile birlikte Kandile geri döndük..
Cemal arakadaşın yanına gittik.
Kanigil ile ilgili bizimle konuştu.
Farklı düşündün mü tasfiyeci olursun. Farklı görüşlerinden dolayı gidersen ihanetçi olursun.
Cemal arakadaş gidenleri sağ-ihanet çizgisi olarak değerlendiriyordu. Giden grup ile ilgili konuşmaları oldu. Onları Angola'daki UNITA cılara benzetiyordu. Osman'ın kendilerine haber göndererek demokratik bir hareket oluşturmak istediğini, PKK 'yi müttefik kabul ettiklerini ve hiç bir şekide düşmanlık yapmayacaklarını bildirdiğini, ama bunu kabul etmediklerini söyledi. Biz madem öyle kabul etseydiniz bu mevcut demokratikleşme açılımına da uygun düşerdi dedik. O eğer öyle yaparsak yanımızda kimse kalmaz herkes oraya gider. Buna müsaade edmeyiz dedi ve ekledi. Onlara yönelip hesap soracağız... "Önderlik osman'ın dağa kaçırılmasını istediğini" söyledi(Daha sonra bu denendi başarılı olamadı. geri kalanlara ise hesap sorma gündemdeydi) Gidişlerinden haberimiz olup olmadığını sordular. Bu konuda ne düşündüğümüzü de öğrenmek istiyorlardı.
Biz gitmelerini doğru bulmuyorduk. Gidenlere ve kalanların bazılarına sağ-ihanet çizgisi denmesini de doğru bir tanımlama olarak görmeyeceğimizi söyledik. Bu örgütte epey kalmıştık ve bu partinin lugatını biliyorduk.

Cemal arkadaş durumların karışık olduğunu belirterek gitmekten vazgeçip kalmamızı istedi. Bizi kalmaya ikna etmek için epey çaba harcadı. Ama biz kararlıydık .Hayır deyip devam edeceğimizi söyledik. O da kabul etti. Ancak bizden birtakım talepleri oldu. Gerilla birliklerinde toplantılar yaparak gidenleri teşhir etmemizi, tv programlarına katılıp aynı mahiyette konuşmamızı ve örgüt basınında teşhir edici yazılar kaleme almamızı istedi. Biz bu talepleri uygun bulmayıp red ettik.
Tekrar vedalaştık. Oradan geçerken Cuma arkadaş yol üzerindeydi, yakın bir yerde. Kısaca bizimle konuştu.

Bana 2002 toplantısında “seni ve sizi hedefleyen ferhat’tı-Osman” dedi.
-Biliyorum dedim...
Daha önce Dolakuke’deyken ben Cuma arkadaşa sordum.
“Bunu yapan kim ve kimlerdi” dedim..
Bana “kadınlar” diyerek yuvarlak bir cevap verdi. Madem şimdi öyle diyor sesimi etmedim. Ama Ferhat olduğunu ben çok iyi biliyordum. O toplantıda Osman konuşmamıştı. Başka konularda atışmışlardı. Ama bizleri topun ağzına koymuştu. Osman konuşmayınca Abbas arkadaş en hararetli savunucuydu.Karasu ve Fuat bu tür şeylerden geri kalmazlardı. Beni eleştirdi. Aynı odadaydı, bir daha da gelmedi. Cuma arkadaş toplantıda esnek bir destek vermişti.
Cuma arkadaşla konuşurken ferhat deyince “siz niye destek verdiniz” demek aklıma geldi. Ama artık söylemeye değmiyordu.Cuma arkadaşla her zaman saygıya dayalı bir hukukumuz olmuştu. Elazığ-Bingöl-dersim çalışmalarında onunla ve Karasungur arkadaşla bir kaç kez bir araya geldik.

Farklı düşüncelere sahip olsakta benim açımdan eski aradaşlığın bir değeri hep vardır.
Hatta “ihanet” eden, düşman saflarına geçen birinin bile eskiden iyi olan yanlarını anmaktan çekinmem.
Cuma arkadaş 'peki İran niye seni sınır dışı etti biliyormusun?'
*”Hayır bilmiyorum” dedim. Zaten bir ay kalmıştım. Bana devredilen ilişkilerdi. Bir ayda farklı birşey yapmamıştım.
“Biliyorsanız söyleyin” dedim.
Cuma arkadaş söylemedi.
Neyse vedalaştık ayrıldık.
Xaxurke'ye geri döndük.
Yarın Xaxurkeden yolculuk ve yürüyüş başlıyor...
devam edecek

Aşağıdaki linkte yazının 1ve 2.bölümü okuyabilirsiniz.

http://kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/kandil-yerevan-yuruyusumuz1-dursu....

 

http://kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/kandil-yerevan-yurusumuz2-dursun-ali-kucuk

32955

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar