Piroğlu Ecevit (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna bedeni ölüme yatırarak bir mevsim aç kalmak… Onurlu ve özgür bir yaşam için kendisine ait olan her şeyi feda etmek. Budur, özgürlük mahkumlarının hikayesi! Dünya ve ülkemizin zindan direniş tarihi buna fazlasıyla tanıktır. Amed zindanından Metris zindanına uzanan direniş tarihi fazlasıyla buna tanıktır. Kolay mı saatlere günlere aldırmadan her gün herkesin gözü önünde santim santim erimek; yaşamın nimetlerine dokunmadan açlığa yatmak… 120 günden daha fazla süren bir direnişi sürdürmek; düşünmek ve hayal etmek bile insanı ürkütüyor. Ecevit Piroğlu yoldaş her gün, her dakika faşizmin zindancı hukukuna, teslimiyetine, köleliğine karşı direnerek herkese güçlü bir mesaj veriyor. Ve ağır bir sorumluluk yüklüyor. Vicdanlarımızı sorgulatıyor ve görevlerimizi yeniden hatırlatıyor.
Çakma Sırbistan yönetiminin çakma hukukuyla Ecevit yoldaşı serbest bırakmamasının arkasında faşist AKP-MHP iktidarı vardır. Erdoğan diktatörü vardır. Kinci ve intikamcı diktatör kendi iktidarına karşı duran, direnen, boyun eğmeyen onurlu her devrimci ve insanı en ağır şekilde cezalandırma yoluna gidiyor. Kobanî davası buna fazlasıyla tanıklık ediyor. En ağır-sağlıksız tecrit koşullarına mahkum ederek, özgürlük mahkumlarını hücrelerde diri diri yok etmek istiyor. Binlerce Kürt ulusal özgürlük direnişçisi, devrimci ve yurtsever en ağır zindan koşullarına karşı direnerek nefes almaya çalışıyor. Ecevit Piroğlu yoldaş, onurlu bir Gezi direnişçisidir. Yoldaşı Ulaş Bayraktaroğlu’yla birlikte Gezi’de feda ruhuyla direndiler. Gezi direnişinin bilincini ve ruhunu Rojava’ya taşıdılar. Rojava’da DAİŞ faşistlerine ve Türk işgalcilerine karşı savaştı. Şimdi Sırbistan topraklarında bir yandan Erdoğan diktatörlüğüne karşı diğer yandan Sırbistan gericiliğine ve oligarklarına karşı direniyor. Yaşamı direniş ve savaş olan Piroğlu bizleri yoldaş olmaya çağırıyor. Hücresinde tek başına direnişine sahip çıkmamıza çağırıyor.
Gezi’den, Rojava’ya devrimcilerin, ilericilerin, Kürt ulusal özgürlük savaşçılarının yoldaşı olmayı başaran Ecevit Piroğlu yoldaş, bugün güçlü bir şekilde sahiplenilmeyi, daha fazla güçlü eylemler ortaya konularak düşmanın elinde koparılıp alınmayı bekliyor. Dünyada insan ve halkların hakkını savunan evrensel adalet hukukunu koruyan bir ülke yoktur. Büyük devletlerden birkaç yüz bin nüfuslu ülke yönetimlerine dek her tarafta sermayenin ve gericiliğin kanlı kılıcı sallanıyor. Yoksulluğun, derin işsizliğin yaşandığı, halklara köleliğin ve teslimiyetin dayatıldığı ülkelerde direnişler, ayağa kalkışlar henüz istenilen düzeyde olmasa da tohum halinde olsa bile umudu büyütmektedir.
Ecevit Piroğlu yoldaş Sırbistan zindanlarında karanlık hastane koridorlarında yatağa bağlı direnerek hem Sırbistan halkına hem de ülkemizin halkına örnek oluyor. Direniş bayrağını taşıyarak umut oluyor. Türk faşizmi, kayyumlara karşı direnen Kürt halkının sokak direnişlerinde yeniliyor. Ülkemizin zindan direnişçileri karşısında yeniliyor. Sırbistan topraklarında Sırp Partizanların geleneğini sürdüren Ecevit Piroğlu yoldaşın direnişi karşısında yeniliyor. Yoldaş, Türk faşizmine yenilgiyi yaşatacak kararlılığa ve iradeye sahiptir. Kutsal özgürlük uğruna direnişten başka bir yol olmadığını bizlere gösteren Ecevit Piroğlu yoldaş bugün daha büyük sahiplenmeyi bekliyor. Selam olsun direnişçi yoldaşa.
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)