Cuma Ocak 10, 2025

PKK’limisin?-Dursun Ali Küçük

1-PKK Bağımsız ve demokratik Kürdistan için yürüttüğü direnişle var oldu.

PKK nin özü Bağımsız Kürdistan  istemesidir. Bağımsız, birleşik, demokratik ve Özgür Kürdistan bizim amacımızdı. Kaldı ki bunu asgari hedefimiz olarak niteliyorduk.
Bağımsız ve demokratik Kürdistan dan sonra sosyalizme ulaşmak, eşitliğe ulaşmak azami hedefimizdir. Mazlum Doğan arkadaş bunu Diyarbakır sömürgeci mahkemesine karşı haykırıyordu.
PKK’li tutsakların 12 Eylül sömürgeci-faşist rejimine karşı savunmaları bağımsız ve demokratik Kürdistan’ı kurmanın amaçları olduğu vurgusuna dayanıyordu.
Mazlumlar, Hayri ve Kemaller vb PKK savunmasını yapmıştır. Zindan direnişini özü bu amaca dayanmaktadır.
1999'da kendisine komplu kurulan Önderliğimiz ise PKK savunmasını ne sorgu ifadelerinde ne de mahkemelerinde yapmıştır. Bazılarınız hemen tepki göstermeyiniz; isteyen KCK lideri Öcalan’ın sogu ifadeleri ve mahkeme savunmalarına bakabilir.


2-“Apoculuk” tanımlamasını reddediyorduk
12 Eylül faşist-sömürgeci rejimine karşı bütün PKK’li tıtsakların savunması, parti ve hareketi öne çıkarmaktı. 12 Eylül öncesi ve sonrasında başkalarının bize yakıştırdığı “Apoculuk” tanımlamasını reddediyorduk.
Mazlum, Kemal, Hayrilerin,Sakinelerin, dörtlerin vb vb  savunmasında yani PKK kurucularının ve tutsaklarının bütün siyasi savunmalarında “biz APOCU değiliz,biz PKK liyiz” tanımlanması vardır.
PKK yi insanlar kurdu. PKK yi Öcalan yarattı demek Tanrının herşeyi yarattığı gibi bir algıdır.Biz apoculuğu kabul etmiyorduk. 1970 lerde Abdullah Öcalan isminden dolayı başkaları bize apocular diyordu.
Biz, Abdullah Öcalan a arkadaş diyorduk. Liderimiz olarak görüyorduk.
“Önderlik hareketi” tanımlanması 3 kongreden sonra yer etmiştir. Bunun hikayesine burada girmeyeceğim.


3-Önce ayrılmak sonra birleşmek;
PKK nin çıkış gerekçesinde önce ayrılmak ve bağımsızlaşmak sonra gerekiyorsa eşit temellerde birleşmek yer almıştır.
Kemal Pir arkadaşın “Türkiye devriminin yolu Kürdistan’dan geçer” tezi buna dayanıyordu.
Biz Kürdistan devrimini gerçekleştirmek ve Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi vererek bağımsız ve özgür bir ülke kurmakla görevliydik. Sorumluluğumuzu asıl buna dayandırmıştık. Türkiye devrimini Türkiyeli devrimciler yapar diyorduk. Kürdistan için geçerli olan ulusal kurtuluş mücadelesiydi, Türkiye için geçerli olan demokratik devrimdi.
Bugün sözü edilen “Tükiyenin demokratikleşmesi” görevi ve amacı bizim değildi ve bize ait olmazdı.
Türkiyelileşmek değil, Kürdistanileşmek önceliğimiz vardı.
Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin başarısının Türkiyenin demokratikleşmesini sağlayacağını ve bunda önemli rol oynayacağına inanıyorduk.

Türkiye solunun çoğunluğu ise önce birlik; sosyalizmde ve devrimle haklarınız alırsınız...vb argümanlarına dayanıyordu.

Kürdistan da sömürge sistemi vardır ve barışçı ve legal yollarla başarıya ulaşmak ve kurtuluşu sağlamak mümkün değildir. Bunun için Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi gerekmektedir.

4-PKK nasıl feshedildi:

KADEK kuruluşu ile PKK feshedildi. Gerekçede:  “PKK olumlu ve olumsuz boyutlarıyla rölünü oynamıştır” denildi.
PKK’nin feshedilmesi yeni bir parti kurulması talimatı İmralıdan gelmişti. Burada KADEK amaçlarında federasyon ön plana çıkarılmıştı. Federal Kürdistan tüm üyelerin katıldığı bir amaçtı. Alt ve üst kimlik teorisi vardı. Federasyon görüşü PKK lideri Öcalan’dan gelmemişti.
PKK Lideri Öcalan daha yakalanmadan önce Rusya dan “federasyonu tartışın” dedi. 6. Kongrede hiç bir PKK li bu görüşe yanaşmadı. Bağımsızlık amacı 1999 da olduğu gibi kaldı.
Kongra Gel dede “demokratik özerklik” yoktu. Alt ve üst kimlik kabul edilsede bu öyle teoride söylendiği gibi değildi. Üyelerin ve taraftarların kafasında ve gönlünde bağımsız Kürdistan ve en azından federasyon vardı. 2004 ise amaç artık “demokratik özerklik” olmuştu ve KCK kurulmuştu.
KCK amaçları ile PKK amaçları kesinlikle aynı değildir.
Geçen yıl yazdığım bir makalede:
“PKK nin amaçlarına katılmıyorsanız neyine katılıyorsunuz” demiştim.
Bu günde kendisine PKK’liyim diyenlere bunu soramadan edemiyorum.
KCK: geldiği noktada “Türkiyenin demoktratikleşmesi” ve Türkiyelileşme amacını benimsemektadir. “Demokratik özerklik” buna eklenmiştir. “Demokratik ulus” vb teorileriyle.
Bir kez Kürdistanlıların ve Kürtlerin böyle bir amacı olamaz. Ben PKK nin başta ifade ettiği amaca katılıyorum. Bunun Kürdistani olduğunu belirtiyorum.

5-Partiler geçicidir:

Partilerin görüşleri, amaçları ve politikalrı değişebilir. Bu kesinlikle gereklidir.
PKK’nin görüşleride değişebilir, bu gayet doğaldır.
Bir parti önüne koyduğu hedefleri gerçekleştirebilir. Amaçalrına ulaşır ve yeni amaç tanımlaması yapabilir. KCK olarak yapılan yeni ve ileri Kürdistani amaca aşarak varmak değil, amaçtan vazgeçmektir.  Amacı statüsü belli olmayan taleplere, kendi deyişleri ile “makul taleplere” çekilmişlerdir. Oysa Kürdistan'ın bağımsızlaşması, demokratikleşmesi ve özgürlüğü amacı yeni boyuta taşınabilirdi. Bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük düşüncelerimiz yetersizdi. Veya bir kısmı gerçekleşmişti, yeni evreye taşımak gerekiyordu.
PKK’nin olumlu ve olumsuz boyutları değerlendirilip yeni bir aşamaya ve evreye taşıma olabilirdi.
PKK, “Önderlik hareketi” olarak kaldı. Önderliği de tutsak edilmişti. Siyaseti ve stratejisi tutsaklık koşullarında belirleniyordu.
PKK merkez komitesi 1999 da yaptığı ilk açıklamasının arkasında durmadı ve geri aldı. O açıklamanın arkasında durulsaydı, daha olumlu yöne gidecekti.
PKK’nin olumlu boyutu bağımsız, demokratik ve birleşik Kürdistan dı.PKK den atılan olumlu boyutlar oldu. Reddettiği misak-i millicilik kabul edildi. Misaki Milliciği reddetmek olumlu yanıydı. Gerilla direnişi ve zindan direnişi Bağımsız Kürdistan için verildi.
Her gerillanın Kürdistan’ın kuruluşu ve ulusal kurtuluş mücadelesi için savaştığı ve şahadete eriştiği olumlu boyutlardı.
Kürtleri diriltmek ve uluslaşmasını, ulusal birliği güçlendirmesi, Kürdün dirilişine yol açması ve Kürdistanileşmesi olumlu boyutlarıydı. PKKden budananlar bunlar oldu.
 
Oysaki, PKK nin olumsuz yanı sol ve Kürdistani güçler arasındaki çatışmalarda önemli rol oynamasıydı. Sadece PKK değil, Kürdistani her güç –örneğin KDP-YNK vb arası .atışma ve savaşlar- Kürdistan ve başarı için önemli kayıplar ve kan kaybetmedir. Bu terkedilebilir ve özeleştirisi verilebilir.
Katı merkeziyetçi yapı bırakılabilir. Yönetim tarzı, yaşam tarzı, tüzük ve işleyiş demokratikleştirilip özgür iradeler sağlanabilirdi. Bu olduğu gibi korundu nerdeyse.

PKK den ayrılan veya farklı düşünen kişilere karşı demokratik bir partinin yaptığı işleyiş yerine getirilebilirdi. Ayrılan ve farklı düşünene sadece disiplin cezaları düşünebilirdi. Ayrılanlar veya farklı düşüneni ve yoldaşını binlere varana kadar olmayacak gerekçelerle içte ve dışta vurmaya son verebilirdi.

Uzatmayım olumlu değerlere sahip çıkılıp, yaratılan direniş ve amacı yeni ve eskiden geriye taşıma değil, ileriye taşıma ve aşama kaydetme sağlanırken, olumsuzluklarını terkedebilirdi.
Amaçlarda geriye gitmek ama asıl değiştirilmesi gereken ciddi hataları korumak bir değişim olamaz. Bu olsa olsa ruhu boşaltma olabilir.

Olumlu ve olumsuz boyutlarına kısaca değindim. Bunları birçok açıdan açmak mümkündür.Kısaca örnek niyetinde değindim.
İkincisi 1970 lerde yaşamıyoruz. Dünya ve bölgedeki koşullar değişti. Kürdistan’ın kuruluş yüzyılına girdik. Mücadele ve dirilişle kazanılan mevziler var.

Buna göre değerlendirdiğimde ben hem PKK liyim hem PKK li değilim.
PKK’liyim , amaçlarına katılıyorum ve ileriye taşınmasının yanlısıyım. Kürditanileşmesine ve diriliş ruhu yaratmasına ve bu yönlü geleneklerine katılıyorum.Kemalizmi ve Misaki milliciliği reddediyordu. Sömürgeci sisteme son verilmesini istiyordu. Bu günde yeni boyutlarıyla bu görüşleri sürdürüyorum.

PKK’li değilim. PKK rolünü oynadı, dünya ve bölgede yeni gelişmeler yaşandı.Dünyanın kapıları Kürdistana açıldı.
Yoldaşlarını bu kadar cezalandırmakta ve Kürdistani ve sol güçler arasındaki çatışma, savaşma ve verilen kan ve can kayıpları için pişmanlık duyuyorum. Başka da bir mücadele yürüttük olumlu ve olumsuz yanlarıyla bizimdir. Bu konularda pişmanlık duyulacak birşey yoktur.
İyi şeyler yaptığımızada inanıyorum. Ama tarihte geçmişe gidilemez; tecrübe, birikim ve kaznımları yeni geliştilecek değerlerle iç içe geçecektir. Miras yeni boyutlarla birleştirildiği oranda yaşatılacaktır.

6-KCK Kürdistanileşmelidir

KCK de istediğim Kürdistani bir çizgiye ve yola gelmesidir.
PKK limisiniz?
O zaman PKK amacı  ve diriliş yoluna devam etmek en doğrusudur.
PKK nin amaçlarını bırakıp herkesten fazla PKK li geçinmekle olmaz.
Biliyorsunuz ki, proleter sosyalizmini en çok proleter olmayanlar savunuyordu. Şu “demokratik” kavramının içeriğini boşaltıp herşeyin başına koymaktan vaz geçiniz.
Çocuğu adıyla çağırınız. Bu daha özgün ve somut olur. Artık yağcısı, rantçısı, soyal şöveni hatta Türk ırkçılarının nadideleri bile “demokratik” oldu çıktı.
Kürdistan sorununu çözmemek için birde bunlar vb vb hepsi “çözümcü” kesildi.
Bu oyuna son vermenin zamanı gelmedi mi?
“Çözümcülerin” tek derdi sizi silahsızlandırmak.
Savaşa başlayın veya başlamayın demek bana düşmez. Mevcut durumda oyun olan bu süreçte “yapılanlar yapılsın yoksa bak savaşa başlarrız” demek politika değildir. Daha sağlıklı düşünüp, ilk defa dünyanın Kürdistan yanında yer alacağı fırsatları doğru değerlendirmenizi isterim. Buna göre politkadan tutunda dost ve düşmana kadar, diplamasi ve ittifaklara kadar yeni adımlar atmanız hayrınıza ve tabiki halkın hayrına olur.

7- Kobani direnişi ile Batı Kürdistan doğru bir noktaya geldi. Bana göre onların başarısı sunulan teoriye göre değil, Kürdistaniliğe olan yaklaşım ve davranışları sonucudur. Teori burada sadece gri kaldı. Onlar hayatın yeşilliğine göre adım attılar ve olumlu bir pozisyonda yürüyorlar.

8-Halkın gönlünde ve ruhunda özgür bir ülke ve Kürdistanın bağımsızlığı ve statü kazanması vardır. Bu konuda PKK ye inandılar. Bu kredi ile hala inanmak istiyorlar. Ama geç kalınırsa ve Kürdistan, özgürlük vb yoksa “ne için savaştık ve mücadele ettik” diye sormaya başlarlar.
PKK misaki millici, Kemalizmi ve Kemalizmin İslamcı yanını öven bir hareket değildir. Ve olmaz. Kürdistan halkıda bu vb yaklaşımları benimseyemez.
PKK nin rantına değil, yarattığı olumlu değerlere ve amaçlarına sahip çıkmak en doğrusudur.
Bunlara sahip çıkmadan başkalarını “PKK li değildir” diye suçlamanın ve itibarsızlaştırmanın ne değeri olabilir?
Doğum günlerinde söylendiği gibi; iyi ki doğdun PKK.
36 kuruluş yıldönümünü kutluyorum...


Dursun Ali Küçük-26.11.2014

(*) O zaman bu hareketi sevmeyenler, hareketi karalamak, çamur atmak için böyle bir isim uydurdular. Apoculukta zaten bizi tek kişiye bağlı göstermek gibi bir şeydi. Halbuki biz bir insana falan bağlı değiliz. Abdullah yoksa, bu hareket yoktur diye bir şey yoktur. Abdullah’ın kendisi de bu hareketin bir insanıdır. Durum budur. Böyle bir şey de yok.
Kemal Pîr

* Hareketin Önderlerinden, yol göstericilerinden Abdullah arkadaşın adı dolayısıyla burjuva milliyetçilerinin ve devletin resmi yayin organı da dahil, çeşitli yayın organlarının da teşvikiyle veya katkısıyla hareket, halk arasında Apocular olarak yaygınlastırılmış ve tanıtılmıştır. Gerçekte Apocular değil, adı üzerinde, bir siyasal partidir, Partiya Karkerên Kurdistan (PKK).
Mazlum Doğan

* Hareketimiz partidir, “Partiya Karkerên Kurdistan”dır adı. Apoculuk ve UKO’culuk suçlamaları yersizdir. Halk arasında konuşulsa bile bu konuda iddia makamının aslında iddianamede bu seklide bizi isimlendirmesi, bunu ön plana çıkarması yine kasıtlıdır.
M. Hayri Durmuş

* Mazlum Benim İçin Partiydi, Örgüttü ...
Sakine Cansız

83574

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar