Cumartesi Şubat 22, 2025

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Her daim muzaffer bir ordu, her daim genişleyen bir sınır yaratma iddiasında olan İttihat ve Terakki faşistleri tarafından tarihin en büyük insanlık suçu Ermeni halkına karşı işlendi. Unutturulmak istenen Ermeni Soykırımı sağlam kanıtlara, canlı hikayelere sahip olmasına karşın yeniden hatırlanıp lanetlenmesi gereken devrimci bir görevdir. Dünyada ve ülkemizde hiçbir hükümet özgürlük talep edenleri, kendisine “devrimciyim” diyenleri asla kabul etmemiştir. Talepler ve istemler her zaman kan ve kılıçla yanıtlanmıştır. Dünyanın ve yaşadığımız toprakların yasaları, halkların özgürce yaşamasına hizmet etmiyor ve izin vermiyor. Öyleyse yasaları ve yaratanları çiğnemekten başka bir yol kalmıyor halklara. 

 

Soykırım ve katliamlarla dolu olan Osmanlı ve TC  tarihi  Arap, Ermeni, Rum, Kürt, Ezidi, Alevi halklarına sistematik olarak zulüm uygulamıştır. Ermenilerin daha sonra Rumların yaşadıkları topraklardan zorla, kırım ve sürgünle çıkarılması Kemalist devletin, bugünkü TC’nin temelini hazırlamıştır. Ermeni Soykırımı’na karışarak elleri kanlı olan Jön Türk katillerinin bir çoğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Mustafa Kemal, Jön Türklerin yarıda bırakıp tamamlayamadığı katliam ve asimilasyon üzerine kurulu etno milliyetçiliği en azgın bir şekilde sürdürdü. Homojen bir Türk ulusu yaratma hayalleri ve zulmü, günümüze dek sürüp gelmektedir. AKP-MHP’nin zulüm ve katliam iktidarı, dünden bugüne sürdürülmek ve tamamlanmak istenen homojen Türkiye projesi tek dil, tek bayrak, tek vatan şiarıyla devam ettirmek istemektedir.

 

Temelleri Ermeni ve Rum Soykırımı sürecinde atılan azgın Türk milliyetçiliği ve zulmü, bugün Kürt halkına karşı uygulanmaktadır. Bundandır ki Kürtçe isimlere ve şarkılara, demokratik taleplere bile müsaade edilmeyerek her gün acımasız bir şekilde Medya Savunma Alanları kimyasal silahlarla bombalanmakta, özgür Rojava toprakları her gün sayısız işgal tehdidi ve saldırganlıkla boğulmak istenmektedir. 

 

Deprem ve seçim süreçlerini özgürlük ve adalet arayan emekçi halklar arasında birlik, güven, dayanışma bilincini ve duygusunu güçlendirmenin bir yolu olarak değerlendirmek gerekir. Bunun bir yolu da Ermeni Soykırımı’nı tıpkı yaşanan tüm katliamlar gibi lanetlemek ve gerçekleştiren diktatörlerden hesap sormanın bir vesilesi haline getirmek gerekir. Özgürlük ve adalet arayanlar, herkesten ve her zamandan daha fazla katliamları lanetlemelidir. Katliamlar karşısında sağlam, güvenilir, devrimci bir tutum almalıdır. Her türden Türk şovenizmine ve gericiliğine karşı amansızca mücadele yürütülmezse, halklar arasında gerçek anlamda bir kardeşlikten ve dayanışmadan bahsedilemez. Kanla kirletilen yollar, kılıçla kesilen bütün kardeşlik köprüleri yeniden kurulup, inşa edilmelidir. 

 

AKP-MHP faşizminin halklara, dillere, inanç ve cinslere uyguladığı her türden zulme ve imtiyaza karşı mücadele yürütüldükçe gerçek anlamda bir özgürlükten ve kardeşlikten bahsedilebilir.

 

AKP-MHP faşizminin ayakları altında ki yer sarsılıyor. Sarsılan, fazlasıyla itibar kaybeden, halkların gözünde ve gönlünde kara bir leke olarak görülen diktatörleri tarihin çöplüğüne göndermek için daha fazla birlik, dayanışma ve mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

Deprem sürecinde olduğu gibi seçim sürecini de halklara daha fazla gerçekleri anlatma, birlikte mücadele yollarını göstermenin zamanına çevirmeliyiz. Sömürücü zalimlerin hırsızlıklarını ve arsızlıklarını daha güçlü, canlı ve etkili teşhir edip birlikte mücadeleyi büyüterek hak ettikleri tokadı vurmanın zamanını örgütlemeliyiz. Faşizmin kirli ellerini halkımızın üzerinden çekmesi için “birlik, mücadele, zafer” şiarını her tarafa yaymalı, her alanda ve anda daha fazla şiddet olan görüntüde ve şekilden başka hiçbir demokratik yanı olmayan AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

Kalbin dili olan Kürtçe’yi, müziğin dili olan Türkçe’yi, acının dili olan Ermenice’yi özgürce, kardeşçe bir arada konuşacak bir yaşam yaratmak için birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz.

 

ERMENİ SOYKIRIMI’NI UNUTMA!

SOYKIRIM, ERMENİ HALKININ VAR OLMA İRADESİNİ KIRAMAYACAKTIR!

TEK YOL DEVRİM!

İLERİ.. DAHA İLERİ ..

 

HBDH  YK

24 NİSAN 2023

 

 

 

4902

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar