TKP/ML Enternasyonal Büro YUNANİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST-LENİNİST ÖNDERLERİNDEN GRİGORİ KONSTANTİNEPOLİ YOLDAŞI KAYBETMENİN ACISINI YAŞIYORUZ

YKP/ML'nin önder kadrolarından, partimiz TKP/ML'nin onur üyesi Grigori yoldaşı 23 Ocak 2017 tarihinde kaybettiğimizi öğrenmiş bulunuyoruz. Başta kardeş partimiz YKP/ML olmak üzere tüm Yunanistan halkına baş sağlığı mesajımızı gönderiyoruz.
Ne tesadüftür ki, partimizin 1978 yılında birinci parti konferansında ilan ettiği Parti Ve Devrim Şehitleri Haftasında Grigori yoldaşı kaybetmiş bulunuyoruz. Bu tarihin partimiz açısından ayrıca büyük bir anlamı vardır. Ocak ayı, hem partimiz ve hem de UKH açısından özel bir önem ve anlamla yüklüdür. Partimizin mirasçısı olduğu TKP’nin kurucusu yoldaş Mustafa Suphi ve ondört yoldaşı bu ayda Kemalistler tarafından katledildiler. Uluslararası Komünist Hareketin önderi yoldaş Lenin bu ayda aramızdan ayrıldı. UKH’in en kalifiye temsilcileri Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht bu ayda Alman tekelci burjuvazisinin silahlı güçleri tarafından hunharca katledildiler. Partimizin en değerli kadroları, Ali Haydar Yıldız, Meral Yakar, Atilla Özkan ve onlarca yoldaşımız bu ayda şehit düştüler. Ve de partimizin önderi, kurucu-kuramcısı, yoldaş İbrahim Kaypakkaya bu ayda düşman güçleri tarafından tutsak edildi. İşte tam da bu nedenden dolayı partimiz TKP/ML, Yoldaş Grigori'yi bundan böyle her yıl Ocak ayında andığımız Parti Ve Devrim Şehitleri Haftasında anarak onun anısını sonsuza kadar yaşatacaktır. Grigori yoldaş ölümsüzdür.
Grigori yoldaş tüm yaşamını Yunanistan devrimine atayan büyük bir devrimciydi.
1945 yılında dünyaya gelen Grigori yoldaş, genç yaşta devrimci fikirlerle tanıştığından itibaren Yunanistan'da devrimin gerçekleşmesi için mücadele etti. 1967 yılında Yunanistan'da yapılan Albaylar Cuntasından sonra, başlayan devrimci avını savuşturmak için bir süreliğine Kanada'da yaşamak zorunda kaldı. 1974 yılında Cuntacıların tekrar kışlalarına geri dönmesinden sonra birçok devimci gibi Grigori yoldaşta ülkesine döndü. Grigori yoldaş Yunanistan'a döndükten sonra, 1980 yılında YKP/ML'nin kurucu kadroları içinde yer aldı. YKP/ML MK ve MKSB'de görev alan Grigoru yoldaş, YKP/ML'nin devrim stratejisini belirlemede politik bir önder olarak büyük katkılar verdi. YKP/ML dendiğinde Grigori, Grigori dendiğinde ise hep YKP/ML akla gelmiştir. Bu onun devrimci kişiliğinin partisiyle nasıl bütünleştiğine en güzel örnektir. Tüm hayatını partisinin gelişip büyümesi ve devrim yapmasına adayan Grigori yoldaş, YKP/ML içinde de saygın ve kabul edilen bir kişilik olmuştur.
Grigori yoldaş partimiz içinde büyük bir kayıptır.
1980 yılından bu yana TKP/ML'nin bir üyesi gibi partimizle yakın bir ilişki içinde olan, partimizin her sorunuyla yakından ilgilenen, olanaklar sunan, görüş ve önerileriyle sürekli fikir üreten, deney ve tecrübelerini aktaran Grigori yoldaşın kalbi sadece Yunanistan devrimi için değil, Türkiye devrimi içinde atıyordu. O, bir komünist olarak; Yunanistan ve Türkiye hakim sınıflarının iki halk arasında yarattıkları düşmanlığa karşı büyük bir mücadele vererek her zaman iki halkın kardeşliğini savundu.
Grigori yoldaş, 1980 yılında Türkiye'de Askeri Faşist Cuntasının bir darbeyle iş başına gelmesinden sonra, Yunanistan'a çıkmak zorunda kalan yüzlerce politik mülteciye yardım etmiş, evinde misafir ederek enternasyonalist bir dayanışma içinde bulunmuştur. Partimizin önemli kadrolarının Yunanistan'da barındırılması, ülkeyle bağlarının sağlanması için elindeki tüm olanaklarını seferber ederek, partimizin bir kadrosu gibi çalıştı. Aynı azim ve cabayı hasta olmasına, sağlık koşulları pek iyi olmamasına rağmen, Nisan 2015 tarihinde Yunanistan Devletinin de içinde yer aldığı uluslararası bir operasyonda tutuklanan yoldaşlarımızın serbest bırakılması için de olağan üstü bir çaba sarf etti. Tüm imkan ve olanakları seferber ederek Yunanistan'da yürütülen kampanyanın başarıya ulaşmasında Grigori yoldaşın emeğini hiçbir zaman unutmayacağız.
Grigori yoldaş ömrünün son günlerini yaşamasına rağmen, Münih'te yargılanan yoldaşlarımızı ziyaret ederek onlara büyük bir moral verdi. Hasta olmasından dolayı ''gelme'' önerilerine, ''son kez yoldaşları görmek istiyorum'' diyerek gelip yoldaşlarını görmüştür.
Onu tanıyan herkes bilir ki, sade yaşamı, devrimci kararlığıyla dünyanın tüm mazlum halkları için atan kalbiyle hep örnek olmuştur. Grigori yoldaşla tanışan yüzlerce yoldaşımızın kalbinde atede ta bir taht kuran bu büyük devrimciyi hiçbir zaman unutmayacağız.
Grigori yoldaş uluslararası komünist hareket içinde büyük bir kayıptır.
Enternasyonal ilişkilere büyük önem veren Grigori yoldaşın emeği unutulamaz. YKP/ML'nin kardeş, dost örgüt ve partilerle kurduğu ilişkilere her zaman büyük bir önem veren Grigori yoldaşın esprili, neşeli ve içten geliştirdiği ilişkilerle enternasyonal alanda da saygın bir edinmiştir. Grigori yoldaş kardeş partilerin sık sık görüşmeler yapmasına, tecrübe alışverişinde bulunmasına, uluslararası alandaki gelişmeleri değerlendirme, anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmeye her zaman önem Verdi. Enternasyonal alanda önemli etkinliklerin Yunanistan'da örgütlenmesinde sarf ettiği çaba ve gösterdiği komünist duyarlılıkla bu alanda da kardeş partilerin taktirini kazanmış bir komünist olarak hiçbir zaman unutulmayacaktır.
Grigori yoldaş ölümsüzdür.
O, her zaman kalbimizde yaşayacaktır.
TKP/ML Enternasyonal Büro
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)