Cumartesi Mart 1, 2025

TKP/ML Ortadoğu Bölge Komitesi

24 Nisan insanlık tarihinin yaşadığı en büyük trajedidir!

Ermeni Soykırımı’nı unutmadık, unutturmayacağız!

24 Nisan 2015 yılı, mazlum Ermeni halkının acı ve yıkımlarla dolu yaşadığı büyük trajedinin yüzüncü yılıdır. İnsanlık tarihine Jenosid (soykırım) olarak geçen bu insanlık suçu, aynı zamanda TC faşizminin barbarlığının da lanetlenmesi ve yargılanması gereken bir tarihtir.

Binlerce yıllık uygarlığı biriktirip yaratan emekçi, yaratıcı, zanaatkar bir halkın kanla, zorbalıkla kendi topraklarından koparılıp sürgün yollarında, dipsiz uçurumlarda, susuz çöllerde acımasızca katledildiği bir tarihtir. Yüzyılın bu utanç dolu tarihi “uygar” dünyanın gözleri önünde yaşandı. Soykırım suçu Alman emperyalistlerinin onay ve rızasıyla işlendi. Bu utanç dolu zulüm tarihinin planlayıcısı, uygulayıcısı olan İttihat ve Terakki Partisi aynı zamanda faşist Kemalist iktidarın doğup, büyüdüğü, beslendiği ilk Türkçü-Turancı partidir. Onun ilk örgütlenme çekirdeğidir. Dolayısıyla faşist TC devleti Ermeni Soykırımı’ndan kendisini muaf tutamaz. “Yeni” Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Ermeni halkının sayısız canı ve kanı üzerinde inşa edildi.

TC faşizmi kan ve gözyaşı üzerine kurduğu ulus-devletini Ermeni Soykırımı ile sonlandırıp sınırlandırmadı. Aynı tarihlerde Asuri (Süryani), Keldani, Rum halkı da tıpkı Ermeni halkı gibi büyük bir acıyı yaşadı. Devamında Kürt halkı Ağrı, Koçgiri, Dersim’de sayısız katliamlara uğratıldı. TC devleti tarihi boyunca katliamlarına hiç ara vermeden sayısız katliam suçları işlemeye devam etti. TC devleti bütün katliamların planlayıcısı ve uygulayıcısı bir suç örgütüdür. Bir soykırım ve katliamlar devletidir. Türk egemenleri olan komprador burjuvazisinin ve toprak ağalarının sermayesi kanlıdır. Yüz binlerce Ermeni kadın ve çocuğun katliamı üzerine kuruludur.

Ermeni, Asuri, Keldani, Rum Soykırımı, Kürt katliam suçlarını sayısız kez işleyen faşist TC Devleti aynı zamanda aldatma ve kandırma üzerine kurduğu sahte özgürlük ve demokrasi politikalarıyla tanınması ve yargılanması gereken ikiyüzlü bir devlettir. Tarihin her sayfasında ve adımında katliam ve işkence suçu işlemekten bir an olsun geri durmayan bu devlet entrika, yalan, darbe, hile ve iğrenç komplolarıyla da işlediği suçları gerçekleştirdiği katliam ve soykırımları gizlemeye saklamaya inkar etmesiyle de ünlüdür. Uygarlığa ve insanlığa ait hiçbir değere ve mirasa sahip olmayan katliam ve insanlık suçu işlemekten başka övünülecek hiçbir şeyi olmayan TC devleti geçmişte ve bugün yaptıklarının hesabını vermekten kurtulamayacaktır. Sivas, Çorum, Maraş, Roboski, Lice, Soma, Cizre katliamlarının hesabını vermekten kurtulamayacaktır.

Suç ve ikiyüzlülük dosyası oldukça kabarık olan faşist TC devleti ancak özgürlük ve demokrasi düşmanı ülkeler ve yönetimler tarafından örnek alınmakta model olmaktadır. Gerici, feodal faşist devletler ve yönetimler tarafından sahiplenilmektedir. Bugün TC devletinin en büyük destekçisi ve sahibi ABD emperyalistleridir. En büyük suç ortakları dün Alman emperyalistleriydi. Bugün ise ABD emperyalistleridir. Ermeni Soykırımı suçunu kabul etmekten kaçınan, Kürt katliamlarının hesabını vermekten uzak duran TC devleti ikiyüzlü politikası daha fazla sürdüremez. Bugün Kürt halkını, Alevi inancından emekçileri sahte açılım ve çözüm politikalarıyla oyalamaya çalışanlar, aynı şekilde Ermeni Soykırımı suçunu da işlemediğine dair olmadık yalan ve düzmece tarih senaryoları yazmaktadırlar. Ancak nafile! Suç ve katliam örgütü olan TC devleti mazlum ve masum halkların adalet ve vicdan arayışlarında yargılanarak hak ettiği cezayı alacaktır!

Hiçbir inkar ve öne sürülmeye çalışılan sahte suçsuzluk senaryoları, hiçbir ikiyüzlülük dolu yalanlar ne Ermeni Soykırımı’nın ne Asuri, Rum, Keldani katliamlarının ne de Kürt, Alevi katliamlarının gerçekliğini örtbas edebilir. Toprak ve su kadar gerçek olan taşlara, kayalara, uçurumlara derin izler bırakarak anıları bugüne kadar silinmeyecek kadar taze olan soykırımın hesabını faşist TC devleti verecektir. TC devleti tarih önünde ve ezilen dünya halklarının vicdanında soykırımcı, katliamcı, suç örgütü olma suçundan yargılanmaktan kurtulamayacaktır!

Ermeni Soykırımı’nı unutmadık, unutturmayacağız!

Kahrolsun soykırımcı, katliamcı faşist TC devleti!

TKP/ML Ortadoğu Bölge Komitesi

 

52158

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar