Perşembe Kasım 28, 2024

TKP/ML TİKKO Kobanê: Newroz'u Kuşan, İsyanı Harmanla!

"Newroz'u Kuşan, İsyanı Harmanla!

Bu yıl halkımızın direniş ve serhildanlarının günü olan Newroz bayramını karşılarken, Kobanê direnişi, 6-7 Ekim serhildanı ve bütün Rojava direnişi tüm sıcaklığıyla Newroz’a doğru akmaktadır. Direniş bayrağı diktiğimiz Kobanê sokaklarından, başta Amed, Dersim, İstanbul olmak üzere tüm şehirlere, Newroz’un isyan şiarıyla sesleniyoruz;

Halkımız,

Köleci toplumdan beridir, yüzyıllarca, destansı direnişler yaşanmış ve bu direnişler Newroz gibi dünya halkları nezdinde farklı cisimleşmiştir. Sömürü ve zulüm boyunduruğu altındaki ezilen halklar isyanlarla, direnişlerle vücut bulmuş ve bu tarih ile sembolleşerek günümüze kadar süregelmiştir. Newroz bir halkın zalimlere karşı verdiği mücadele, isyan, direniş bayrağının sembolüdür. Newroz, Rojava’da, Kobanê’de halkımızın emperyalist saldırganlık ve DAİŞ vahşetine karşı verdiği mücadelenin kendisidir. Newroz, bir ulusun yok sayılmasına, imha, inkârına karşı gelişmiş ve ortaya çıkmış haklı bir öfkedir. Newroz, ezilenlerin emperyalizme ve o’nun yerli uşaklarına attığı tokattır. Newroz, Gezi’dir, Paris’tir, Stalingrad’dır, Madrid’dir, Kobanê’dir, Filistin’dir…

Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Boşnak, Macar milliyetlerinden halkımızın yani biz ezilenlerin isyan bayrağıdır. Nasıl ki dünyanın dört bir yanında ismi değişse de yaşanan Newrozlar gibi. Bu anlamda isyan bayrağımızı kuşanarak, alanları zapt edelim.

Yoldaşlar,

Sizlere çağrımızdır;

Newroz’un yakıcı sıcaklığıyla kavrulan zulüm ve sömürü efendilerine karşı öncü misyonumuzu dünden daha fazla azimli, daha fazla kararlı ve daha fazla inatçı bir şekilde yerine getirmeliyiz. Bugün dünyanın her karış toprağından, topraklarımızı satan, doğamızı yok sayan, sömüren, ezen, katleden bir avuç asalak takımına karşı öfke yükselmekte ve devrimci durum dalga dalga büyümektedir. Görevlerimize sıkı sıkıya bağlanalım, Newroz’u kuşanalım ve isyanı harmanlayalım.

Newroz’un bu sene önemi halihazırda politik gerçeklik nedeniyle ortadadır.  Bir yandan yüzyıllardır bir imha, inkâr politikasının devamı olan, yüzyıllardır bir imha-inkâr politikasının devamı olan, boğulmaya çalışılan Rojava gerçekliği öte yandan ülkemizde iç güvenlik paketleriyle, katliamlarla, hırsızlıklarla bunlara binaen politik bir dizi argümanlarla yaratılmak istenen korku imparatorluğuna karşı daha gür bağırmalıyız; "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!"

Newroz ile birlikte, Kobanê direnişi bütünleşmiştir. Gelin, Newroz'un sıcaklığıyla Kobanê inşasında sesimizi daha gür duyuralım. Avrupa, Türkiye-T.Kürdistanı'ndan Kobanê'de yaşamın inşasında sesimizin olması direnişin bir parçasını oluşturmaktadır. Bu anlamda, sendikalara, DKÖ'lere bu direnişin bir parçası olma, bu direnişin sesi olma çağrısında bulunuyoruz.

Bijî 21'ê Adarê, Bijî Newroz, Bijî Berxwedana Kobanê!

Bijî Marksîzm, Lenînîzm, Maoîzm!

Bijî Partî Me TKP/ML,  Artêşê Gel TÎKKO, TMLGB!                                                                       

TKP/ML TİKKO Kobanê Komitesi"

 

59470

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar