TKP/ML-(YDK) Faşist Türk ordusunun Efrin işgaline karşı her alanda protestolarımızı yükseltelim! Efrine sefer olsada zafer olmaz!
İşgalci faşist Türk ordusu haftalardır iç kamuoyuna yönelik yaptığı propagandayla işgal için zemin hazırladığı Efrin'e 20 Ocak 2018 tarihinde binlerce asker, yüzlerce tank ve ağır silahlarıyla girdi. AKP'nin İşgal harekatına diğer faşist odaklar MHP ve CHP de tam destek verdi. Bu, aynı zamanda “Yenikapı ruhu”nun yeni bir versiyonu “Milliyetçi Cephe”nin savaş ayağının da oluşturulmasıdır. Faşist Türk devleti, bölgedeki gerici bir güç olan ÖSO'yu yanına alarak başlattığı saldırıda, daha ilk saatlerde onlarca sivil yaralanırken, 7 çocuk da hayatını kaybetti.
AKP, 2016 yılından bu yana uyguladığı OHAL ve çıkardığı KHK'lerle yönettiği bu süreci 2019 yılına kadar taşımak istiyor. Belediye, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak için milliyetçiliği ve ırkçılığı sürekli sıcak tutarak “devletin bekası” safsatasıyla Efrin'i işgal etmiştir.
Türk devleti artık sadece Türkiye Kürdistan'ı için değil, Kürdistan'ın tüm parçaları için de büyük bir tehlikedir. Osmanlı'dan cumhuriyete devredilen bu düşmanlık ve işgalci gelenek Kürtlerin yabancısı oldukları bir durum değildir. Mazlum Kürt ulusu; Irak, İran, Suriye ve Türkiye'de 100 yıldır ezilmiş ve katliama uğratılmıştır. 1923 yılında parçalanan Kürdistan, bu barbar, gerici ve faşist rejimler tarafından toprakları ilhak edilmiştir.
Kürtlerin Suriye iç savaşında elde ettikleri statüye karşı Türk devleti başından itibaren düşmanca bir tutum aldı. Kürtlerin katledilmesi ve Rojava'nın düşmesi için IŞİD ve El-Nusra gibi faşist gerici çetelere her türlü destek verilerek saldırılar gerçekleştirildi. Tüm bu saldırları boşa çıkartan Kürtler, Rojava'da gerçekleştirdikleri devirimle yeni bir gelecek kurdular.
Suriye'de, IŞİD çetelerinin yenilgiye uğratılmasının ardından Suriye'nin yeniden yapılanması için başlayan görüşmelere PYD'nin katılması kaçınılmaz bir hal alınca, Türk devleti her türlü tehdide başvurarak, Astana, Cenevre ve Soçi görüşmelerine Kürtlerin katılmasını engellemeye girişti.
Suriye'deki pazar paylaşımında Rusya ve ABD emperyalizmi de Kürtlere oynayarak kendi paylarına düşeni almak için Kürtleri kurbanlık koyun gibi kendi pis emellerine alet etmeye çalışıyorlar. Rusya'nın işgalden birkaç gün öncesi Türk devletiyle yaptığı doğalgaz boru hattı antlaşmasının hemen ardından, faşist Türk ordusunun Efrin'e saldırması arasındaki pazarlığın iyi görülmesi gerekmektedir. Keza ABD emperyalizminin de Kürtler üzerinden Türkiye'yle yaptığı muhtemel pazarlıklar ve ABD emperyalizminin “Türkiye önceden bizi bilgilendirdi” açıklaması ve Türk devletinin de “Kimse bize engel olmuyor” demeçleri bu işgale karşılık gelmektedir.
Türk devletinin işgal hayali kursağında kalacaktır. Daha önceki tüm işgal girişimleri nasıl direnişle püskürtüldüyse Efrin işgali de yeni bir direniş hamlesiyle boşa çıkartılacaktır. Efrin'de dalgalanan YPG bayraklarını indiremeyecek, hiçbir direnişçiyi kollarında taşıdıkları sembollerle “toprağa” gömemeyeceksiniz! Tek bir gerçek varsa, o da, Türk askerlerinin Efrin'den sağ çıkamayacağıdır. Kürtler, yıllardır kazandıkları savaş tecrübelerini Efrin'de zafere dönüştürecektir. Daha şimdiden tüm sivil yerleşim yerleri, evlerini ve mahallelerini terk etmeyeceklerini ifade ederek, büyük bir direniş göstermek için genel bir seferberlik ilan etmiş bulunuyorlar.
Rojava'da bulunan TKP/ML TİKKO Rojava Komutanlığımız da dahil devrimci güçler faşist Türk ordusunun işgaline karşı mazlum Kürt ulusunun yanında direnişe katılarak bu işgali boşa çıkartacaktır.
Avrupa'da bulunan tüm güçlerimiz Kürt halkıyla birlikte işgal sona erene kadar sokakları asla boş bırakmamalıdır. Her yerde faşist Türk ordusunun bu işgali teşhir edilip Efrin halkının yanında olduğumuzu gösterelim. Avrupa'nın her yerini eylem alanına çevirelim. Hiçbir birey ben olmasam da olur dememelidir. Gün bu işgale karşı çıkma, mazlum Kürt ulusunun yanında olduğumuzu gösterme günüdür!
Kahrolsun Faşist Türk Ordusunun Efrin İşgali!
Direniş Kazanacak, İşgalciler Kaybedecek!
Yaşasın Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı!
Yaşasın Dayanışma, Yaşasın Direniş!
TKP/ML-(YDK)
22 Ocak 2018
Son Haberler
Sayfalar
ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)
Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?
Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.
SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”
“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.
İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.
3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.
Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.
Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.
Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.
Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)