Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği Merkez Komitesi (TMLGB MK)

45 yıllık tarihimizde bayraklaşanlar meşalemiz, partimiz umudumuzdur!
Ülkemiz coğrafyasında ezen ile ezilenler arasındaki mücadele keskin bir dönemeçten geçerken Partimiz TKP/ML’de 45. mücadele yılına hazırlanmaktadır. Bulunduğumuz topraklarda ve bir bütün Ortadoğu coğrafyasında güç dengeleri her an değişirken, gerek emperyalist müdahaleler gerek iç dinamikler sonucu taşlar henüz yerli yerine oturmamıştır. Bu dönemde Kuzey Afrika ülkelerinden başlayan ve Suriye’ye kadar ilerleyen isyanlar; mevcut yönetimlerin korkularını büyütmüş, sonu gelmez sanılan diktatörleri yerinden etmiştir.
Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ile birlikte iç çelişkilerin derinleşmesi ülkemizde de suların bir an olsun durulmamasına içerisinden geçtiğimiz ateş çemberinin dört bir yanı tutuşturmasına vesile olmuştur. Sınıf mücadelesi arenasında yanan ateş ezilenler cephesinde; yeni mevziler, yeni ittifaklar yaratırken egemenler cephesinden; işçi ve emekçilere, Kürt ulusuna, kadın ve LGBTİ’lere saldırıların artmasına neden olmuştur.
Bu dönemde beklenen şüphesiz komünist güç partimiz TKP/ML’nin misyonunu oynaması, yaşanan krizin, yükselen muhalefetin ve isyan dalgalarının yönünü Demokratik Halk Devrimine çevirebilecek yolu açması, bu yolda büyüyüp gelişmesidir.
Nitekim bu yolda ilerlemenin temelinde gelişen sınıf mücadelesine uygun politik hamleler geliştirmek ve Partimizi bir bütün bu gelişmelere uygun konumlandırmak yatmaktadır. Ortadoğu’da ve coğrafyamızda ezber bozan niteliklerde gelişmeler yaşanırken bu gelişmelerden Partimizin etkilenmemesi beklenemezdi. Gerçeklik şudur ki Partimiz gelişen her süreçte doğru politik hamleye yaşam veremeyebilir, sürecin temel parametrelerini doğru temelde analiz edemeyebilir. Burada sorunumuz, yeni olan her şeye, Partimizi geliştirebilecek, güçlendirebilecek yeni atılımlara bünyemizi saracak bir hastalık gözüyle bakıldığını açıkça ifade etmeliyiz. Kuşkusuz bu bakış açısının sonucu Partimizi ileriye dönük güçlü adımlar atmasını engellemektedir. Ancak coğrafyamızın dört bir yanında faşist devlet halkımızın üzerinden bir silindir gibi geçerken, direniş mevzileri ve halkımızın örgütlü güçlerine yönelik birbiri ardına askeri operasyonlar gerçekleştirilirken, direnen milyonlar tutuklama, gözaltılarla yıldırılmaya çalışırken bu ablukanın dağıtılması için üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getirme zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Bu sorumluluklarımızı yerine getirebilecek tarihsel tecrübe, deneyim ve şehit yoldaşlarımızdan aldığımız cüretle zafere ulaşacak ve bu sömürü imparatorluğunu er geç yıkacağız.
Bunun için ihtiyacımız olan tek şey kitlelerin yenileyen ve itici gücünden daha fazla beslenerek tüm Parti örgütlülüklerimizin canlı tutulması ve komitelerimizin baştan sona birbirini büyüten ve besleyen nitelikte konumlandırmasında yatmaktadır. Partimizin komite, üye ve militanlarının sarsılmaz bir iç tüzükle birbirine bağlandığı taktirde önümüze koyduğumuz tüm hedefleri de başarabilecek bir Parti gerçekliğine sahip olmuş olacağız.
Partimizin andaki sorununda görebiliriz ki bugün ki sorunumuz geçmişten buyana taşınan sistemleşmiş sorunumuza paraleldir. Bilinmektedir ki Partimiz belli dönem aralıklarında iç sorunları ile mücadele etmiş ve bu sorunlardan sıyrılarak sınıf mücadelesine devam etmiştir. Fakat görünen odur ki yine Partimiz, sistemleşmiş sorunlarımızla köklü bir hesaplaşma da zayıf kalmıştır. Bugün affedilmez en büyük suçumuzun, bölgemiz emperyalist haydut ve yerli uşaklarının kıskacı altında ezilen milyonların kanı üzerinden pazarlık yapılırken bizim halkımızla birlikte savaş mevzilerini daha ileriye taşımak yerine kendimize yönelmek zorunda oluşumuzdur. Bu zorunluluk bugün köklü bir hesaplaşmayı koşullamaktadır, bugün bu hesaplaşmayı gerçekleştirmeye en yakın olduğumuz gündür. Biz TMLGB olarak Partimizi bu hesaplaşma sürecine taşıyacak ve Partimizin yenilenerek daha güçlü bir çıkış yakalamasını sağlayacak iradenin Parti örgütlülüklerimizde olduğunu biliyoruz. GB’miz bu iradenin açığa çıkması ve pratikte hayat bulması için dünden bugüne görevlere sıkı sıkıya bağlılıkla hareket etmiştir. GB’miz; Partimizin ölümsüzleşen 4. Genel Sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşın rehberliğinden, onun ideolojik netliğinden ve teoriyi pratiğe geçirmede gösterdiği çabadan mayasını almış/almaya devam edecektir. Bugünde GB olarak yolumuza ışık tutan çizginin Demirdağ yoldaşın mücadele pratiğinde yaşam bulan Parti ilkelerine ve değerlerine can kan pahasına sadakatle bağlı kalmak olduğunun bilincindeyiz.
Bu bilinci daha güçlü kuşandığımız bugünlerde, bilinmelidir ki; Partimizin 45. yılı bu hesaplaşmaya gideceğimiz yıl olacaktır. Bu temelde tüm Parti örgütlülüklerimiz, “dağılmanın değil birleşmenin, çözümsüzlüğün değil çözümün” adımlarını atmalıdır.
Partimizin 45. yılında başta şehit yoldaşlarımıza, üye-militan, tüm taraftarlarımıza ve halkımıza sözümüz olsun ki, dışarıda sınıf mücadelesinin temel dinamiklerinden kopmayacak içerde ise her türlü hastalıklı anlayışın gelişmesine zemin sunan bataklık kurutulacaktır. “Yapamadım” deme devrimci erdemliğini yitirmiş anlayışa inat sadece görevlerimizi yerine getirdiğimizin bilincinde bir mütevazılıkla, Partimizin bu zorlu dönemeci aşmasında kaldıraç görevi görecek, bütün enerjimizi ve gücümüzü sınıf mücadelesinin içinde, ezilen milyonların direnişinin bir parçası olarak, savaş mevzilerimizde daha fazla yer alarak Partimizin gözbebeği Komsomolumuzu büyüteceğimizi, Partimize soluk aldıracak dinamikleri inşa edeceğimizi, Partimizin 45. savaş yılı vesilesi ile bir kez daha ilan ediyoruz.
Yaşasın Partimiz TKP/ML, TİKKO ve TMLGB
45. mücadele yılında şan olsun Partimiz TKP/ML’ye!
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)