Cuma Eylül 20, 2024

Yaşamdan süzülüp gelenler -Tahir Canan

kaypakkaya-partizan
Bedenimizdeki izleri, ruhumuzdaki yaraları tespit ettirmek işkencecilerin, işkencenin tespiti için çok önemli. Bunları gerçekleştirdiğimiz ölçüde demokratik mevziler genişleyecek örgütlenme alanları ilerlemiş olacak. Türkiye İnsan Hakları Vakfı üzerinden yürütülen çalışmaları küçümsemeyin TİHV başvurun.

 

“Keşke Bir Öpüp Koklasaydım” kitabı Ayrıntı yayınlarından çıktı. Bu kitabın yazarı Eylem ve Özlem Delikanlı kardeşler. Kitaba seçtikleri konu ise: 12 Eylül ve sonrası gelen baskılarda çocukların, ailelerin yaşadığı sosyal, psikolojik, fiziki travmalar. Her bir konu kendi içinde irdelenmesi gereken travmalar yığınıdır. Her anlatıcı bizlerin yaşadığı tarihsel süreci kendinde bırakılan izler çerçevesinde anlatmış. Ama kitapta bu öyle bir hale gelmiş ki adeta 12 Eylülün minyatür, küçücük bir dosyası şekillenmiş. 12 Eylül’ün ağababaları sadece içeri aldıklarını değil dışarda olanları da cendereye alarak yaşamlarını zindan etmiş. Adeta,” ölümlerden ölüm beğenin” demişler. Hayata dair bir şey yapmak isteyen herkes ihbar mekanizması ile karşılaşmış. Aş da iş de ihbarcının iki dudağı arasında sıkışıp kalmış. 12 Eylülün yarattığı terör devleti ihbarcıyla kol kola yürümüş. Sermaye gibi ihbarcı da insan etiyle beslenmiş. Hayat hem içerde (yani cezaevinde) hem de dışarda çekilmez bir noktaya sokulmuş olsa da mücadele her yerde sürmüş. İnsanlarımız onurla, gururla kavgalarını vermişler. Kavganın içinde hepimizin sinirler yıpranmış. Aramızda intihar eden arkadaşlarımız, dostlarımız olduğu gibi ev içi bozuşmalarda yaşanır olmuş. İç çekişmeler kavga boyutuna ulaştığında boşanmalar da ev yaşamlarını bozar olmuş. Eşlerin ayrılığı da çocuklar üzerinde yeni travmalara neden olmuş. 12 Eylül bir tarih haline gelse de hala 12 Eylül’ün yaraları devam etmekte. “Keşke Bir Öpüp Koklasaydım” Kitabı belli ölçüde o yaraları görünür hale getirmiş olsa da. Bugün bu yaraları sarılması henüz gerçekleşmiş de değil. İnsanlarımızın yaşadığı acılar kangren haline gelmiş. İdamlar. İdam gölgesinde yaşayanlar. İşkencede ölenler. Ve uzun süre hapishanelerde işkence görenler. Onca eziyete rağmen sağ olarak dışarı çıkanlar. Hala işkence izleriyle yaşamaktalar. Kimi bedenin de kimi ruhun da o işkence izleriyle sarmaş dolaş yaşar halde. Sağlıklı bir toplum yaratılmak isteniyorsa geçmişin yaralarının sarılması elzem bir görevdir. Bu görevin yerine getirilmesi de işkencecilerin hesap verir hale gelmesiyle doğru orantılıdır. Bugünkü 12 Eylül yargılamaları istenen sonucu vermeyeceğini bilsek de yine de bu yargılamaların peşini bırakmamak gerekir diye düşünüyorum. Ezilenler kendi haklarının takipçisi olmadığı bir yargılamada haliyle ezenlerin kendi çömezlerini cezalandırması beklenemez. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki darbecilerin yargılanması da zaten o süreçten zarar görenlerin bitmez tükenmez çabaları sonucu belirlemiş, gerçekleşmiştir. 

Durum bu olduğuna göre sürecin yaralı mağdurlarına bir görev düşüyor: Cellatlarıyla hesaplaşmak. Sözünü ettiğim hesaplaşma elbette silahı eline alarak düello yapmak değil. Sistemi, yasaları zorlayarak hak aramalarıdır. Bugün işkence suçları için zaman aşımı kalkmış, işkence insanlık suçu olarak kabul edilmektedir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı da geriye dönük işkence tespitleri yapar bir nitelikte. O zaman geriye dönük işkence raporları hazırlatarak sitemi yargılar hale gelmemiz çokta zor olmasa gerek. Burada yapacağımız eylemler birazda geçmişten geleceğe doğru yüzleşerek yürümektir. Her işkence tespiti ülkenin geleceği açısından bir kazanım olacaktır. Çünkü devlette devamlılık esastır. İşte kitaptaki anlatılanlar da bir belge niteliğinde. O anlatıları yer ve zaman, mekân denklemi ile buluşturmak; işkence haneleri, mahkemelere göstermek gerekiyor. Bedenimizdeki izleri, ruhumuzdaki yaraları tespit ettirmek işkencecilerin, işkencenin tespiti için çok önemli. Bunları gerçekleştirdiğimiz ölçüde demokratik mevziler genişleyecek örgütlenme alanları ilerlemiş olacak. Türkiye İnsan Hakları Vakfı üzerinden yürütülen çalışmaları küçümsemeyin TİHV başvurun.

14.11.2013

Tahir CANAN

1688