Cumartesi Mart 1, 2025

“Gavat” Tahir CANAN

kaypakkaya-partizan
“Bizim dindar, milliyetçi çocuklar” dedikleri, kuran elde eğittikleri katillerin ülkeye yaşattığı tablo bu oldu. Ülkenin her tarafı kanıyor. İnsanlarımızın travması devam ediyor. O travmalar her geçen gün derinleşmekte.

 

Adana Valisi, vatandaşa,  engin saygısını gösterdi! 

Bürokrasi açısından bir çığır açtı!

Bundan sonra bütün bürokrasi vatandaşa ismiyle değilse de Adana Valisinin kullandığı “Gavat” kelimesiyle seslenmesi hiç de şaşırtıcı olmayacak!  Nede olsa devletin önde gelenleri vatandaşa hakaret ederek kendi mertebelerini sağlamlaştırma dönemi yaşatmakta!  Hani Başbakan bir çiftçiye “Ananı da alda git” demişti ya sonrasında İçişleri bakanı vatandaşı taklacı güvercin zannetmişti… Valide önderlerinden geri kalmamak için dilinin fermuarını çözerek azimle, azametle harekete geçmiş. Vatandaşa “gavat” yaftasını yapıştırmış! Tabi bu Adana Valisinin ilk vukuatı da değil ama Valinin gündemi yakalamak için gençlere hakaret etmesi mi gerekiyordu? Demek ki üstenci yönetme Sahiplerinin topluma bakış açıları bu kadar sefalet için de! O gençlerin “gavat” olması için ortada onların sattığı bir “…” olması gerekir. O… Kim? Peki, bu gençler kimi satmış ki “gavat” olsunlar. Yoksa Valinin bildiği bizim bilmediğimiz bir şeyler mi var? Olabilir mi? Niye olmasın ki! Gizli bilgiler, ajanları her zaman var ama o gizli bilgileri doğrumu? Hayır. Gezi Parkı olaylarını bastırmak için O gizli bilgilerine dayanarak’ Camide rakı içildiğini’, ‘türbanlı bir bayana saldırıldığını’ söyledikleri zamanı hiç unutmadık. O devleti yöneten adamların halkı galeyana getirmek için yalana başvurduklarını çok iyi biliyoruz. Yalanlarına ortak edemedikleri cami müezzinini arka arkaya sürgün ettiklerini de hiç unutmadık. Siyasal olarak sıkıştıkları her an bu türden sersemce yöntemlere başvurduklarını herkes bilmekte. AKP Valilerinin bu türden taktiksel yöntemlere girişmesi de elbette anlaşılır. Çünkü bu valiler kendilerini hükumeti, siyasal erkin adamları olduklarını zaten çeşitli defalar açıkladılar!  

 Buradan bakınca bu Valinin istikbalinin açık olduğunu söylersek hata yapış olmayacağız! Çünkü vatandaşa hakaret ederek “yola devam etme” geleneğini yaratan bir zat zaten Başbakandır. O geleneğe bağlı olmayanların bürokraside yükselme şansının olmadığını anlamış olacak ki Adana Valisi böyle cüretkâr davranışlara başvurmuş. Yiğitler yiğidi Kasımpaşalı Başbakanımız liseli bir öğrencinin gırtlağına sarılarak gücünü ispatlamış! Valide,  aleyhinde slogan atan gençleri önce gözaltına aldırmış! Sonrada gençlere çevreyi kirletmekten dolayı para cezası kestirmişler! Haliyle Vali bu güç gösterimine kılıfla uydurularak tamamlanmış!  Toplumu terörize ederek ayakta kalmanın yolunu bulmuşlar. Bir yandan din ağırlıklı eğitimini artırırken diğer yandan öğrenci evlerine operasyon çekmekteler. Din normunu bütün topluma dayatarak bir ahlak zabıtası gibi toplumsal baskının koşullarını yaratma peşindeler. Neymiş: Kızlı erkekli aynı evde kalıyorlarmış! Size ne! Sizler toplumun bacak aralarıyla ilgileneceğinize aşıyla ekmeğiyle ilgilenin. İşsizlikle ilgilenin. Kayıt dışı ekonomi ile ilgilenin. İş cinayetleriyle ilgilenin. Milletin eviyle yatağıyla uğraşmayın. Çöplerden belenen insanlara yönünüzü dönün de bakın! Toplumda ortaya çıkardığınız manzaranın fotoğrafı karşınızda olacak. 1980 yılında sendikalı işçi sayısı Bir Milyon 500 Bin iken bugün işçi örgütlenmesini 650 Binlere geriletmişiniz. Dolaysıyla işçi ücretleri de işçi örgütleri gibi gerilemiş. 1980 yılında yüz TL ücret alan bir işçi bugün 45 TL ücret alır duruma gelmiş. İşte Türkiye’de liberal ekonominin işçi sınıfına getirdiği iyilik bu olsa gerek! Örgütsüz lük, açlık, sefalet!

Gelinen bu durumda egemenlerin neden din üzerinde bu kadar durduğunu anlamamız zor olmasa gerek. Dinsel her kavram egemenlerin çıkarına hizmet eden konuma getirilerek toplumu uyuşturan bir araca dönüştürülmüş. İşçilerin grevlerin de bile Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva çıkararak işçilerin hak arama yollarını engeller konuma gelmiş. O nedenle ki Türkiye’de Türban on yıllardır tartışılır oldu. O nedenle ki Türkiye’de eğitim Sistemi’nin sürekli dini eğilimi artırılmış. Edilgen bir toplum yaratıldığı ölçüde halka karşı saldırganlıkta artmış. Vali, gençlere “gavat”  diyecek mertebeye ulaşmış. Her hamdolsun sözünden sonra topluma karşı ekonomik, politik saldırılar hızlanmış. Ülkemizde uygulanan bu politikalar nedeniyle 17 Bin faili meçhulün kemikleri aranır halde. “Bizim dindar, milliyetçi çocuklar” dedikleri, kuran elde eğittikleri katillerin ülkeye yaşattığı tablo bu oldu. Ülkenin her tarafı kanıyor. İnsanlarımızın travması devam ediyor. O travmalar her geçen gün derinleşmekte.

 

Tahir CANAN

Tahir.canan@gmail.com

1655