Cuma Eylül 20, 2024

Armutlu direnişimiz yargılanamaz!

kaypakkaya-partizan
Taksim Dayanışması, Gezi sürecinde Antakya-Armutlu direnişine katıldıkları için tutuklanan ondört kişinin duruşmasına katılım çağrısı yaptı

 

Gezi Parkı direnişimizin ortaya çıkmasıyla birlikte, büyük bir panik havası yaşayan hükümet, taleplerimizi yerine getirmek yerine, başından itibaren direnişimizi ezmeye, itibarsızlaştırmaya, terörize etmeye çabaladı ama bu sefer tutmadı.

Çatışma şiddetlendi, direnişin ateşi yayıldı, büyüdü. Her yer Taksim oldu, her yer direniş oldu!

İstanbul’dan İzmir’e, Eskişehir’den Antalya’ya, Ankara’ya ve diğerlerine sıçradı kıvılcım. Halk meşru talepleri için sokakları doldurdu.

Antakya da direndi. Özel bir anlamı vardı Antakya/Armutlu direnişinin. Hükümetin Ortadoğu’daki savaş politikalarının gitgide mezhepçi bir karaktere bürünmesinin Antakya halkında yarattığı huzursuzluk, üst üste patlayan bombalar, ölümler Antakya halklarının barış ve kardeşlik ortamına gölge düşürmüştü. Savaşın çirkin yüzünü göstermişti Antakya halkına. Kentteki huzur ortamı bozulmuştu.

Böylesi bir ortamda tarihi bir direnişe sahne oldu Antakya/Armutlu sokakları. Polis vurdukça halk sokağa indi. Polis öldürdükçe halkın öfkesi daha da bilendi. Direnişin büyümesiyle panik hali de büyüdü hükümette.

Polisin sokak ortasında halkın çocuklarını infaz etmesinin üzerine gitmek bir yana, polise talimat verdiğini açıklamaktan çekinmedi başbakan. Abdullah’ı Armutlu’da infaz eden polis, yetkisini kullanmıştı.

Eskişehir’de polis-sivil faşist işbirliğiyle dövüldükten sonra 36 gün komada kalan, ancak hayata tutunamayan Ali İsmail’in memleketiydi orası. Yaşanan bu ikinci ölüm halkın öfkesini daha da biledi. Öfke sokaklara taştı. Antakya halkı tarihinin en büyük direnişini yorulmadan, bıkmadan sürdürdü.

Elbette ki, AKP Hükümeti'nin rövanşist iktidar anlayışı burada da devreye girdi. 22 Temmuz sabahı eş zamanlı olarak Antakya genelinde evlere ve Antakya’daki direniş çadırlarına baskınlar düzenlendi. Direnişi, bir terör faaliyeti olarak karalamaya çalışan hükümet, Armutlu direnişinin faillerini de bulmuş oldu. 30’u aşkın kişi gözaltına alınırken, bunların 14’ü “Armutlu olaylarını kışkırtan terör örgütü mensupları” oldukları gerekçesiyle tutuklandı.

Haklarında hazırlanan fezleke ise film senaryolarını aratmıyor. Cinayete teşebbüs, T.C devletini devirmeye çalışmak, devleti aşağılama, örgüt üyeliği, örgüt adına faaliyette bulunma, halkı kin ve düşmanlığa teşvik, vs.

Bu suçlamaların doğruluk payı taşımadığını hepimiz biliyoruz. Arkadaşlarımızın bu gerekçelerle yargılanmalarını kabul etmiyoruz. Hükümetin zulmüne, baskılarına, savaş kışkırtıcılığına, yakan, yıkan, kör eden öldüre n kanlı ellerine/emellerine karşı direnmek suçsa, bu suçu hepimiz işledik. Kabulümüzdür!

Armutlu direnişçileri, halen Adana Kürkçüler ve Karataş Cezaevlerinde yargı önüne çıkmayı bekliyorlar.

19 Kasım’da Adana Adliyesi’nde görülecek davada herkesi bu davaya müdahil olmaya, taraf olmaya çağırıyoruz.

Direnişin yargılanarak marjinalize edilmesini, meşru halk hareketinin kriminalize edilmesini reddediyoruz.

Hükümetin ceberut saldırılarına, Gezi Direnişi’nin dayanışmacı ruhuyla cevap veriyoruz/vereceğiz.

Kaybettiğimiz Antakya direnişçilerinin Abdullah’ın, Ali İsmail’in Ahmet Atakan’ın mücadele mirasına sahip çıkmak için, 19 Kasım’da Adana Adliyesi'ne!

* Her yer Taksim Her yer Direniş!
* Armutlu Direnişçilerine Özgürlük!
* Gezi Tutsakları Serbest Bırakılsın!

Taksim Dayanışması.

1647