Pazar Kasım 10, 2024

Lazistan ve Kürdistan milletvekilerine ne oldu ?

kaypakkaya-partizan
19 Kasım 2013 AKP Grup toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan şöyle diyor:

 

”Kayıtlara baksalar Kürdistan kelimesini Meclis’in ilk zabıtlarında görecekler. Buradan 100 yıl öncesine gidin. MHP ve CHP’liler Meclis Kütüphanesi’ne gitsinler. Neye karşı çıkıyorlarsa ilk Meclis zabıtlarında, karşı çıktıkları şeyi görecekler. Hem de Mustafa Kemal imzasıyla. Biraz daha geçmişe gittiklerinde Doğu ve Güneydoğu’nun Kürdistan olduğunu, Doğu Karadeniz’in Lazistan olduğunu görecekler.

(…)

Bize bölücü diyorlar. Peki Mustafa Kemal de mi bölücü, o zamanın Meclis mebusları da mı Kürdistan kelimesini kullandıkları için bölücü? Biri türkü söyledi diye bu ülke bölünmez, biri farklı kıyafet giydi diye bu ülke bölünmez”

Başbakan Tayyip Erdoğan, böylece Mustafa Kemal’i referans göstermek istemiş.

Tamam da tarihin bir anından hatırlatma yapmakla olmuyor bu işler. O bahsedilen ”Lazistan” ve ”Kürdistan” milletvekillerine ne olmuştur sonraki günlerde ve bir daha ne zaman anılmıştır Lazistan ve Kürdistan isimleri?

Asıl tarihe bakılacaksa, neden ikinci meclisten itibaren Lazistan ve Kürdistan milletvekillerinin anılmadığına bakmamız gerekir.

 

23 Nisan 1920’de TBMM’nin 1. Dönemi’nde Karadenizli ve Kürt milletvekillerinin Lazistan ve Kürdistan miletvekilleri olarak anıldıkları doğrudur. Ancak Lazistan milletvekillerinin hemen tümü daha sonraki yıllarda öldürülmüştür.

Şeyh Sait ayaklanmasının ardından çıkartılan Takrir-i Sükun Yasası ile de artık ne Lazistan ne de Kürdistan lafı bir daha anılmamıştır.

 

Lazistan Milletvekili Ali Şükrü Bey

1923 yılının 27 Mart gecesi ise TBMM 2.Grup milletvekillerinden ve Mustafa Kemal’e karşı en sert muhalif olarak bilinen Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey, Topal Osman tarafından öldürülür. Topal Osman, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in Özel Muhafız Alayı’nın Komutanı’dır…

Beş gün sonra ise Topal Osman ve adamları kıstırıldıkları bir evde öldürülür.Topal Osman’ın başı kesilir ve öyle gömülür. Daha sonra mezarından çıkarılarak başsız cesedi ayağından darağacına asılır…

 

TAKRİR-İ SÜKUN YASASI

Artık Cumhuriyet  ilan edilmiş,  1924 yılında Hilafet kaldırılmış ve yeni bir anayasa yapılmıştır.

Mustafa Kemal, bölgedeki Kürtlere, haklarının korunacağı, ‘Her vilayetin kendi hükmi şahsiyeti olacağı’ yönünde sözler vermiştir. 1924 Anayasası’nda Kürtlerin bu beklentileri karşılanmayınca Kürtler hakları için mücadeleye başlar.

Resmi tarihin ”Şeyh Sait İsyanı” diye adlandırdığı ve arkasında gerici dinci güçlerin ve İngilizlerin bulunduğu yalanı ile propagandasını yaptığı bu sürecin sonunda, Şeyh Sait ve Seyyit Abdülkadir’in de içinde bulunduğu Kürt liderler, Takrir-i Sükun Kanunu ile kurulan İstiklâl Mahkemelerinde yargılanarak idam edildiler. 206 köy yakıldı, 758 ev yıkıldı, 15 binin üzerinde Kürt katledildi…

Bu arada Kemalistler, daha ayaklanma başlar başlamaz,  kısa bir süre önce kurulmuş olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı suçlamaya başladılar.

Bu arada Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından meclise sunulan Takrir-i Sükun Yasası teklifine karşı çıktı. Ancak 4 Mart 1925 yılında  Takrir-i Sükun Yasası meclis tarafından kabul edilerek yürürlüğe kondu.

‘Takrir-i Sükun Kanunu’nun kabulünden hemen sonra hükümete muhalefet olan basın  organları kapatıldı. Bu arada  Ahmet Emin (Yalman) Bey ile Ahmet Şükrü (Esmer) Bey’in de aralarında bulunduğu birçok gazeteci, Şark İstiklal Mahkemelsi’nde yargılanmaya başlandı. Bu gazeteciler beraat ettiler ancak Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmakta olan Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey Çorum’da süresiz sürgün cezasına çarptırıldı. Yine bu mahkemede yargılanan diğer gazeteciler de değişik hapis cezalarına çarptırıldılar.

(…)

Takrir-i Sükun Kanunu ve İstiklal Mahkemelerini verdiği güçle hükümet,Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın 3 Haziran’da kapatılmasına karar verdi.” (1)

 

İZMİR SUİKASTI DAVASI

Buraya kadar, Kemalistlerin  iktidarlarını nasıl da sağlamlaştırmış olduklarını görüyoruz.

Ama tarihler 1926 yılının Haziran ayını gösterdiğinde, İzmir’de, TBMM birinci dönem 2. Grup üyelerinden Lazistan Milletvekili Ziya Hurşit ve arkadaşları, Mustafa Kemal’e suikast yapacakları iddiasıyla gözaltına alındılar.

O sırada TBMM üyesi olan eski  Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası milletvekilleri, dokunulmazlıkları olmasına karşın tutuklandılar. Tutuklananlar arasında Kazım Paşa da vardır.

1926 yılı Haziran ayında başlayan ve Cumhuriyet dönemi siyasal hayatının en önemli davalarından birini oluşturan “İzmir Suikastı Davası”; İzmir ve Ankara yargılamalarını takiben  aynı yıl içinde sona ermiş ve sanıklar hakkında, İzmir yargılamalarında  15, Ankara yargılamalarında 5 idam kararı verilmiştir.

 

İZMİR YARGILAMALARI

11 Temmuz günü savcı Necip Ali Bey tarafından okunan iddianamede, suikast hakkında Ali Fuat Bey ve arkadaşlarının bilgisi olduğu ve Ankara’da yapılması planlanan suikast girişimini yalnızca Sabit Bey’in engellemeye çalıştığı ileri sürüldü. İddianamede Ahmet Şükrü Bey, Miralay Rasim Bey, Ziya Hurşit Bey, “Laz” İsmail, “Gürcü” Yusuf, “Çopur” Hilmi, Hafız Mehmet Bey, “Kara” Kemal Bey ile Abdülkadir Bey’in idamı; Halis Turgut Bey, İsmail Canbulat Bey, Rahmi Bey, “Sürmeneli” Vahap, Adnan Bey, Rauf Bey ve Rüştü Paşa’nın küreğe konulması; Kâzım Karabekir Paşa, Cafer Tayyar Paşa, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa, Cemal Paşa, Sabit Bey, Münir Hüsrev Bey, Faik Bey, Bekir Sami Bey, Kâmil Bey, Zeki Bey, Besim Bey, Feridun Fikri Bey, Halit Bey, Necati Bey’in beraati istendi. (2)

 

İzmir yargılamaları 13 Temmuz 1926′da son buldu. Yargılanan 49 kişiden; suikast hazırlıklarına doğrudan karışan ve bu planlardan haberi olup da resmî makamlara ihbarda bulunmayan on beş kişinin idamına, bir kişinin 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılmasına ve cezası Konya’da sürgüne çevrilmesine, dokuz kişinin duruşma dışı tutulup, yargılamalarının Ankara’da görülecek “İttihatçılar davası” ile birleştirilmesine ve geri kalan yirmi dört kişinin beraatına karar verildi.Ancak mahkemeye katılmayan ve hakkında gıyaben idam kararı çıkanlardan Abdülkadir Bey Bulgaristan’a kaçmak üzereyken yakalanarak, daha sonra Ankara’da yargılanması kararlaştırıldı.Yine duruşmalara katılmayan “Kara” Kemal Bey ise 27 Temmuz günü İstanbul’da yakalanmak üzereyken intihar etti. (3)

İnfazlar, 13 Temmuz’u 14 Temmuz’a bağlayan gece İzmir’in çeşitli yerlerinde gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen idamların sonrasında cenazeler önce Merkez Hastanesi’ne götürüldü, üzerindeki eşyaların alınmasının ardından da Kadifekale yakınlarındaki Kokluca Mezarlığı’na defnedildi.İzmir’de yapılan duruşmalarda tutuklu bulunanlar ve haklarında alınan kararlar:

 

İdam cezası verilenler

1.Ziya Hurşit Bey

2.”Laz” İsmail

3.”Gürcü” Yusuf

4.”Çopur” Hilmi

5.Ahmet Şükrü Bey

6.Arif Bey

7.İsmail Canbulat Bey (önce 10 yıllık hapse mahkûm edilse de itirazı sonucu cezası idama çevrildi)

8.”Sarı Efe” Edip Bey

9.Abidin Bey

10.Halis Turgut Bey (önce 10 yıllık hapse mahkûm edilse de itirazı sonucu cezası idama çevrildi)

11.Rüştü Paşa

12.Hafız Mehmet Bey

13.Miralay Rasim Bey

14.”Kara” Kemal Bey  (İdam kararı gıyabında verilirken, bir müddet kaçak hayatı yaşadıktan sonra yakalanmak üzereyken 27 Ağustos 1926 günü intihar etti)

15.Abdülkadir Bey  (İdam kararı gıyabında verilirken, Bulgaristan’a kaçmak üzereyken yakalandı ve daha sonra Ankara’da yargılanması kararlaştırıldı)

 

Diğer cezalar

1.”Sürmeneli” Vahap (10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılsa da sonra cezası Konya’da sürgüne çevrildi)

Yargılanmaları Ankara’da yapılacak olanlar

1.İhsan Bey

2.Hilmi Bey

3.Cavid Bey

4.Selâhattin Bey

5.”Kara” Vasıf Bey

6.Hüseyin Avni Bey

7.Rahmi Bey

8.Rauf Bey

9.Adnan Bey

Beraatine karar verilenler

1.Faik Bey

2.Sabit Bey

3.Halet Bey

4.Feridun Fikri Bey

5.Kamil Bey

6.Zeki Bey

7.Bekir Sami Bey

8.Besim Bey

9.Necati Bey

10.Münir Hüsrev Bey

11.Kâzım Karabekir Paşa

12.Ali Fuat Paşa

13.Refet Paşa

14.Cafer Tayyar Paşa

15.Cemal Paşa

16.Necati Bey

17.Ahmet Nafiz Bey

18.”Torbalılı” Emin Efendi

19.”Trabzonlu” Naciye Nimet Hanım

20.”Sürmeneli” Keleş Mehmet

21.”Bahçıvan” İdris

22.Mustafa oğlu Şahin Çavuş

23.Sabahaddin Efendi

24.Giritli Hüseyin oğlu Latif

 

ANKARA YARGILAMALARI

İkinci davayı görmek üzere 16 Temmuz’da İzmir’den yola çıkan İstikâl Mahkemesi heyeti, ertesi gün Ankara’ya vardı. 21 Haziran günü başlayan sanıkların ilk hazırlık soruşturmaları 31 Temmuz’da tamamlanmış, 28 Temmuz günü Denizli’den Ankara’ya gelmek için yola çıktığını belirten savcı Necip Ali Bey’in iddianamesi ise 31 Temmuz günü tamamlanmıştı. Ankara’da yargılanmalarına karar verilen eski İttihatçıların yargılaması eski Meclis Encümenler Binası’nda, 2 Ağustos’ta başladı.İddianameye göre suikast kin ve nefret dışında hükûmeti devirip iktidarı ele geçirmek amacıyla gizli bir komite tarafından da desteklenmiş, söz konusu gizli komite üyelerini bazı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mensupları ile İttihat ve Terakki Cemiyetinin eski yöneticilerinin bir kısmı oluşturmuş ve komitenin başkanlığını ise “Kara” Kemal Bey yürütmüştü (3)

Karardan dört idam, altı sürgün, iki hapis cezası çıkarken diğer sanıkların beraatine karar verildi. İdama mahkûm edilen dört kişinin cezası 26 Ağustos’u 27 Ağustos’a bağlayan gece, Cebeci’deki Umumi Hapishaneönünde infaz edildi. İdam edilenler, hapishanenin avlusuna defnedildiler.

Ankara’da yapılan duruşmalarda tutuklu bulunanlar ve haklarında alınan kararlar:

 

İdam cezası verilenler

1.Cavid Bey

2.Hilmi Bey

3.Nail Bey

4.Doktor Nâzım Bey

Diğer cezalar

1.Vehbi Bey, 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılsa da sonra cezası sürgüne çevrildi

2.Hüsnü Bey, 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılsa da sonra cezası sürgüne çevrildi

3.İbrahim Bey, 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılsa da sonra cezası sürgüne çevrildi

4.Ethem Bey, 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılsa da sonra cezası sürgüne çevrildi

5.Rahmi Bey, 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılsa da sonra cezası sürgüne çevrildi

6.Rauf Bey, 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılsa da sonra cezası sürgüne çevrildi

7.Ali Osman Kâhya, 10 yıl hapis

8.Salih Kâhya, 10 yıl hapis

Beraatine karar verilenler

1.Cahit Bey

2.”Kara” Vasıf Bey

3.Azmi Bey

4.Adnan Bey

5.”Küçük” Talât Bey

6.Mithat Şükrü Bey

7.Hüseyinzâde Ali Bey

8.Eyüp Sabri Bey

9.Salâh Cimcoz Bey

10.”Küçük” Nâzım Bey

11.Cemal Ferit Bey

12.Naim Cevat Bey

13.Hasip Bey

14.Rıza Bey

15.”Gözlüklü” Mithat Bey

16.Hasan Fehmi Bey

17.İhsan Bey

18.Ali Rıza Bey

19.Saadettin Bey

20.Bekir Bey

21.Mehmet Ali Bey

22.Hilmi Bey

23.Cavid Bey

24.İzzet Bey

25.Seyit Bey

26.Salih Reis Bey

27.Tırnakçı Salim Bey

28.Ali Osman Kâhya Bey

29.Selâhattin Bey

30.Hüseyin Avni Bey

31.”Gaziantepli” Ahmet Muhtar Bey

32.Rifat Bey

33.Sudî Bey

34.Haydar Reşid Bey

35.”Zarcı” Refik Bey

36.”Büyük” Mithat Bey

37.Gani Bey

38.Raşid Bey

39.Muhiddin Bey

40.Hasan Sabri Bey

41.İsmail Cabbar Bey

42.Hüseyin Bey

43.Ahmet Nesimi Bey

44.Hamdi Baba

45.Doktor Rasuhi

 

Türkiye Cumhuriyeti, Takrir-i Sükun Kanunu ile girdiği süreci İzmir Suikastı davası ile tamamladı; bu tarihten itibaren ülkede açık bir muhalefet kalmadı…

İdam edilen ve ağır cezalara çarptırılan milletvekillerin çoğu daha önce ”Lazistan” ve ”Kürdistan” milletvekilleri olarak anılmaktadır.

İşte bu tarihle beraber -ki artık İstiklal Mahkemeleri’nde de bu milletvekillerinden ne Lazistan ne de Kürdistan milletvekilleri olarak sözedilir- artık Lazistan ve Kürdistan kelimeleri kullanılmamıştır.
 

(1)Türkiye Tarihi 4. Cilt, Ekim 2002, Cem Yayınevi, Cemal Koçak, Sayfa 142

 

(2) Savran, Gülten Savaşal (2006).”1926 İzmir Suikastı ve İstiklal Mahkemeleri”. İzmir:Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Sayfa 57

(3)Kuyaş, Ahmet (Haziran 2012). “İzmir Suikastı-1926″.NTV Tarih. ISSN 1308-7878.

 

(4)Savran, Gülten Savaşal (2006).”1926 İzmir Suikastı ve İstiklal Mahkemeleri”. İzmir:Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Sayfa 68

Tamer Çilingir / Devrimci Karadeniz

3385