Cuma Eylül 20, 2024

Duyuyor musun ? …..

kaypakkaya-partizan
İnsansız bozkırın bir ulaşılmaz yamacında deli divane gibi esen rüzgarı ? Küçük bir çocukken terk ettiğin ya da hiç görmediğin ve düşlerinden bile kovduğun yüksek bozkırın sesini ?

 

Biliyor musun ?
Yitip giden mezar taşlarının gökyüzüne son bakışını ? Kaynağa yaklaşan sürünün adım atışını ? Dumanlı dağların ardına giden Ermenilerin, Yezidilerin, Asurilerin gözyaşını ?

Görüyor musun ?

Özgürlüğü göz bebeklerinde toplamış Alişer’in kesik başını ? İni mağarasında ölüme 40 gün direnen yüzlerce kürt kızılbaşı ? Evleri , köyleri yakılan kadınların, yirmi bir yılının Mart’ında dağlara kaçarken dumanları seyre dalışını ?

Hatırlıyor musun ?

Kut-ül Amare’de , Galiçya’da, Bingazi’de, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Yemen’de adı künyelere dahi yazılmamış, şehitten sayılmamış, onbinlerce Koçgirili delikanlıyı ? Kurşunu yemeden hemen önce cephede top sesleri şimşek hızında geçip giderken, yüksek bozkırda eşinin, nişanlısının yolunu bekleyen eli kınalıyı ?

Bir bulutun gölgesinde yaşamdır Koçgiri.Sümer’den, Babil’den, Ninova’dan, Resulayn’dan, Hakkar’dan, Tuşba’dan, Hama’dan, Musul’dan, Diyarbekir’den, Dersim’den çarıkların eriye eriye , keçe külahların teri beriye döktüğü, Kürtlerin uzun bir yürüyüşüdür Koçgiri…

Hz. Ali, İsthar , Mithra, Enkidu, Enlil, Hz. Hüseyin, Ahriman, Hürmüz , Ahuramazda, Zerdüşt,Nemrut,Dehhak , Demirci Kawa , Mehdi Resul, Xızır, Elk, Hünkir Menkir, Hazmin’in insanların gündüzleri, gecelerinde, düşlerinde usul usul gezindiği bir sıradağdır Koçgiri.

Pınarları, binbir renkte çiçekleri, bulutlara yol vermez yalçın dağları, billurlaşan, moraran, kızaran, renkten renge giren ırmakları, hışımlı rüzgarları, sediri, çamı, merqi, çekemi, günisi, dikeni, buzulları, bakmaya göz yetmez kayaları ile Tanrının nasırlaşan elidir Koçgiri.

Bu coğrafya kimin vatanıydı ?

Bizlere küçük bir çocukken rojıng başında eski zaman devlerinin ve görmediğimiz diyarların masallarını anlatırlardı.Dışarıda soğuk rüzgar duvarları döverken, küçük çocuk yatağa bu düşlere sarılmış olarak girerdi.
Zaman geldi Koçgirili terki diyar etti binbir gurbete ekmek kapısı kurdu. Adana, Kayseri, Maraş, Berlin, Riyad Tünelleri, İstanbul’un arka sokakları, İzmit’in fabrika dumanları.

O halde bugün Koçgiri neredeydi ?

Masallar don değiştirdi sürdü gitti. Grevlerde, direnişlerde, darbelerde, üniversitelerde, hastane kapılarında, gecekondularda, sınır kapılarında…. Bizi bize anlatıyorlardı. Kürt değilsiniz, Türkmensiniz, Köy isimlerinizde küçük hatalar var dostlar; “Size Türkçe köy ismi yakışır !” diyorlar ve tozlu yol sapaklarında tabelalar bir anda değişiveriyordu.

Köy ilkokullarında “Kürtçe konuşmak yasak!!” diyen öğretmenler, dil bilmez çocukları sıra dayağına çekiyordu.

Başını kaldırana , köyde sopa, şehirde cop, okulda ceza, devlet dairesinde sürgün, fabrikada kapı dışarı gösteriliyordu.

İstanbulun hamal pazarında kalp krizi geçirdi, tünelde göçük altında ezildi, atölyede frezeye kol kaptırdı, Almanya’da gökdelenler arasında yitip gitti, başı iki eli arasında umudunu sigara küllerine gömdü Koçgirili…

Kürt değilsin, haşa Alevi değilsin, birader aslında sen insan değilsin dendi Koçgiriliye…Yazarlar , çizerler, siyasiler bizi bize anlattılar. Sanki biz ortada yokmuşuz gibi.Sanki biz hiç var olmamışız gibi.

Oysa Koçgiri binlerce yıldır buradaydı. Tıpkı zerdüşt olup sabah doğan güneşe döndükleri, tıpkı Asuri olup Laleş’i adımladıkları, tıpkı Alevi olup “Yetiş Ya Ali!! Dedikleri gibi.

İşte bu yüzden uzun bir yürüyüştür Koçgiri……..
İşte bu yüzden yıkılmaz , boyun eğmez bir rüzgardır Koçgiri…..
İşte bu yüzden eşit, sömürüsüz, savaşsız, uygar, onurlu bir dünya hayalidir Koçgiri.

İşte bu yüzden mezar taşlarımız toprağa gömülüp gitmez, türkülerimiz susup yitmez, kürtlüğümüz, aleviliğimiz inkar ettirilip bitmez.

Sana karanlığı sunacaklar , alacak mısın ?
Sana yalan söylecekler, kabullenecekmisin ?
Sana sus, ayağa kalkma diyecekler, dizlerine çökecek misin ?

İşte Beydağının mor kayalıklarından bir rüzgar zincirini koparmış ; işte Kızıldağ, işte Çengeli, işte Delidağ bulutlara gövdesi ile meydan okumuş.

Bu Dünyaya adımızla geldik, isimsiz ölmemek için.

Neyi göze alabilirsin ?
Ne yapabilirsin ?

Önce…

Önce kendini ele geçir !.......

Kendini fethet !....

2421