Perşembe Nisan 24, 2025

Ermeni soykırımını tanımak için kaç soykırım daha lazım?-Dursun Ali Küçük

Kendinize yapılan soykırımı görürseniz Ermenilere yapılan soykırıma doğru yaklaşırsınız. Ermeni soykırımını görmezseniz, gün gün ve sürekli yaşadığınız soykırımınızı göremezsiniz.

TÜRKİYE, YAKINDOĞU HALKLARININ İMHA EDİLMESİNİN ADIDIR

TC’ye sormak lazım..

Kaç soykırım daha yaparsanız ancak Ermeni soykırımını tanırsınız?

Ermeni soykırımının 100. Yıldönümüne giriyoruz. İttihat Terakki li Osmanlı bu soykırımı işledi, şimdiki Ermenistan hariç, diğer Ermeni topraklarını ve Ermenileri neredeyse haritadan sildi.

Toplu yakılanlar oldu.

Karadeniz’de gemilere doldurularak denize dökülenler oldu.

Kızlarına ve kadınlarına el konuldu. Sabiha Gökçe bunun en bariz örneği.

Toplu öldürmeler gerçekleştirildi.

Ermenilere yardım edenlerim idam edileceği söylendi, böylesi uygulamalar yaşandı.

Toplu imha edilenler dışında geriye kalanlar yollara düşürüldü. Tehcir yaşatıldı. Yollarda bazıları yine vuruldu.

Açlıktan ve hastalıklardan kırıldılar.

Anlatılmakla bitmez.

Bir Ermeni anası bu soykırımı ifade etmek için; “ağaçlar kalem olsa okyanuslar mürekkep olsa bu soykırımı izah etmeye ve yazmaya yetmez” diyordu.

Çok haklıydı.

Aradan tam yüzyıl geçti. TC Ermeni soykırımını Osmanlıdan devir alarak devam ettirdi.

Talat Paşa ta o zamanlar da “Ermeni sorunu hallolmuştur” diyordu.

Nasıl halletmiş veya çözmüş: Bir halkı toptan imha ederek, topraklarından kopararak ve yok ederek...

Şimdiki TC sömürgecilerine ve imhacılarına göre de: Ermeni sorunu hallolmuştur ve üzerini betonladık ve sürdürelim politikası hakimdir.

ERMENİ SOYKIRIMINA KARŞI TAVIR KOYMADAN DİĞER SOYKIRMLARA DA TAVIR KOYAMAZSINIZ

Osmanlı(İttihat ve Terakki) sadece Ermenileri soykırımdan geçirmedi. Tüm Hristiyan hakları Anadolu ve Trakya da, Mezopotamya da soykırımdan geçirdi.

Hristiyan halkları kendi deyimleri ile “haledince” sıra Müslüman halklara ve Alevilere geldi.

Kaç soykırım daha lazım?

Rumlar, Pontuslular, Asuri-Süryaniler TC uygulamaları boyunca soykırıma uğradılar.

Sonra sıra Kürtlere, Lazlara, Çerkezlere ve Araplara, Alevilere  ve benzer gelmişti.

Bunların hepsine soykırım uyguladı. Bu soykırımlar etnik ve inanç temizliğini amaçlıyordu.

Amaç: Türk ve Müslümanlılaştırmak. Yani Türk-İslam sentezinin cenderesine almaktı ve bunu epeyce de başardılar.

ERMENİ SOYKIRIMINA TAVIR KOYAMAYAN BİR KÜRT VE KÜRDİSTANLI KÜRT SOYKIRIMLARINA KARŞI DA DOĞRU TAVIR KOYAMAZ

Bu diğer halklar ve inançlardan insanlar içinde geçerlidir.

TC Adalet bakanı Mahmut Bozkurt ne demişti: “Ço çoları hallettik (Ermeniler) sıra lolo lara geldi (Kürtler).

Komşu halk olan Ermenilerin yok edilmesi Kürtlerin yok edilmesi kapılarını açıyordu.

Seyit Rıza Dersim soykırımı başlarken; “Ermenileri terteleden geçirdiler şimdi sıra bize gelmiştir” diyordu.

SOYKIRIM NEDİR?

Soykırım Sözleşmesi 9 Aralık 1948 tarihinde Paris’te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edildi. Bu sözleşme 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girdi. Türkiye’nin de 23 Mart 1950’de onayladığı sözleşmenin ilgili maddeleri şöyledir:

 “Madde 1 – Sözleşmeci devletler, ister barış zamanında, isterse savaş zamanında işlensin, önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettikleri soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu teyit ederler.

Madde 2 – Bu sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur:

a – Gruba mensup olanların öldürülmesi; 

b – Grubun mensuplarına bedensel ya da zihinsel zarar verilmesi;

c – Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek;

d – Grubun içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak; 

e – Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek.»

BM soykırım sözleşmesinin 1 ve 2 maddesine göre soykırımları işledi ve işlemeye devam etmektedir. İnsanlık suçu işlemektedir.

-TC, yakındoğuyu Türkiyelileştirmek için Ermeni soykırımını işlemiştir.

-Kürdistan ve Kürt soykırımını gerçekleştirmiştir.

-Lazistan ve Lazlara soykırım uygulamıştır.

-Asuri ve Suryaniler soykırımdan geçirilmiştir.

-Araplara karşı TC de soykırım yapmıştır.

-Hristiyan inancından olanlara karşı soykırım uygulamıştır.

-Alevilere soykırım yapılmıştır.

-Romanlara karşı soykırım suçu işlemiştir.

-Çerkezlere karşı soykırım suçu işlemiştir.

Kısaca TC sınırları içinde kalan haklara, uluslara, etnik ve inanç topluluklarının hepsini ezmiş, Türkleştirmeye çalışmış, Türk-İslam sentezcisi yapmak istemiştir ve yapmıştır. Bunların hepsi soykırım suçlarına girmektir.

TC BİR SOYKIRIM CUMHURİYETİDİR

Ermeni soykırımı üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen kabul etmemeleri ve üstelik Ermenileri haksız ve düşman taraf olarak görmeleri bundandır.

Kürdistan ve Kürt soykırımları hala kabul görmemiştir.

Üstelik Tc öyle bir beyin ve ruh çarpıtması yaratmış ki, sanki soykırımın olabilmesi için o halktan tek bir ferdin kalmaması gerekiyormuş.

Tek bir fert kalmayınca da ne yapalım olan olmuş, kendi deyişleri ile “halledilmiştir” deyip çeşitli bahanelere sarılmaktadır.

Soykırım uygulanan ulus ve halklar, toplulukları kendilerine soykırım yapıldığını görmemektedir. Göremeyecek duruma getirilmişlerdir.

Kürtlerde önemli oranda, Lazlar, Çerkezler, Aleviler ve benzer topluluklar aynen TC zihniyeti gibi yaklaşmaktadır.

Katliamlara karşıyız, bize baskı uygulanıyor veya yasaklamalar var diyerek kendilerine uygulanan soykırımı oldukça hafif görmektedirler.

Çoğunluk soykırım tanımı yerine katliam kelimesini kullanmaktadır.

“Ortak ev”, “gavura karşı din kardeşiyiz”, hatta “halkların kardeşliği”, Türkiyelileşme, Türkiye ve ortak vatan tezleri soykırımları gizlemek içindir.

Asimile edilmelerine içten içe gönüllü hale gelmeleridir.

Tabi böylelerinin soykırımı ara sıra yetersiz kabul etmeleri, hatta demeleri soykırıma karşı doğru tavır alıyor anlamına gelmez.

Örneğin Türk solcuları ve sosyalistlerinin çoğu sadece Ermeni soykırımının lafını etmekten yanadır. Hatta bazıları bunu bile ağızlarına almıyor.

Kuzey Kürtlerinde eskiden Ermeni soykırımına karşı daha net tutum vardı. Şimdi dillerini yumuşattılar ve bazıları laf olsun diye sözediyor.

Şüphesiz bu durum kaçınılmaz olarak Kürdistani amaçlardan kaçmayla yakından bağlıdır. TC egemenleriyle ve Osmanlı ile “ortak ev” ve misakki milli den bahsetmek kendisine uygulanan soykırıma göz yummak demektir.

BİR ALEVİ SOYKIRIMI DA GERÇEKLEŞMİŞTİR

Alevilere inanç olarak yapılanda soykırımdır. Aleviler toptan öldürüldü, Türk-islam sentezi içinde eritiliyor. Devletin Alevisini yaratmak istiyorlar. İnançları yasaklanmıştır. CHP den bu güne kadar da yasaklar sürüyor.

Ama Aleviler kendi soykırımı görmüyor. Çerkezler ve Lazlar da kendilerine soykırım uyguladıklarını görmüyor.

TC sömürgecileri Ezidileri de inanç alanında soykırımdan geçirmiş, kendilerine Türkleştirme yanında Müslümanlaştırma yaşatılmıştır.

BM nin soykırım tanımlamasını yukarıya aktarmıştık. Türk-islamcılar dışında bunu hangi topluluğa uygularsanız uygulayın, soykırımdan geçirildiklerini rahatlıkla görebilirsiniz.

Türk ve devlet İslamı dışında hepiniz ve tüm uluslar, inanç grupları, etnik ve dini gruplar vb soykırımdan geçmişiniz ve hala günlük olarak soykırım altında yaşıyorsunuz

Kendinize bir geliniz.

Kendinize yapılan soykırımı görürseniz Ermenilere yapılan soykırıma doğru yaklaşırsınız.

Ermeni soykırımını görmezseniz, gün gün ve sürekli yaşadığınız soykırımınızı göremezsiniz.

Celladını sevdalısı olarak görmek “ne yaman çelişki anne”!

Dursun Ali Küçük

15.4.2015

Not: Soykırımı TC ve toplumlarımızın gerçeğinde izah etmek için daha çok vurgulara ihtiyaç olduğu kesindir. Belki başka bir makalede yer vermeye çalışırım.

 

58838

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar