Bu Kaçıncı:Türk Askerleri Tarafından infaz edilen İki Kadın Gerilla –Dursun Ali Küçük

Bu kaçıncı?
Türk askerleri tarafından esir alındıktan sonra kurşuna dizilen iki kadın gerillanın videosu bir süredir ortalıkta dolaşıyor. Üzerinde hep yazmayı düşündüm. Ama sadece videoyla olmaz dedim.
Peşine düştüm ve bir dosttan sordum. Sonunda baktım ki o dost şöyle bir not düşmüş:
“Almanyanin en yüksek tirajli gazetesi Bild türk askerinin iki kadin gerillayi infaz görüntülerini yayınladı.
24 saniyelik dehset görüntüleri yayinlayan Bild görüntülerin nasıl ve ne sekilde internet ortamına düstügünü, hangi kesimlerin görüntülere ne tür reaksiyon verdigini görüntülerde görülen katillerin her seyleri ile (elbise ve G3 silahlari ve konusmalari ile) türk askeri ile aynı olduklarini görüntülerin yeni ve original oldugunu uzun uzadıya anlatmış. Aynı haberde FDP miletvekili Tobias Huch'un(1) görüntüye dair fikirlerine de yer verilmis.”
Anladım, Bild gazetesi(2) infaz edilen iki kadın gerillanın olayını haber yapmış.
FDP milletvekili Tobias Huch videoyu internet ortamında paylaştığını daha önce görmüştüm.
Türk ordusu ve militarist güçlerinin buna benzer videoları sosyal medyaya ve medya ya daha önce düşmüştü. Kendilerinin servis ettikleri açıktır.
Okuyucular yakın dönemde yayınlanan ve Kürdistan daki vahşi uygulamaları sergileyen bu tür video ve fotoları görmüş ve tanık olmuştur.
*TC ordusu NATO ordusudur:
NATO Türk askerleri tarafından esir alındıktan sonra keyif alınırcasına kafasına sıkılan ve uçurumdan aşağı atılan iki kadın gerillayı gündemine alır mı?
NATO olmaz diyemez, TSK NATO üyesdidir. Böylesi vahşi ve çılgınca ve sadist duygularla ve savaş hukukuna uymayan infaz ve wahşete sessiz kalırsa günaha ve wahşete ortak olmuş olur.
Evet bu kaçıncı?
Savaş cephesinde bu tür olayları ve infazları çok gördük ve duyduk. Ama dünya Kürdün ve Kürt savaşçılarının uğradığı her türlü haksız ve vahşi uygulamaya sessiz kaldı.
Bu iki kadın gerillanın isimlerini hâlâ bilmiyorum. Umarım bir açıklama gelir. Fotoları paylaşıldı, iki genç ve pırıl pırıl kızlardır. Kürdistan için savaşmaya gitmişlerdir. Savaşıyorlardı.
Savaşta vurmak, vurulmak, şehit düşmek ve en kötüsü ele geçmekte vardır. Bunlar savaşın kuralları içinde seyreder.
Daha dün 8 Kürt şehri içindeki insanlar ve her tür canlısıyla ve uygarlığı ve kültürü ile yerle bir edildi. Bu herkesin gözü önünde yapıldı.
Bazıları, “Telafere Şii milisler girerse ve zülum uygularsa hareketsiz kalamayız” diyorlar.
Ya yerle bir edilen, panzer arkalarında sürüklenen, ölüleri panzere bağlayıp gezdirenlere..
Çırılçıplak ve vurulmuş Kürt kadını ve gerilla kadın resimlerini medyaya “ibreti alem” olsun diye servis edenlere,
Son olarak Kürdistan’ın yüksek bir yerinde vurulduğu belli olan gencecik ve esir iken hunharca katledin iki gerilla kadını kurşunlayan ve uçurumdan aşağı uçuran Türk askerlerine...
Kürdün herşeyine düşman olan TC devletine....
Düşünün işbirlikçi Kürde bile tahammül etmeyen Türk sömürgeci sistemine...
“Kardeşiz” deyip her şeyimizi yerle bir edenlere....
Kürdistan ve Kürtlerin en temel ve doğal haklarını savunarak ve sahiplenerek karşı çıkmayacak mıyız?
*Analarımızın kalbine gömdüğü milyonlarca Kürt soykırıma uğramış ve hunharca vurulmuştur.
Bırakın “Haq aşkına”, ölülerimize sahip çıka çıka neredeyse bizleri “ölü sevici” yapacaklar...
İnsanlarımızı seveceğiz. Yaşamayı seveceğiz.
Kemal Pir, Diyarbakır zindanında ki vahşete karşı “ ben yaşamayı çok sevdiğim için ölümü tercih ediyorum” demişti.
Kürdistan mücadelesi her parçada Kürdistan ve Kürtlerin yaşaması için vardır.
Ölümü asla kutsayamayız.
Her tür temel hak ve özgürlüklerimize ve ülkemizin bağımsızlığını kazanmak, Türk-Arap- Fars sömürgecilerinin kölesi olmamak için kurtuluş yolunda ölüm geliyorsa buna da yaşam deriz.
Bu iki adsız kadın gerillada yaşamayı yaşanır kılmak için ölüme hiçe sayarak yola çıktılar.
Siyasi görüşü ne olursa olsun Kürdistan ve Kürde ve temel haklarımıza, dilimize, kültürümüze, inançlarımıza yapılan her inkârcı ve soykırımcı girişim ve baskının karşısında olacağız.
*İki kadın gerilla şahsında bir uyarı....
Hangi Kürt sömürgecilerimizden ve düşmanlarımızdan bir fiske yiyorsa buna karşı olacağız.
İdeoljidenmiş değilmiş, ideolojinin canı ceheneme...
Siyasi görüşü olsun olmasın ve bir partiye bağlı olsun-olmasın, herkesi düşmana karşı sahiplenmeliyiz.
Kardeşine karşı sessiz kalırsan kardeşin de gün gelir sana sessiz kalır.
İşte anla! Çifte standart uygulayan bazı Kürtler...
Düşmanlarımız kime yönelirse buna karşı durmalıyız.
Kimdir nedir, nereye bağlıdır ve ne savunuyor, hangi partidendir demeden.
Partileri, hizipleri ve grupçukları aşacaksınız.
Biz, bir ülkenin, Kürdistan’ın insanlarıyız.
Bizim ait olduğumuz bir çoğrafya ve ulusal kimliğimiz var.
Duruşumuz Kürdistani ve ulusal çaplı olmalıdır.
Parti ve grup hukuku ve ilişkileri bir ülkenin ve ulusun hukuku ve ilişkileri, adaleti, özgürlüğü ile aynı değildir.
Darbe yiyen her Kürtten kendinden bir parça göreceksin.
Göremiyorsan senin vicdanın ve adaletin eksiktir.
*Bazen Kürt kadınları düşmanın eline geçmemek için kendilerini uçurumlardan atmıştır
.Soykırm yıllarında Dersim de böyle örnekler var.
“Namusunu korumak”, ve aynı zamanda düşman baskılarına karşı özgürlüğü tercih ederek kendilerini uçurumların özgürlük boşluğuna bıraktılar.
Gerillada aynı kararlılığı gösteren kadın gerillaları gördük ve duyduk, öğrendik.
İŞİD terörist canavarlarından canını zor kurtaran Ezidi kızları buna yakın dönem örneklerdir.
Türk askerleri tarafından, ele geçtikten sonra vahşice infaz edilen ve uçurum boşluğuna bırakılan bu iki kadın gerillayı tanımıyorum. Hakkında bilgilere sahip değilim.
Sizi nasıl anlatabilirim ki?
Uçuruma bırakılan havada dalgalanan saçlarınızdan öpüyorum.
Sizler yine Kürdistan toğrağına düştünüz.
Sömürgeci işgalciler nasıl geldiyse öyle de çıkıp gideceklerdir.
Son söz: Uluslarası kamuoyu alanında Kürtlerin iş yapabilecek insanları yetersiz kalıyor.
Böylesi olaylar insanlık ve savaş suçudur.
Hiç bir uluslararası hukuk ve adalet bunu kabul edemez.
Böylesi onbinlerce olay var tarihimizde.
Bırakalım geçmişi, yakın tarihimizde bu tür insanlık suçlarını işleyenler bolca var.
Gerekli yerlere taşımak ve üzerinde durmak önem taşıyor.
*Adsız iki kadın gerilla ve adsız yüzbinlerce savaşcı: Kürdistan halkı sizlere çok şey borçludur.
dursunalikucuk11@hotmail.com
Dursun Ali Küçük -31.10.2016
(1)- https://www.facebook.com/tobias.huch/videos/10154526787856142/?hc_locati...
-0:21
Tobias Huch yeni bir video ekledi: Der IS als Vorbild: Türkei hat sofortige Todesstrafe eingeführt.
// Das ist krank - Kriegsverbrechen durch die türkische Armee // Die Türkei hat nach dem Vorbild des IS die Todesstrafe eingeführt und richtet ohne Prozess und Gericht willkürlich Menschen (in dem Fall PKK-Kämpferinnen) hin. Statt sie wie bei einer zivilisierten Armee festzunehmen, erschießt man die Frauen feige und barbarisch. So kennen wir es von der Terrorgruppe IS und so kennen wir es jetzt auch von der türkischen Erdogan-Armee.
Tobias Huch
(2)- http://m.bild.de/wa/ll/bild-de/unangemeldet-42925516.bildMobile.html
Not. resim sosyal medyada paylaşıldı. İsimler ve gerçekten resmin o iki kadın gerillaya ait olduğu daha netleşmedi. Sembollük olarak resmi astım.
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)