Pazartesi Mayıs 6, 2024

1 Mayıs için Taksim iradesi gösterenleri tehlikeye atanları, şiddet uygulayanları özeleştiri vermeye çağırıyoruz!

Kolektifimizin uzunca bir süredir yaşadığı çeşitli iç sorunlar en son Özgür Gelecek gazetesi Aksaray bürosunun basılması, gasp edilmesi ve çalışanlarının darp edilmesiyle ile ciddi bir aşamaya ulaşmış, bu ve devamında sürdürülen devrimcilere dönük şiddet pratikleri, devrimci kaygılardan uzak bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu açık bir şekilde ortaya sermişti.

Daha önce hem biz hem de devrimci ve demokratik kurumlar tarafından yapılan açıklamalarla bu devrimci tarzdan uzak pratiklerin iddia edildiği gibi “devrimci çizgi” ile bağdaşmadığı ve gazete bürolarının basılmasının bir mücadele aracı olamayacağı ifade edilmişti. Ancak bu dönemde devrimciliğin temel kıstası olan dürüstlükten kaçınılarak yalana, manipülasyona başvurulmuş, ilk gün kabul edilen şiddet, ikinci günden itibaren inkar edilmiş, sonrasında “makul-orantılı-kabul edilebilir” olduğu iddia edilmiş, hatta bir süre sonra da bu konuda yapılan açıklamalarla kendilerinin teşhir edilip, düşmana hedef gösterildikleri ve asıl şiddete uğrayanların kendileri olduğu iddia edilerek pervasızlık sürdürülmüştür.

Kısa bir süre öncesine yoldaş dedikleri devrimcilere şiddet uygulamaktan zerre beis duymama, düne kadar kimi kurumlarda var olan ve mahkum edilen yasakçı yaklaşımı, söz konusu kendisi olunca meşrulaştırarak devrimcilikten hızla uzaklaşma ve karşıtına dönüşme hali açıktır ki bir soruna işaret etmektedir! Kuşkusuz bu tablonun beslendiği ideolojik kaynak da anti-MLM’dir.

Bizler bu anti-MLM halin bir örneğini 1 Mayıs’ta, emekçi halkımızın ve aynı zamanda devletin gözünü diktiği Taksim direnişinde gördük! Elbette tüm halkımızın bu gerçeği görmesi için elimizden geleni yapmak ve başta o alanda bulunan devrimci, demokratik, ilerici kurumları şahit oldukları bu konuda bilgilendirmek borcumuzdur!

Bu tarz devrimcilere ait değildir, terk edin!

İşçi ve emekçilerin mücadele günü olan 1 Mayıs’a sayılı günler kala İstanbul’da devrimci kurumlar tarafından gerçekleştirilen eylem programına, yaşanan sorunların somut bir yansıması olarak iki ayrı Partizan temsiliyetiyle katılmış, toplantılarda kendi fikirlerimizi bildirmiştik. 1 Mayıs günü de bu kararımızın arkasında durduk.

Taksim’de olacaklarını bu ortak toplantılarda dile getiren ancak Bakırköy’de de olacaklarını dile getirmeyen arkadaşlarımız neden Taksim dediklerini ise eylem günü deşifre etmiş oldular. Alandaki pratiklerinden geliş sebeplerinin, devletin toplamda 30 bin polis görevlendirerek konulan Taksim yasağını delmek için olmadığı açığa çıkmış oldu. Flamasız, pankartsız alana gelen 15-20 kişilik bir grup, henüz yeni yeni toplanmaya başlayan Partizan kitlesine saldırmış, ellerindeki flama ve pankartları gasp etmeye çalışmıştır. Bu sırada uygulanan şiddetle bir yoldaşımızın gözlüğü kırılmış, yine başka bir yoldaşımızın gözünde, dudağında ve elinde yaralanmalar meydana gelmiştir. Araya dost kurumların girdiği bu saldırı, polisin tüm 1 Mayıs kitlesine saldırması ile “son bulmuştur”!

Okurlarımıza yönelik saldırının ardından bu grubun alandan ise uzaklaşması amaçlarının ne olduğunu, alana neden geldiklerini bir kez daha ortaya sermiştir.

Çağrımızdır; bu yaklaşım hesaplaşılması gereken bir yaklaşımdır. Bu kültür, devrimcilere ait değildir ve hızla terk edilmelidir. 1 Mayıs için yasaklı alan olan Taksim’e çıkabilmek için ortaya irade koyanları bir bütün tehlikeye atan, düşman bilincini bulanıklaştıran, yoldaşlarımıza şiddet uygulayanlar bu tavırları için özeleştiri vermelidir!

 

PARTİZAN

2 Mayıs 2017

41246

Son Haberler

Sayfalar

1 Mayıs için Taksim iradesi gösterenleri tehlikeye atanları, şiddet uygulayanları özeleştiri vermeye çağırıyoruz!

UYU EY „YİǦİT“ HALK ;Hasan Hayri Aslan

UYU EY YIGIT HALK

UYRUKEN ÖLÜM ACI VERMEZ İNSANA
UYU SEN!...

Atlar ve katırlar kişniyerek tepişiyorlar… Zavallı, yoksul çaresiz halklar ayaklar altında. Onları peygamber belleyen katiller gariban erlerden birinin kellesini kesiyor kameralar önünde. Katiller karanlık yüzlü, kara sakallı pis birer mahluk, öteki kellesiz gariban cesedin başında kurt işareti yapıyor, ağzı kulaklarında. Kurtların, çakalların, yılanların işgali altında memleket!

Durum iyidir !Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

15 Temmuz akşamı faşist klikler arasında iktidara hâkim olma kavgası yeni bir boyut kazandı. Hâkim sınıflar arasında süregelen çelişkinin özü uzlaşmaz bir çelişkidir. Bu uluslar arası emperyalist devletlerin sermaye egemenlik savaşının bir parçasıdır. Faşist klikler arası darbe girişimleri, çatışmalar, öldürmeler, idamlar vb. yeni bir şey değildir. Bu yüzyıllık TC tarihine bakıldığında çokça görülür. Tarih, Ermenilere, Kürtlere, Araplara, Alevilere vb. yapılan soykırımla, katliam ve akıl almaz işkence, zulümle doludur. İttihat ve Terakki’den günümüze bu böyle oldu.

Darbe'nin imitasyon ve fason hali...

Bu ya bir tiyatrodur ki ben öyle düşünüyorum;  ya da sinemanın gala gecesinden yalnızca bir sahnedir ki, düşünmek bile istemiyorum!

Soralım!

Kendi öz savunmamızı güçlendirmeliyiz!! Mahircan

Darbenin her türlüsüne karşı olduğumuz açık. Yıllardır yaşadığımız hukuksuzluğa, sivil darbe örgütlenmelerine, faşizme, gericiliğe, radikal İslamcı katliamcı zihniyete karşı olduğumuz gibi..

Bu tiyatrodan kim yarar sağladıysa, kotaranı da odur.

Egemen sınıfların kanlı-kaos senaryoları ve hesaplaşmaları

15 Temmuz gecesi darbesinin egemen sınıflar arası çatışmanın bir ürünüydü. Özellikle AKP-Gülen cemati arasındaki çıkar dalaşında yenik düşen Gülen cematinin son çırpınışları olarak ortaya çıktığı analaşılıyor. İki faşist-dinci kliğin çatışmasından “demokrasi”nin doğması ya da işçi ve emekçilerin lehine sonuçlanması söz konusu olamazdı.

TKP/ML Merkez Komitesi;“Faşist kliklerin dalaşına değil, halk savaşına taraf ol!”

Türk egemen sınıflarının yaşadığı siyasal kriz derinleşerek devam ediyor. Faşist diktatörlük içindeki klik çatışması 15-16 Temmuz 2016’da ordu içinde örgütlenmiş bir cuntanın askeri darbe girişimiyle yeni bir evreye geçmiştir. Türk egemen sınıflarının tarihinde pek tanık olunmadık bir darbe girişimi olmuştur. Darbe girişiminin başladığı saatten (15 Temmuz saat 21.30), örgütlenme biçimine ve kısa sürede yelkenleri indirmesine kadar fiyasko niteliğinde bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ancak bu darbe girişimi TC tarihi açısından bir ilktir.

Partizan “Darbenin her türlüsüne karşı direnişe, mücadeleye!”

15 Temmuz akşamından başlayarak 16 Temmuz gecesi boyunca devam eden askeri darbe girişimine karşı bir açıklama yayınlayan Partizan “Bugün “Allah’ın bir lütfu olarak” ifade edilen darbe girişimiyle daha güçlenen ve halka yönelik saldırılarına artıracak olan resmi ve resmi olmayan sistem güçlerine karşı, emekçi halkın kendisini korumak için tedbirler alması, darbeleri üreten ve kendisi de bir darbe ürünü olan AKP şahsında sisteme karşı mücadeleyi yükseltmesi “darbe-darbe karşıtlığı” üzerinden yapılmaya çalışılan bölünmeye karşı çıkması varlık-yokluk sorunu haline gelmiştir.

Parti inşası; ve sürekliligi saglanmış önderlik ;Halil Ahmet

Tarihsel bir süreçten geçiyoruz.Her birimiz bunun farkındayız kulaklar sağır gözler kör uykuda ölü taklidi yapmanın bir anlamı yoktur.

Tarihsel bir süreçten geçiyoruz.Parti ve önderliğin inşası,doğru bir siyasal hattın MLM temelde sürekliğinin sağlanması her geçen gün daha da hissedilir bir durum olarak kendini dayatmaktadır.

Parti ve önderliğin inşası sürekliliği sağlanmış önderlik olgusu ve bunun la berabar doğru temelde çizginin sürekliliği nin sağlanması dediğimiz olgudan ne anlamalıyız

ÇÖZÜLME, PARÇALANMA VE KUTUPLAŞMA GÜZERGÂHINDA[*]

“Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı,İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.”[1]

III. Büyük Bunalım’ın yerküresinde, Sykes-Picot’un miadını doldurduğu Ortadoğu’da, nihayet coğrafyamızda devasa bir dissolution (çözülme) fragmantasyon (parçalanma) ve polarizasyon (kutuplaşma) yaşanıyor.

Bunu hâlâ görmeyen, bilmeyen, kavramayan varsa ne yazık.

Çünkü gelecek(imiz) “Fortis imaginatio generat casum/ Zengin hayalgücü, olacakları (önceden) tahmin eder,” kaydı düşülmesi gereken söz konusu gerçeğin biçimleneceği güzergâhtaki çatışmalarla karara bağlanacak.

Gündem'e, düne ve bugüne dair…[1]

“halkımın damlayan kanını gördüm ve ateş gibi tutuşuyordu her damla!”[2]

Bu benim Gündem’e ilk gelişim değil. Yıllar önce, “kirli savaş” döneminde daha çok -orada yaşadığım için- Ankara’da, ama aynı zamanda İstanbul’daki merkez ile Diyarbakır büroda gözüpek genç gazetecilerle yanyana olmanın onurunu yaşamıştım. O zamanlar, gazeteyi yanılmıyorsam Gültan yönetiyordu… Yurdusev haber müdürüydü. Hüseyin dış haberlerde, Ali ve Emine Kültür-Sanat servisindeydiler… Koordinatör yanılmıyorsam Sanlı’ydı…

Neden suriyeli savaş mağdurları istenmez

Dünyamız küresel  emperyalist  semayenin yaşadığı ekonomik kriz sonucu büyük sarsıntılar yaşıyor. Ortadoğu’da başta Amerikan  emperyalizmi olmak üzere,empryalist haydutlar kendi çıkarları,sömürü ve rahatları için insan kanına doymuyor. Daha fazlasını istiyor,kan , katliam kâr, kâr, kâr …Onları kendi çıkar ve menfaatleri ilgilendiriyor. Biz bunları yüzyılın tarihinde çokca yaşadık. Alman emperyalizmi birinci emperyalist savaşta Ermeni soykırımını  İttihat-Terraki paşalarıyla birlikte  gerçekleştirmedimi?

Sayfalar