Salı Nisan 30, 2024

12 EYLÜLÜ GÜNLER DE BİTECEK!

Bundan 38 yıl önce kuvvet komutanı faşist generaller 12 Eylül 1980’de tıpkı 27 Mayıs 1960 ile 12 Mart 1971 ve sonraki tüm darbelerde olduğu gibi, halkın gelişen muhalefetini durdurmak, sol-sosyalist, emek cephesinin ‘özgürlük eşitlik, adalet’ mücadelesinin önünü kesmek, toplumsal hareketi engellemek, emperyalistlerle işbirlikçi komprador feodallerin çıkarlarını korumak için bir darbe yaparak yönetimi ele geçirdiler .

Faşist cuntanın başındaki Kenan Evren ve kuvvet komutanı arkadaşlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi (*), öncelikle sıkıyönetim ilan ederek, meclisi feshetti. Anayasa uygulamadan kaldırıldı. Siyasi partiler, sendikalar, dernekler ve meslek örgütlerinin kapılarına kilit vurulup, yöneticileri zindanlara dolduruldu. Başta toplumsal muhalefetin temel dinamikleri olan devrimciler, işçiler, köylüler, Kürtler ve Alevilere karşı büyük bir saldırı başlatıldı.

12 Eylül darbesi sürecinde resmi verilere göre 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.. 98 bin kişi yasadışı örgüt üyeliği ile suçlandı. 650 bin kişi gözaltına alınıp bunlardan 230 bin kişi yargılandı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkartılıp, 7 bin kişi hakkında idam cezası istendi.. 517 idam kararı verildi ve 50 kişi. Faşist generaller daha önceki tüm ağa babalarının yaptıklarını fazlasıyla yinelediler. İlk olarak 9 Ekim 1980 de Necdet Adalı, ardından da 37-38 Dersim soykırımında olduğu gibi, (Seyit Rıza’nın yaşının küçültülüp oğlu İbrahim’in yaşı büyütülerek) 17 yaşındaki Erdal Eren’in yaşı da bir gecede büyütülerek, “asmayalım da besleyelim mi?” diyen katil Kenan Evren’in talimatıyla 13 Aralık 1980 tarihinde idam edildi. 

300 devrimci, “faili meçhul cinayetler” sonucu, 171 devrimci işkence odalarında, 14 devrimci de açlık grevi direnişlerinde can verip yıldızlaştı. 73 devrimci ağır tecritlerde, 85 kişi de sözde çatışmalarda öldü. 43 kişinin intihar ettiği iddia edildi. Binlerce sol, sosyalist, devrimci genç sakat kaldı. 12 Eylüllü günlerden sonra on binlerce aile yerlerinden yurtlarından, yaşadıkları köy ve kentlerden yurtiçi ve dahi yurtdışı göçe zorlandı. Bine yakın film yasaklandı. 

Darbeci generaller sıkıyönetimde dayattıkları referandumla 27 Mayıs anayasası yerine,  12 Eylül anayasasını getirdi. Temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırıp okullarda Alevi çocukları için adeta işkenceye dönüşen “Zorunlu Din Dersleri” uygulamasını başlattılar. Yüzlerce Alevi köyüne zorla cami inşa ettirdiler. 

12 Eylül darbesi sonucunda milyonların karşı karşıya kaldığı zulüm, yaşanan yıkım ve tahribat, bugün bile halen sürmekte olan travma ile de sınırlı değil. O dönemin ülkeye, ülke halklarına en büyük kötülüğü, besleyip büyüttüğü, her koşulda desteklediği, örgütlenmelerini sağladığı gerici, şeriatçı yapılardır. Ki, günümüzde ülkeyi yöneten ve “tek millet, tek dil, tek din ve tek bayrak” sloganlarını dillerinde pelesenk eden bu zihniyet, kimi zaman 12 Eylül uygulamalarından daha olumsuz bir tabloyu sergilemektedir.

12 Eylülde “Milletin can ve mal güvenliğinin tesis edilmesi ve terörü sonlandırma iddiasıyla darbe yapanlar ile günümüzde ülkeyi OHAL ve KHK’larla yönetenler aynı tornadan çıkmışlardır. O gün ABD’nin “yeşil kuşak” projesine hizmet edenler (12 Eylül darbe gecesi ABD Dışişleri Bakanı Muskie, Başkan Carter’a “Mr.President, Türk Ordusu’nun komuta heyeti Ankara’da yönetime el koydu, herhangi bir kaygıya gerek yok. Kimlerin müdahale etmesi gerekiyorsa onlara müdahale etti” şeklinde beyanda bulunmuştur. Yine 12 Eylül için, ABD Ankara Büyükelçisi Paul Henze: "Bizim çocuklar yaptı" ifadesini kullanmıştır ) günümüzde de batılı emperyalistlerin emirlerini harfiyen uygulamaktadır.

Bilinmelidir ki, bugünkü karanlığın, hukuksuz ortamın, gerici, şeriatçıların yaratıcısı, en büyük mimarı 12 Eylüldür. Generallerdir.  AKP ve çevresi 12 Eylül sayesinde ‘siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik” alanda gelişip büyümüştür. Bugün  ile 12 Eylül uygulamaları arasında  en küçük bir fark yoktur.. Hatta AKP, 12 Eylül faşist anayasasını yetersiz bulduğu için 2010 ve 2016 yıllarında 2 kez daha referandum yapmıştır. Bu değişiklikler de yetmediği için, ülke uzun yıllar OHAL ve KHK’lar ile, şimdilerde de cumhurbaşkanı KHK’ları ile yönetilmektedir.

Yani anlayacağımız o ki, 12 Eylüllü günler tüm anti demokratik uygulamaları, hak adalet eşitlikten uzak özellikleriyle devam etmektedir.

Ancak insanlık tarihi, güzellikler için, sevgi için, barış, eşitlik, adalet, özgürlük için şanlı mücadelelerle doludur. Tarihte hiçbir kişi, padişah, hükümdar sonsuza kadar iktidarda kalmamıştır. Bu gerici, şeriatçı, insan sevgisinden yoksun, barış yerine savaşı isteyen zihniyet de bir gün koltuktan inecektir, indirilecektir. 

Halkların birlikte dayanışması, mücadelesi ile Eylüllü karanlık günler de bir gün sona erecektir. Hak, hukuk, adaletin hüküm sürdüğü, barışın, halklar arasında eşitlik ve kardeşliğin olacağı güzel günler mutlaka gelecektir.

Erdal YILDIRIM

12 Eylül 2018 

34964

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Erdal Yıldırım

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar