Perşembe Mayıs 9, 2024

ԱՆԽԻՂՃՆԵՐ - Vicdansizlar

 

Türkiye,11 yıldır iktidarda bulunan AKP faşizminin, Gezi Parkı alanını halkın elinden alıp,temsil ettiği İslam burjuvazisinin denetimine sunup,rant sağlamasına karşı çıkan halkın şanlı mücadelesine tanık oldu.Doğayı,çevreyi ve yaşam alanlarını savunan halkın, kanla yazılan mücadelesi yeni bir dönemin artık başladığı sinyalini verdi.

Kitleler '' Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak '' sloganıyla AKP 'yi ve  başındaki RT Er doğan'ı tarihin çöplüğüne göndermeye kararlıydı.

Tüm Türkiye çapında yükselen kitle gösterilerinde iktidar neye uğradığını şaşırdı.Çünkü artık kaçınılmaz sona gelinmişti.İstanbul-Okmeydanı'nda  iki gündür Gezi parkına destek için sunulan destek eyleminden bütün mahalle halkı etkilenmiş,polisin attığı gaz bombaları evlerin içine girmiş ,aileler evlerde oturamaz hale gelmişti.

Olaylar pazar sabahı biraz durgunlaşınca Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan ekmek almaya gideceğini söyledi.Annesinin gitmesini istemeyen,Berkin Elvan annesinin elinden 5 YTL'yi alarak '' Aney senin ayağın sakat,bir olay olursa kaçamazsın,ben gideyim,hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim '' diyerek evden koşarak uzaklaştı.

O ,gidişin dönüşü, maalesef  8,5 ay sonra eve gelen tabutu oldu.

Berkin Elvan'ı görenler ,tanıkların anlatımıyla polisin direkt kafasına sıktığı gaz fişeği ile başından vurularak komaya girdi.Bunlar yetmiyormuş gibi çağrılan ambulansa polisler sokağı kapatarak gelmesini engellediler.Orada ölmesini istediler.

Henüz 14 yaşında yüreği ana ve dost sevgisi ile dolu Berkin  maalesef  269 gün sürecek hayatta kalma mücadelesine yenik düştü. 11 mart 2014 saat 07 'de kaybettik. Gezi Parkı'nın korunması için çarpık yapılaşmadan kaynaklanan ,bir avuç kalan doğanın güzelliklerini sadece kendi zenginliklerine zenginlik katmak için kullanan asalak burjuvazinin çıkarlarına karşı çıkan halkın en değerli evlatlarını kimisini ezerek,kimisini öldürerek,kimisini linç ederek aramızdan aldılar.Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz,Ankara'da EthemSarısülük,Hatay'da Abdullah Cömert,İstanbul'da Mehmet Ayvalıtaş,Hatay'da Ahmet Atakan,Lice'de Medeni Yıldırım yetmiyormuş gibi umudumuz ve geleceğimiz olan Berkin Elvan'a da kıydılar.

2013 yılında 14 yaşında polisin attığı gaz bombası ile kafasından yaralanan Berkin Elvan 45 kilo ağırlığında düştüğü hastahanede  16 kiloya kadar düştü.15 . yaş gününe ailesinin,sevdik lerinin yanında değil hastahanede komada 205.günde girdi.

Sınıf arkadaşları,öğretmenleri,ailesi,dostları,ilericiler, devrimciler Berkin'i bir an olsun yanlız bırakmadılar.Üç ay boyunca hastahanenin önünden bir an olsun ayrılmadılar.Polis'in sertmüdahalelerine rağmen,faşizme inat Berkin'i sahiplendiler.

 Ama olmadı.

Sekizinci sınıf öğrencisi olan Berkin maalesef diplomasını almaya gidemedi.14 yaşında pırıl pırıl bir gelecek,umut katledildi.

Maalesef demokrasi,insan hakları,hukuk gibi en yüce değerlerin en ufak kırıntılarına dahi rastlanılmayan yaşadığımız topraklarda,polis ve asker kurşunları ile şehit olan demokrasi ve özgürlük şehitleri sonsuza kadar yaşayacaktır.

RT Erdoğan'ın vatandaşlarına karşı bu kadar vahşice,orantısız güç kullanarak saldırması korkunun ifadesidir.Ama korkunun ecele faydası yoktur.AKP iktidarını halk mutlaka bugün veya yarın  al aşağı edecektir.

İnsanların yaşam hakkını ellerinden alan RT Erdoğan'ın faşist polisleri 7 canımızın yanısıra 12 kişiye yakın insanın kafasına gaz bombası sıkarak gözlerinin kör olmasına sebep olmuştur.Yüzlerce insanımız ise ezilerek sakat kalmışlardır.Bu eylemleri RT Erdoğan polisini savunarak '' kahraman '' ilan ederek '' destan yazdı '' diyerek savunmuştur.

 Doğru ,çünkü en itibarsız,güvenilirliği olmayan,halkına zulüm eden,polisi görünce '' yaka silken '',polisin ,ne demek olduğunu, halk kendi öz yaşantısından bilmektedir.Olayı gerçekleştiren '' kahraman '','' destan yazan '' 7 polis hakkında  açılan davalar ayrıca ibretlik göstergesidir.

Mahkeme'de verdikleri ifadelere göre, ''kimileri orada değildi '','' kimileri o gün iziliydi '', '' kimisinin fişek kullanma yetkisi yoktu '','' kimisi de bir şey hatırlamadığını '' beyan ederek yalan konuştu.Doğrusu bu oynanan tiyatroya  bu halk yabancı değildi.Hrant Dink davasında da aynı senaryo işletildi.Ethem Sarısülük'ün katil polis memuru başka bir yere, daha üst göreve amir olarak atanmadı mı?Uğur Kaymaz'ı vuran polis memurları beraat ettirilmedi mi ?  Polislerin attığı gaz bombası ile 3 aya yakın yaşam mücadelesi veren ama en sonunda ha yatını kaybeden Berkin Elvan'ı vuran polisler,

 Şimdi rahat mısınız ?

Akşamları rahat uyuyabiliyor musunuz ?

Acaba çocuklarınız size  Berkin'i kim öldürdü ? Diye sorduğu zaman,

Sizin cevabınız ne olacak ?

 Bir insanın vicdanı buna tahammul edebilir mi ?

 Üstelik hiç bir şey olmamış gibi toplumun arasında dolaşıyorsunuz değil mi ?

  Dolaşırlar , çünkü VİCDANSIZ'DIRLAR .

                                          ÇOCUKLARA KIYMAYIN EFENDİLER !

Başka ülkelere basın özgürlüğü,demokrasi,hukuk gibi değerlerden bahsederek ''örnek'' ol -maya çalışan,her konuşmalarında burası '' muz cumhuriyeti '' değil diyerek açıklamalarda bulunan RT Erdoğan şu an itibariyle yönetim şekli olarak Afrika cumhuriyetlerinden bile geri durumdadır.

AİHM, Rusya'dan sonra ikici ülke olarak Türkiye'yi İnsan hakları ihlalleri ...gibi konularında işaret etmektedir.Yargılamayı bekleyen binlerce dosya halen sırada beklemektedir.  RT Erdoğan'ın ileri demokrasi olarak gördüğü Türkiye gerçekliğinde ancak kalekol,karakol,cezaevi,adliye sarayları yapımında  bayağı '' başarılı '' olunmştur.Bunların muhafazası için kendine uygun olan polis teşkilatını yapılandırmıştır.  Oluşturulan polis devletinde sözde ileri demokrasinin en kaba sonuçlarını çocuklar üzerinde uygulanan  ve vahim noktada olan çocukların durumları hükümeti hiç ilgilendirmemektedir.Olayın vahimiyetini gizlemek için ise hiçbir şey yokmuş ''ortalık güllük gülüstanlık '' mış gibi göstermeye çalışılmaktadır.Oysa bugüne kadar Türkiye genelinde öldürülen çocuk sayısı 520 candır.BDP bir soru önergesi vererek ölümler üzerine açıklama istemiştir ,ama bir cevap alamamıştır. Toplumda derin yaralar açan,adalete olan güveni tamamen sarsan bazı çocuk ölümleri vicdanları yaralamıştır.İşte bunlardan bazıları....

Roboski'de F-16 savaş uçakları tarafından bombalanan 34 Kürt köylüsünden 17 'si henüz çocok durumundaydı.Yaşları 12 ile 16 arasında  değisen bu çocuklar okul ihtiyaçlarını karşılamak için Irak'tan benzin getirip satarak geçimlerini sağlıyorlardı.Bu onlar için çok görüldü.Cesetleri tanınamaz halde, yine aileler tarafından katırlara yüklenerek ancak köye getirebilindi.

Adana'da polisin attığı gaz bombası fişeği ile ölen Mazlum Akay'ın katilleri halen bilinmiyor. Devletin ihmali sonucu soğuktan anasının koynunda zatüreden  1,5 aylık iken ölen Ayaz Bebek'in dramı için hiç bir yetkili maalesef kılını kıpırdatmamıştır.Van'da yine ilgisizlik ve ihmal sonucu doğa koşullarına yenik düşen ve '' çağ atlayan '' bir Türkiye manzarası haline gelen minik Muharrem'in boğça içerisine sığdırılmış taşınan cesedi yürekleri fazlasıyla dağlamıştır.

Van depreminde sadece Kürt oldukları için '' kader '' lerine terkedilen ve zatüreden ölen 6 yaşındaki Deniz Olgun ile çadır yangınında hayatını kaybeden üç küçücük kardeş Mikail Tolukan (12) Bahar Tolukan (8),İsmail Tolukan (4) kardeşlerin ölüm sebebi ,''benden olmadığı'' için doğayla başbaşa terkedilen anlayışın sonuçlarıdır.   2,5 aylıkken açlıktan ölen Kübra bebek ölmedi,öldürdüler.   İncecik,çocuk bedenine yaşı 12 iken, 13 kurşun sıkılan babası ile birlikte infaz edilen,sonradan çatışma süsü verilen Uğur Kaymaz olayı halen hafızalardan silinmedi.'' Kahraman,destan yazan polis '' lerin hepsi ödüllendirildi,beraat ettiler.

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde hayvan otlatmaya giden 12 yaşındaki Ceylan Önkol ,askeriyeden atılan havan mermisi öldürüldü.Vucudu param parça ve tanınmaz halde olan Ceylan Önkol soruş turmasında hiç bir ilerleme sağlanmadan '' takipsizlik '' kararı verildi. Gösterilerde ,yürüyüşlerde '' taş atan çocuklar '' olarak bilinen aslında kendi gelecekleri için, sokağa dökülen bu çocuklara  polis mermi sıkacak kadar ileri gitmiştir.Mahsun Mızrak kafasına aldığı kurşun ile hayatını kaybedince,adli tıpta gerçek mermiyi  av tüfeği mermisi ile değiştirdiler.

Oysa bu toplumun aydınlık geleceği, umudu olan çocuklar hiç de bunları hak etmiyor.Hatırlayacak olursak polise sınırsız yetki veren,  POLİSE VUR EMRİNİ BEN VERDİM diyerek bütün sorumluluğu üzerine alan R T Erdoğan burada suç işlemiştir. Ölümlerin,sakat bırakılanların tüm insanlık dışı uygulamaların siyasi sorumlusu Recep Ta-  yip Erdoğan'dır.

Gülsüm Elvan Ana'nın dediği gibi '' Berkin Elvan'ı Allah almadı,R T Erdoğan aldı '',o zaman sonuçlarına da katlanacak ,tüm bu kabarık suç dosyalarının hesabını uluslararası mahkemelerde yargılanarak verecektir.

Mısır'da gösterilerde ölen Esma bebek için gözyaşı döken R T Erdoğan,kendi vatandaşları için ise '' Vur Emri '' vermektedir.269 'dür gün yaşam mücadelesi veren Berkin Elvan ailesini bir kere olsun arayıp sormayan,sorunlarına yardımcı olmayan Devlet, bugün Berkin Elvan ardından timsah gözyaşları dökmektedir.Artık bunun inandırıcılığı kalmamıştır.

 Hiç bir şey Berkin Elvan'ın hayatından daha değerli değildir.

Ailesi ve Halkımızın yarasını ,acısını hiç bir çabanız dindiremeyecektir.

 Kana bulaşmış elleriniz temizlenmeyecek,

 ÇOCUK  KATİLLERİ  OLARAK  ANILACAKSINIZ.

  BERKİN  ELVAN  MÜCADELEMİZDE  YAŞAYACAK !

  ԲԵՐՔԻՆ ԷԼՎԱՆԸ ԱՆՄԱՀ Է...

  ԲԵՐՔԻՆ ԷԼՎԱՆԸ  ԱՊՐԵԼՈՒ Է ՄԵՐ ՊԱՅՔԱՐՈՒՄ ...

   11 Mart 2014

92705

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar