Cumartesi Nisan 27, 2024

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Oysa kutlanılmayacak bir cumhuriyet varsa o da Türki-Cumhuriyetidir. Ne üzücüdür ki; sosyal şovenist TKP, reformist TİP ve bilumum İttihatçı-Kemalist solcular, AKP-MHP iktidarı ve muhalefet partilerinin yanında, onların safında ve onlarla Türk bayraklarıyla 100. yıl kutlamalarına katıldılar. Polis koruması eşliğinde yürüyüş yaptılar, cumhuriyetlerini kutlayan sosyal medya paylaşımlarında bulundular. Onlarla bir cephede yer aldılar. Onlar gibi açlığın, zulmün, Türk ırkçılığının, Kürt soykırımının gönüllü tarafı olma sözünü verdiler.

Türk Müslüman ticaret burjuvazisi ve toprak ağaları, asker sivil bürokratların desteğiyle sözde laik cumhuriyetini soykırıma uğratılmış Ermeni, Rum, Süryanilerin toprakları ve zenginliklerinin üzerine çökerek kurdu. Bugün kimi solcuların “devrim” diyerek sahiplendikleri ve hatta “yarım kaldı” diyerek ilerletme sözü verdikleri cumhuriyet; “sermayenin millileştirilmesi” adına Türk burjuvazisinin ilk sermaye birikimini bu azınlık milliyetlerin servet ve mallarının üzerine çökerek gerçekleştirdi. Ulus devletin inşası denilerek katliam ve soykırım siyaseti Kürtler, Aleviler başta olmak üzere diğer ulus, milliyet ve inançlar üzerinde kararlılıkla sürdürüldü.

Cumhuriyeti kuran kadroların önemli bir kısmının İttihat ve Terakki’nin soykırım suçluları olduğu ve dahası ve şu an olduğu gibi ilk Meclis-i Mebusa’nda çoğunluğu elleri Ermeni, Rum ve Süryanilerin kanına bulaşmış katil ve cellatların yer aldığı bilinmektedir. Osmanlı’nın, sonrasında İttihat-Terakki’nin sadık takipçileri olan Kemalist hükümet, Cumhuriyet maskesiyle eskinin devamcısı olarak tarih sahnesinde yerini aldı. Batılı emperyalist devletlere uşaklık ve bağımlılıkta, hizmette ödün vermeyeceğinin sözünü vererek onların onay ve desteğini alarak sömürü ve zulüm görevine başladı.

Türk-Sünni İslam’ı ülkenin yegane hakimi ve efendisi yapan ve bunu yasalaştıran zulüm cumhuriyeti, lanetli bir tarihe ve pratiklere sahiptir. İktidarlarını tekçilik ve Türk ırkçılığı üzerine inşa eden Kemalistler; 1924 Anayasası’nda Türk-ulus devlet inşasını “devlet Türk’ten başka millet tanımaz” olarak tanımladılar. Kemalistlerin ve reformist solcuların çokça överek ve ilahlaştırarak anlatıp, tanıttıkları cumhuriyetlerinin kurucusu M.Kemal, “Biz doğrudan milletperveriz ve Türk milliyetçisiyiz” demektedir.

Keza Türk Cumhuriyeti’nin kurucu kadrolarından ve “Milli Şef”, İsmet İnönü “Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları behemehal Türk yapmaktır. Türklere ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız… Sadece Türk milleti bu ülkede etnik ya da ırki bir takım haklar isteyebilir… Başka hiçbir kişinin buna hakkı yoktur” demektedir.

Irkçı, kafatasçı görüşlerini hiçbir utanma duygusu taşımadan deklare edenler ilerici-demokrat, insan hak ve özgürlüklerinden yana olabilir mi? Bu ırkçı faşist görüş sahipleri ilerici ve çağdaş olabilir mi?

Ermeni, Rum ve Süryani soykırımından sonra Kürt halkına karşı katliam ve kitlesel zorunlu göç politikalarına her zaman olduğu gibi yasal kılıf geçirdiler. Ardı ardına katliam kanunları çıkaran Kemalistler, soykırımcı oldukları kadar iki yüzlü bezirgan politikacılar olduklarını da göstermiş oldular. Peş peşe çıkarılan “Takriri-Sükun Kanunu”, “Şark Islahat Planı”, “Mecburi İskan Kanunu”, “Tunceli Kanunu”, Sıkıyönetimler, OHAL’ler Kürt halkının boğazına geçirilen Türk ilmiği ve diline vurulan Türk zinciridir. Türk faşizmi, Kürtlerin ayrı bir ulus olduğu ve her ulus gibi Özgürce Ayrılma Hakkı’na yani ayrı bir devlet kurma hakkına sahip olduğunu inkar etmekle kalmadı, Kürt ulusunun ulusal baskı ve yok sayma politikasına karşı en demokratik, haklı ve meşru mücadelesinin üzerine kanla, şiddetle, faşist terörle gittiler.

Türk ve Sünni İslam kimliği üzerinden kendini var eden cumhuriyet başta Kürtler olmak üzere Aleviler gibi azınlık inançlar üzerinde katliamlar gerçekleştirdi. Ermeni, Rum ve Süryani soykırımından sonra Kürt katliamları zamana yayılarak süreğen hale getirildi. Türkiye Kurdistanı’nın her köşesi Kürt kanıyla sulandı. Alevilere yönelik Maraş, Çorum ve Sivas’ta olduğu gibi kitlesel katliamlar gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir karış toprağı halklar ve insanlık mezarlığına dönüştürüldü.

“Tek Devlet-Tek Millet-Tek Dil-Tek Bayrak-Tek Din”, “Ne mutlu Türk’üm Diyene”, “Ya Sev Ya Terk Et”, “Soykırım mı tehcir mi?” zihniyetini bir devlet politikası haline getiren AKP-MHP faşist hükümeti, günümüzde M.Kemal Atatürk’ün kurduğu zulüm cumhuriyetinin değişmez “homojen Türkiye yaratma” politikasını, gizli anayasası olan “Türklük Sözleşmesi” stratejisini uygulamaktadır.

Savaş hükümetinin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Rojava’nın “alt yapı üst yapı tesisleri hedefimizdir” deyip üretim, inanç ve yaşam alanlarını bombalayan, petrol ve su kuyularını hedef alan saldırganlıkları acaba cumhuriyetin hangi yeni yüzüdür?

Yüz yıldır “teröre ve terör örgütlerine karşı mücadele” deyip halkı katletmekten usanmayan, “kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapmak”tan başka bir projesi olmayan, yüzüncü yılını kutlayan cumhuriyetin hangi yüzü yenidir?

Yıllar önce bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş ne güzel demiş; “Kemalizm faşizmdir.” Başka söze gerek var mıdır?

Faşizm kutlu olmasın!

1308

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar