Pazartesi Mayıs 20, 2024

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

51. Ölümsüzlük yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs ayında yitirdiklerimiz şahsında, devrim mücadelesinde ölümsüzlüğe uğurladığımız tüm yitirdiklerimizi Partizan ve Sınıf Teorisi olarak Avrupa’nın çeşitli ülke ve şehirlerinde Mayıs ayında yapacağımız gece etkinlikleri ve değişik eylemlilikle anacağız. Ortak anma etkinliğimizin startını bu yıl enternasyonal proletaryanın seçkin önderi Lenin'in 100. Ölümsüzlük yılına denk gelmesi vesilesiyle 14 Ocak LLL yürüyüşünde yapacağımız ortak yürüyüşte vereceğiz.

Kaypakkaya ve tüm ölümsüzlerimiz, devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelemizde mutlak zaferimizin esin kaynakları, kavga bayraklarımızdır!

Enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını coğrafyamızda göklere çeken Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın, 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır Hapishanesinde, aylarca sürdürülen işkencelerin ardından faşist diktatörlük tarafından katledilişinin 51. Yıl dönümüne hazırlanıyoruz.

Komünist Önder Kaypakkaya yoldaşın faşizmin zindanlarında derin halk sevgisi ve komünizm davasına bağlılık temelinde proletaryanın parıldayan direniş yıldızı olarak ölümsüzleşmesinden günümüze dek, binlerce komünist, devrimci ve yurtsever, devrim ve komünizm mücadelesinde hiçbir kişisel çıkar ve hesap gütmeksizin canlarını feda ettiler. Proleter dünya devriminin Türkiye bölüğü olarak muazzam bir tarihinin mirasçıları olarak büyük bir kavga yürüttük- yürütmekteyiz.   Kaypakkaya ile aydınlanan 52 yıllık tarihimizde sınıf mücadelesinin her özgün sürecine cevap olmaya çalıştık.

Ölümsüzlerimiz devrim ile karşı devrimin istisnasız her çatışma sahasında, keskin devrimci çözümün, ısrarlı devrim yürüyüşünün abideleri olarak bayraklaştılar. Ve On’lar, büyüyen devrim ordusunun katarı, düştüğümüz her yerden yeniden ve daha güçlü ayağa doğruluşumuzun bilincidirler. Proleter devrimin tüm tarihsel zorlukları, başarı ve yenilgilerle ilerleyen tüm etapları, ölümsüzlerimizin devrim görevlerindeki tarihsel rolüyle ilerlemiş, On’ların cüreti-fedakarlığı ve kararlılığıyla büyümüştür. Bu anlamıyla ölümsüzlerimiz, sadece tarihe not edilmiş bir anın devrimci görevleri değil, devrimci mücadelenin de perspektifini temsil ederler. Dolaysıyla Komünist Önderimiz Kaypakkaya’yı ve tüm ölümsüzlerimizi anarken takvimsel bir görevden öte, günün devrimci görevlerini yerine getirme bilinciyle anmaktayız. Sadece planladığımız anma etkinlikleri ile değil, aynı zamanda güncel sürecin öne çıkardığı tüm devrimci görevlere cevap olmak Komünist Önderimizi ve tüm ölümsüzlerimizi anmanın tayin edici yönü olarak görmekteyiz.

Kaypakkaya ve Ölümsüzleşenlerimizi Anmak, Devrimin Güncel Görevlerine Sahip Çıkmaktır!

 

İçinden geçtiğimiz tarihsel süreç itibarıyla kollarını bir ahtapot gibi dünyanın dört bir yanına saran kapitalist emperyalist dünya gericiliğinin insan ve doğayı yok edilişine dönük yaşanan barbarlık tehdidi, emperyalist bloklar arasında süren hegemonya çatışmalarıyla, savaş, işgal ve ilhaklar boyutlanarak sürmektedir. Ukrayna’daki emperyalist savaş, Filistin ve Kürdistan’daki işgal, Ortadoğu’dan Asya Pasifik sahasına uzanan sermayenin yayılma stratejisi, emperyalist gericiliğin siyasal sürecinin birer parçası olarak ezilenlere ölüm ve yıkım dayatmaktadır. Filistin’i işgal eden İsrail Siyonizm’inin son geliştirdiği katliamlar, Faşist Türk devletinin Rojava ve Güney Kürdistan’da geliştirdiği işgal, dünya gericiliğinin çıkarları uğruna her coğrafyadaki özgün saldırılarını tarif etmektedir. Yine coğrafyamızda büyük katliam ve kıyımlarla, kapsamlı sömürü ve baskılarla hüküm süren AKP-MHP faşist bloğunun Erdoğan liderliğindeki tekçi-ırkçı açık faşizm sultası, emekçi halkın üzerine karabasan gibi çöken zulmü ile kanlı iktidarını sürdürmektedir. Gerek dünya da ve gerekse de coğrafyamızdaki bu kapsamlı baskı koşulları, savaş ve ilhak, ezilenlerin dünyasında yeni bir öfkeye dönüşmüş, kitlelerin sistemle hesaplaşması eylemleriyle, devrimci mücadele için önemli bir dinamik oluşturmuştur. 

Bu zeminde, her devrimci birlik ve her devrimci etkinlik mücadelemizde yaşamsal bir ihtiyaç ve öneme sahiptir. Şüphesiz ki, bu mücadelenin bir parçası da devrimci mücadelede ölümsüzleşen yoldaşlarımızın ideallerini gerçekleştirme kararlılığıyla onları anmak, tarihi belleğimizi diri tutmaktır.

Bu devrimci bilinç ve sorumlulukla, 4 Mayıs İsviçre ve Londra, 11 Mayıs Viyana, 12 Mayıs Hollanda, 18 Mayıs Frankfurt, 25 Mayıs Hamburg’da Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın 51. Ölümsüzlük yılı vesilesiyle tüm ölümsüzlerimizi anacağız. Tüm işçileri, emekçileri, devrimcileri, ezilen ulus ve inançlara mensup halkımızı yapacağımız etkinliklere katılmaya çağırıyoruz!

 

 Aralık 2023

 PARTİZAN –SINIF TEORİSİ

 

1789

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]

 

“Tarih, gelecek için

kavga verip, yitirmiş bile olsa,

insanlık için vuruşanları

hiç unutmaz.”[2]

 

Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…

Sayfalar