Pazar Nisan 28, 2024

Din Kardeşligi masali ve türban sovu

AKP meclisteki türbanlı milletvekili şovuyla halkı uyutma yolunda kendisine yakışır bir adım daha atmış oldu. Oysa din, türban ya da özgürlük diye bir dertleri yok. Onlar ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmanın ve hizmet ettikleri bu düzenin ezen- ezilen, sömüren- sömürülen çelişkisini halkın gözünden kaçırmanın derdinde. Türbanı bu korkunç düzeni saklamak için bir şal olarak kullanmaktadırlar. Tuhaf olan şu ki, türban takan kadınların çoğu da bu düzenin mağdurlarıdırlar. Ne var ki onlar bunun farkında değil. Biraz düşünseler iyice esaret altına girdiklerini göreceklerdir.
Kurdun yemek için sabırsızlandığı kuzuya kardeşlik masalı anlatması neyse AKP'nin din kardeşliği masalı da odur. Aslında bu masal yeni de değildir, bunun binlerce yıllık bir mazisi vardır. Dünyaya hükmeden egemenler tüm tarih boyunca kendi halklarını bu tür masallarla uyutmuşlardır. Kenan Evren darbe günlerinde bu işi iyi kıvırmıştı. Kürsü konuşmalarını Kuran'dan ayetlerle bezer ve halktan da epey alkış alırdı. Sonraki yıllar bu mirası Tayyip Erdoğan ve ekibi devraldı. Yarın da başkaları sürdürecek. Ne de olsa her şey yıllardır süregelen bu kanlı diktatörlüğün bekası içindir!
İnsanlık tarihini kan ve gözyaşına boğan despotlar hükümranlıklarını sürdürebilmek için sadece dini sembolleri kullanmakla kalmamış, milliyetçilik zehrini de kendi halklarının kanına enjekte etmişlerdir. Böylece din ve milliyetçilik afyonuyla düşünceleri felç edilen halklar, egemenlerle aralarındaki derin uçurumu göremez hale gelmiş ve kendilerini iliklerine kadar sömüren düzenin hem köleleri, hem de bekçileri olmuşlardır.
Ne trajiktir ki, tüm diktatörlükler inim inim inlettikleri halkın verdiği tuhaf destek sayesinde ayakta kalabilmektedirler.
Oysa din ve milliyetçilik masallarıyla akılları başlarından alınan halklar gözlerini açıp günlük hayatta olup bitenlere şöyle bir bakabilseler, egemenlerce göklere çıkarılan din ve milliyetçiliğin aslında onların umurunda olmadığını kolaylıkla görebilirler.
Söz konusu olan ister milliyetçilik, ister din olsun; bir katille kurbanının ya da bir işkenceciyle mağdurun aynı dinden ve aynı milliyetten olmalarının ve aynı bayrak altında yaşamalarının bir anlamı olabilir mi?
Mahiyetindeki işçileri canlarını çıkartırcasına çalıştıran bir patronla asgari ücret karşılığında ömrünü tüketen işçilerin kardeş olmaları mümkün müdür? Bir kardeşlik düşünün ki, kardeşlerden biri tüm ömrünü bir lokma ekmek parası kazanmak için harcamış, öteki ise kardeşinin emeği ve alın teri ile oluşmuş zenginliğin görkemini yaşıyor! Böyle hastalıklı bir kardeşlik ilişkisi kabul edilebilir mi? Yarattığı korku imparatorluğuyla her tarafa dehşet salan, en çok hapishane, adliye "sarayları" ve karakollar yapan, katil polisleri ödüllendiren ve insani bazı hakları için sokağa çıkan insanların üzerine polis ordusunu süren bir yönetim nasıl kardeş olabilir?
Hakkını aramadığın ve kölece sustuğun sürece evet, din kardeşisin, uslu çocuklar gibi başın okşanır. Ama… İnsani haklarını istediğinde düşmansın! İşte AKP' lilerin halkla olan kardeşlikleri böyle tek taraflı çıkarcı bir kardeşlik ilişkisidir.
Kendileri milyar dolarlık servetlere sahipken, din kardeşi diye uyuttukları ve milliyetçilikle zehirledikleri insanlar geçim derdinde yaşamayı bile unutmuşlar! Nerede görülmüş böyle dengesiz, böyle haksız bir kardeşlik?
Yoksullar alanlara çıkıp, "Madem kardeşiz ve dünya hayatı da geçici, öyleyse gelin hepimiz tüm mal varlığımızı halka ait vakıflara bağışlayalım,"deseler, acaba kaç AKP yöneticisi bu çağrıya kulak verir? Eminim başta Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm AKP yöneticileri saklanacak delik ararlar.
Ben kardeşliği dillerinden düşürmeyen bu beylere kamuoyu önünde açık çağrıda bulunuyorum: Kardeşlik öyle lafla olmaz, bırakın masal anlatmayı! O kardeşlik sözlerinde samimiyseniz ve bu dünyanın fani olduğuna inanan dindarlarsanız, gelin hep birlikte tüm malvarlığımızı halka ait vakıflara bağışlayalım. Bu vakıflar da çeşitli işletmeler kurup halk yararına ekonomik faaliyetlerde bulunsun! Var mısınız gerçek kardeşliğin gereğini yerine getirmeye? Size mikrofonlar uzatıldığında yılan görmüş gibi dehşete kapılıp kaçacağınızı biliyorum. Dünya malına öyle esir olmuşsunuz ki, bunu düşünmek bile uykularınızı zindana çevirir.
Bir kez daha tekrarlarsak din, türban, bayrak ve milliyetçilik sizin için halkı uyutan birer araçtırlar. Sınıf uçurumunu, bu sömürü düzenini ve zulmü perdelemek için halka karşı acımasızca kullandığınız silahlardır. Kulağınıza küpe olsun, tarih halkın sizin bu boş masallarınıza gülüp geçeceği günlere de tanıklık edecek. 2 Kasım 2013
alinakmahmut@hotmail.comA
tel: 0546 518 86 86        

97143

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Son Haberler

Sayfalar

Mahmut Alınak

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar