Cuma Mayıs 3, 2024

Elbette H A Y I R !!! / Ermeni Devrimciler

16 Nisan'da  Anayasa değişikliği için yapılacak Referandum oylaması tarihi önem taşıyor. Sandığa atılacak her HAYIR oyu,yeni dönemin başlangıcı için Hayırlara vesile olacaktır.

Tek adam olan her şeyin Reis tarafından karar altına alındığı,diktatörlük döneminin oylamasına gideceğiz.''Seni başkan yaptırmayacağız,seni başkan yaptırmayacağız,seni başkan yaptırmayacağız''diyen HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın tarihi konuşmasından oldukça etkilenen Erdoğan çareyi cezaevine atarak bulmuştur ama bu yol da çözüm olmamıştır.

Kürt,Türk,Ermeni,Süryani ve her inançtan demokrat ilerici,sosyalist tüm muhalif kesimlerin HAYIR cephesinde birleştikleri platformlar,Erdoğan diktatörlüğünü sarsmış uykularını kaçırırken psikolojik halini bozmuştur.Bu yüzden ne konuştuğunun ve başına neler geleceğinin farkında değil.Anayasa'nın oylanması halinde en az 2030 yılına kadar iktidarını bırakmayacak ''allah daha uzun ömür verirse '' daha ileri giderek kendisinden sonra oğlunun,damadının krallığı ile devam edecek bir rejimin yasallaşmasının önü açılmış olacak.

OHAL koşullarında yapılacak bir referandum,Kenan Evren'in 12 Eylül 1982 Anayasa oylamasından hiç bir farkı olmayacaktır.Silahların gölgesinde PÖH-JÖH,köy korucuları ve aşiret reislerinin baskısı altında yapılacak bir referandum daha baştan anti demokratik olacaktır. Buna rağmen her HAYIR oyu,örülmek istenen duvardan çekilecek bir tuğla ,duvarın çökmesine neden olacak ,Erdoğan'ın sonunun başlangıcı olacaktır.Her konuşmasında  ''milletin oyları ile geldik '' propagandasının altında ,kendinde baskı yapma hakkı gören aynı zamanda islam rejimine geçişin yasallaşması oylanacaktır.

Yasalara kendisinin bizzat karşı gelerek,yasal olmayan bir şekilde,tepkilere aldırış etmeden, ''güçleri yetiyorsa engellesinler '' diyen ve bugün Kaçak saray'da 1000 odası ve camii'siyle şeyhler,tarikat ile müritleri ağırlanacak, ''Yeni Türkiye '' nin ilk halifesi olma muradına erecektir.Bugün de hiç bir işlevi olmayan parlamento,kurulacak rejimde başkanın,aldığı kararları onaylamaktan öte gitmeyecektir.Başkan'da yetkiler,tek elde toplanırken seçilecek milletvekiller,Danıştay üyeleri,sayıştay,rektörler,kaymakamlıklar,valiler muhtarlara kadar bütün atamaları kendis yapacaktır.Kendilerinden olmayan,bir düşünmeyen hiç kimse yaşama hakkına sahip olmayacak,dışlanacak işsizler ordusuna dahil olacak veyahut biat edecek duruma toplum getirilecektir.

İstenmeyen  Adam  Erdoğan ;

Demokrasi,özgürlük ve insan hakları savunucularının Avrupa ülkelerinde yürütmüş olduğu HAYIR çalışmalarının sonuçları şimdiden ortaya çıkmaya başladı.Yurt dışında ülkelerini terk ederek yaşamak zorunda kalan,siyasi iltica talebinde bulunan,işçi,öğrenci,göçmen durumunda milyonlarca halk HAYIR cephesinde yerlerini aldılar.Birlik ve Beraberlik içerisinde olma durumunda aşılamayacak engel,çözülemeyecek sorun olmadığına şahit oluyoruz.İstenmeyen adam Erdoğan bundan sonra ayak basacak bir karış toprak parçası bulamaz duruma geldi.Erdoğan'ın yanısıra milletvekilleri,bakanları,muhtarları da aynı akıbete maruz kalacak deyim yerindeyse  ''geldikleri gibi '' aynı uçakla bakan hanımın uğradığı akıbete uğrayacaklardır.

Çünkü bugüne kadar,devrimcilerin,ilericilerin,Kürt dostların bütün çabaları Erdoğan'ın gerçek yüzünü İşid'çi olduğunu,anlatmışlar Avrupa'lılar nihayet çok geç anlamışlardır.Avrupa'yı kendi ülkesinin arka bahçesi olarak gören,siyasal islam ile burda yaşayan vatandaşları örgütleyip daha da ileri giderek ajan faaliyetler içerisinde bulunmak bunların hepsi ortaya çıkmıştır.Konsoloslukları MİT karargahı gibi çalıştıran,camiilerde kirli propaganda ile Avrupa'lılara karşı kışkırtan,Parti'ler kurup buraların politikalarına müdahale etmek için gizli faaliyetler içerisinde olduğu ortaya çıkmıştır.Senelerdir yürütülen çalışmalar sonuç vermeye başladı.Erdoğan artık istenmeyen adam oldu.Ama katledilecek daha çok yol var.Bu başarı Emek ile örülen birlik ve beraber çalışmanın sonuçlarıdır. Bundan sonra halkın en ileri unsurları,insan hakları savunucuları,avukatlar şimdiden Türkiye'de işlenen insanlığa karşı suç dosyalarını,bodrum katlarında öldürülüp sonra yakılan yüzlerce insanımızın davalarını,Suriye'de tüm dünyanın şahit olduğu ,savaş çıkarmak,İşid'e destek olmak,silah vermek,Kürt'leri tehcir etmek gibi ağır suç dosyalarını uluslararası ceza mahkemelerine sunmak olmalıdır.Artık,Erdoğan eskisi gibi seyahat edecek,ayak basacak kara parçası bulmasına müsade etmemeliyiz.

Adeta Erdoğan'ın bütün konuşmalarından sonra mesajı alan İşid çeteleri eylem yapar hale gelmiştir.Sabahleyin '' böyle devam ederseniz Batı'lılar dünyanın hiç bir yerinde sokağa çıkamaz '' dedikten sonra harekete geçen İşid militanı İngiltere'de suçsuz insanları öldürmüştür.Geçen sene Brüksel'i kana bulayan İşid çeteleri,Erdoğan'ın '' Brüksel'de bombaların patlamaması için hiç bir sebep yok '' mesajından 4 gün sonra en kanlı saldırılarını gerçekleştirmişti.Suriyeli göçmenleri politikalarında şantaj olarak kullanan ,Karayılan'ın deyimiyle İbrahim Soy (suz) lu,İçişleri Bakanının '' her ay Avrupa'ya 15 bin mülteciyi gönderelim görürler '' demesinden hemen sonra ,Kuşadasında denize açılan ve azgın sularda hayatını kaybeden çocuk,kadın yirmiye yakın göçmen ölümlerinden yine Erdoğan sorumludur.Bunlar unutulmayacak,acı sayfalara yargılanması için not düşülecektir.

Yolun  sonuna  geldi ...

Bu söz bize ait değildir.Erdoğan'ı iktidara getiren,16 yıldır tek adam olarak Türkiye'yi yöneten,Büyük ortadoğu projesi'nin eşbaşkanlığı görevine ABD ve İsrail tarafından getirilen Erdoğan için ''yolun sonuna geldi '' ğini twitter hesabından,üstelik anlaması için türkçe olarak paylaşan eski Pentagon yetkilisirdir.İktidarı boyunca dünyanın en zengin ilk 7 liderinden birisi olan '' acaba Erdoğan çaldığı paraları nereler de sakladığını bilmediğimizi mi zannediyor '' diyerek,Katar 'da olduğunu söylemiştir.

Erdoğan kendisinin,ailesinin,çocuklarının ve bir avuç çevresinin gelecek korkusu ile yaşarken her ne olursa olsun,seçimle,referandumla,oylamayla olsun,ne şekilde olursa iktidarı hiç bir zaman teslim etmeyecektir.7 Haziran hezimetinden sonra,hemen yapılan 1 Kasım seçimleri bize bunu göstermektedir.Uluslararası mahkemelerde yargılanma korkusu içerisinde,sadece kendisinin can güvenliği için yapamayacağı şey yoktur.Bunun için kendisini ve sarayını koruyan Saadat ordusunu kurmuştur.Saadat'ın anlamı Hz.Muhammed'in soyundan gelen ve onun izinde giden anlamına gelmektedir.Başına eski özel harp dairesinden,köyleri yakan-yıkan eli kanlı A.Tanrıverdi'yi boşuna getirmemiştir.Osmanlı ocakları,Akp Gençlik yapılanmaları ise milis teşkilatlanmalarını oluşturmak için militan toplama karargahları olarak kullanılmaktadır.

Bir tiyatro gösterisi olan 15 Temmuz '' başarısız '' darbe girişimini ''allahın bir lütfu '' dur,diyerek Kürt özgürlük hareketini,devrimcileri,aydınları,akademisyenleri ezmek için kullanan Erdoğan'ın korku ve panik içerisinde olduğu gözlenmektedir.Çünkü yeni bir kalkışmanın eskisi gibi,danışıklı döğüş olmayacağı ortadadır.Bunun için son bir hafta içerisinde Önce Ankara,Sakarya sonra İstanbul'da darbeyi önlemek için provalar yapıldı.Ağır silahlarla donatılan özel birlikler geceleyin tatbikat gerçekleştirdiler.

Tek adam diktatörlüğüne son vermek için oylarımız H A Y I R ' dır.

Şimdiden kaybedecekleri korkusu ve paniği içerisinde olan yandaşlar,başdanışmanlar,yazarlar,milletvekilleri eğer  H A Y I R  oyu çıkarsa kaos gelecek,diye propaganda yapmaya başladılar.Erdoğana kabus olan,7 Haziran seçimlerinde alınan zaferin devamı olacak,referandum ile Eşbaşkanların S.Demirtaş-F.Yüksekdağ ile tutuklu milyonların oyları ile milletvekili olan seçilmişlerin yerleri cezaevleri değil,Parlamento demek için H A Y I R diyelim.301 madenciye mezar olan en büyük işçi cinayetlerinin yaşandığı Soma katliamında halkın acısı yetmiyormuş gibi,acılı ailelere küfreden,tekmeleyen bu iktidara artık H A Y I R  diyelim.Gazeteci'lerin,sosyalistlerin,akademisyenlerin düşünen insanların OHAL koşullarında tutuklanmalarına,KHK ile milyonlarca insanın,kendinden olmayanların işine son verilmelerine  H A Y I R diyelim.Sandığa gitmemek,tarafsız kalmak,oy kullanmamak,Boykot etmek şeklinde tepkiler yine Erdoğan'a  E V E T  anlamına gelecektir.

İşid çetelerini askeri malzemeler ile destekleyen bu suçu tüm dünya tarafından bilinen ve kanıtlanan,hastahanelerde tedavi eden,tutuklanan İşid çetelerini cezaevlerinden tek tek bırakan,hatta sağlık problemlerinden dolayı tahliye eden iktidara H A Y I R 'dan başka ne diyebiliriz ki ? İş cinayetlerinin,kadın ölümlerinin,çocuk istismarcılığının,ahlak çöküntüsünün en yüksek olduğuğu Akp iktidarı'nda,faillerin cezalandırılacağı yerde ödüllendirilmişçesine '' iyi haller '' lerden dolayı,serbest bırakılmalarına karşı,muhakkak H A Y I R  demeliyiz.Suruç'ta 33 Can,Ankara Garı patlamasında,Antep'te,Reina'da..kaybettiklerimizi unutmadan  H A Y I R   demeliyiz.

Cudi mahallesinde evinin önünde oynarken keskin nişancılar tarafından öldürülen 10 yaşındaki Cemile'nin naaşının kaldırılmasına müsade etmeyen,o gece kızını koynunda yatıran,kefenleyip derin dondurucuda saklamak zorunda kalan acılı annelerin bu acıları bir daha yaşamaması için H A Y I R demeliyiz.Dedesinin kucağında keskin nişancılar tarafından öldürülen Miray bebekler,denizlerde ölen Alan Kurdi'ler,Mazlum'lar,Ceylan'lar,Uğur'lar,Berkin'ler,Enver'ler in acıları halen devam ederken,çocuk ölümlerinin bir daha yaşanmaması için H A Y I R demeliyiz.

Cizre,Şırnak'ta sokağa çıkma yasakları sırasında keskin nişancılar tarafından öldürülen Taybet Ana'nın 7 gün yerde kalan cenazesi ilecenazesini almaya giden yakınlarının da öldürülmesini daha unutmadık.Cenazeler ancak 23 gün sonra defnedilebildi.İnsanlığa karşı işlenen suçların sorumlularının yargılanacakları günler yakındır.

Taybet Ana'nı ölürken ''üşüyorum,susadım'' sözleri halen bugün Kürdistan'da yankılanıyor.

Mazlum'ların  ahı yerde  kalmaz !!!

ERMENİ  DEVRİMCİLER 

44231

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Kürtlere Kadın, çocuk, yaslı ayrımı dahi yapmadan topyekün saldıran katil devlet …

Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını ilhak ettiği ve zulmettiği Kürtlere nasıl da saldırıyor?.. Nasıl da katmerli baskı ve tahakküm uyguluyor?.. Uyguladığı zorbalığı nasıl da en üst boyutlara tırmandırıyor?.. Tüm bunların sonucu devlet sokağa çıkma yasağı ilan ederek, topuyla, tankıyla, her türlü silahla Kürtlerin evlerini, barklarını yakıyor, yıkıyor, yağmalıyor…  Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan Kürtler böylesi kanlı bir tehcire zorlanıyor… 

Kentsel dönüşüm

Kentsel dönüşüm, kentin tarihince oluşan denetim dışı alanların düzenlenmesi ve yaşayan insanları bu düzenlenmeye göre biçimlendirme ereğidir. Kentin, sistemin ve geleceğinin planlanmasının bir adımı olarak sunulan bu yaklaşım; egemenlerin ideolojik, politik, ekonomik ve idari ihtiyaçlarının karşılanmasını hedefler. Bu hedefin gerçekleşmesi için öncelikli olarak bunun bir ihtiyaç haline gelmesi yada ihtiyaç olduğunun ön kabulünü koşul lamasıdır. Bu ön koşullar dizisi olmadan süreç başlatılamamaktadır.

Hendek Birliği

Kürt halkı yenilsin yenilmesin, iyi direndi ve iyi direniyor. Kitleler şehirlerde kendilerini savunmak istediklerinde, zorunlu olarak barikata ve hendeğe baş vururlar. Bazı aydınların hendeklere karşı çıkmasının, hendeklerin kapatılmasını talep etmesinin hiçbir anlamı yoktur. Kürtler hendeklerde sadece kendi ulusal hakları için değil,

Türkiye'nin demokratikleşmesi için de direniyorlar. Devrimciliğin ve demokratlığın bugünkü mihenk taşı hendeklerdir. Hendeğin hangi tarafında duruyorsun? Hendeği kazanların tarafında mı, kapatmak isteyenlerin tarafında mı? 

Katliam bir devlet geleneği ise isyan da bir halk geleneğidir

7 Haziran seçimlerine HDP'nin parti olarak gireceğini açıklaması ile başlayan katliamlar bugün AKP'nin iktidarını koruma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. 7 Haziran'dan önce çıktığı her meydanda yapacağı katliamların propagandasını yapan, dört bir yana tehditler savuran AKP hükümeti bugünlerde tehditlerini hayata geçirmiştir.

Katliam bir devlet geleneğidir

FAŞİZME KARŞI BİRLİK OLUP MÜCADELE ETMENİN KAÇINILMAZLIĞI

Yalan, demagoji ve artan ölçüde devlet terörü ve korku, faşizmin en temel özellikleri arasındadır. Halkı, bu taktiklerle korkutur, sindirir ve ezer. Ve bununla beraber, “vatan haini” demagojisiyle, ilerici olan kesimlere karşı geri yığınları peşinden sürüklemeyi başarabilir. Ve böylece, geniş bir kitle desteğini de arkasına alarak, sermayenin çıkarları doğrultusunda ülkenin aydınlık yüzüne karşı savaş açar. Bugün ülkemizde fazlasıyla yaşanan da budur.

ADİLOŞ BEBE'DEN , MİRAY BEBE'YE

''..bunlar, engerekler ve çıyanlardır,bunlar, aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları , tanı da büyü...'' diyerek Kürt halkının çocuklarının henüz kundakta başlayan acı ve dramını anlatan Ahmet Arif'in şiirine yansıyan gerçekleri hiç değişmeden bugün de aynen Miray bebek şahsında yaşıyoruz.Ama maalesef daha tanımadan öldürüldü.

Önce eşitlik, sonra Kardeşlik! DTK Kongresi ve Özerkliğe dair

Osmanlının son sürecinde ortaya çıkan ittihat ve terraki adlı Jön Türk hareketi olan milliyetçi  türkçü akım önce 1915 Ermeni/ Süryani soykırımını gerçekleştirmiş ve 1920 TC`nin kuruluşunun hemen sonrasında da  TKP Önderleri Mustafa Suphi,Ethem Nejat ve yoldaşlarını hunharca Karadeniz sularında katlettirmiş ve 1925 den bu yana da Kürtlere karşı imha ve inkar politikalarına girişmiştir.

TKP/ML: “Ölüm; Özgürlük, Devrim Ve İdeallerimiz İçin” Diyenlere Bin Selam Olsun!

“Al, yüreklerinden bir parça koy yüreğine

kokuları serin bir bahar rüzgarı gibi

çek içine.

şafak vakti dağın ardında selamla onları

söz ver,

başarılacak de,

de ki gülümsesinler

de ki arkada kalmasın gözleri.”

Türk, Kürt Uluslarından Ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımıza;

Soykırımın yeni adı: "Kürtleri Çökertme-Çöktür."

        Faşizm her coğrafyada aynı karakteristik özelliklere sahiptir. Çünkü aynı ideolojik kaynaktan beslenmekte, yasalar çıkarmakta, yürürlüğe koymakta, katliam ve soykırımlar yapmaktadır. 12 Eylül askeri faşist yasalarıyla yönetilen sözde parlamenter sistem, 12 Eylül faşizminin devam ettiricisidir. Bugün artık ülkemizde faşizm tanımı üzerinde tartışmanın bir gerekliliği yoktur ve kalmadı da. Faşizm bir devlet biçimidir. Faşizme, faşist zulme, baskıya katliamlara karşı çıkan herkes ," düşman, hain, terör yandaşı, terörü destekleyen güruh" olarak  damgalanmaktadır.

Faşizm kadın devrimcilerden intikam alıyor - Ziya Ulusoy

Erdoğan faşizmi, generalleri ve polis şeflerini, kadın devrimcilerin katledilmesine seferber etti.

Yalnızca son aylarda İstanbul'da Günay, Dilek, Dilan,Yeliz, Şirin, Kürdistan'da Güler, Sakinelerin öldürülüşünün yıl dönümünde Seve, Fatma, Pakize yoldaşları katletti. Ayrıca, çocuk büyük demeden çok sayıda kadını da kuşatma altına aldığı Kürt ilçelerinde öldürdü.

Ergenekoncu Perinçek Faşizmin Kelle Avcılığına soyundu

   Türkiye devrimci hareketine elli yılı aşkın musallat olan, bir koluna Kemalist  faşizmi takan, diğer koluna ise devrimcileri takmaya çalışan  Doğu Perinçek devletin en sadık elamanı, akıl hocası ve tetikçisidir. Bugün teorik   faşizmin ve devletin teorisyenliğini yapan karşı devrimci faşist güruhun başını çeken çok önemli bir elemanıdır. Geçmişte İbrahim Kaypakkaya’yı öldürtmek istemiştir. Ama görevlendirdiği kişiler Kaypakkaya'yı tanıyan, Kaypakkaya’ya güvenen çıkınca Perinçek ve ekibinin katletme planı tutmamış, boşa çıkarılmıştı. İrfan Çelik bu komplonun canlı tanığıdır.

Sayfalar