Pazar Mayıs 5, 2024

Faşist yalanlar: “Holodomor” ve “Acı Hasat” filmi (İngilizceden çeviren: Garbis Altınoğlu)

(Yazarın notu: Ben bu makaleyi yazarken kendime büyük ölçüde, West Virginia Üniversitesi'nden Mark Tauger'in araştırmalarının ortaya koyduğu kanıtları dayanak aldım. Tauger meslek yaşamını Rus ve Sovyet kıtlıkları ve tarımını incelemekle geçirmiş bir kişi. O bu konularda dünyanın öndegelen otoritelerinden biri ve araştırmaları, sahteliklerini boşa çıkardığı için genel olarak Ukrayna milliyetçileri ve anti-komünistlerinin içtenlikli nefretinin hedefidir.)

Ukrayna milliyetçi filmi “Acı Hasat”, Ukrayna milliyetçilerinin uydurduğu yalanların propagandasını yapmaktadır. Louis Proyect ise bu filme ilişkin değerlendirmesinde aynı yalanların propagandasını yapmaktadır.

Proyect, Jeff Coplon’ın 1988'de Village Voice adlı dergide yayımlanan, “Sovyet Holokostunun Peşinde: 55 yıllık Kıtlık Sağı Besliyor” başlıklı makalesine gönderme yapıyor. Coplon bu makalesinde, Sovyet tarihi üzerinde çalışan öndegelen “anaakım” anti-komünist Batılı uzmanların Ukraynalıları hedef alan kasıtlı bir kıtlık kavramını reddettiklerini gösteriyor. Sözkonusu uzmanlar bunu reddetmeyi sürdürüyorlar. Proyect bu olgudan hiç söz etmiyor.

1932-33'de SSCB'nde, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni de kapsayan (ama onunla sınırlı olmayan) çok ciddi bir kıtlık yaşandı. Fakat, bir “Holodomor”un ya da or “kasıtlı bir kıtlığın” olduğunu gösteren hiçbir kanıta rastlanmadı ve bugün de böylesi kanıtlar yoktur.

“Holodomor” kurgusu savaştan sonra Batı Avrupa, Kanada ve ABD'ne sığınan Ukraynalı Nazi işbirlikçileri tarafından uyduruldu. Bunun ilk versiyonlarından biri Yurij Chumatskij'nin, 1986'da Avustralya'da “Ukrayna Asi Ordusu Gazileri” tarafından basılan Why Is One Holocaust Worth More Than Others? (=Neden Bir Holokost Diğerlerinden Daha Önemlidir?) adlı kitabıdır. Bu yapıt, fazla komünizm yanlısı oldukları ileri sürülen “Yahudilere” yönelik saldırının devamı niteliğindedir.

Proyect'in değerlendirmesi, Sovyetlerin tarımı kollektivizasyonu ve 1932-33 kıtlığına ilişkin şu sahtelikleri yineliyor:

* Köylüler genellikle, bir “ikinci serflik” olarak gördükleri kollektivizasyona direndiler.

* Kıtlığın nedeni kollektivizasyondu. Aslında ise kıtlık çevresel faktörlerden kaynaklanmıştı.

* “Stalin” –Sovyet yönetimi- kıtlığı kasıtlı olarak yaratmıştı.

* Kıtlık, Ukrayna milliyetçiliğini ortadan kaldırmayı amaçlıyordu.

* “Stalin” (Sovyet hükümeti), “Ukraynalılaştırma”, yani Ukrayna dili ve kültürünü özendirme politikasını desteklemeyi durdurmuştu.

Bu savların hiçbiri doğru değil. Kanıtlar bu savların hiçbirini desteklemiyor. Bunlar sadece, Ukraynalı milliyetçi çevrelerin, Nazilerle bağlaşmalarını ve Yahudi Holokostuna ve Ukrayna'da yaşayan Polonyalıların jenoside (1943-44 Volinya katliamları) tabi tutulmasına katılmalarını, Yahudileri, komünistleri ve savaş sonrasında da Ukraynalı köylüleri öldürmelerini ideolojik olarak meşrulaştırmak amacıyla ileri sürdükleri savlardır.

Ukrayna milliyetçilerinin sonal amacı komünizmle Nazizmin (komünizm günümüzün “demokratik Ukraynası”nda yasadışı konumdadır), SSCB ile Nazi Almanyası'nın ve Stalin ile Hitler'in eşdeğer sayılmasını sağlamaktır.

Tarımın Kollektivizasyonu- Gerçeklik

Rusya ile Ukrayna, bin yılı aşkın bir süredir birkaç yılda bir ciddi kıtlıklar yaşamışlardı. 1917 devrimine, 1918-20 döneminde daha da ciddi bir hal alan bir kıtlık eşlik etti. 1920-21 döneminde ülkeyi, hatalı olarak “Volga kıtlığı” denen bir kıtlık vurdu. 1924'te ve 1928-29'da yeniden yaşanan kıtlıklardan özellikle bu ikincisi Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni ağır biçimde etkiledi. Bütün bu kıtlıklar çevresel nedenlerin ürünüydü. Köylülerin Ortaçağdan kalma şerit ekimi metodu verimli tarımı olanaksız ve kıtlıkları kaçınılmaz kılıyordu.

Aralarında Stalin'in de bulunduğu Sovyet liderleri biricik çözümün tarımı, tasarlayarak model aldıkları ABD'nin Ortabatısındaki bazı çiftliklerde olduğu gibi, büyük fabrika-tipi çiftlikler temelinde yeniden örgütlemekte yattığına karar verdiler. Sovhozi'ler, ya da Sovyet çiftliklerinin başarılı olduğu görülünce tarımı kollektifleştirmeye karar verdiler.

Anti-komünist propagandanın savlarının tersine, köylülerin büyük çoğunluğu kollektivizasyonu kabul ettiler. Direniş sınırlı ve isyan eylemleri çok azdı. 1932'ye gelindiğinde, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti de içinde olmak üzere Sovyet tarımı büyük ölçüde kollektifleştirilmişti.

1932'de Sovyet tarımı, bir dizi çevresel felaketin toplamıyla karşı karşıya geldi: bazı bölgelerde kuraklık; bazı bölgelerde aşırı yağış; pas ve is atakları (mantar hastalıkları); böcek ve fare istilası. Köylülerin bünyelerinin zayıflamasına paralel olarak zararlı otların ayıklanması ihmal edildi ve bu da hasadı daha da azalttı.

1932 sonbaharı ve kışında hasat başarısızlığının boyutları daha da netleşince Sovyet hükümetinin tepkisi değişti. İlk başta, yetersiz hasadın esas nedenlerinin kötü yönetim ve sabotaj olduğu kanısına varan hükümet çok sayıda Parti ve kollektif çiftlik yöneticisini görevlerinden aldı. (Ancak filmde Mykola'nın başına geldiği gibi herhangi birinin “idam edildiğini” gösteren bir kanıt yok.) Şubat 1933 başlarında ise Sovyet hükümeti kıtlık bölgelerine çok büyük ölçekli tahıl yardımı yapmaya başladı.

Sovyet hükümeti, kendi besin gereksinimlerini üretmeyen kentleri beslemek için ve fazla tahıla el koymak amacıyla köylülerin çiftliklerine örgütlü baskınlar da düzenledi. Bunun bir başka nedeni de vurgunculuğu engellemekti; bir kıtlık durumunda tahıl, şişirilmiş fiyattan yeniden satılabilirdi. Çarlık döneminde yapıldığı gibi yoksulların açlıktan ölmeye terk edilmesi istenmiyorsa kıtlık koşullarında tahılın özgür pazarda satılmasına izin verilemezdi

Sovyet hükümeti köylülere tarımsal çalışmada yardımcı olmak için siyasal bölümler (politotdely) örgütledi. Tauger şu sonuca varmıştı: “1933 hasadının 1931-32 hasadından çok daha büyük olmuş olması, aynı biçimde kırlardaki siyasal bölümlerin çiftliklerin daha iyi çalışmasına yardımcı olduğunu gösterir.” (Modernization, 100)

Çok sayıda insan kıtlık sırasında ölmüş, başkaları hasta ya da zayıf düşmüş ve daha başkaları da başka bölgelere ve kentlere kaçmış olduğu için 1933'ün iyi hasadı hayli küçülmüş bir nüfus tarafından kaldırılmıştı. Bu kıtlığa, kollektivizasyonun, hükümet müdahalesinin ya da köylülerin direnişinin değil, 1933'de artık ortadan kalkmış olan çevresel faktörlerin yol açmış olduğu gerçeğini gösteriyordu.

Tarımın kollektivizasyonu gerçek bir reform, Sovyet tarımının devrimci bir dönüşüme uğratılmasında bir dönüm noktasıydı. Buna rağmen bazı kötü hasatlar olacaktı; ne de olsa SSCB'nin iklimi değişmemişti. Fakat kollektivizasyon sayesinde, SSCB'nde sadece bir kez daha -o da 1946-47'de- yıkıcı bir kıtlık yaşandı. Bu kıtlığı en son araştıran (Melbourne Üniversitesine bağlı Tarihsel Araştırmalar Okulu profesörü- G. A.) Stephen Wheatcroft onun, çevresel koşullar ve savaşın yol açtığı aksaklıklar nedeniyle yaşandığı sonucuna varmıştı

Proyect'in düzmece savları

Proyect, tarihin kerameti kendinden menkul Ukraynalı faşist versiyonunu hiçbir eleştiri

yapmaksızın ve kayıtsız koşulsuz yinelemektedir.

* Bir “Stalinist ölüm makinası” yoktu.

* Kendini adamış Parti görevlileri “tasfiye ve idam edilmediler.”

* “Milyonlarca Ukraynalı devlet çiftliklerine ve kollektif çiftliklere girmeye zorlanmadılar.” Tauger, köylülerin büyük çoğunluğunun kollektif çiftlikleri kabul ettikleri ve bu çiftliklerde uyum içinde çalıştıkları sonucuna varıyor.

* Proyect, Ukrayna milliyetçilerinin “3-5 milyon zamansız ölüm” savını kabul ediyor. Bu doğru değil.

Bazı Ukraynalı milliyetçiler, Yahudi Holokostu'nun 6 milyon rakamına erişmek ya da onu geçmek için 7-10 milyon arası rakamlar veriyorlar. (Örneğin Chumatskij’nin başlığı, “Why Is One Holocaust Worth More Than Others?”/ “Bir Holokost Neden Diğerinden Daha Değerli Olsun?” olan kitabı.) “Holodomor” teriminin kendisi (“holod”=açlık, “mor” Polonyacada “mord”= “öldürme,” Ukraynacada “morduvati”=“öldürmek) de kasten, Holokost'u anımsatmak amacıyla türetilmişti.

En son akademik araştırma, kıtlıktan kaynaklanan ölüm sayısını 2.6 milyon olarak veriyor (Jacques Vallin, France Meslé, Serguei Adamets ve Serhii Pirozhkov, “A New Estimate of Ukrainian Population Losses during the Crises of the 1930s and 1940s/ 1930'ların ve 1940'ların Krizleri Sırasındaki Ukrayna Nüfus Yitimlerine İlişkin Yeni Bir Tahmin,” Population Studies 56, 3 (2002): 249–64).

* Jeff Coplon bir “Kanadalı sendikacı” değil, New-York'ta yerleşik bir gazeteci ve yazardır. Merhum Douglas Tottle’ın, Robert Conquest’ın düzmece Harvest of Sorrow/ Hüzün Hasadı adlı kitabına verilmiş makul bir yanıt olan Fraud, Famine and Fascism / Sahtekarlık, Kıtlık ve Faşizm adlı kitabı, (tıpkı Conquest'in kitabı gibi) SSCB'nin 1991'de dağılmasından bu yana yayınlanan ve eski Sovyet arşivlerinden gelen birincil kaynaklar selinin başlamasından önce yazılmış olduğu için büyük ölçüde eskimiştir.

* (1922-36 yılları arasında New York Times'in Moskova Büro Şefi olarak görev yapmış Anglo-Amerikan gazeteci- G. A.) Walter Duranty “omletler” ve “yumurtalar”a ilişkin (aşağıdaki- G. A.) açıklamasını, Proyect'in ileri sürdüğü gibi “Stalin'i savunmak için” değil, Sovyet hükümetinin politikasını eleştirmek için yapmıştır:

“Kaba bir biçimde anlatacak olursak, yumurtaları kırmadan omlet yapılamaz ve Bolşevist liderler, toplumsallaştırma doğrultusundaki kampanyalarının yol açabileceği insan kayıpları konusunda, Dünya Savaşı sırasında üstlerine, kendisinin ve tümeninin gerçek bir asker ruhuna sahip olduğunu göstermek için bedeli yüksek bir saldırıya geçme buyruğu veren bir general kadar kayıtsızdırlar. Hatta kendilerini, fanatik bir inancın canlandırdığı düşünüldüğünde Bolşevikler daha da kayıtsızdırlar.” (The New York Times, 31 Mart 1933)

Anlaşılan Proyect'in yaptığı, bu hileyi bir Ukrayna milliyetçi kaynağından kopya etmekten ibaretti. Çürük malzemeden çıkan ürün de çürük olacaktır.

* Proyect'in kaynak gösterdiği Andrea Graziosi bir Sovyet tarımı ya da 1932-33 kıtlığı uzmanı değil, gördüğü herhangi bir ya da tüm anti-Sovyet sahteliği/ sahtelikleri kabul eden bir ideolojik anti-komünisttir. Proyect'in alıntısının kaynağı, objektif araştırma yapmaktan uzak olan ve Ukraynalı milliyetçiler tarafından finanse ve redakte edilen Harvard Ukrainian Studies adlı dergidir.

* Proyect Sovyet Politbürosu'nun, kendisinin görmediği belli olan Aralık 1932 tarihli “iki gizli kararnamesi”ne göndermede bulunuyor. Bu kararnameler, “Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dışındaki” yerlerde Ukraynalılaştırmayı durdurdu. Ukraynalılaştırma, Ukrayna

Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde kesintisiz bir biçimde sürdü. Proyect'in ileri sürdüğünün aksine Ukraynalılaştırma “sona ermedi.”

* Proyect Sovyetlerin, “Ukrayna ulusunu ve özellikle de Ukrayna entellijetsiyasını fiziksel olarak yoketmeyi hedefleyen politikası”na ilişkin hiçbir kanıt sunmuyor; sunmuyor, çünkü böyle bir politika yoktu.

Sosyalizmin bir zaferi

Sovyetlerin, “Yeşil Devrim,” “harika pirinç” ve Çin'de ve ABD'ndeki su denetimi projeleri ile aynı düzeyde olan tarımı kollektifleştirmeleri 20. yüzyılın, toplumsal reformlarının arasında en büyüklerinden biri ya da en büyüğüdür. Komünizmin başarıları için Nobel ödülleri veriliyor olsaydı, Sovyet kollektivizasyonu, en öndegelen adaylar arasında yer alırdı.

Sadece Nazi işbirlikçileri değil, her renkten anti-komünistler de Sovyetler Birliği'nin tarihsel gerçekliğini içlerine sindiremiyorlar. Sosyal-demokratlar ve Trotskistler gibi kendilerini solda sayan pek çok kişi, faşist oldukları bilinen ve açıkça kapitalizmi savunan yazarların yalanlarını yineliyorlar. Tauger gibi Sovyet tarihini objektif bir tarzda inceleyen ve gerçeği, sevimli olmadığı zaman da söylemekte kararlı bilim insanları çok az ve onların sesleri, anti-komünist çarpıtıcılar korosu tarafından boğuluyor.

Kaynaklar:

Mark Tauger’in araştırmaları, özellikle, hepsine de internette erişilebilecek olan “Modernization in Soviet Agriculture” (2006); “Stalin, Soviet Agriculture, and Collectivization” (2006) ve “Soviet Peasants and Collectivization, 1930-39: Resistance and Adaptation” (2005)/ “Sovyet tarımında modernleşme” (2006); “Stalin, Sovyet Tarımı ve Kollektivizasyon” (2006) ve “Sovyet Köylüleri ve Kollektivizasyon, 1930-39: Direniş ve Uyum” (2005). Tauger'in diğer araştırmalarına şu sayfadan erişilebilir: : https://www.newcoldwar.org/archive-of-writings-of-professor-mark-tauger-on-the-famine-scourges-of-the-early-years-of-the-soviet-union/

Ayrıca benim; Blood Lies; The Evidence that Every Accusation against Joseph Stalin and the Soviet Union in Timothy Snyder’s Bloodlands Is False/ Kan Yalanları: Timothy Snyder'in Bloodlands Başlıklı Yapıtında Joseph Stalin'e ve Sovyetler Birliği'ne Yönelttiği Suçlamaların Hepsinin Yalan Olduğunun Kanıtları (New York: Red Star Press, 2013) adlı kitabımın I. Bölümüne bakılabilir. (Erişim adresi- G. A.) http://msuweb.montclair.edu/~furrg/research/furr_bloodliesch1.pdf

1946-47 kıtlığı için bkz. Stephen G. Wheatcroft'un, “The Soviet Famine of 1946-1947, the Weather and Human Agency in Historical Perspective”/ “1946-47 Sovyet Kıtlığı, Tarihsel Perspektiften İklim ve İnsan Etkisi”, Europe-Asia Studies, 64:6, 987-1005.

---------------------------------------------------------------------------------

Prof. Grover Furr, pek çok makalenin yanısıra aşağıdaki kitapların da yazarıdır:

1) Khrushchev Lied. The Evidence That Every “Revelation” of Stalin’s (and Beria’s) Crimes in Nikita Khrushchev’s Infamous “Secret Speech” to the 20th Party Congress of the Communist Party of the Soviet Union on February 25, 1956, is Provably False/ Hruşçov Yalan Söyledi. Nikita Hruşçov'un, 25 Şubat 1956'da SBKP'nin 20. Kongresi'nde Yaptığı Kötü Ünlü “Gizli Konuşma”da Stalin'in (ve Beria'nın) Suçlarına İlişkin “Açığa Vurmaların Tümünün” Yanlış Olduğunun Kanıtlanabileceğinin Verileri (2011)

2) The Murder of Sergei Kirov. History, Scholarship and the Anti-Stalin Paradigm/ Sergey Kirov'un Öldürülmesi. Tarih, Biliminsanlığı ve Anti-Stalin Paradigma (2013)

3) Blood Lies; The Evidence that Every Accusation against Joseph Stalin and the Soviet Union in Timothy Snyder’s Bloodlands Is False/ Kan Yalanları: Timothy Snyder'in Bloodlands Başlıklı Yapıtında Joseph Stalin'e ve Sovyetler Birliği'ne Yönelttiği Suçlamaların Hepsinin Yalan Olduğunun Kanıtları (2014)

4) Trotsky’s “Amalgams.” Trotsky’s Lies, The Moscow Trials As Evidence, The Dewey Commission. Trotsky’s Conspiracies of the 1930s, Volume One/ Trotski'nin Alaşımları. Moskova Duruşmalarının Işığında Trotski'nin Yalanları ve Dewey Komisyonu. Trotski'nin 1930'lardaki Komploları, Cilt I (2015)

5) Yezhov vs. Stalin: The Truth About Mass Repressions and the So-Called ‘Great Terror’ in the USSR/ Yejov Stalin'e Karşı: Kitlesel Bastırmalara İlişkin Gerçek ve SSCB'ndeki Sözde 'Büyük Terör' (2016),

Bu kitapların hepsi Amazon.com.'dan satın alınabilir.

Prof. Furr'un bazı makale ve röportajlarının yanısıra kitaplarının bir bölümü de Türkçeye çevrilmiş bulunuyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1) Hruşçov'un Yalanları. SBKB (B) XX. Kongresinde Yapılan Suçlamalar Hakkında (Yordam Kitap)

2) Sergey Kirov Cinayeti (Yazılama Yayınevi)

3) Stalin ve Demokrasi Trotskiy ve Naziler (Yazılama Yayınevi)

NOTLAR

1) Volinya ve Doğu Galiçya katliamları, Mart 1943-Aralık 1944 döneminde, o sıralar Nazi Almanyası'nın işgali altında olan Polonya topraklarında Ukraynalı faşistler tarafından gerçekleştirildi. Volinya; Polonya, Ukrayna ve Belarus sınırları boyunca uzanan bölgenin ve Galiçya da gene Polonya ile Ukrayna sınırları boyunca uzanan bölgenin adı. Doruk noktası Temmuz-Ağustos 1943'de yaşanan bu trajedide çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 75,000 ila 100,000 insanın öldürüldüğü tahmin ediliyor. Katliam kararı, OUN-B'nin (Ukrayna Milliyetçileri Örgütü) Bandera fraksiyonunun Şubat ya da Mart 1943'de yapılan İkinci Kongresinde alındı ve bu örgüte bağlı olan UPA (Ukrayna Asi Ordusu) tarafından gerçekleştirildi. (G. A.)

Grover Furr

Counterpunch, 3 Mart 2017

İngilizceden çeviren: Garbis Altınoğlu

43575

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

UYU EY „YİǦİT“ HALK ;Hasan Hayri Aslan

UYU EY YIGIT HALK

UYRUKEN ÖLÜM ACI VERMEZ İNSANA
UYU SEN!...

Atlar ve katırlar kişniyerek tepişiyorlar… Zavallı, yoksul çaresiz halklar ayaklar altında. Onları peygamber belleyen katiller gariban erlerden birinin kellesini kesiyor kameralar önünde. Katiller karanlık yüzlü, kara sakallı pis birer mahluk, öteki kellesiz gariban cesedin başında kurt işareti yapıyor, ağzı kulaklarında. Kurtların, çakalların, yılanların işgali altında memleket!

Durum iyidir !Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

15 Temmuz akşamı faşist klikler arasında iktidara hâkim olma kavgası yeni bir boyut kazandı. Hâkim sınıflar arasında süregelen çelişkinin özü uzlaşmaz bir çelişkidir. Bu uluslar arası emperyalist devletlerin sermaye egemenlik savaşının bir parçasıdır. Faşist klikler arası darbe girişimleri, çatışmalar, öldürmeler, idamlar vb. yeni bir şey değildir. Bu yüzyıllık TC tarihine bakıldığında çokça görülür. Tarih, Ermenilere, Kürtlere, Araplara, Alevilere vb. yapılan soykırımla, katliam ve akıl almaz işkence, zulümle doludur. İttihat ve Terakki’den günümüze bu böyle oldu.

Darbe'nin imitasyon ve fason hali...

Bu ya bir tiyatrodur ki ben öyle düşünüyorum;  ya da sinemanın gala gecesinden yalnızca bir sahnedir ki, düşünmek bile istemiyorum!

Soralım!

Kendi öz savunmamızı güçlendirmeliyiz!! Mahircan

Darbenin her türlüsüne karşı olduğumuz açık. Yıllardır yaşadığımız hukuksuzluğa, sivil darbe örgütlenmelerine, faşizme, gericiliğe, radikal İslamcı katliamcı zihniyete karşı olduğumuz gibi..

Bu tiyatrodan kim yarar sağladıysa, kotaranı da odur.

Egemen sınıfların kanlı-kaos senaryoları ve hesaplaşmaları

15 Temmuz gecesi darbesinin egemen sınıflar arası çatışmanın bir ürünüydü. Özellikle AKP-Gülen cemati arasındaki çıkar dalaşında yenik düşen Gülen cematinin son çırpınışları olarak ortaya çıktığı analaşılıyor. İki faşist-dinci kliğin çatışmasından “demokrasi”nin doğması ya da işçi ve emekçilerin lehine sonuçlanması söz konusu olamazdı.

TKP/ML Merkez Komitesi;“Faşist kliklerin dalaşına değil, halk savaşına taraf ol!”

Türk egemen sınıflarının yaşadığı siyasal kriz derinleşerek devam ediyor. Faşist diktatörlük içindeki klik çatışması 15-16 Temmuz 2016’da ordu içinde örgütlenmiş bir cuntanın askeri darbe girişimiyle yeni bir evreye geçmiştir. Türk egemen sınıflarının tarihinde pek tanık olunmadık bir darbe girişimi olmuştur. Darbe girişiminin başladığı saatten (15 Temmuz saat 21.30), örgütlenme biçimine ve kısa sürede yelkenleri indirmesine kadar fiyasko niteliğinde bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ancak bu darbe girişimi TC tarihi açısından bir ilktir.

Partizan “Darbenin her türlüsüne karşı direnişe, mücadeleye!”

15 Temmuz akşamından başlayarak 16 Temmuz gecesi boyunca devam eden askeri darbe girişimine karşı bir açıklama yayınlayan Partizan “Bugün “Allah’ın bir lütfu olarak” ifade edilen darbe girişimiyle daha güçlenen ve halka yönelik saldırılarına artıracak olan resmi ve resmi olmayan sistem güçlerine karşı, emekçi halkın kendisini korumak için tedbirler alması, darbeleri üreten ve kendisi de bir darbe ürünü olan AKP şahsında sisteme karşı mücadeleyi yükseltmesi “darbe-darbe karşıtlığı” üzerinden yapılmaya çalışılan bölünmeye karşı çıkması varlık-yokluk sorunu haline gelmiştir.

Parti inşası; ve sürekliligi saglanmış önderlik ;Halil Ahmet

Tarihsel bir süreçten geçiyoruz.Her birimiz bunun farkındayız kulaklar sağır gözler kör uykuda ölü taklidi yapmanın bir anlamı yoktur.

Tarihsel bir süreçten geçiyoruz.Parti ve önderliğin inşası,doğru bir siyasal hattın MLM temelde sürekliğinin sağlanması her geçen gün daha da hissedilir bir durum olarak kendini dayatmaktadır.

Parti ve önderliğin inşası sürekliliği sağlanmış önderlik olgusu ve bunun la berabar doğru temelde çizginin sürekliliği nin sağlanması dediğimiz olgudan ne anlamalıyız

ÇÖZÜLME, PARÇALANMA VE KUTUPLAŞMA GÜZERGÂHINDA[*]

“Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı,İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.”[1]

III. Büyük Bunalım’ın yerküresinde, Sykes-Picot’un miadını doldurduğu Ortadoğu’da, nihayet coğrafyamızda devasa bir dissolution (çözülme) fragmantasyon (parçalanma) ve polarizasyon (kutuplaşma) yaşanıyor.

Bunu hâlâ görmeyen, bilmeyen, kavramayan varsa ne yazık.

Çünkü gelecek(imiz) “Fortis imaginatio generat casum/ Zengin hayalgücü, olacakları (önceden) tahmin eder,” kaydı düşülmesi gereken söz konusu gerçeğin biçimleneceği güzergâhtaki çatışmalarla karara bağlanacak.

Gündem'e, düne ve bugüne dair…[1]

“halkımın damlayan kanını gördüm ve ateş gibi tutuşuyordu her damla!”[2]

Bu benim Gündem’e ilk gelişim değil. Yıllar önce, “kirli savaş” döneminde daha çok -orada yaşadığım için- Ankara’da, ama aynı zamanda İstanbul’daki merkez ile Diyarbakır büroda gözüpek genç gazetecilerle yanyana olmanın onurunu yaşamıştım. O zamanlar, gazeteyi yanılmıyorsam Gültan yönetiyordu… Yurdusev haber müdürüydü. Hüseyin dış haberlerde, Ali ve Emine Kültür-Sanat servisindeydiler… Koordinatör yanılmıyorsam Sanlı’ydı…

Neden suriyeli savaş mağdurları istenmez

Dünyamız küresel  emperyalist  semayenin yaşadığı ekonomik kriz sonucu büyük sarsıntılar yaşıyor. Ortadoğu’da başta Amerikan  emperyalizmi olmak üzere,empryalist haydutlar kendi çıkarları,sömürü ve rahatları için insan kanına doymuyor. Daha fazlasını istiyor,kan , katliam kâr, kâr, kâr …Onları kendi çıkar ve menfaatleri ilgilendiriyor. Biz bunları yüzyılın tarihinde çokca yaşadık. Alman emperyalizmi birinci emperyalist savaşta Ermeni soykırımını  İttihat-Terraki paşalarıyla birlikte  gerçekleştirmedimi?

Sayfalar