Pazar Nisan 28, 2024

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda - 2

 

Elimdeki egemenliği son kırıntısına kadar korumak, sürdürmek isteğini arzusunu daha da hırsla taşımaktayım.

Şimdi bazı hemcinslerim beni eleştirecekler, yargılayacaklar, belki de bu ne saçmalama, yolunu şaşırmış ya da olamaz diyecekler. Varsın desinler. Çünkü gerçekler görülmedikçe, kavranmadıkça bu sorunlarımız daha da artarak devam edecektir. İktidara karşı savaş halindeyken kendi iç dünyamızdaki benzer iktidar zaafını farkında olarak ya da olmayarak süregelen tutsaklık devam edecektir.

Türkiye ve Kürdistan toplumunun sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel şekillenmesi ortada, buna İslam dininin radikal yansıması da eklenince şekillenme ve alışkanlıklarımızın bize verdiği zarar daha da net bilinecektir.

Emperyalizme bağımlı burjuva` siyasi `otoritenin, klan/feodal otorite, dinsel otorite ve de koca (erkek) otoritesi sürdürülen sistemin çeşitli derecelerdeki hücrelerini oluşturmaktadır. Bu anlamda ülkemizde sisteme karşı mücadele tek başına yeterli değildir, aksine kadın sorununu özelini de ele almak zorundadır. Ülkemiz özgülünde faşizm; dini siyasal alanda çok iyi kullanmakta, kadınlar üzerinde bir egemenlik, otorite aracı olarak görmektedir. Kadını ortaçağ şeriat düzeni ekseninde köleleştirmeyi, cinsel meta görmeyi kalıcılaştırmaya çalışmaktadır. Emperyalizm olsun yarı sömürge ve sömürge sistemlerde olsun erk erkek olan iktidarın elindeki sopadır. Kim elindeki variyeti, mülkiyeti kaybetmek, yitirmemek ister. Hangi sömürücü sömürü hâkimiyetini kaybetmek ister? Hiçbir sömürücü egemen bunu kabul etmez. Aksine, hâkimiyetini korumak için şiddete, baskıya, katliama kadar işi vardırmaktadır. Bütün toplumlarda erkeklerin kadınlar ve kız çocuklarına karşı uyguladığı gerçek idealize ettiğimiz özgürlükçü özellikleri taşımamaktadır. Bilakis, şiddeti, baskıyı, zoru ve namus adına öldürmeyi bile göze alır. Kadına uygulanan erkek baskısı, sömürü sistemlerinde ki yönetim şekillerine göre farklılıklar gösterse de özde tek bir zihinsel yapının ürünüdür, kadına yönelik sömürü ve şiddet üzerine yapılan tüm araştırmalar yukarıda anlatmaya çalıştığım gerçeğimizi kanıtlamaktadır. Bu erkeğin ya da ezilenlerin bilinçsizliğiyle maskelenip meşru görülebilecek bir durum değildir. O nedenle sınıf bilinçli bir sistem özlemiyle bütün bu baskı ve şiddet içeren aşağılık siyaseti anlaşılır kılmak mümkün değildir.

Sosyalizmde, sosyalist veya halk demokrasisiyle yönetilen sistemlerde de her alanda sınıflar ve sınıflar mücadelesi vardır. Sömürü ve ayrıcalıklar devam etmektedir ya da bir biçimde sürmektedir. Halen kadın üzerindeki erk farklı bir biçimde de olsa mevcuttur. Kadının sosyalist sistemde özgürleşme yolu /yolları açılmıştır. Ama kadın hala özgürleşebilmesi süreklileşmiş bir mücadele sorunudur. Sosyalist olduğunu söyleyen birçok parti ve örgüt hala bu gerçeği görememektedir. Bunlar Klişe sözlerle bilimsel sosyalizmi savunmak adına, sosyalizme -bilimsel sosyalizme zararlar vermektedir.

Zıtların birliği yasasını anlayamayıp, sosyalizmin sınıflı bir toplum olduğunu göremeyip dogmatik davranıyorlar. Sosyal, ekonomik, toplumsal, kültürel değişim ve dönüşümler sosyalizmde sınıfların var olmadığını, sömürünün var olmadığını, kadına yönelik baskı ve cinsel ayrımcılığın ortadan kaldırıldığını göstermez. Önemli nitel değişimlerle birlikte, halen ayrıcalıklar, egemenlik hücreleri devam etmektedir. Daha ileri gidilirse komünist partilerinde de toplumda var olan çelişkiler ideolojik yansımalarını olabilir. Ve bu komünizm varana kadar toplumun bütün alanlarında görülebilir. Dönem dönem hâkim hale gelerek de kapitalist sisteme geri dönüşler gerçekleşebilir. Aksine, Komünizme geçiş sürecini oluşturan sosyalizm göreceli bir sitemi oluşturmaktadır. Devletin olduğu yerde, devletin merkezi ve idari yönetsellerinin bulunduğu bir sistemde, hala mülkiyet sisteminin bulunduğu bir sistemde, yönetenle yöneten arasında, kafa ile kol arasında devam eden çelişkinin varlığı vb. vb bize neyi göstermektedir?

Peki ben neden kadın sorununu buraya taşıyıp sosyalist sistem üzerinde yoğunlaştım? Çünkü kadın sorunu yalnızca sınıf sorunu değildir, aynı zamanda, cinsiyet sorunudur, cinsiyet sorunu ise kadın sorununda asıl sorun olarak karşımızda durmaktadır. Kendisine sosyalist, komünist diyenlerin ezici çoğunluğu bu toplumsal çelişik gerçeği görmezden gelerek es geçmektedirler. Hâlbuki Kadın sorunu bütün toplumsal sistemlerde temel sorunlardan biridir. Bu sosyalist sistemde de böyledir. Kim kalkıp da sosyalizmde kadın sorunu, cinsiyet ayrıcalığı sorunu ortadan kalkmıştır diyebilir. Kim sosyalizmde her şeyin güllük-gülistanlık olduğunu söyleyebilir. Yakın tarihimizde yaşananlar da hesaba katılırsa “sosyalist “ülkelerin patır patır dökülmelerini kimseye anlatamazlar. Kim ki sosyalizmde sınıfların varlığını ret ederse, kim ki sosyalizmde kadının sömürülmediğini, özgürleştiğini söylüyorsa o, lafta sosyalist, özde ise değildir. Hala bilimsel sosyalizmi kavramamış, sosyalist sistemde bürokrat, yöneten özel mülkü elinde tutan, bu anlamıyla sömürü özelliği taşıyan sosyalist üst yapıyı kavramamıştır. Çünkü sosyalizmde üst yapı toplumu belirleyen özellik taşımaktadır. Kadının ekonomik özgürlüğüne kavuşması, proletaryanın ekonomik (Komünsel ortak üretim anlamında) özgürlüğüne kavuşması, orada sınıfların ayrıcalıkların ortadan kalktığı anlamını çıkarmaz. Dahası kadın üzerindeki cinsiyet ayrımcılığı değişik şekillere bürünerek devam etmektedir.

Yukarıda genel, bazen de özel olarak ifade etmeye çalıştığım Kadın sorunu: Türkiye ve Kürdistan da belirleyici toplumsal bir sorundur. Bu toplumsal (temel) sorunu çözüme almayanlar ne halk devrimi yapabilir, nede sosyalizme ilerleyebilir! O nedenle toplumun yarısından fazlasını oluşturan kadınların üzerinde süregelen: feodal (klan )otoritesine, burjuva –feodal siyasi otoriteye karşı, dinsel otoriteye karşı ve de var oluşundan günümüze süregelen erk otoritesine karşı yürüttükleri mücadele desteklenmeli, içinde yer alınmalı, örgütlenmelidir. Günümüzde bütün kadın hareketleri ilerici devrimci, sistem karşıtı bir özellik taşımaktadır. En küçük kadın hareketinin yanında olmak, destek vermek birlikte mücadele etmenin yollarını yaratmak gerekiyor. Çünkü onlar mevcut mülk sistemine karşı özgürlükçü bir seçimden yana taraf olarak bağlanmaktadırlar.

Özellikle feminist ve sosyalist feminist hareketlerle birlikte hareket etmemiz bizlere çok şeyler kazandıracağı inancındayım. Çünkü asırlardır cinsiyetçi ayrıma karşı feminizm bir başkaldırıdır.

 

95858

Son Haberler

Sayfalar

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda - 2

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar