Perşembe Mayıs 2, 2024

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

Peki, bu görüşmelerden Kürt meselesinin çözümünü beklemeli miyiz? Birçok nedenle bu hayal ne yazık ki gerçekleşmeyecek. Diyelim ki görüşmeler sonunda anayasaya tüm etnik kesimleri (Kürtleri) ve farklı kültürleri ifade eden bir madde konuldu, mahkemelerdeki Kürtçe savunmalar Türkçe olarak tutanaklara geçirildi, köylere eski adları verildi. Ve bu aralar hiç sözü edilmeyen ama Başbakanın şiddetle karşı çıktığı daha ileri bir şey yapıldı, Kürtçe eğitime geçildi. Bu halde Kürt meselesi çözülmüş ve Kürtler özgürleşmiş mi olacak?

 

Örgütlü, örgütsüz pek çok Kürt’ün bu soruya evet cevabı vereceği bir sır değildir. Hatta bunlar şimdi çoğunluktadır. Türklerin neredeyse tamamı da, E daha ne istiyorsunuz diyecek. Bu çevrelere TRT 6 örneğini vermekle yetineceğim. TRT 6, Kürtleri ne kadar özgürleştirdiyse bu değişiklikler de o kadar özgürleştirecek.

 

Meseleye milliyetçi bir gözlükle (Kürt milliyetçiliği gözüyle) bakacak olursak sözü edilen bu “haklar” yeter. Yeter, çünkü Kürt kimliği kabul edilmiş olacak ve Kürt seçkinleri ile Türk seçkinleri, ülkeyi Kürt ve Türk halkı adına birlikte yönetecekler. Ne de olsa milliyetçilikte egemenlerin-seçkinlerin çıkarları esastır.

 

Peki, Kürt seçkinleri bu düzende Kürtler adına ülke yönetimine katıldığında- ki istenen budur- Kürt halkı özgürleşmiş olacak mı? Bu soruya verilecek cevap evet ise, o halde Türk halkının mutlu ve özgür olduğunu ve cennet bir hayat geçirdiğini kabul etmemiz gerekir. Devlet; Meclisi, yargısı, eğitimi, askeri, polisi, istihbaratı, bayrağı, milli marşı, belediyeleri, nüfus ve tapu daireleri, kısacası tüm kurumları ile Türklük etiketi taşıyor. Devletin tüm uzuvlarından adeta Türklük fışkırıyor. Gel gelelim Türk halkı kendi etnik adını taşıyan bu kurumlarda ikinci sınıftır ve hiçbir rolü yoktur. Buralarda esamisi bile okunmaz. Devlet gerek gördüğünde gözünün yaşına bakmadan kamçısını onların da sırtında şaklamaktadır. Meydanlarda hak arayan Türk işçisi, memur, esnaf ve gençliğinin uğradığı gazlı, coplu saldırıları televizyonlarda boy boy izlemekteyiz.

 

Egemenler tarih boyunca nasıl ki dini kullanmışlarsa, milliyetçiliği de öyle fütursuzca kullanmışlar ve kullanmaya da devam ediyorlar. Böyle olduğu içindir ki halklar binlerce yıldır kendi etnik adlarını taşıyan devletlerin boyunduruğu altında yaşamaktadırlar. Uzağa gitmeye gerek yok: İşte komşu İran, Irak, Suudi Arabistan, Suriye, Bulgaristan, Yunanistan halklarının yaşadıkları esaret! Türk halkı da bu halklarla benzer bir durumdadır. Bu nedenle –sözü pek edilmese de- Türk halkının da Kürtler ve diğer halklar gibi kurtuluşa, özgürlüğe ihtiyacı var.

 

Siyasetin şifrelerini az çok okuyabilen biri bu hükümetin de kendinden önceki tüm hükümetler gibi Kürt meselesinin radikal-kesin çözümünü tarihe havale edeceğini görür. Böyle sürerse gelecek on yıllar ne yazık ki bugünkü gibi yine kanlı bir miras devralacak.

 

Sözü fazla uzatmadan yazının başındaki soruya tekrar gelecek olursak.. Kürt meselesi bundan sonra nasıl bir seyir izleyecek, evrimle mi yoksa devrimle mi çözümlenecek? Elbette ideal olan evrimle sonuçlanmasıdır. Evrimle gelen çözüm sancısız, hasarsız, doğal ve kendiliğinden gelen mutedil çözümdür. Keşke bunun imkânları ve zemini olsa. Örneğin yapılacak bir referandum, çözümün en basit, yumuşak ve en kestirme yoludur. Fakat devletin ve hükümetin kapıları bu tür çözümlere sımsıkı kilitlidir. Görünür Kürt siyasetlerinin de zaten böyle bir projesi, talebi, hedefi ve pratiği yoktur. Olsa da devlet ateş çemberi siyasetiyle cevap verecektir. Sonuç olarak evrimle çözümün koşulları mevcut değildir.

Geriye kansız devrim yolu kalıyor. Bunun hem yerelde ve hem de dünyada koşulları ve dinamikleri vardır. Eksik olan Kürt siyasetindeki proje ve istektir. Görünür Kürt hareketlerinin çoğu ümitlerini devletle yapmayı düşledikler müzakere ve anlaşmaya bağlamışlar. Yukarıda da belirtildiği gibi Öcalan/ Kandil ve hükümet arasında anlaşma sağlansa bile Kürt meselesi çözüme kavuşmayacak. Sorun kangrenleşerek bir kez daha ertelenecek. Ama hiç değilse gençler ölmeyecek ve cezaevlerinin kilitli kapıları açılacak. Bu da büyük bir şeydir.

 

Sonuç olarak -bugün gündemde olmasa da- düğümü çözecek olan kansız bir devrimdir. Su ve hava kadar ihtiyaç var böyle bir devrime. Kürtlerin, Türklerin ve diğer kardeş halkların devlette ve ekonomide ortaklaşa iktidar oldukları demokratik bir devrim. Barış, kardeşlik, zenginlik ve sevinçler dolu görkemli bir iktidar…

 alinakmahmut@hotmail.com

102798

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak