Salı Mayıs 14, 2024

Onlara tutunmak!

Bir yandan yokluk-yoksulluk-sürgün ve zulümle mücadele etmeyi öğrenirken diğer yandan yoldaş acılarına dayanmayı öğreneceğiz. Yoldaş kayıplarını daha fazla anlayıp, anlamlandırarak direnmeyi öğreneceğiz. Yoldaş acısına alışmaya müsaade etmeden mücadeleyi sürdürmeyi öğreneceğiz. Alışkanlık; kanıksama ve duraklamadır. Donma ve gerilemedir. Var olanı tekrar etmek,  yaşanan koşullara teslim olmak demektir.  Diyalektiğin gelişim yasalarına karşı ters yönde yürümektir. Bundandır ki biz sınıf bilinçli proleterler toprağa düşen, yıldızlara gömülen, sonsuzluğa uğurlanan şehitlerimizin acılarına tutunarak mücadeleyi sürdürmeyi öğreneceğiz. Acılarını bilince, yaşamlarını eğitime, tamamlayamadan bizlere devrettikleri görevlerinin sorumluluğunu üstlenerek,  yürümeyi öğreneceğiz.

12’ler demokratik halk devriminde savaş topraklarında zirvelere tırmanarak sarp kayalara tutunmanın mütevazı kahramanlarıdır. Günümüzün çağdaş fedaileridir. 12’ler, nerede-nasıl durarak, hangi tarzda yaşayıp savaşmamız, hangi görevlere nasıl sarılmamız gerektiğini öğreten genç öğretmenlerimiz oldular. Demokratik halk devrimi bir savaş meselesi ise halk savaşının günümüzde almış olduğu biçim olan gerilla savaşı öğrenilip uygulanmadan, uygulanıp öğrenilmeden, örgütlenip kurumsallaşmadan, adım adım kitleler savaşın özneleri haline getirilmeden düşman alt edilemez. Hiçbir özgürlük gerçek olamaz. Özgürlük, elle tutulur gerçek oluncaya dek devrimin şehitleri yaşanmaya devam edecektir. Ve biz bu gerçekliği kabul edip süreci devrim lehine değiştirmeyi öğrenmeye ve mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.

Devrimcilik, kendine ait olan bedeni ve bilinci, maddi ve manevi birikimleri, değerleri hesapsız ve çıkarsız bir şekilde gönüllü olarak, isteyerek halkın devrim davasına koşulsuz verebilmektir.  Özgürlük yolunda her devrimci göreve büyük bir tutkuyla dört elle sarılmaktır. Gözünü bir an olsun bile kırpmadan bedel ödemeyi göze alabilmektir. Yaşamın ve mücadelenin çeşitli evrelerinden en zor engellerinden geçerek başarıyla geçmeyi öğrenmektir. Son nefes verilinceye kadar usanmadan yorulmadan kendimize ait olanları bilinçli ve örgütlü bir şekilde devrime vermektir. Bu kolay değildir. Kendinden kendine ait olanlardan bilinçli ve iradi olarak vazgeçmek. Karşılığında hiçbir şey beklemeden kişisel bir beklentiye düşmeden en küçük bir kaygı yaşamadan bilinci ve cesareti artırarak çoğaltmak özgürlük ve kurtuluş davasına vermek. Sistemden ve ona ait olan yaşamdan alışkanlıklardan inatçı ve direngen bir mücadeleyle KOPMAK. Bulaşıcı olan cesaretle tanışmaktır. Devrimcilik, soylu ve erdemli bir hakikat yolculuğudur. 

ZİLAN-EKİN-ÖZLEM OLMAK! SAVAŞIN KADIN ÖZNESİ OLMAK...

Soylu ve onurlu özgürlük yürüyüşünde sıramızdan saflarımızdan kopup sonsuzluğa uğurlanan 12’ler için söylenecek her söz yetersizliğin çaresizliği içinde çırpınıp etkisiz kalacaktır. Hiçbir şey ama hiçbir şey 12’lerin fedaice şehit düşüşünden daha değerli ve anlamlı değildir. Hiçbir söz onların önünde yürüyemez, hiçbir değerlendirme onların üstünde olamaz. Dağlar yıldızlar nehir ve ağaçlar eğilerek yol açar onların önlerinde. Ve biz ardılları olan yoldaşları olarak sırayla saflara dizilerek 12’lerin önünde saygı ve minnetle eğileceğiz. Önümüzden geçen her bir yoldaşımızın “Devrimi çoğaltın! Partiyi sağlamlaştırın!” sözlerini birer emir ve yerine getirilmesi mutlak olan talimat olarak kabul edeceğiz. 

Karanlıkların ve kötülüklerin son bulması mücadelesinde kadın yoldaş olmak güçlü bir kararlılık sağlam bir irade ve büyük bir cüret ve cesaret gerektirir. Kadın yoldaşlığı savaş yoldaşlığına komutanlık ve öncülük mertebesine çıkarmak ise sayılanlardan daha ileri nitelikler ve özellikler gerektirir. Daha güçlü ve örgütlü mücadele gerektirir.

Tarihin derinliklerinden gelen eşitsizliklerin, birikmiş alışkanlıkların taşlaşmış önyargıların kırılıp parçalanma mücadelesi içinde bir yandan erkek egemenliğine karşı diğer yandan sistemin yarattığı engelleri, zorlukları yıkıp geçmek kolay değildir. Kendi içindeki zayıflıkları her gün her pratikte yenmek yanıbaşında birlikte savaştığın erkek yoldaşın sahip olduğu erkek egemen anlayışına ve yaklaşımına karşı usanmadan mücadele etmek hiç de kolay değildir. Gericiliğin her türden çirkin diline kirli tarzına karşı durmak, mücadele etmek büyük bir emek ve ileri bir bilinç gerektirir. Çok yönlü güçlü sorgulama alt edilemez bir kararlılık gerektirir. ZİLAN-EKİN-ÖZLEM yoldaşlarımız zorun daha zorunu başarma onuruna erişen kadın gerillalarımız oldular.

Zilan olup düşmanın alnının çatısında kurşun gibi patlamak, Ekin olup toprağın derinliklerine kök salmak için toprağa düşmek, Özlem olup özgür eşit ve onurlu bir yaşam düşlemektir. Kadın yoldaş olmaktır. En değerli varlıklarımız, değerlerimiz tertemiz devrim amaçlarımız özgürlük ideallerimiz olan kadın gerillalarımız Beşlerin bayrağını en yükseğe çıkarıp anılarını yürek ve bilinçlerimizin en derin yerine yazdılar.

Dünyanın ve sistemin bütün kötülüklerine kişiliklerine karşı silah elde güçlü bir özgürlük tutkusuyla gülerek mücadele ettiler. Zilan-Ekin-Özlem yoldaşların gülüşleri gözlerinden asla eksik olmadı. Düşmana yönelik gerçekleştirilen sayısız saldırı eyleminde Zilan yoldaş patlayan devrim öfkesi oldu. Kadın-Kürt-Alevi olmanın kaderini, zulmün utancını parçalamak için silaha sarıldılar.  Emekçi bir kadın gerilla olmanın bilincini asla aklından çıkarmadan silaha sarıldılar. Zilan yoldaş  zeytin karası  gözlerindeki ışıltı ve yüreğindeki bitmez devrimci coşkusuyla en zor ve ağır görevler karşısında bile bir an tereddüt etmeden savaştı. Zilan yoldaş aynı zamanda içten bir o kadar duygulu sesiyle gerillanın kadın sanatçısı-sesi olmasını bildi. Tıpkı Yetiş yoldaş gibi üç kimliği kendi devrimci kişiliğinde bütünleştirdi. Zilan yoldaş bir kadın gerilla olduğu kadar en küskün ve en suskun yüreğe bile işleyen duygu dolu sesiyle Zazaca türküleriyle seslenmeyi bildi. Hareket onun doğal gerilla ritmi oldu. Devrimci heyecanı ve coşkusunu gittiği her yoksul damında yaşatmasını bildi. Görevine büyük bir sadakatle bağlı olan Zilan yoldaş gerillanın güzel sesiydi.

İnce uzun boyuyla iri parlak gözleriyle görünüşüyle tıpkı Latin Amerika’nın yoksul yerli halkının kadınlarına benzeyen Ekin yoldaş aslında katliama uğramış sürgün yemiş Dersim halkının bir evladıydı. O da tıpkı Zilan ve Özlem yoldaşlar gibi katliam anıları ve ağıtlarıyla büyümüş Dersim’in çilekeş kadınıydı. Sürgün ülkenin hangi karış toprağında yaşanırsa yaşansın her kızılbaş-Kürt Dersimli kadının yüreğinde sönmeyen acı bilincinde tükenmeyen bir isyan tohumu vardır. Gerillanın saldırı eyleminde yer almadığında büyük bir üzüntü yaşayan görevi gereği uzunca bir hareketsiz kalma durumunda ciddi rahatsızlık duyan mutlaka düşman alnında patlayan korkusuz mermi olmak isteyen Ekin yoldaş, inanıyor ve biliyoruz ki düşman operasyonun da yine “yerinde hareketsiz kalmayı” reddederek düşmana karşı en önde mevzilenmiştir. Gerillanın gülen gözlü yoldaşı her özgürlük türküsünde yanımızda bizimle birlikte gerillanın ateş sohbetinde olacaksın. Senin o güzel gözlerine bakarak özgürlük türkülerini dinleyecek ve birlikte silah çatacağız.

Özlem yoldaş, kaderi tıpkı ismini aldığı Gülizar yoldaşın kişilik ve kaderine benzerdi. Tıpkı Gülizar (Özlem) yoldaş gibi çok genç yaşta yokluk ve yoksullukla tanıştı. En fazla ezilen en fazla yok sayılan en fazla acıyla yoğrulan kadın kaderi vardı. Dersimli kadınlarının tarihsel ve güncel acısının rengi gözlerine işlenmişti. Gözleriyle acılarını anlatırdı.  İncecik küçük bedeninde taşıdığı küçük yüreğine büyük acıları sığdıran Özlem yoldaş toprağa, ağaca, kayalarda açan her bir çiçeğe olan tutkusunu özgürlüğe olan özlemini devrimci görevlere taşımasını başardı. 

İncecik bedeninize kaç düşman kurşunu değdi? Kaç acıya göğsünüzü siper ettiniz? İncecik bedenlerini yoldaşlarına siper eden Özlem-Ekin-Zilan yoldaşlarımız sizleri nasıl anlatalım? Geride bıraktığınız yoldaşlara kadın emekçilere sizleri nasıl anlatmamızı isterdiniz? Neleri eksik bıraksak öfke, neleri tam anlamıyla ifade etseydik sevinirdiniz? Bilemiyorum. Bu zor soruların yanıtını vermek için çok zorlanacağımız dersimize çok çalışmamız gerektiği bellidir. Ancak sizleri tek kelimeyle tanımlayıp anlatırsak sizler en korkusuz can YOLDAŞLARIMIZ, can fedailersiniz. 

Can yoldaşlarımız! Sizleri asla unutmayacağız! Yetiş-Munzur-Cem-Ferdi yoldaşları unutmayacağımız gibi siz kadın yoldaşlarımızı da asla ve asla unutmayacağız. Beşlerin bayrağını onurla ve gururla taşıyan kadın kahramanlarımızın devrim ideallerini kayalara-yoksul damların duvarlarına yazacağız isimlerini gökyüzünde parlayan her bir yıldıza vereceğiz.

(Bir yoldaşınız)

46327

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!

Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.

Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)

Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.

„Holodomor „ Yalanı Üzerine

Başta Avrupa emperyalist burjuvazisi olmak üzere, bütün gerici devletler, emperyalist Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı ve işgalini bahane ederek, tüm SSCB kazanınlarını, anıtlarını yok etmenin yanında, yeni yeni kararlarla, Stalin önderliğindeki SSCB'ni ve sosyalizmi karalamak için her türlü yalana baş vurmaya hız verdiler. Burjuvazinin, sosyalizm ve onu anımsatan herşeye düşmanlığı, kapitalizm ayakta kaldığı sğrece devam edecektir. Bu nedenle, burjuvazinin bütün yalanlarını açığa çıkarmakta devrimci mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!

AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!

Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı: 

 

Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

 

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık

Filipin Komünist Partisi'nin (FKP)  kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve  Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır

Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.

Demek ki gelmese...

De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...

Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...

De... hadi...

Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.

De.... Hadi kurban...

De.... Hadi...

Gerçekten çok akıllıca.

Gerçekten çok sinsice.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)

"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"

Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!

Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.

Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.

Sayfalar