Çarşamba Mayıs 29, 2024

Partizan’ların Yolundan Gideceğiz – Umut Keçer

Partizan Amed enternasyonalist bir devrimci olarak Haseke’de IŞİD çetelerine karşı mücadelede ölümsüzleşti. Partizan’ın hikayesi aynı zamanda Bakur Devrimi ile Rojava Devrimi’nin ve Türkiye devriminin nasıl bir kader birliği içerisinde olduğunun hikayesidir.  Partizan Amed şahsında, enternasyonalist bir devrimci olarak, Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik devrim mücadelesi somutlaşmış oldu. Onun mücadelesi ve kararlılığı, onun mücadelesinin takipçisi olanlara örnek olacaktır.

Faşist Erdoğan rejimi Suruç’ta, Adana’da, 10 Ekim’de Ankara Gar’ında Partizan’ın katillerini Türkiye işçi sınıfının ve emekçi halklarının üzerine saldı. Bu saldırılarla Türkiye ve Kürdistan halkları teslim alınmak istendi. IŞİD çeteleri Haseke saldırısında başarılı olsaydı yukarıda sıralanan katliamlara yenileri eklenecekti. IŞİD karanlığı yeniden acımasız bir şekilde Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarını hedef alabilecekti.

Devrimcilik tarihsel anda mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verebilmekten geçmektedir. Bu yönüyle Partizan Amed kendi geleceğini ezilenlerin geleceğiyle birleştiren örnek bir devrimci eylem gerçekleştirmiştir. An’da mücadelenin ihtiyacı olana cevap vermiştir.

Partizan 2018 yılında devrimci siyaset saflarına katıldı. Onun eylem kararlılığı ve mücadele azmi devrimci siyaset saflarında bir mücadele çizgisinde sürekliliğin oluştuğunun ispatıdır. Enternasyonalist bir devrimci olarak ‘Kasım Atılımı’ sonrası inşa edilen bir devrimci çizgiye örgütlenmiş oldu. Bu çizgi onun şahsında doğrulanmış, kendisini Rojava topraklarında yeniden örgütleyebilmiştir.

Mücadele içerisinde gelişen ve özgürleşen bir devrimcilik yaratmak, devrimciliğin ortak idealidir. Partizan an’da devrimci mücadelenin ihtiyaçlarına cevap vererek devrimci bir pozisyon almıştır. Aldığı pozisyon devrimcileşme ve özgürleşme eylemini içermektedir. Daha önceki hayatında yaşadığı bütün birikimi ileriye taşımış ve devrimci bir eylemle niteliksel bir aşamaya taşımıştır. Bu yönüyle onun devrimci eylemi an’da kesintisiz devrimci taarruzun pratikleşmesidir. Ulaş Bayraktaroğlu’nun çizgisini takipçi olmaktır. Rojava Devrimi toprakları, IŞİD çetelerinin saldırısına hedef olduğunda tereddüt etmeden kavgaya atılmak ve devrimci savaş pratiği içerisinde olarak devrimcilik açısından büyük bir değer yaratmıştır.

Sınıf mücadelesi içerisinde an’da mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt olabilmek o an geldiğinde tereddütsüz bir şekilde tarihsel görevi yerine getirmek ve kararlılık, bilinç ve fedakârlık gerektiren bir eylemi gerçekleştirmek anlamına gelir. Partizan’ın gerçekleştirdiği bu fedakârlık bizler açısından yol gösterici olacaktır. Türkiye faşist rejimine karşı yürüttüğümüz mücadelede örnek olacaktır.   Öfkemiz, bilincimiz ve kinimiz artacak, Partizan’ın yolundan yürüyen ve yürüyeceklerin hafızasında taşınacaktır.

An’da gösterilen devrimci tutum, sınıf mücadelesinin uzun tarihsel geçmişi içerisinde belki de bir damladır. Ancak suyu güçlü kılan ve taşı delecek olan damlaların sürekliliğidir. Bu bilinçle yaşamın her alanında Partizan’ı yaşatmak ve onu sahiplenmek devrimci siyasetin sorumluluğudur. Şimdi Partizan’ın hiç eskimeyen bir gülüşü ve yaşlanmayacak bir resmi var. Bu resim duvarlarda ve mücadelemiz içerisinde bizlere gülümsemeye devam edecektir.

Türkiye coğrafyasında sınıf mücadelesinin yükseldiği bir dönem içerisine giriyoruz. İşçi sınıfı sokaklarda kendisinin hakları için mücadele ediyor. Faşist rejimin bütün baskıları ve engellemeleri Türkiye coğrafyasında işçi sınıfı ve ezilenlerin politik etkinliğini sindirememektedir. Türkiye işçi sınıfının mücadelesi ve ezilenlerin örgütlülüğü mücadelesinde de tarihsel sorumluluk Partizanca, anda sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarına yanıt olmaktır. Bu yönüyle sınıf mücadelesinin güncel ihtiyacı temelinde örgütlenme, eyleme geçme ve mücadele etme gerçekliği kendi ihtiyacını daha güçlü bir şekilde hissettirmektedir.

Onun mücadele kararlılığı ve mirası Türkiye coğrafyasına onun ayak izlerini takip edenler ve onun yolundan yürüyenler tarafından devrimci eylem temelinde taşınacaktır.

Gün; Partizanlaşma ve onun yolunda yürüme günüdür.

 

2306

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

Sayfalar