Pazar Mayıs 19, 2024

Partizan’ların Yolundan Gideceğiz – Umut Keçer

Partizan Amed enternasyonalist bir devrimci olarak Haseke’de IŞİD çetelerine karşı mücadelede ölümsüzleşti. Partizan’ın hikayesi aynı zamanda Bakur Devrimi ile Rojava Devrimi’nin ve Türkiye devriminin nasıl bir kader birliği içerisinde olduğunun hikayesidir.  Partizan Amed şahsında, enternasyonalist bir devrimci olarak, Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik devrim mücadelesi somutlaşmış oldu. Onun mücadelesi ve kararlılığı, onun mücadelesinin takipçisi olanlara örnek olacaktır.

Faşist Erdoğan rejimi Suruç’ta, Adana’da, 10 Ekim’de Ankara Gar’ında Partizan’ın katillerini Türkiye işçi sınıfının ve emekçi halklarının üzerine saldı. Bu saldırılarla Türkiye ve Kürdistan halkları teslim alınmak istendi. IŞİD çeteleri Haseke saldırısında başarılı olsaydı yukarıda sıralanan katliamlara yenileri eklenecekti. IŞİD karanlığı yeniden acımasız bir şekilde Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarını hedef alabilecekti.

Devrimcilik tarihsel anda mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verebilmekten geçmektedir. Bu yönüyle Partizan Amed kendi geleceğini ezilenlerin geleceğiyle birleştiren örnek bir devrimci eylem gerçekleştirmiştir. An’da mücadelenin ihtiyacı olana cevap vermiştir.

Partizan 2018 yılında devrimci siyaset saflarına katıldı. Onun eylem kararlılığı ve mücadele azmi devrimci siyaset saflarında bir mücadele çizgisinde sürekliliğin oluştuğunun ispatıdır. Enternasyonalist bir devrimci olarak ‘Kasım Atılımı’ sonrası inşa edilen bir devrimci çizgiye örgütlenmiş oldu. Bu çizgi onun şahsında doğrulanmış, kendisini Rojava topraklarında yeniden örgütleyebilmiştir.

Mücadele içerisinde gelişen ve özgürleşen bir devrimcilik yaratmak, devrimciliğin ortak idealidir. Partizan an’da devrimci mücadelenin ihtiyaçlarına cevap vererek devrimci bir pozisyon almıştır. Aldığı pozisyon devrimcileşme ve özgürleşme eylemini içermektedir. Daha önceki hayatında yaşadığı bütün birikimi ileriye taşımış ve devrimci bir eylemle niteliksel bir aşamaya taşımıştır. Bu yönüyle onun devrimci eylemi an’da kesintisiz devrimci taarruzun pratikleşmesidir. Ulaş Bayraktaroğlu’nun çizgisini takipçi olmaktır. Rojava Devrimi toprakları, IŞİD çetelerinin saldırısına hedef olduğunda tereddüt etmeden kavgaya atılmak ve devrimci savaş pratiği içerisinde olarak devrimcilik açısından büyük bir değer yaratmıştır.

Sınıf mücadelesi içerisinde an’da mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt olabilmek o an geldiğinde tereddütsüz bir şekilde tarihsel görevi yerine getirmek ve kararlılık, bilinç ve fedakârlık gerektiren bir eylemi gerçekleştirmek anlamına gelir. Partizan’ın gerçekleştirdiği bu fedakârlık bizler açısından yol gösterici olacaktır. Türkiye faşist rejimine karşı yürüttüğümüz mücadelede örnek olacaktır.   Öfkemiz, bilincimiz ve kinimiz artacak, Partizan’ın yolundan yürüyen ve yürüyeceklerin hafızasında taşınacaktır.

An’da gösterilen devrimci tutum, sınıf mücadelesinin uzun tarihsel geçmişi içerisinde belki de bir damladır. Ancak suyu güçlü kılan ve taşı delecek olan damlaların sürekliliğidir. Bu bilinçle yaşamın her alanında Partizan’ı yaşatmak ve onu sahiplenmek devrimci siyasetin sorumluluğudur. Şimdi Partizan’ın hiç eskimeyen bir gülüşü ve yaşlanmayacak bir resmi var. Bu resim duvarlarda ve mücadelemiz içerisinde bizlere gülümsemeye devam edecektir.

Türkiye coğrafyasında sınıf mücadelesinin yükseldiği bir dönem içerisine giriyoruz. İşçi sınıfı sokaklarda kendisinin hakları için mücadele ediyor. Faşist rejimin bütün baskıları ve engellemeleri Türkiye coğrafyasında işçi sınıfı ve ezilenlerin politik etkinliğini sindirememektedir. Türkiye işçi sınıfının mücadelesi ve ezilenlerin örgütlülüğü mücadelesinde de tarihsel sorumluluk Partizanca, anda sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarına yanıt olmaktır. Bu yönüyle sınıf mücadelesinin güncel ihtiyacı temelinde örgütlenme, eyleme geçme ve mücadele etme gerçekliği kendi ihtiyacını daha güçlü bir şekilde hissettirmektedir.

Onun mücadele kararlılığı ve mirası Türkiye coğrafyasına onun ayak izlerini takip edenler ve onun yolundan yürüyenler tarafından devrimci eylem temelinde taşınacaktır.

Gün; Partizanlaşma ve onun yolunda yürüme günüdür.

 

2262

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Sayfalar