Salı Nisan 30, 2024

'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir


'Radikal Demokrasi' Post-Modernizme yaslanmis Neo-Liberalizmdir

Toplumun, uretimin ve siyasal yasamin kurallarini Isci-Koylu yiginlarinin degil; tam tersine uretim araclarinin ozel mulkiyetini elinde bulunduran sermayenin ve onun siyasal iktidarinin koydugu Kapitalizm catisi altinda 'bireysel ozgurluk' ya ahmaklar icin bir aspirin ya da burjuvazinin dostu ahlaksiz bir sahtekarliktan baska bir sey degildir.

HDP'nin programi sinifsal, ulusal vd kategorik ozgurlukleri bireysel bir sozde 'ozgurluk' seviyesinde ele alan ,pespaye bir buyuk burjuva dostlugun; Kapitalizm catisi altinda 'ozgurluk' arayan bir cehaletin ya da isbirlikciligin programidir...

'Radikal Demokrasi' ;Post-modern bireyin Kapitalizm catisi altinda diz cokmus, cilki cikmis halinin efsanelestirilmesi ya da ozgurlugun ne oldugundan habersiz kolelelerin efendilerinin kolelelik rejimini kabe ilan etmeleri halidir.

Hani herkesin cok sevdigi bir laf vardi; 'cellatina asik olma' hali...Isteyen istedigi yerde bunu kullanirdi...HDP nin 'radikal demokrasi'si tam da bu degilse, peki o zaman nedir 'cellatina asik olma hali'..??

Ozgurlugun-sinifsal ve bireysel ve ulusal ve dinsel ve cinsel bas dusmani ve tum koleligin kaynagi, hergun yeniden ve yeniden kolelik doguran burjuva-feodal ozel mulkiyet dunyasini yikmadan; batakligi kurutmadan, sadece batakligin urettigi tek tek tum sorunlari birey-devlet iliskisinde arayan bir cehalet manifestosudur 'Radikal Demokrasi''....Ya da o degilse en pespayesinden bir Neo-Liberal kuresel sermaye duzeninin gonullu koleligi...!

Degerlerin degersiz kilindigi; tum degerler icinde sadece bireyin sozde deger kilindigi Post-Modernizme Marksist maske gecirilerek sozde yeni sentez diye cilanan Post-Marksizmin ve Post-Marksistlerin en buyuk handikapi ; kapitalist sistem karsisinda tamamen bir bireye indirgenerek yalnizlasan, sinifsal gucunden yoksun birakilan Modern Don Kisotlarin ve bizzat kapitalist sistemin urunu ve sonucu olan cagdas bireyin nasil ozgurlesecegi sorununda, ordusuz ve iktidarsiz savas politikasini esas almasidir....

Itiraz et, hatta isyan et; AMA! asla siyasal sistemi ve burjuva  iktidari yikma...Amacsiz,sonucsuz,yikmayan bir savas; burjuvazinin dostu bir savas cizgisi!

Batakligi unutun, onun sonuclari olan son molekulune kadar parcalanmis, bireysel bir hucreye indirilmis yeni insanin esaretini sistemin kendisine degil; onun sonuclarina yoneltin der Post-marksizm...Tam da Apo'nun dedigi gibi; 'solun gorevi kuresel sermayeye karsi cikmak degildir; onun yeni gorevi sadece sistemin urettigi asiriliklara, haksizliklara karsi mucadeledir' der Post-Modernizm.

Burjuva mulkiyet dunyasinin yarattigi sorunlari, burjuva mulkiyet dunyasi icinde cozme cizgisidir onlarin 'Radikal Demokrasisi'...Kapitalizmin kotluluk urettigini kabul eder, ama asla kapitalist mulkiyet dunyasinin kotuluk urettigini kabul etmezler...En ileri noktada, paylasimin adaletinden soz ederler; ama sadece paylasim sorununda olsa dahi o, adaletin hem nasil mumkun, hem de neden mumkun olamiyacagi sorununda Kapitalizmi ameliyat masasina yatirma sorunundan imtina ederler...

Tek tek birey olarak isyan edin, itiraz edin; ama uretim-mulkiyet-paylasim-iktidar sorununda ,her zaman size soyleneni yapin diyen klasik Liberalizmin Post cila cekilmis halidir "Radikal Demokrasi"....itiraz et, mucadele et, birey olarak var ol; ama asla isyan etme, burjuva siyasal iktidari yikma eylemine girisme...O zaman 'Devrimci olursun, terorist olursun, en buyuk hata Devrimci-Sosyalist olursun' cizgisidir bu cagdas Liberalizm...Ona Neo-Liberalizm karakteri veren Post-modern ideoloji degil; tersine, Post-Modern ideolojik kilif, Neo-Liberal ekonominin bir urunu ve sonucudur...Post-Modernizm Neo-Liberalizmdir.

'HDP yi dogmadan olduruyorsunuz' diyenlere;

HDP bir Isci-Koylu Devrimi icin, biz Isci-Koyluler icin olu dogmustur diyoruz sadece...!

HDY'ye elestirimiz onun Sosyalist ya da Devrimci olup olmadigi elestirisi degildir. Yasal bir Partide, heleki Trockistlerden, liberallere, envay cesit Revizyonist, Reformist kucuk burjuva sistem soluna kadar, adeta bir hizipler konfederasyonu olan bir yapidan Devrim-Sosyalizm beklemenin ne acemice bir dunya gorusu oldugunu biliyoruz. HDP yi elestirilerimiz onun tutarli Radikal bir Sosyal-Demokrat Program bile olmadigi elestirisidir. HDP nin 'Radikal Demokrasi'si Neo-Liberal sisteme dolanmis, Kuresel Sermayeye karsi bir mucadele degil, tersine kuresel sermaye duzenine dayanmis bir 'Radikal'izmdir....Itirazimiz bunadir. O birakin sisteme karsi radikal durusu, tersine sisteme karsi Radikal durusun onune engel olarak dusunulmus bir devlet projesidir. Sistem solununda Imrali uzerinden Apo'nun kontrolu altina alinmasi projesidir.

Bu ulkede Demorat olmanin 4 kriteri vardir; 1-Anti-Emperyalizm, 2-Anti-Feodalizm, 3-Anti-isbirlikci Kapitalizm, 4- Anti-sovenizm(Ulusal-dinsel-cinsel, ezilen tum kategoriler)...HDP salt Anti-sovenizm ilkesinde bile, Uluslarin Kendi Kaderini Tayin Hakki ilkesinin uzaginda, ezilen ulusun sisteme entegrasyonunu esas alan durusuyla, salt bu sorunda bile o cok ovundugu 'Kurt dostlugu'nun, aslinda UKKTHakkini Neo-liberal sisteme uyumlu,  liberal 'ulusal kulturel ozerklik' seviyesine dusurulmus; Uluslarin KKTHakkinin ulusun elinden alinip, Apo nun iradesine teslim edilmis halinden baska sey degildir...Kurtlerin tum haklarindan soz edenlerin, asla Kendi Kaderini Tayin Hakkindan soz etmemelri ogreticidir...HDP'nin solculugu bu sorunda bile Neo-Sol bir cizgidir...Neo-Liberal sistemin Neo-solu!

HDP yasiyacaktir;, cunku HDP bir baska sinifa ;Neo-Liberal sisteme hizmet icin dogmustur...Bu sisteme hizmet askiyla yasayan kucuk burjuva siniflar, burjuva-kucuk burjuva aydinlar, ara kategoriler, liberal ve Reformist dunya gorusunde olan yiginla akim ve onlarin sosyal-sinifsal tabani vardir...

Kucuk Burjuvazi sadece Devrim ya da Karsi-devrim olarak ayrismaz...Ara bir cok tonuda vardir bu temel kamplasmada saf tutan...Ancak sinif mucadelesinin gelisimi ile tum toplum Devrim ve Karsi-Devrim olarak kamplasacak ve tum ara ton ve saf tutmalarda ilerde netlesecektir.

Kucuk burjuvazi icin hayat gridir.

Bizim soz ettigimiz ise Grinin bagimsiz-kendi basina bir renk degil; siyah ve beyazdan olusan ve her bir grinin esasta beyaz ya da siyahtan birinin hakimiyetinden olusan bir ara renk oldugudur...Tum renkler ve tabiki Gride siyah ve beyazdan olusur...Ve siyah ya da beyazdan birinin hakimiyetine dayanir...Hayati olusturan celiskinin yatay birligi; celiskinin bir yaninin hakimiyetinin olusturdugu celiskinin dikey catismasina yol acar...Bu ise karsitlarin birligi ve karsitlarin savasi ve hakimiyet teorisidir.

HDP grinin sisinde icindeki hakimiyetin esas karakterini gizlemek istiyor. Itirazimiz bunadir!...

HDP neoliberal sistemle dogusmek ve Isci ve Koyluleri bir Devrim mucadelesi icine sokmak icin degil; tersine isci-koyluleri neo-liberal sisteme uyuma davet eden bir programa sahiptir. Itirazimiz budur.

Isci-Koyluler tek sinif degildir bu toplumda. HDP yasiyacaktir ama Isci-Koylu kurtulusu icin yasamayacaktir. O burjuva sistemle dost olmaya calisan, burjuva sistemin kimi tali yanlarina,aksayan yanlarina saldiran, ama asla kendisine yonelmek/ bir toplumsal devrime yonelmek fikrine karsi duran kucuk burjuva ara akimlarin partisi olarak yasar...

Korkmayin o olmeyecek, ama sinif savasinin kimi duraklarina gore bicim ve durus alarak ya devrime ya da karsi-devrime yaslanacaktir...

Cunku hayat gri olsada; Bir Ikidir ve Bir Bolunup Iki Olacaktir!

 

http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/11/radikal-demokrasi-post-modernizme.html

98967

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

Sayfalar