Pazartesi Mayıs 6, 2024

Rojava’dan bir Partizan: “Yıldızlara gömülen, bilincimize kazınan halk ordusu savaşçıları ölümsüzdür!”

Emeğin, özgürlüğün, halkın düşmanları bir keza daha gerillaya saldırarak onları teslim alıp diz çökerteceğini düşündü. Bir kez daha barbar ve katliamcı yüzünü gösteren faşist TC ordusu, mazlumların özgürlük diyarına Dersim’e, direniş kalesi Aliboğazı’na son zamanların en kapsamlı, en kıyıcı operasyonunu gerçekleştirdi. En modern silahları ve en üstün tekniği kullanarak gerillayı yaşam ve direniş alanlarından koparmak istedi. Ancak hesapları tutmadı, umduklarını bulamadılar. Egemenlerin imha ve yok etme hesaplarını gerillaların kahramanca direnişi bozdu. Faşist TC devletinin orantısız gücü, silah ve teknik üstünlüğü gerillanın direniş ve kararlılığını alt edemedi. Bir kez daha savaşın kaderini ve geleceğini belirleyenin devrimci irade, kararlılık ve örgütlülük olduğunu gösterdi. Bir kez daha kazanan ve tarih yazanların direnenler olduğunu gösterdi.

Ülkemizi sömürü ve zulmün en utanç topraklarına çevirmek isteyen, bütün direniş ve muhalefet noktalarını zorbalıkla bastırmak, susturmak, kanla yok etmek isteyen faşist TC devleti, fena halde yanılmaktadır. Unutmaktadır ki; ne halkımız ne de onun silahlı militan öncüleri ne geçmişte ne de günümüzde asla zulme boyun eğdi. Gerillanın direniş ve isyan pratiği, halkımızın tarihsel dokusundan ve de halk ordusunun savaş ve direniş geleneğinden gelmektedir. Zulmün karanlığı ne kadar koyu olursa olsun, direniş ve karşı koyuş o kadar aydınlık dolu, görkemli ve parlak olacaktır. Faşizmin soğuk, üşüyen kışı yerini mutlaka bahara ve güneşe bırakacaktır. Çünkü gerilla özgürlüktür. Gerilla, ezilen halkın savunma ve direniş umududur. Gerilla, emekçi halkın ve ezilenlerin onurudur. Direnci ve varlık nedenidir. Onun en değerli ve nitelikli özgürlük gücüdür. Gerilla mazlum emekçi halkın vazgeçilmez güvencesidir. Kararlılık ve savaşma gücüdür. Sınıflar mücadelesi ve toplumların gelişim tarihi sayısız pratiği ve gerçekliği kanıtlamış ve ispatlamıştır ki “Halkın silahlı kuvvetleri yoksa hiçbir şeyi yoktur”. Silahlara sarılmadan ve onun yasaları ışığında yürünmeden ve yol göstericiliğinde savaşılmadan zulmün ve köleliğin karşısında durulamaz. Sömürü ve yağma merkezleri parçalanamaz ve zulmün duvarları yıkılamaz. Gerillanın varlığı ve savaşımı halkın var olmasını ve özgürlüğü eline almasının vazgeçilmez temel nedenidir. Halkın ve özgürlüğün gerçekliğine, ihtiyacına yanıt veren, onun kurtuluş özlemine çözüm olan bir politika temelinde savaşılarak yürünürse özgürlük ve kurtuluş her zamandan daha fazla yakınlaşır. Özgürlük ve kurtuluş elle tutulur somut bir kazanım haline gelir.

Faşist TC devletinin Aliboğazı operasyonu salt askeri boyutuyla sınırlanmış bir saldırı değildi. Bu saldırının dünden ve daha öncekilerinden daha kapsamlı daha boyutlu olmasının ciddi bir politik karakteri ve özelliği vardı. Gerillaya kumanda ve öncülük eden proletarya partisinin varlığına ve gelişim yönelimine vurulmak istenen bir darbeydi bu. Operasyonun proletarya partisini darbelemek isteyen politik bir yanı olduğunu görmek gerekir. Bu anlamda daha önceki yıllarda yapılan operasyonlardan farklı olarak öne çıkan politik bir yönü olduğunu görmek gerekir. Bu saldırı bir yandan gerillanın askeri gücünü imha ve yok etmeyi amaçlarken diğer yönüyle de onun politik öncüsünü tasfiye etme amacı taşımaktaydı. Düşman, politik karakterli askeri bir kuvvet olan gerilla güçlerini imha ve yok etmeyi başaramıyorsa, zayıflatmak, demoralize etmek ister. Politik-askeri görevlerini yerine getiremeyecek düzeyde darlaştırmaya çalışır.

Dağa ve çilekeş halkın özgürlük istemine ve özlemine dayanan onun kurtuluş ihtiyacına yanıt olma tutkusunu taşıyan gerilla ise asla yenilmez. Gerilla halktır, kararlılıktır. Devrimci irade ve yaratıcılıktır. Ateş ve topraktır. Güneş ve yıldızdır. Yaşamın dört mevsimidir. Mazlum emekçi halkımızın bitmek bilmez özgürlük düşü ve direniş türküsüdür. Gerilla, doğru bir askeri-politik çizgi izledikçe asla yenilmez. Savunma içinde aktif saldırı pratiğiyle silahlı kuvvetlerini arazinin en sarp, en derin noktalarına mevzilendirip, düşman saldırısına en iyi saldırı pratiğini ve eylemini gerçekleştirecek şekilde konumlandırırsa başarı ve gelişmesine hizmet eden bir yönelim içine girer. Şehitlerin bir önceki direnişlerden daha fazla olması karşı devrimin saldırı boyutu ve zamana yayılan süresinden kaynaklıdır. Şehitler pahasına direnen, düşman darbe vuran, moral-motivasyon üstünlüğü elinde tutan her zaman olduğu gibi gerilla olmuştur.  

 

Ateşi her yana yayma zamanıdır!

Aliboğazı direniş hamlesidir. Demokratik halk devriminin örülen direniş dokusudur. Bugün, bu büyük özgürleşme yürüyüşünü her yere yayma, gerilla savaşını büyütüp çoğaltma zamanıdır. Gerillanın kurtuluş savaşımını işçilerin sömürüden kurtulma savaşıyla birleştirme zamanıdır. Gerilla savaşını Kürt ulusunun özgürleşme ve kurtuluş mücadelesiyle, kadınların-LGBTİ’lerin kölelik zincirlerinden kurtulma mücadelesiyle, Alevilerin ve diğer inanç gruplarının, emekçilerin inanç ve yaşamlarını özgürleştirme mücadelesiyle birleştirme zamanıdır. Düşüncenin-yaşamın gerilla dili ve rengiyle yaratılma zamanıdır. Gerilla savaşının yasalarına hizmet eden, onu büyüten şekilde düşünme, yürüme, örgütlenme zamanıdır. Bugün dünden ve her zamandan daha fazla daha bilinçli ve örgütlü bir şekilde dağın özgürlük ateşini, silah elde devrim haykırışını, şehirlere onun en yoksul en emekçi varoşlarına yoksul mahallerine ulaştırma zamanıdır. Bugün her zamandan daha fazla demokratik halk devriminin savaşçı ve militan kişiliğini, ideolojinin-militan kimliğini kuşanarak zorlukları yenme, engelleri aşma zamanıdır.

Bugün dünden daha fazla gerillaya onun gelişim yasalarına uygun bir şekilde yürümeyen, ona hizmet edip büyütmeyen her anlayışı-pratiği-yürüyüş ve duruşu red etme, bilinçle parçalayıp bir kenara atma zamanıdır. Düşünme-bilgilenme-müdahale etme-tartışma-tutum alma-tavır belirleme-değiştirme-örgütleme-eyleme geçme ve yönetme sadece ve sadece gerçekliğin devrimci yasalarına ve onun gelişim ilkelerine uygun olmak zorunda olduğunu görme ve anlama zamanıdır. Kendiliğindenciliğe-statükoculuğa-bürokratizme-kendini utanç verici bir şekilde bıkmadan aynı tarzda tekrar eden-sınırlı yerde-sınırlı zamanda sınırlı sayıda insanlarla geliştirici-örgütleyici-dönüştürücü olmayan benzer pratiklerle yürüyen ve yürütülen her şeye gerillanın direnç-bilinç ve kararlılığıyla karşı koyma zamanıdır. 

Gerillanın her direniş ve savaş mermisi aynı zamanda kendiliğindenciliğe, statükoculuğa bürokrat-burjuva çalışma tarzını parçalama isteği ve kararlılığı taşıdığını görmek gerekir. Söze-söyleme değil gerçeğin gözüne bakarak, hakikatin dilini, savaşın dilini, pratiğini duruş ve yürüyüşünü kuşanma zamanıdır. Yoksa Aliboğazı direnişi, kahramanlığı ve devrimciliği eksik ve yanlış kavranır. Aliboğazı direnişi Mehmet Demirdağ yoldaşların savaşı süreklileştirme-geliştirme pratiğinden süzülüp gelen, Sefagül-Nurşen yoldaşlarla cisimleşme iradesi ve kararlığıyla devam eden Sefkan-Ünal-Yurdal-Sinan-Murat yoldaşlarla sürdürme cesareti ortaya koyan bir savaş ve direniş geleneğidir. "Biz savaş meydanlarında, halkın içinde ateş ortasında gerilla sofrasındayız" diyenlerin geleneğidir. Herkes ama herkes Aliboğazı’na bakarak duruş ve yürüyüşünü düzenlemek, tavır almak, örgütlenmek ve buna uygun yürümek gibi ciddi bir sorumluluk ve görev bilinciyle karşı karşıyadır. Ya savaşacağız, ya savaşacağız. Başka bir yolu, yönelimi, tutumu ve yaşamı tanımıyoruz. Halka-yoldaşlara-savaşa yabancı ve uzak olan her şeyi lanetleyerek, red ediyoruz. Şehit düşen yoldaşlarımızın direniş ve kararlılığı bizlere bunu emrediyor. Emirleri kabulümüzdür.

Halkımızın onurlu evlatları Ersin Erel, Hasan Karakoç, Murat Mut, Samet Tosun, Alican Bulut ve henüz kimlikleri netleştirilemeyen 3 yoldaş silah elde kahramanca savaşarak direnişin en ileri örneğini, devrime ve halka bağlılığın koşulsuz duruşunu gösterdiler. Halk savaşçılarının nasıl yaşayıp, nasıl savaşmaları gerektiğini öğrettiler. Şehitlerimizin yaşam ve direnişleri sonsuzluğa uzanan özgürlük yürüyüşümüzün militan görevleridir. Bu görev davetleri kabulümüzdür.

Söz ve onur olsun ki; gurur ve sabırla sizleri anıp mücadelenizi sürdüreceğiz. Söz ve onur olsun ki sizlerin savaşımını Dersim’den-Rojava’ya gelişen bir yay gibi uzanarak çizip büyüteceğiz. TC’ye onun Rojava kolu olan DAEŞ faşistlerine karşı savaşın ve direnişin dilini sizlerle aynı kodlarla konuşacağız. 

Kahramanca savaşarak destansı bir direniş sergileyen halk savaşçıları ölümsüzdür!

Aliboğazı’nın yoldaşları ölümsüzdür!

Gülüşlerini dağa resmedenler ölümsüzdür!

 

Rojava’dan bir Partizan

46784

Kürtlere Kadın, çocuk, yaslı ayrımı dahi yapmadan topyekün saldıran katil devlet …

Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını ilhak ettiği ve zulmettiği Kürtlere nasıl da saldırıyor?.. Nasıl da katmerli baskı ve tahakküm uyguluyor?.. Uyguladığı zorbalığı nasıl da en üst boyutlara tırmandırıyor?.. Tüm bunların sonucu devlet sokağa çıkma yasağı ilan ederek, topuyla, tankıyla, her türlü silahla Kürtlerin evlerini, barklarını yakıyor, yıkıyor, yağmalıyor…  Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan Kürtler böylesi kanlı bir tehcire zorlanıyor… 

Kentsel dönüşüm

Kentsel dönüşüm, kentin tarihince oluşan denetim dışı alanların düzenlenmesi ve yaşayan insanları bu düzenlenmeye göre biçimlendirme ereğidir. Kentin, sistemin ve geleceğinin planlanmasının bir adımı olarak sunulan bu yaklaşım; egemenlerin ideolojik, politik, ekonomik ve idari ihtiyaçlarının karşılanmasını hedefler. Bu hedefin gerçekleşmesi için öncelikli olarak bunun bir ihtiyaç haline gelmesi yada ihtiyaç olduğunun ön kabulünü koşul lamasıdır. Bu ön koşullar dizisi olmadan süreç başlatılamamaktadır.

Hendek Birliği

Kürt halkı yenilsin yenilmesin, iyi direndi ve iyi direniyor. Kitleler şehirlerde kendilerini savunmak istediklerinde, zorunlu olarak barikata ve hendeğe baş vururlar. Bazı aydınların hendeklere karşı çıkmasının, hendeklerin kapatılmasını talep etmesinin hiçbir anlamı yoktur. Kürtler hendeklerde sadece kendi ulusal hakları için değil,

Türkiye'nin demokratikleşmesi için de direniyorlar. Devrimciliğin ve demokratlığın bugünkü mihenk taşı hendeklerdir. Hendeğin hangi tarafında duruyorsun? Hendeği kazanların tarafında mı, kapatmak isteyenlerin tarafında mı? 

Katliam bir devlet geleneği ise isyan da bir halk geleneğidir

7 Haziran seçimlerine HDP'nin parti olarak gireceğini açıklaması ile başlayan katliamlar bugün AKP'nin iktidarını koruma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. 7 Haziran'dan önce çıktığı her meydanda yapacağı katliamların propagandasını yapan, dört bir yana tehditler savuran AKP hükümeti bugünlerde tehditlerini hayata geçirmiştir.

Katliam bir devlet geleneğidir

FAŞİZME KARŞI BİRLİK OLUP MÜCADELE ETMENİN KAÇINILMAZLIĞI

Yalan, demagoji ve artan ölçüde devlet terörü ve korku, faşizmin en temel özellikleri arasındadır. Halkı, bu taktiklerle korkutur, sindirir ve ezer. Ve bununla beraber, “vatan haini” demagojisiyle, ilerici olan kesimlere karşı geri yığınları peşinden sürüklemeyi başarabilir. Ve böylece, geniş bir kitle desteğini de arkasına alarak, sermayenin çıkarları doğrultusunda ülkenin aydınlık yüzüne karşı savaş açar. Bugün ülkemizde fazlasıyla yaşanan da budur.

ADİLOŞ BEBE'DEN , MİRAY BEBE'YE

''..bunlar, engerekler ve çıyanlardır,bunlar, aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları , tanı da büyü...'' diyerek Kürt halkının çocuklarının henüz kundakta başlayan acı ve dramını anlatan Ahmet Arif'in şiirine yansıyan gerçekleri hiç değişmeden bugün de aynen Miray bebek şahsında yaşıyoruz.Ama maalesef daha tanımadan öldürüldü.

Önce eşitlik, sonra Kardeşlik! DTK Kongresi ve Özerkliğe dair

Osmanlının son sürecinde ortaya çıkan ittihat ve terraki adlı Jön Türk hareketi olan milliyetçi  türkçü akım önce 1915 Ermeni/ Süryani soykırımını gerçekleştirmiş ve 1920 TC`nin kuruluşunun hemen sonrasında da  TKP Önderleri Mustafa Suphi,Ethem Nejat ve yoldaşlarını hunharca Karadeniz sularında katlettirmiş ve 1925 den bu yana da Kürtlere karşı imha ve inkar politikalarına girişmiştir.

TKP/ML: “Ölüm; Özgürlük, Devrim Ve İdeallerimiz İçin” Diyenlere Bin Selam Olsun!

“Al, yüreklerinden bir parça koy yüreğine

kokuları serin bir bahar rüzgarı gibi

çek içine.

şafak vakti dağın ardında selamla onları

söz ver,

başarılacak de,

de ki gülümsesinler

de ki arkada kalmasın gözleri.”

Türk, Kürt Uluslarından Ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımıza;

Soykırımın yeni adı: "Kürtleri Çökertme-Çöktür."

        Faşizm her coğrafyada aynı karakteristik özelliklere sahiptir. Çünkü aynı ideolojik kaynaktan beslenmekte, yasalar çıkarmakta, yürürlüğe koymakta, katliam ve soykırımlar yapmaktadır. 12 Eylül askeri faşist yasalarıyla yönetilen sözde parlamenter sistem, 12 Eylül faşizminin devam ettiricisidir. Bugün artık ülkemizde faşizm tanımı üzerinde tartışmanın bir gerekliliği yoktur ve kalmadı da. Faşizm bir devlet biçimidir. Faşizme, faşist zulme, baskıya katliamlara karşı çıkan herkes ," düşman, hain, terör yandaşı, terörü destekleyen güruh" olarak  damgalanmaktadır.

Faşizm kadın devrimcilerden intikam alıyor - Ziya Ulusoy

Erdoğan faşizmi, generalleri ve polis şeflerini, kadın devrimcilerin katledilmesine seferber etti.

Yalnızca son aylarda İstanbul'da Günay, Dilek, Dilan,Yeliz, Şirin, Kürdistan'da Güler, Sakinelerin öldürülüşünün yıl dönümünde Seve, Fatma, Pakize yoldaşları katletti. Ayrıca, çocuk büyük demeden çok sayıda kadını da kuşatma altına aldığı Kürt ilçelerinde öldürdü.

Ergenekoncu Perinçek Faşizmin Kelle Avcılığına soyundu

   Türkiye devrimci hareketine elli yılı aşkın musallat olan, bir koluna Kemalist  faşizmi takan, diğer koluna ise devrimcileri takmaya çalışan  Doğu Perinçek devletin en sadık elamanı, akıl hocası ve tetikçisidir. Bugün teorik   faşizmin ve devletin teorisyenliğini yapan karşı devrimci faşist güruhun başını çeken çok önemli bir elemanıdır. Geçmişte İbrahim Kaypakkaya’yı öldürtmek istemiştir. Ama görevlendirdiği kişiler Kaypakkaya'yı tanıyan, Kaypakkaya’ya güvenen çıkınca Perinçek ve ekibinin katletme planı tutmamış, boşa çıkarılmıştı. İrfan Çelik bu komplonun canlı tanığıdır.

Sayfalar