Cuma Mayıs 3, 2024

Rojova’dan kadın Partizan, “Orhan yoldaş, yüreğinde ülkesini, ufkunda dünyayı yaşattı”

“Her dilden bir adları vardı onların

Ama hiçbir ülkenin kimliğini taşımadılar...”

O’nu sadece şehit düştükten sonra anlatmadık. O yaşarken de her zaman her yerde kendisinden söz ettiren hayranlıkla anlatılan bir komutandı. O’nu sadece biz anlatmadık. O’nu Rojava halkının her kesiminden insanlar, Türkiye Devrimci Hareketi’nden diğer yoldaşlar, YPG YPJ savaşçıları anlattı, hayran kaldı.

O’nu tanımayanlara öyle bir anlatmak lazım ki. Anlatılmaz yaşanırın en gerçek haliydi Orhan yoldaş. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen Enternasyonalist yoldaşlar üzerinde bıraktığı etkiyle, verdiği emekle Türkiye devrimci hareketini dünyadan anarşistlere ve sosyalistlere en güzel şekilde gösterdi. Hep devrimi ve yoldaşlığı anlattı.

Devrimin çıkarlarını herşeyin üstünde tuttu. Bunun içindir ki herkes çok sevdi ve inandı ona.

“Yarın devrim olacakmış gibi yaşadı”

O’nu anlatan bir yoldaş şöyle söylemişti. “Yarın devrim olacakmış gibi yaşıyor.” Bence Orhan yoldaşı anlatan en güzel söz bu. Bir düşünün yarın devrim olsa, ne yapardınız? Verdiğiniz cevapların hepsini her gün hep aynı coşkuyla yapıyordu Orhan yoldaş.

Evet Orhan Yoldaş mütevaziydi, ama daha da fazlası iddialıydı. Bütün yaptıkları, öğrettikleri, gösterdikleri mücadelesi bir iddia içindi. Kendisine güvenmeyenler kendilerini anlatır. Orhan Yoldaş, bunun için kendisini anlatmazdı, buna hiç de ihtiyaç duymazdı. Eminim bugün yaşasaydı, arkasından yazılanları, ünvanları kabul etmezdi. Çünkü yaşarken de kabul etmedi.

O, bir efsaneydi evet. Yaşarken de böyle söyledik, şimdi de söylüyoruz.

“Yanlışların da öğreticiliğini O’ndan öğrendik”

Orhan Yoldaş bize sadece doğruları göstermiyordu, yanlışların da öğreticiliğini tüm hayatı boyunca sınamış biri olarak çok iyi kavramıştı. Yoldaşla askeri eğitimler yaparken, bazen O’na yoldaş şöyle yapsak nasıl olur vb. sorular yönelttiğimizde bizi hiç geri çevirmez, hemen yapardık.

O olmayacağını sonuç alamayacağımızı bilse bile mutlaka her önerimizi fikrimizi pratiğe döküp kendimiz görelim isterdi. Birlikteyken yapalım, bir gün yalnız olur ve denerseniz belki kötü sonuçlar doğurabilir derdi. Yanlışlar ve hataların da güzel bir öğretmen olduğunu ondan öğrendik.

Rojava’da yaz çok kavurucudur. Herkes kendisine bir serinlik bulmaya çalışırken, Orhan yoldaş, günün serin saatlerinde politik çalışma yapar. En sıcak saatlerinde ise spor, eğitim ve emek yoğunluklu işler yapardı.

Onu ilk görenler birşey olacak diye korkar, ama tanıdıkça iradesi karşısında hayran kalırlardı. Herkesle ortaklaşabilecek kadar genişlikle bir yüreği, politik ve pratik bir derinliği vardı.

Cepheye ve hamlelere gidişlerimiz için örgütlediğimiz toplantılarda, Orhan Yoldaş ilk önce kendisini önerirdi. O’nda yapamam edemem sözcükleri yoktu. Sadece yapmanın koşulları yaratacak zamana ve hazırlığa ihtiyacı vardı, o kadar.

DAİŞ’in Enternasyonal tabura yönelik saldırısında orada olan yoldaşların hepsi bir tek Orhan yoldaşı anlatırlar. Düşmana yönelik etkili darbelerini, mevzi mevzi dolaşarak yoldaşların durumunu sormasını, moral motivasyon vermesini, coşkusunu, fedakarlığını.

O saldırıda çetenin attığı roketlerle noktanın içinde yangın çıkmış, tüm yoldaşlar çatıda konumlanmıştı. Yunanlı bir yoldaşın bulunduğu mevzi çıkan yangının etkisiyle dumanlar içinde kalmış, nefes alınacak bir koşul da kalmadığı için mevzisini değiştirmek zorunda kalmıştı.

Önemli bir mevzi olduğu için Orhan Yoldaş her şeye rağmen o mevzide gidip, ordan çatışmaya devam etmişti. Sonradan konuştuğumuz Yunanlı yoldaş, Orhan yoldaşın bu pratiğinden çok etkilendiğini ve utandığını söylemişti. Bundan sonraki çatışmalarda O’nun olmazlar karşısındaki iradesini örnek alacağını söyledi.

“Gerçek komutan, komutan yetiştirendir”

Orhan yoldaş, eylem ve eğitim malzemelerimizi çok büyük oranda düşmandan karşılardı. Düşmanın kullandığı patlamayan el bombaları, havan, tank mermisi, roket ve mayın gibi askeri malzemeleri toplar, açıp yeniden kullanılacak duruma getirirdi.

Bunu yapmak çoğunlukla tehlikelidir, ancak Orhan yoldaşın derin askeri bilgisi ve yetenekleri tüm bunları boşa düşürürdü. Bazen hiç görmediği bir silah modelini, bir mayın devresini eline aldığında onu kavraması çok kısa sürerdi.

Orhan Yoldaşın yetiştirdiği birçok yoldaş hızlı bir şekilde uzmanlaşıyor ve komutanlaşıyordu. “Gerçek komutan, komutan yetiştirendir” sözünü dokunduğu her bir yoldaşta pratikleştiriyordu.

Düşmanla arasına çizdiği net çizgi dışında, kimseyle arasına fark koymuyordu. Ne bir yaş, ne konum, ne deneyim hiyerarşisi, hiçbir şey. Yaşını fiziksel görüntüsü dışında hiçbir şekilde göstermiyordu. Engin tarihi, politik, askeri bilgisini ise yaşamından, duruşundan öğrettiklerinden çıkarıyorduk. Belki bunu anlamak ya da buna inanmak çok zor O’nu tanımayanlar için ama bir an olsun durmadı, düşünmedi, arkasına bakmadı.

Her anını devrime partisine yoldaşlarına halka hizmetle geçirdi. Mehmet yoldaş (Ulaş Bayraktaroğlu) O’nu insanüstü bir varlık olarak değerlendirirdi. O’na bir lakap da takmıştı hatta: “Orhanus”. Sürekli birbirlerini ziyaret eder, öğrendikleri herşeyi birbirlerine aktarırlardı. Mehmet Yoldaş bazen ziyarete geldiğinde, elinde bir havanla, mayınla “Bak Orhan Yoldaş sana ne hediye getirdim” derdi. Onların ilişkileri biz savaşçıların yoldaşlık ilişkilerinin gelişmesinde de çok büyük rol oynadı.

Orhan Yoldaş, yaşayan parti tarihimiz, ruhumuzdur. Partimizin yaşına yakın bir nücadele tarihine sahip olan Orhan Yoldaş, her atılımımızın öncüsü konumundadır.

Partiyi, bir insana bir yanlış anlayışa, bir hizibe, bir darbeye bırakmamış, bunlar yüzünden tek bir an geri atmamıştır. O, Önder Kaypakkaya yoldaşın, şehitlerin partisine tutunarak dimdik ayakta durmayı başardı.

Yaşatılmaya çalışılan, partimize ve devrime olan güvensizliği yerle bir etti. Bir savaş partisi olarak bir TKP/ML’li bir TİKKO Komutanı nasıl olur onu gösterdi.

Partimiz TKP/ML, önderiyle, şehitleriyle, bir kahramanlar partisidir. Orhan Yoldaşla birlikte inancımızı umudumuzu yeniden tazeleyelim yoldaşlar, TKP/ML 45 yıldır dimdik ayakta.

Rojava’dan bir kadın Partizan” 

39813

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Sayfalar