Pazartesi Mayıs 20, 2024

‘Şengal ve Kobanê‘de Yükselen Direniş Ruhuyla Gençlik Festivalimizi Sahiplenelim, Direnişe Ortak olalım!!

Yeni Demokratik Gençlik (YDG) Kobanê’de gelişen direnişe ve 24. Gençlik Kültür Sanat Festivaline dair bir açıklama yayınladı. Gençlik Kültür Sanat Festivalin’de elde edilecek gelirin bir kısmının Kobanê direnişine aktarılacağı belirtilen açıklamada, Festivalin daha yüksek seviyede sahiplenilmesi için çağrıda bulundu.Yapılan çağrınan tam metni ise şöyle;
 

Şengal ve Kobanê‘de Yükselen Direniş Ruhuyla Gençlik Festivalimizi Sahiplenelim, Direnişe Ortak olalım!!

DAİŞ çeteleri Kobnê’de katliam, talan ve vahşet için saldırılarını yoğunlaştırırken, Kobnê halkı da insanlık onuru için direnmeye devam ediyor. 32 Gündür direnen YPG/YPJ güçleri ile yurtsever halkın ve tüm Kürdistan halkının ortak direnişi, Dünya ezilen halklarına ve halk gençliğine direnişi öğretiyor, direnişin yolunu gösteriyor. Örgütlü mücadelenin zorunluluğunu, zorun zorla karşılık blacağınının mesajını veriyor. Emperyalizmin barbarlaştığı saldırılar boyunca, halkın silahlanarak karşı koyması bir zorunlluk olarak gerçekliğini bir kez daha göstermiştir. Rojava’da ortaya çıkan devrim süreci, bedeller üzerinden yükselmeye devam ediyor. Şengal’de soykırıma uğrayan Ezidi halkımız, iki yıldan fazla bir süredir (IŞ)İD barbarlığına karşı kahramanca gögüs gögüse dövüşürken düşen YPG/YPJ şehitleri, Kobanê şehitleri, direnişe güç katan yurtsever ve devrimci şehitleri ile Rojava devrimi bedel ödüyor, haklı ve meşru direnişini sürdürmeye devam ediyor.

(IŞ)İD, Emperyalist sistemin barbar yüzüdür. Derme çatma olarak kısa bir sürede geliştirilen bu örgütün arkasında emperyalistlerin kendisi vardır. Emperyalistlerin ve uşaklarının ulusal, etnik ve dini çelişkileri kullanarak yıllardır beslediği (IŞ)İD barbar çetesi, onların müdahalesi ile ortadan karkacak bir örgüt değildir. Barbarlığı ortadan kaldıracak olan ezilen halkların ortak direnişi, örgütlü mücadelesi olacaktır. Ezilen halkların emperyalistlerin silah yardımına ihtiyacı yoktur.

Bundan dolayıdır ki, ezilenlerin birlikte mücadelesini örgütlemek ve Kobanê direnişine sahip çıkmak için tüm gücümüzle Avrupa’da harekete geçmeliyiz. Nasıl ki Kobanê ve Şengal’de direniş birlikleri gögüs gögüse çarpışıyorsa, bizlerde yaşadığımız alanlarda bu mücadelenin birer parçası olduğumuzu bilmek zorundayız. Her alanda kaşı devrmci güçlerin saldırılarını boşa çıkarmak, bu saldırılara karşı barikat olmak gerekmektedir. DAİŞ çeteleri sadece Kürdistan, Irak ve Suriye’de değil, bir çok alanda halka korku salmak için devrimci demokrat kesime gözdağı verme uğraşındadır. Başta Strazburg, Hamburg ve İstanbul olmak üzere bir çok alanda gerçekleşen saldırıların amacı korku salmaktır. Ancak emperyalistler, uşakları ve gericiler bilmelidirler ki, ezen ezilen çelişkisi olduğu müddetçe, ezilenlerin haklı mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz. Bizi bundan hiçbir güç vazgeçiremeyecektir.

Avrupa alanında gençliğin DAİŞ çetelerine katılmaları bizlere önemli görevlerimizi tekradan hatırlatmaktadır. Empeyalist kapitalist sistem özellikle göçmen gençliği baskılamakta, ayrımcı politikalara tabi tutmakta, ırkçılığa maruz bırakmaktadır. Aynı sistem, kendisine öfke dolan gençliği yine kendi projeleri ile sömürge ve yarı sömürge ülkelerde gericiliğin ve faşizmin elinde halka karşı bir silah olarak kllanmaktadırlar. Bu politika bize yabancı deildir. Teşhir etmemiz gereken en önemli politika bu olacaktır. Emperyalizm, yozlaştırma ile başaramadığını, DAİŞ gibi çeteler eliyle hayata geçirmektedir.

Emperyalist saldırganlığa karşı önemli bir mevzimiz olan 24. Gençlik Kültür ve Sanat Festivalimizi bu görev bilinci ile ele alıyoruz. 15 Kasım’da gerçekleştireceğimiz Festivalimizde devrimci Sanatçı Yılmaz Güney anılacak ve Kobanê direnişi gündemleştirilecektir. Ayrıca elde edilecek maddi gelirin bir kısmı Kobanê halkına gönderilecektir.

Festivalimiz, 24 yıllık geçmişimiz boyunca belkide en önemli sürecini yaşamaktadır. Festivalimizi sahiplenmek demek ezilen tüm kesimlerin direnişilerini sahiplenmek demek olacaktır. Başta YDG’liler olmak üzere tüm anti-faşist, anti-emperyalist gençliği festivalimizi sahiplenmeye çağırıyoruz.

Kobanê Direnişinden aldığımız güçle sokaklara!

Festivalimize Güç katalım, Direnişi Geliştirelim!

Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

Yaşasın Yeni Demokratik Gençlik Mücadelemiz!

Birlik-Mücadele-Zafer!

YENİ DEMOKRATİK GENÇLİK’


77851

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

MAHŞERİN DÖRT ATLISI: BOLSONARO, TRUMP, ORBÁN, ERDOĞAN[*]

 

“Faşizm tarihte statik ya da sabit bir moment değildir ve

aldığı biçimlerin daha önceki tarihsel modelleri taklit etmesi gerekmez.

O, bir dizi ‘devindirici tutku’yla tanımlanan bir siyasal davranış biçimidir.

Bunlar arasında demokrasiye açık saldırı, güçlü adam özlemi,

insan zaaflarına duyulan nefret, aşırı erillik takıntısı,

saldırgan militarizm, ulusal büyüklük iddiası, kadınlara… aydınlara yönelik küçümseme…

MLPD Merkez Komitesi'nin basın açıklaması:

Alman Federal Yüksek Mahkeme'sinin (BGH),  'Münih Komünist Davası'nda temyiz başvurusunu reddetmesi üzerine, MLPD Merkez Komitesi kamuoyuna bir açıklama yaptı.

Faşist Diktatörlük Örgütlü Yığınların Gücüyle Yıkılır

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışmak tüm ilerici-devrimci ve anti-faşist güçlerin görevidir.

Çünkü bu sonuçları ortaya çıkaran nedenler doğru analiz edilmezse, geniş yığınların beyinlerini uyuşturan, düşünüş ve hareket tarzını sakatlayan gericiliğe, ırkçılığa-faşizme, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede doğru politikalar belirlenemez.

Elbette ki bu geniş bir konu ve bu makalenin kapsamını aşar. Dolayısıyla burada bazı ana noktalar üzerinde duracağız. Ve işe, araştırmaya dayalı bazı gerçeklere işaret ederek başlayacağız.

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" (Tamer Dursun)

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

Yoldaş, can, heval, dost, arkadaş, tanıdık...

Yok.

Olmadı.

Sayfalar