Salı Mayıs 21, 2024

Şengal'e saldırı

Cumhurun başı RTE 7 haziran seçimlerinde sandıkta almış olduğu yenilgiyi nasıl ki kendi lehine çevirmek için Kürtlere yönelik bir saldırı politikasıyla yasama geçirmek istedi ve bu politikada kendince başarılı olduğunu gördüyse şimdi de 9 nisanda Anayasa referandumunda -yaptığı tüm yolsuzluklara,hırsızlıklara rağmen-aldığı yenilgiyi tersine çevirmek,meşruluğu tartışmalı referandumun dikkatini savaşa çekerek,kendisine manevra alan sağlamak için bu kez de dışarıdaki Kürtlere yönelik saldırı politikasını yaşama geçirdi.

Bu kez KDP işbirliğiyle Kürdistan a ve Şengal e bir saldırı düzenledi.Hem de 102 yıl önce Ermeni Soykırımını gerçekleştirdiği bir günde bu saldırı hayata geçirilmiş oldu.T:C. nin 26 savaş uçağıyla gerçekleştirdiği bu saldırıda YPG ve Peşmerge güçlerinin kayıplarının yaşandığı bu saldırıda sivil alanlar da bombalanmıştır.Radyo istasyonları yerle bir edilmiştir.20 YPG savaşçısı ve 6 peşmerge hayatını kaybetmiş,çok sayıda yaralı da vardır.

T.C. devletinin kuruluşunda bu yana tek dil,tek bayrak,tek devlet p0litikası doğrultusunda Kürt ülüşuna ve azınlık milliyetlere yönelik düşmanlık politikasını bilmeyen yoktur.Özellikle de T.C. ni n 80 li yıllardan sonra Kürtlere yönelik imha ve inkar politikası tavan yapmış durumdadır.

Suriye de Esad yönetimine yönelik başkaldırıdan sonra başlayan vekalet savaşları sırasında Suriye nin kuzeyinde T.C.sınırında yaşayan Kürtlerin Esad rejimine başkalldirarak özerklik ilan etmelerin i RTE ve sürekasihiçbir zaman kabullenemedi.Kürtlerin Batı Kürdistan da elde ettikleri bu statü Türkiyedeki Kürtleri de etkilemesinden korkan T.C.buraya yönelik hepdüşmanca davrandı.Buraya yönelik İŞİD in saldırılarına hep destek sundu.İŞİD in Kobaniye saldırılarında RTE Kobanı için 'Kobanı düştü düşecek' demesini Kürtler hiç unutmadı.Kobanı nın İŞİD e karşı destansı direnişi ve bu savaştan büyük bir zaferle çıkması ardından kantonların oluşturulması T.C. yönetimi tarafından hep hasmane bir şekilde takip edildi.

Özellikle de Kürtlerin SDG-Suriye Demokratik Güçleri- ni oluşturup Menbiç ibir hafta içerisinde İŞİD in elinden alıp özgürleştirmesi ve burada yaşayan Kürtlerden,Araplardan,Türkmenlerden bir halk sistemi oluşturması T.C. nin hiç te hoşuna gitmedi.Ve arkasından da Koalisyon güçleriyle İŞİD in başkenti olan Rakka ya yürümesi ve birkaç hafta içerisinde kuşatmaya alması ve şehrin mahallelerine girmeye başlaması ve SDG olarak özgürleştirdikleri her köyde,kasabada halk meclislerini oluşturmaları T.C. nin kabulleneceği birşey değildir.

Bu alanda bulunan emperyalist güçlerin de kabulleneceği şeyler değil... Her ne kadar İŞİD e karşı savaşta kara gücü olarak büyük bir güç olarak emperyalistlerle birlikte Koalisyon güçleri içerisinde yer alsalar da kabul etmeleri zor olan bir gerçekliktir.T.C. nin Kürdistan a ve Şengal e hava saldırısı her ne kadar 'PKK örgütüne yönelik' denilse de burada amaçlananın Rakka da sıkışan İŞİD e nefes aldırmadan başka birşey olmadığını dünya alem biliyor.
Batı Kürdistan daki güçlerin SDG ile birlikte İŞİD in merkezi Rakka ya yönelik bir operasyonda yer aldıkları bir süreçte T.C. nin Batı Kürdistan a ve Şengal e saldırısı bu güçleri arkadan hançerlemekten başka birşey değildir.Koalisyon un kara güçlerinin omurgasını oluşturan Kurtlere YPG ye yönelik T.C. nin saldırısına karşı çıkması bundandır.

ABD askeri subaylarının Türk savaş uçakları tarafından hedef alınan YPG mevzilerini ziyaret ederek denetimde bulunması NATO ortağı olarak görülen Ankara nın uluslararası prestijini fena halde sarsmıştır.Bu politika da T.C.den daha fazla taviz koparmadan başka birşey değildir.
Diğer taraftan Ortadoğudaki zenginliklerin paylaşımda pay sahibi Rusya da RTE nin Suriye politikasına hiçbir şekilde güvenmeyen Putin İŞİD ve öteki islami örgütlerle mücadelede YPG ile kurduğu ittifakın etkisizleştirilmesine olanak tanımaz.

ABD ve Rusya nın müttefiki konumundaki olan YPG denetiminde olan bölgelerin istikrarsızlaştırılmasına karşı çok daha etkili askeri önlemlerin alınacağına önümüzdeki dönem tanık olacağız.Özellikle Anayasa referandumundan -RTE nin başkanlık hayallerinden-sonra savaş stratejisini süreklileştirmek isteyen Ankara nın esas hamlesi Kandil e yönelik bir kara operasyonu yapmak istediği görülüyor.Buna yönelik kapsamlı hazırlıklarn yapıldığı,sınır bölgesine tankların yığıldığı görülüyor.Bu operasyon için peşmergeden ,KDP den destek istendiği bilinmeyen birşey değil.Güney Kürdistandaki KDP nin dışındaki oluşumların -YNK,Goran Hareketi - buna karşı oldukları da bilinmeyen birşey değil.

RTE nin Suriye -EL BAB -bataklığından sonra bir de Irak -KANDİL -bataklığına askerleri sokması Hem Türkler hem de Kürtler açısından felaketle sonuçlanacak bir durumdan başka birşey değildir.Bu Kandil operasyonu çok sayıda yoksul halkın çocuklarının yaşamlarına malolacağı bilinmelidir.Çok açık değil mi? Buna karşı şimdiden savaş karşıtı sesler yükseltilmelidir, yürüyüşler,mitingler yapılmalı.

Başkanlık hayalleriyle yatıp kalkan RTE yakında ABD yi,başkan Donald Trump u ziyaret edecek.Görüşülecek konuların başında Suriye ve Kürtlerin olacağı çok açık.

Açık olmayan ABD ye ne pazarlanacak....

43793

Çetin Çetin

Çetin Çetin sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Çetin Çetin

Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.

Militana Mektuplar…(2)

Merhaba tekrardan…

Yanı başımızda sürüp giden çekişmeli hayatımızdan biriktirdiğimiz anlardan seslenebiliyoruz ancak. Sesimiz ulaşıyorsa korkmaya ve umutsuzluğa kapılmaya gerek yok, tohum mutlaka filizlenmeye yüz tutar.

Hayatımıza geri dönüp bir bakmaya ne dersin. Korkularımızın mı cesaretimizin mi baskın olduğunun muhasebesini yaptığımızda ne görürüz?

İnsan dediğimiz canlı varlık her ikisini birlikte yaşar diyalektiğin gereği olarak. Korkularımız, bastırılmış öfkelerin dışa vurumuna götürür bizi. Burada cesaret denilen olgu karşımıza çıkar.

Tanrıyı Ette Bulma

Demek... öyle...

Dolly...

Dolly...

Bastır etleri leyla.

Çevir mangalı leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Bir daha mı dünyaya geleceğiz leyla.

Ha... ki.... ko.... ko...

Ha... ki.... ko.... ko...

Koltuk sallanıyor... koltuk...

Dolly...

Dollyyy...

Nerdesin kız?

Seni gidi kopya koyun.

Nerdesin?

Korkma kız....

Robotları artı değer üretemi içerisinde saymadılar diye yünlü yoldaşlarımızı yiyecek halimiz yok ya...

Ha... ki.... ko.... ko

Ha... ki.... ko.... ko

Emperyalizm Belli Ülke ve Uluslara Mı Özgü?1

Emperyalizm,  kapitalizme özgü bir olaydır. Kapitalizm öncesi emperyalizm yoktu ve toplumlar kapitalizme geçtiğinde, önce serbest rekabetçi kapitalizmle ve peşinden, kapitalizmin gelişmesi ve uluslararası yönünün daha fazla öne çıkmasıyla emperyalizmle tanıştı.

Biz bize benzemeyiz! [ismail cem özkan]

Kemalist arkadaşlar bazı sosyalistlerin kendileri gibi hayata baktığını ve yorumladıklarını gördükçe, duydukça diyorlardır “biz sosyalistiz herhalde!”... Ama Marksizimi bilen, onun düşünce yöntemini içselleştirmiş biri asla Kemalist olamaz ve hayata Kemalist gibi bakamaz, çünkü durdukları nokta farklı. Kemalistler burjuva ve sermaye bakış açısından devleti kutsallaştırıp, onu yaşatmak için düşünce yöntemini çizer, sosyalist ya da Marksistler ise tam tersidir, devleti “sönümlendirecek” işçi devleti kurmayı, yani işçi sınıfı ve mazlumların bakış açısına sahiptir...

Örgütlenme, Özgürleşme Ve Devrimin Güncelliği[1]

 

 

“İnsanlara şunu söylüyoruz:

Yalancıların maskelerini kaldırın,

körlerin gözlerini açın!”[2]

 

Sürdürülemez kapitalist çılgınlık şahsında, “Cehennem boşalmış, şeytanların hepsi burada!”[3] betimlenmesindeki bir hâl-i pür melal ile yüzleşiyoruz.

Dört Duvar Arasında Direnenler Dışarıdakiler İçin İnat Etme Manifestosudur

Yıllardır Sosyal medyada zindanları gündemde tutmak için güncel zindan haberlerini dışarıya ulaştırıp tutsak aileleri ve zindan arasında köprü olma misyonu ile tanınan bir hesapsınız. “Rojevazindanan” ismi ile dikkatleri üzerinize çekiyorsunuz. Twitter, instagram ve Facebook gibi geniş kesimlerin kullandığı bu mecraların hepsinde aynı anda aynı haberleri paylaşmanız da ayrıca emek isteyen bir çalışma. Biz Kaypakkayahaber sitesi olarak kitlesel refleks ve duyarlılık yaratmaya çalışan bu hesapları daha da iyi tanımak babında bir röportajı gerçekleştirmek istiyoruz.

Zafer ve yenilgilerle dolu bir tarih! Yarım Asırlık Mücadele Yolumuzu Aydınlatıyor

Proletarya partisinin kuruluşunun ve mücadeleye atılışının 50. yılındayız. Bu süre içinde mücadelesini kesintisiz sürdüren proletarya partisi, onu var eden koşullar devam ettikçe kuşkusuz varlığını devam ettirecektir.

Sınıf bilinçli proletaryanın öncü müfrezesinin ülkemizdeki varlık nedenleri, sistemin çöküntü içine girdiği günümüz koşullarında kendisini çok daha yakıcı dayatır duruma gelmiştir. Ve elbette ki proletarya partisi üstlendiği tarihsel rolü yerine getirecektir. Çünkü onun mücadelesine yol gösteren sağlam temellere dayalı ideolojik-politik pusulası vardır.

Eski sloganlar bugüne hitap etmiyor…(İsmail Cem Özkan )

Eski sloganlar atılıyor, eskisi gibi heyecanlı değil, çünkü ortam ve zaman değişmişti, eski sloganların ruhu da çoktan bizi terk etmişti... İnat ile eskiden kalan sloganlar atılıyordu ama o sloganlar bugünün sorununa yanıt vermiyor, sadece eski arkadaşlara "biz ayaktayız, yok olmadık, gelin bir arada olalım!" çağrısıydı. Fakat çoktan ayrılmıştık, ruhen bir arada ama eskinin yaratılmış öyküleri de abartılarak anlatılırken gerçeklikten uzaklaşmış ve eskinin yeniden yaşayacağı iyimserlik dışında bir arada olacağımıza dair her hangi bir şey söz konusu değildi...

Siyaset Yapma Tarzımız ve Verili Koşulların Önemi Üzerine

 


   Son dönemlerde kurumlarımızın yaptığı konferanslarda, basın açıklamalarında `Verili koşullar` dan bahsediliyor. Verili koşullardan kasıt, somut koşulların somut tahlili.

Ölümsüz(ümüz)dür NÂZIM HİKMET[1]

Pişman değilim yaşadıklarımdan,

öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.[2]

 

“Ew çend giringî pê bide jiyana xwe ku di/ heftêyem de jî wek mînak çandina darzeytûnê bibe// Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,/ yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin,” dizelerinin hakkını bir komünist gibi yaşayarak verdi. Eylül 1961’in Doğu Berlin’indeki, “sözün kısası yoldaşlar/ bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da/ insanca yaşadım diyebilirim,” demeyi de sonuna kadar hak etti…

Sayfalar