Pazar Mayıs 12, 2024

ՇՆՈՐՀԱՒՈՐ ՆՈՐ ՏԱՐԻ ԵՒ Ս. ԾՆՈՒՆԴ

YENİ  YILINIZ  KUTLU  OLSUN

SERSALA  WE  PİROZ  BE  2016

Katliam,acı ve gözyaşı ile dolu bir yılı geride bırakırken 2015 Kara bir yıl olarak tarihe geçti.Ortadoğu coğrafyasından hiç eksik olmayan savaş rüzgarları ivmesini her geçen gün artarak yükselirken faturasını ezilen halklar çok ağır koşullarda ödemektedir.

Savaşlardan ve yoksulluktan kaçan insanlar kitleler halinde sığınacak toprak ararken,toplu ölümlere,trajedilere tanık olmaktayız.Ege Denizi'nin ölü denize dönüştüğü insan ve çocuk cesetlerinin karaya vurduğu 2015 yılında ,trajedinin kendisi Rojava'lı bir Kürt ailenin oğlu olan Alan Kurdi'nin sahile vurmuş cesedinde somutlaşmaktadır.

Aslında karaya vuran insanlık olurken,arkasından sahtekarca dökülen timsah gözyaşları ile sorumluluklarını gizleme gayretine insanlık şahit olmuştur.Zavallı yoksul düşmüş halkların üzerinden yürütülen iğrenç pazarlıklar gerçek yüzlerini ortaya sergilemiştir.

Emperyalist haydutlar Ortadoğu'nun yeniden şekillenme sürecinde İŞİD gibi insanlık düşmanı islamcı-faşist örgütlenmeler aracılığı ile kitleleri göçe zorlayıp,katliam ve soykırım tezgahlayarak,dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlemektedirler.

İŞİD'in Türkiye'de destekçisi Erdoğan ve AKP iktidarıdır.Askeri,lojistik destekleri ile içeride Kürt ulusal hareketini ezmek için kullanmakta dışarıda ise Türkiye'nin bölgesel çıkarları için hizmet etmektedir.

Kürt ulusu'nun en doğal hakkı olan kendi dilinde eğitim,kendi kendini yönetme hakkı cumhuriyet dönemi boyunca her zaman kanla bastırılmış inkar ve red  edilmiştir.Sahte çözüm süreci ile Kürt ulusu oyalanmış,sadece Erdoğan'ın kral olabilmesi için oyalama ve zaman kazanarak Kürt ulusal mücadelesini ezmek hedef alınmıştır.

Sözde Yeni Türkiye adı altında  yürütülen kampanyalarda kendi geçmişi ile yüzleşme cesaretini gösteremeyen Devlet,Soykırım ve katliamların hesabını vermeyerek bugün de aynı politikalarla olduğu gibi devam etmektedir.

Ermeni soykırımının 100.yılında Türkiye'den beklenilen Özür Dileme ,Tazminat talepleri Erdoğan tarafından reddedilerek Ermeni'ler ''sorumlu'' gösterilmiş,gerekirse bir daha aynısını yaparız mesajı verilmiştir.

İnsanlığa karşı işlenen suçlar konusunda Suçlarını sürekli inkar eden,suç işleme konusunda ısrar eden,kendi geçmişi ile yüzleşmeyen devlet aynı suçlarına bugün Kürdistan'da katliamlar serisi ile devam etmektedir.Katliamlar artık doruk noktasına ulaşmıştır.

Sadece son bir ay içerisinde elliye yakın çocuk ile yüzlerce insan savunmasız sokağa çıkma yasağı ile evlerinde kurşunlanarak öldürülmüşlerdir.En son olarak dedesi kucağında hastahaneye yetiştirilmek istenen Miray bebeğin dedesi kucağında nişancı tarafından infaz edilmesi artık sözün bittiği noktaya getirmiştir.

Bugüne kadar halkların haklı ve meşru mücadelesi karşısında hiç bir iktidar,hiç bir diktatör zafer kazanamamıştır.Ya ülkesini terk ederek kaçmış,ya da yargılanmaktan kurtulamamış,ya da intihar etmiş yok olmuşlardır.Erdoğan'ın sonu da böyle olacaktır.

Cezaevlerinde,hücrelerde tutuklu özgürlük savaşçıları,

İnsan hakları savunucuları,gazeteciler,yazarlar,

Dağ başlarında dolaşan Heval'ler,Kirve'ler,Fedai'ler,

Rojava'da özgürlük meşalesini tutuşturan rojava halkı,

Enternasyonal proletaryanın taburlarında savaşan özgürlük savaşçıları,

İnsanoğlu'nun onuru ve vicdanın sesi Almanya Cezaevlerinde tutuklu bulunan 10'lar (Onlar)

2016 'da  Hepinizin Yeni Yılı Kutlu Olsun.. 

46007

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

Sayfalar