Pazartesi Mayıs 13, 2024

ՇՆՈՐՀԱՒՈՐ ՆՈՐ ՏԱՐԻ ԵՒ Ս. ԾՆՈՒՆԴ

YENİ  YILINIZ  KUTLU  OLSUN

SERSALA  WE  PİROZ  BE  2016

Katliam,acı ve gözyaşı ile dolu bir yılı geride bırakırken 2015 Kara bir yıl olarak tarihe geçti.Ortadoğu coğrafyasından hiç eksik olmayan savaş rüzgarları ivmesini her geçen gün artarak yükselirken faturasını ezilen halklar çok ağır koşullarda ödemektedir.

Savaşlardan ve yoksulluktan kaçan insanlar kitleler halinde sığınacak toprak ararken,toplu ölümlere,trajedilere tanık olmaktayız.Ege Denizi'nin ölü denize dönüştüğü insan ve çocuk cesetlerinin karaya vurduğu 2015 yılında ,trajedinin kendisi Rojava'lı bir Kürt ailenin oğlu olan Alan Kurdi'nin sahile vurmuş cesedinde somutlaşmaktadır.

Aslında karaya vuran insanlık olurken,arkasından sahtekarca dökülen timsah gözyaşları ile sorumluluklarını gizleme gayretine insanlık şahit olmuştur.Zavallı yoksul düşmüş halkların üzerinden yürütülen iğrenç pazarlıklar gerçek yüzlerini ortaya sergilemiştir.

Emperyalist haydutlar Ortadoğu'nun yeniden şekillenme sürecinde İŞİD gibi insanlık düşmanı islamcı-faşist örgütlenmeler aracılığı ile kitleleri göçe zorlayıp,katliam ve soykırım tezgahlayarak,dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlemektedirler.

İŞİD'in Türkiye'de destekçisi Erdoğan ve AKP iktidarıdır.Askeri,lojistik destekleri ile içeride Kürt ulusal hareketini ezmek için kullanmakta dışarıda ise Türkiye'nin bölgesel çıkarları için hizmet etmektedir.

Kürt ulusu'nun en doğal hakkı olan kendi dilinde eğitim,kendi kendini yönetme hakkı cumhuriyet dönemi boyunca her zaman kanla bastırılmış inkar ve red  edilmiştir.Sahte çözüm süreci ile Kürt ulusu oyalanmış,sadece Erdoğan'ın kral olabilmesi için oyalama ve zaman kazanarak Kürt ulusal mücadelesini ezmek hedef alınmıştır.

Sözde Yeni Türkiye adı altında  yürütülen kampanyalarda kendi geçmişi ile yüzleşme cesaretini gösteremeyen Devlet,Soykırım ve katliamların hesabını vermeyerek bugün de aynı politikalarla olduğu gibi devam etmektedir.

Ermeni soykırımının 100.yılında Türkiye'den beklenilen Özür Dileme ,Tazminat talepleri Erdoğan tarafından reddedilerek Ermeni'ler ''sorumlu'' gösterilmiş,gerekirse bir daha aynısını yaparız mesajı verilmiştir.

İnsanlığa karşı işlenen suçlar konusunda Suçlarını sürekli inkar eden,suç işleme konusunda ısrar eden,kendi geçmişi ile yüzleşmeyen devlet aynı suçlarına bugün Kürdistan'da katliamlar serisi ile devam etmektedir.Katliamlar artık doruk noktasına ulaşmıştır.

Sadece son bir ay içerisinde elliye yakın çocuk ile yüzlerce insan savunmasız sokağa çıkma yasağı ile evlerinde kurşunlanarak öldürülmüşlerdir.En son olarak dedesi kucağında hastahaneye yetiştirilmek istenen Miray bebeğin dedesi kucağında nişancı tarafından infaz edilmesi artık sözün bittiği noktaya getirmiştir.

Bugüne kadar halkların haklı ve meşru mücadelesi karşısında hiç bir iktidar,hiç bir diktatör zafer kazanamamıştır.Ya ülkesini terk ederek kaçmış,ya da yargılanmaktan kurtulamamış,ya da intihar etmiş yok olmuşlardır.Erdoğan'ın sonu da böyle olacaktır.

Cezaevlerinde,hücrelerde tutuklu özgürlük savaşçıları,

İnsan hakları savunucuları,gazeteciler,yazarlar,

Dağ başlarında dolaşan Heval'ler,Kirve'ler,Fedai'ler,

Rojava'da özgürlük meşalesini tutuşturan rojava halkı,

Enternasyonal proletaryanın taburlarında savaşan özgürlük savaşçıları,

İnsanoğlu'nun onuru ve vicdanın sesi Almanya Cezaevlerinde tutuklu bulunan 10'lar (Onlar)

2016 'da  Hepinizin Yeni Yılı Kutlu Olsun.. 

46017

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

Sayfalar