Pazar Mayıs 19, 2024

TKP/ML Dersim Parti Komitesi

 

“Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz! 12’ler savaş ve mücadele gerekçemizdir!"

24-28 Kasım 2016 tarihlerinde faşist TC devleti ordu güçleriyle, partimize bağlı ordu güçleri arasında yaşanan çatışmalarda 12 yoldaşımızı, 12 Halk Savaşçısını ölümsüzlüğe uğurladık. Parti tarihimiz açısından değerlendirildiğinde en ağır askeri kayıplarımızdan olan bu gerçeklik, kendi içinde, ülkemizdeki sınıf mücadelesinin, Halk Savaşının somut tezahürüdür.

Partimiz ve onun önderliğindeki halk ordusu, iktidar ve savaş kararlılığını sürdürdüğü müddetçe, bu türden kayıplarımızın olması anlaşılırdır. Çünkü ülkemizdeki sınıf mücadelesi ve savaş gerçekliği bunu koşullamaktadır. Unutmamak gerekir ki faşist TC devletinin halkımıza yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda ve dayattığı yaşam koşullarında, her gün onlarca insanımız katledilmektedir.

Bu gerçekliğin farkında olan ve ülkemizdeki sınıf mücadelesinin yasalarından hareket eden partimiz, bunun gereklerine göre davranmış, “imparatoru bin kılıç darbesiyle alaşağı etme”ye cüret etmiş, sarayları yerle bir etmeye yönelmiştir. Bu objektif gerçekliğin, cüretin ve yönelimin doğal sonucu, son olarak 12 yoldaşımızı, mücadele ve savaş kararlılığımızın şahidi olarak ölümsüzlüğe uğurlamak olmuştur.

Türk, Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve mezheplerden Türkiye halkının, halk demokrasisi, özgürlük, bağımsızlık ve daha iyi bir yaşam hakkı için gösterdiğimiz bu şahitlik; ne ilktir ne de son olacaktır. Partimiz ve ona bağlı savaşan ordu güçlerimiz bu irade beyanını bir kez daha yapmaktadır.

İçinden geçtiğimiz süreç emperyalistlerin dünya halklarına, Türk hakim sınıflarının ise Türkiye halkına yönelik her türden saldırısını arttırdığı bir süreçtir. Türk hakim sınıfları, kendi içlerindeki iktidar dalaşını gerekçe göstererek, halkımıza yönelik, başta ekonomik olmak üzere, askeri, kültürel, toplumsal vb. vb. her alanda saldırganlığını arttırmış durumdadır. Kürt ulusuna yönelik askeri saldırganlık alabildiğine arttırılmış durumdadır. Şehirlerde insanlar dur ihtarlarına uymadığı ya da teslim olmadıkları gerekçesiyle çat kapı infaz edilmekte; devrimci ve demokratik kesimler başta olmak üzere, iktidara muhalif çevrelere yönelik gözaltı ve tutuklama saldırıları alabildiğince sürdürülmektedir. İşkence uygulamaları artık alenileşmiş, sosyal medyada açıkça servis edilmekte ve halka gözdağı verilmektedir. İşçi sınıfının grevleri yasaklanmakta ve kadınlar her gün birer ikişer katledilmeye devam etmektedir. Türk hakim sınıflarının doğaya ve çevreye yönelik saldırıları hız kesmeden sürdürülmektedir. Bütün bu toplam içinde Türkiye halkına parlamenter maskeli faşizm değil adeta askeri faşist cunta dönemi yaşatılmaktadır.

Buna rağmen halkımızın mücadelesi sürmektedir. Devrimci demokratik muhalefet faşizme boyun eğmemektedir. Kürt ulusal hareketi bütün güçleriyle faşizmin saldırılarına yanıt olmaktadır. Partimiz önderliğindeki halk ordusu savaşını sürdürmektedir. Nitekim tam da bu nedenle ordu güçlerimiz 24-28 Kasım 2016 tarihlerinde, Aliboğaz/Dersim’de faşizmin saldırısına maruz kalmıştır. Düşmanın savaş uçaklarıyla gerçekleştirdiği saldırılarda 9 yoldaşımız şehit düşmüş, akabinde düşmana yönelik halk ordusu gerillalarının gerçekleştirdiği saldırılarda toplamda 4 düşman askeri savaş dışı bırakılmış, bu çatışmalarda ise 3 yoldaşımız şehit düşmüştür.

Bu somut pratik, partimizin ve ona bağlı savaşan halk ordusu gerillalarının, halkın haklı ve meşru mücadelesinin doğal sonucudur. Partimiz Halk Savaşı içerisinde bu türden kayıplar vereceği gibi, zaferler de kazanacaktır. Nitekim düşman saldırısı sonucunda bir yandan yoldaşlarımızı kaybederken, diğer yandan ise düşmana saldırı ruhunu kuşanan ve düşmana kayıp verdiren bir gerçeklik de orta yerdedir. Bu devrimci direniş ve saldırı çizgisi, Munzurlar/Mercan’dan Dersim/Deşt’e oradan da Aliboğaz’a uzanan ve partimizin tarihi boyunca varolan bir çizgidir.

Partimiz halka verdiği sözün takipçisi ve uygulayıcısı olduğunu Dersim/Aliboğaz şehitlerimizin şahitliğinde bir kez daha göstermiştir.

Bir kez daha beyan ediyoruz ki; faşizmin halka ve yoldaşlarımıza yönelik saldırılarını yanıtsız bırakmayacağız. Faşizmin döktüğü her damla kanın hesabını soracağız.

 

Halk Savaşçıları Ölümsüzdür!

Aliboğaz Şehitleri Ölümsüzdür!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu TİKKO, TMLGB!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maozim!

Haziran 2017

TKP/ML Dersim Parti Komitesi

 

Kaynak: www.partizan-online.net

38892

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Burjuvazinin Cumhuriyeti Kendini Tekrarlıyor

TC’nin dünü ile bugünü arasındaki benzerlikleri yeni kuşak bilmeyebilir, ama araştırırsa kolayca öğrenebilir. 

Rol çalanların postunu delmek ancak ileri atılım yaparak mümkün!

Yeni bir zaman dilimine eski çelişkilerle girildiğinin en somut kanıtı Reina’da meydana gelen saldırı ve sonrasında yapılan açıklamalar oldu. Saldırının üzerinden saatler geçmeden bilindik sorumlular(!) açıklandı: PKK, DAEŞ, PYD-YPG... Kokteyl örgüt kavramı artık her durumda, acil kurtuluş olarak devrede.

Tutsak Partizan Serda Göçer, Hasan Karakoç’u yazdı: “Bayrak yarışı bizimkisi...”

Güneş inzivaya çekilirken, yerini karanlığa bıraktı. Gün bitimi, yerine yarını bırakacağının habercisiyken, günün son işi olarak yastığa kafamı koymadan, zindan duvarına kimsenin görmediği sadece benim görebildiğim günün bitiminin ifadesi çentiği attım. Ve her gün yaptığım gibi bugün de bizden olanların/çalınanların hesabını tuttuğum listeye yenilerini ekledim.

Sevan Nisanyan'a özgürlük,Tutuklu gazetecilere özgürlük

2 Ocak 2014'den bu yana cezaevinde bulunan dilbilimci,yazar ve turizmci Sevan Nişanyan,ceza hukuku çiğnenerek,sadece savunmuş olduğu düşüncelerinden dolayı tutuklu bulunuyor.Soykırım tartışmalarında geleneksel türk tezlerini çürüten,aynı zamanda tarihçi kimliği ile tanıdığımız,siyasal islamın ipliğni pazara çıkaran,sözünü esirgemeden,bedeli her ne olursa olsun,ister ölüm,ister cezaevi çekinmeyen ve bu yüzden AKP hükümeti'nin linç kampanyaları ile karşılaşan Nişanyan en son tutuklanarak 16 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bir Beden İki Ruh

Komünizmi sosyalist örgülerden başka bir yerde arama.
- Doğru nedir, doğrunun cevabını kimbiliyor, doğruyu nerede bulacağım ?
- Her şey ortada kalkacak.
- Bazı ajitasyon sözler vardır pratikle çeliştiğini hissedersiniz.
- Aslında çelişmez. Her şey ortada kalkacak derken anlamsızlaştığını ( gereksizleştiğini ) ifade edersiniz.
- Anlamsızlaşmada ihtiyacı ortada kaldırdığı anlamına gelmez.

Kimse komünistleri suçlamasın

Komünizm, teorik ve pratik olarak burjuvazi için tehlikeli olmaya başladığından bu yana, burjuvazinin en büyük düşmanı komünistler olmuştur. Çünkü, burjuvazinin bütün çürümüşlüğünü, kokuşmuşluğunu ve büyük bir haksızlık üzerinde kendini var ettiğini ortaya koyan komünistlerdir.

Komünistler, sadece teorik-siyasi olarak burjuvaziye karşı olmakla kalmamış, pratik olarak da burjuvazinin karşısında yer alarak, onu yıkma ve yeni bir toplumsal sistem inşa etme başarısını göstermişlerdir. 17 Ekim 1917 Rus Devrimi bunun en gerçekçi örneklerinden biridir.

Kadro sorunu ve kadro politikası üzerine

“Örgütsüz bir halk silahsız bir orduya benzer” diyordu Mao yoldaş. Eğer bir halkın, sınıfın kendi örgütü, savaşımında ona öncülük edecek partisi yoksa hiçbir şeyi yok demektir. Zira örgütlenme ve örgüt bizim için dünyayı değiştirmek için gerekli olan araçtır. Sınıflar mücadelesinde birçok örgütlenme ve örgüt biçiminden bahsedebiliriz. Ancak proletaryanın tarih sahnesine çıkması ve kendisi için bir sınıf haline gelmeye başlamasıyla birlikte, kendisini kurtuluşa götürecek, kendi sınıf örgütünü de yaratmıştır. Proletaryanın sınıf örgütü ise komünist partidir.

İdeolojik görevlerimiz ve önemi

Toplumsal varlığımızın bir sonucu olarak ortaya çıkan düşüncelerimiz hayatımıza yön veren bir güce dönüştüğünde var olan kabul ya da ret iki seçenek olarak karşımıza çıkar. Üretim araçlarıyla olan ilişkimiz sınıfsal durumumuzu belirlerken; dünya görüşümüz veya ideolojik duruşumuz buna uygun bir şekillenme içine girer. Ancak sömürülenler cephesinde kendi için bir sınıf olmak ayrıca bir bilinçlenmeyi farkındalık sağlamayı gerektirir.

“Bir can daha çoğalacağız bu kış, gün olur devran döner ve umut yetişir”*

İbrahim Kaypakkaya, yoldaşlarıyla birlikte, partinin, ordunun ve aynı zamanda komünist gençlik örgütünün temellerini atarken tarihteki birçok benzerleri gibi “genç” bir önder sıfatı taşıyordu. Komünizm uğruna yürüttüğü mücadelede şehit düştüğünde, bu durumu değişmemişti. Nitekim kuruluşundan günümüze Proletarya Partisi’nin vermiş olduğu şehitlerin büyük çoğunluğu bu gerçekliğin “yaşatıcısı” oldular.

Tarzımız karakterimizdir! Doğru bir çalışma tarzı ortaya konmadan devrim örgütlenemez!

Birçok yoldaşımız hala kaba ve dikkatsiz bir çalışma tarzına sahiptir, meseleleri tam olarak anlama çabasında değildirler ve hatta alt kademelerdeki durumdan bütünüyle habersiz olabilirler: ama gene de çalışmaların yönetilmesinden onlar sorumludur. Bu son derece tehlikeli bir durumdur. (…) toplumdaki sınıfların bugünkü durumları hakkında gerçekten somut bir bilgi olmadan iyi bir önderlik de olamaz.” (Mao: 1992, 13.)

Giriş

İdeoloji-Politika-Örgüt

Çok sık kullanılan, fakat “ne”liklerine dair ortak fikirlerin az olduğu kavramları temel alan bir konuya giriş yapacağız. Çok geniş kapsamlı bir başlıktan bahsediyoruz. Her bir kavramı ayrıntılı inceleyip, diğerleriyle bağını koyabilmek ve aynı zamanda güncel/somut örneklerle işleyebilmek, dergimiz sayfalarını aşan bir ürünü gerektiriyor. Böyle bir çalışmayı zorunlu gördüğümüzü belirterek başlayalım.

Sayfalar