Cuma Mayıs 3, 2024

TKP/ML Enternasyonal Büronun açıklaması:Tüm Kardeş Parti ve Örgütlere

Partimize bağlı Halk Ordusu TİKKO (Türkiye İşçi Köylü Ordusu) gerillalarıyla faşist Türk Ordusu arasında Dersim'in Aliboğazı alanında 23 Kasım 2016 tarihinde başlayan ve 28 Kasım 2016 tarihine kadar süren çatışmada 8 yoldaşımız şehit verilmiştir. 6 gün süren çatışmada yitirdiğimiz halk savaşçıları; Ersin Erel, Hasan Karakoç, Murat Mut, Alican Bulut, Samet Tosun ve kimlikleri tespit edilemeyen 3 yoldaşımız kahramanca çarpışarak güneşe uğurlanmışlardır. Faşist Türk Ordusundan iki askerin saf dışı bırakıldığı çatışmada, beyaz ordu kayıplarının daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Zira, her zaman olduğu gibi Türk devletinin kayıplarını gizlediği bilinmektedir.

Türk devletinin yüzlerce askerinin ve özel komando birliğinin katıldığı, her türlü silah ve askeri aracın kullanıldığı bu çatışmada, TİKKO savaşçıları 6 gün boyunca faşist ordu güçlerini alana sokmayarak çatışmayı sürdürmeyi başarmışlardır.

Yoldaşlarımızın alınan cenazelerinde oluşan yanıklar ve bazı yoldaşlarımızın yandıkları için tanınmaz bir durumda olmaları, Türk devletinin çatışmada kimyasal silah kullandığını göstermektedir. Özel bir otopsi yapılmasına izin vermeyen Türk devleti, şehitlerimizin yakınlarını ve ailelerini tehdit ederek yaptığı katliamın üstünü örtmektedir.

Faşist Türk devleti ölülerimizden bile korkuyor. Katledilen devrimci ve yurtseverleri mezarlarında dahi rahat bırakmayan faşist diktatörlük; 13 Mayıs 1980 tarihinde Elazığ'ın Karakocan ilçesinde polisle girdiği çatışmada şehit düşen partimiz kadrolarından Armenak Bakırcıyan yoldaşımızın anıt mezarı Dersim valiliğinin aldığı bir kararla yıkılmıştır. Ermeni soykırımının 100. yılında yapılan bu anıt mezara dahi tahammüllü kalmayan Türk devletinin bu alçakça saldırıyla verdiği bir diğer mesajda Ermeni düşmanlığıdır. Aynı alçakça saldırıları katledilen PKK gerillalarının mezarlarına karşı da yapan Türk devleti yüzlerce mezarı yıkarak, Kürtlere ölülerinizi bile rahat bırakmayacağız mesajı verilmektedir.

Türkiye'de Kürt ulusal mücadelesi ve sınıfsal mücadelenin giderek ivme kazanması egemen sınıfları her geçen gün daha da korkutmaktadır. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerici Fethullah Gülen kliği tarafından yapılan Darbe Girişiminin başarısız olmasını kendi lehine çeviren AKP hükümeti, ''Gülencilere karşı mücadele ediyorum'' kisvesiyle, Kürtlere, devrimcilere ve ilericilere saldırılarını artırmış bulunuyor. Binlerce ilerici ve demokratın işten çıkarıldığı, yüzlece çalışan kamu emekçisinin ve 150 yakın gazetecinin tutuklanıp cezaevlerine konulmasıyla saldırlarını her geçen gün daha da artıran faşist diktatörlük, HDP (Halkların Demokrasi Partisi) Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ı tutuklayarak, topluma, 'her an herkesi tutuklarım' mesajı vermiştir. Kürt düşmanlığıyla bilinen AKP, faşist Türk devletinin geleneklesci devlet politikasını harfiyen uygulayarak saldırlarını devam ettiriyor. Suriye'de Rojova devriminden bu yana, Kürtlerin burada kazandığı statüyü bir türlü hazmedemeyen Türk devleti, Cerablus işgaliyle Suriye'de Rojovaya girme palanları suya düştüğü için, ülke içinde Kürtlere karşı milliyetçi duyguları kabartarak, denetimindeki gerici kitleleri Kürtlere karşı kışkırtarak, iktidarını sürdürmeye çalışmaktadır.

AKP'nın tek adamla diktatörlüğü daha da güçlendirme planları, başkanlık siteminin hayata geçirilmesi hamlesi, faşist ve ırkçı MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) ortaklığıyla sürdürülerek tamamlanmak isteniyor. Türk burjuvazisinin 15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana uzlaşarak başlattığı saldırı OHAL (Olağan Üstü Hal) yürürlüğe girmesiyle iyice artmıştır.

Ancak tüm bu çabalar nafile!.. Faşist diktatörlük, yükselen halk muhalefetini ve Kürt ulusal mücadelesini artık durduramayacaktır. Ağababaları emperyalistlerden aldıkları destekte Türk devletini çöküşten kurtaramayacaktır.

Kürt ulusal hareketi, devrimci hareketin ve Komünistlerin bu dönemde eylem birliklerine çok daha önem vererek faşizme karşı mücadeleyi ileriye taşıyarak yeni mevziler kazanabilirler. Ezilen Kürt ulusuna, emekçilere ve işçi sınıfına umut olmanın bir yolu da budur.

Hemen yanı başımızda Suriye, Libya ve Irak'ta devam eden savaşta yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın yerlerinden olduğu günümüzde, anti-emperyalist mücadelenin önemi tamda bu gerçeklerde saklıdır. Partimiz, Rojova da oluşturulan enternasyonal taburda yerini alarak bu tarihsel görevin yerine getirilmesi için sorumluluk almış bulunuyor. Partimiz, Türkiye'de Demokratik Halk Devriminin gerçekleştirmek için savaşı daha da boyutlandırmaya kararlıdır.

DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!

23 KASIM 2016 TARİHİNDE TİKKO GERİLLALARININ DÜŞMANLA GİRDİKLERİ ÇATIŞMA PARTİMİZ MÜCADELE TARİHİNE YAZILMIŞ YENİ BİR DESTANDIR!

YAŞASIN HALK SAVAŞI!

KAHROSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!

TKP/ML -EB 10 Aralık 2016 

47224

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…

İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)

Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)

Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”

Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!

Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.

Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Sayfalar