Pazartesi Nisan 29, 2024

TKP/ML- TIKKO gerillaları “Daha fazlasını yapabilmek için çabalayacağız”

Daha önce e-posta yoluyla elimize ulaşan bir haberi sizinle paylaşmış ve bu haberlerden birinde Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’ya bağlı gerillaların 19 Mayıs günü Dersim’de yol kesme eylemi gerçekleştirdiğini aktarmıştık.

Yine elimize e-posta yoluyla ulaşan bir haberde bu yol kesme eylemini gerçekleştiren gerillalarla bir söyleşi gerçekleştirilmiştir. Biz de bu söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz:

 

19 Mayıs günü gerçekleştirilen yol kesme eylemine dair TKP/ML TİKKO gerillalarının duygu ve düşünceleri:

- 18 Mayıs ile ilgili bir süreç işlettiniz. Süreçte neler yaptınız?

Münire: Doğru kampanya tarzı bir çalışma yaptık. İlk olarak, DBK’nin bildirilerini köylerde dağıttık. Köylülerle buna dair sohbetler ettik. Olumluydu genel olarak. İki ayrı yere pankartlarımızı astık. Biri Hozat-Merkez yoluna, diğeri Ovacık-Merkez yoluna asıldı. Ana Fatma Ziyareti’ne asılan pankart Merkez’e yakın olması açısından olumluydu.

Bunlar dışında Hozat-Merkez yolunda yol kesme eylemi gerçekleştirdik. Yolu 1 saat tuttuktan sonra bıraktık. Kitleye bildirilerimizi dağıttık. Kısa bir anma yaptıktan sonra eylemi sonlandırdık. Süreç böyleydi esasta.

- Yol kesme eylemini ilk kez gerçekleştirdiniz. Duygu ve düşüncelerinizi biraz anlatabilir misiniz?

Münire: Doğru ilk kez gerçekleştirdik. Heyecan verici bir eylemdi. Yolu 19 Mayıs günü saat 15.15 sıralarında kestik. Kitleyi pankartımızın olduğu alana topladık. Soma, Ulusal Sorun ve 18 Mayıs ile ilgili genel A/P yapıldı. Ardından kitleyle sohbet ettik. Gerçekten güzel bir eylemdi. Halkın bizi sahiplenmesi sloganlarımıza eşlik etmesi, bildirilerimizi alkışlarla selamlaması hepimizi çok etkiledi. Hepsi partimizin bölgede kanla, canla ödediği ve ödettiği bedellerin bize mirasıdır.

İbrahim yoldaşın böyle sahiplenilmesi çok gurur verici. Eylemi ilk kez yapıyor oluşumuz da ayrı bir heyecan kattı. Eylemde bulunan gerillalardan biri olmak bence şanstı. A/P görevi bana verilmişti. Bir kadın olarak böyle bir görevi almak bana çok şey kattı. Kitle de olumlu etkilendi (özellikle kadınlar). Partimiz militanı olmanın ve böylesi saygı durulan- sahiplenilen önderimizin ardılı olmanın ağırlığı farklı duygular yaşattı bize gerçekten.

Halkımıza ve Partimize olan güvenimiz tazelendi bir kez daha.

Muharrem: Gerilla alanında atılan her adım önümüze yeni görevler koyuyor. Dün belli sebeplerden dolayı eylemler yapamazken bugün önümüze koyduğumuz görevleri ufak tefek eksiklikler çıksa da yapabiliyoruz. Bu eylemi de ilk kez yapıyor oluşumuzun acemiliği ve olanaklarımızın sınırlılığı eylemi yapmamızın önünde engel olamadı.

Pankart yapımından, arazi keşfimize, savunma hattımızdan geriş çekilmeye kadar kolektif çalışma tarzıyla hatalarımızı en aza indirmeye çalıştık. Eylemin 18 Mayıs olması ve yol kesmeyi ilk kez yapıyor oluşumuz ayrı bir heyecan kattı. Bu eylem bize deneyim açısından çok şey kattı.

Nergiz: Eylem heyecan vericiydi. Eyleme yeni bir gerilla olarak katıldığım için ayrı bir duyguda vardı. Ben savunma da görev almıştım. Gelecek düşmana sıkacaktım yani. Silahımı kullanacak olmamda heyecan katıyordu. Kitlenin partimizi sahiplenişi çok etkiledi bizi. Alkış seslerini duyunca epey duygulandık.

 

“Gerilla olmak hepimize çok büyük yük yüklüyor”

- Kitlenin tepkisi sizi epey etkilemiş. Neler hissetiniz?

- Ben yol hattında savunmadaydım. Acaba halk bizi nasıl karşılayacak merakı vardı. İlk araç geçtiğinde içimi ısıtan bir gülümsemeyle karşılaştım. O gülüş heyecanımı aza indirdi. Her gelen TİKKO gerillası olduğumuzu öğrenince daha sıcak davrandı. Yoksul halkımız elinde ne varsa bize ikram etti. Anaların sıcaklığı dikkat çekiciydi.

Bazı kadınlar A/P yapan kadın yoldaşı dinliyor, bir yandan da zembul topluyordu. Benim durduğum yerden kitle gözükmüyordu fakat sesleri geliyordu. Sloganlara eşlik etmeleri, bildiriyi alkışlamaları bende tarif edilmez bir duygu yarattı. Tüylerim diken diken oldu. Yolu trafiğe açtıktan sonra her geçen aracın selam vermesi güzel bir duyguydu.

Münire: Elbette etkilenmemek mümkün değildir. Sarılanlar, tebrik edenler, ellerinde ne varsa vermeye çalışanlar. Özellikle kadınların bizi görünce gözleri parladı. Kadınların yaklaşımları çok daha ileriydi. Eylemde kadın yoldaşların oluşu da onları etkiledi. Onlar kadar biz de etkilendik. Dersim halkının Partimize ve İbrahim yoldaşa karşı beslediği sevgiyi bir kez daha gördük. O görüntüler bize “bu halktan bir şey olmaz” diyen küçük burjuva anlayışlara karşı neden diri olmamız gerektiğini çok iyi anlatıyordu bence.

Nergiz: Ben de yoldaşlar gibi çok etkilendim ve heyecanlandım. Halkımızın bu tepkisinden sonra görevimizin be kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm.

- Eylemde Soma işçilerini andınız. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?

 Munire: Soma katliamı canımızı yakan bir olay oldu. Eylemde onları da anmamak eksiklik olurdu. Bu yüzden andık. Her şey ortada aslında açık bir katliam bu! Bu durumu utanmadan savunma acizliğine düşen AKP iktidarının köşeye sıkışmışlığı da ortada söyleyecek şey hesabın sorulacağına dair sözümüzdür. Devlet saldırılarını sürekli arttırıyor. Bu saldırıları halkımızla birlikte göğüsleyip devleti yerle bir edeceğiz. Buna inancımız tam! Bunun için savaşıyoruz/savaşacağız.

- Ekleyecek bir şeyiniz var mı?

Münire: Attığımız her adım bir şeyler yaratıyor. Artı olarak ekleniyor hanemize. Dersim’deki uzun yokluğumuzun sonrası, Karadeniz süreci sonrası buralara gelebilmek çok güzel. Verilen emeklerin sonucudur. Bunda özellikle Beşlerin rolünü göz ardı etmemek gerekiyor. Ancak şunu biliyoruz ki; hızımız yeterli değil. Sınıf mücadelesi gittikçe ivmeleniyor. Çok daha hızlı hareket etmeliyiz. Bütün çabalarımızda buna yönelik zaten.

Nergiz: Böylesi bir süreçte partimiz saflarında bir gerilla olmak hepimize çok büyük yükler yüklüyor. Bunun bilincinde olarak hareket etmeye çalışıyoruz. Eylemimizi de bu bilinçle yaptık. Daha fazlasını yapabilmek için çabalayacağız.

 

97714

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

Sayfalar