Cumartesi Mayıs 4, 2024

Tüm Türkiye Diyarbakır Cezaevidir

Kürt işçilerine, halkına ve gençlerine saldırmak Türkiye’de normal hale getirilmiş. Kürtlere parya ve birçok ülkede görüldüğü gibi saldırılması gereken mülteciler olarak yaklaşılıyor. Amedli bir Kürt ile Yozgatlı bir Türk aynı görülmüyor. Bu ayrımcılığı da bizzat Türk devlet yöneticileri yapıyorlar. Kürtler, Aleviler ve başka kimlikten topluluklar bu ülkenin özgür ve eşit vatandaşları olarak görülmüyor. Ne anayasal ne yasal ne de toplumsal kültürde bu topluluklar eşit görülüyor. Bunu yaratan da Türk devlet politikalarıdır. AKP-MHP iktidarı ise bu kutuplaşmayı derinleştirmiş, kapsamlılaştırmış ve normal hale getirmiştir. Bu iktidar Türkiye’de her farklılığı kutuplaştırmıştır. Bu nedenle Kürtler, Aleviler, gazeteciler ve muhalif siyasetçilere saldırı sürekli bir hal almıştır. Hatta bu iyi zamanlarınız, daha kötü zamanlarınız gelecek, denilerek saldırganlar teşvik edilmektedir.

Kürtlere yönelik saldırılar kesinlikle planlıdır. Devlet içinde illegal biçimde örgütlendirilmiş özel savaş organları var. Bunlara bağlı tetikçi birimler var. Öte yandan zaten MHP ve bazı partiler içinde Kürtleri sindirmek için saldıracak bir zihniyet var. Bunlar da devlet yetkililerinin söylemlerine göre harekete geçiyorlar. Özel savaş organının da MHP ya da başka partiler içinde talimat alınca harekete geçen elemanları bulunmaktadır. Bunları geçmişte çok yazıldığı ve çizildiği için belirtiyoruz. Öyle ki, MHP’li yetkililer bile bu durumu kabul etmişlerdir. Son zamanlarda Kürtlere yönelik saldırı gerçekleştirenlerin de bozkurt işareti yapmaları da bir tesadüf değildir. Şimdi sahiplenilmese de ileride bunlara kahraman muamelesi yapılacağını geçmişten çok iyi biliyoruz.

90’lı yıllardan bu yana Türkiye’nin il ve ilçelerinde Kürtlere yüzlerce saldırı yapılmıştır. Bunların çoğunluğu da linç amaçlı toplu yapılan saldırılardır. Çarpıtıldığı gibi bu saldırılar toplumdaki herhangi bir husumetten kaynaklanmış saldırılar değildir. Kürtlerin ötekileştirilmesi, terörist ya da terörü destekleyenler olarak gösterilmesi Kürtlerin hedeflenmesini beraberinde getirmektedir. Kürtlerin Kürtçe konuşmasına, Kürtçe müzik dinlemesine tahammül edilmemesi terörist ve terör denilirken neyin kastedildiğini de gözler önüne sermektedir.

Bu saldırıların neden yapıldığını artık tüm Kürtler de demokrasi güçleri de biliyor. Kürtleri sindirmekten çok, daha da öfkelendiriyor. Kürtlerin ulusal bilinçlerini geliştiriyor. Çünkü bu saldırılar Kürtlerde dayanışma bilincini geliştiriyor. Kürt oldukları için hedeflendiklerini düşünerek toplumsal duyguları artıyor. Bir zamanlar Diyarbakır Zindanı’nda Türk olduğunu kabul etmeyenler işkence görüyordu. Tüm tutsakların Kürtlüğünü inkar edip Türkleşmeleri dayatılıyordu. Sonuçta bu politika ve uygulamalara karşı büyük bir direniş gelişti. Öyle ki, Türkiye’de birçok kesim PKK’yi Diyarbakır Zindanı’ndaki baskılar yarattı, demiştir. Kuşkusuz PKK’yi bu zindan yaratmadı. PKK’yi 70 yıllık Kürt soykırımını hedefleyen politikalar ortaya çıkardı. Şark Islahat Planı bu devletin Kürtler üzerinde nasıl bir soykırım politikası uyguladığının somut belgesidir. Zaten 70 yıllık tüm uygulamalar bu gerçekliği ortaya koymuştur. PKK’yi ortaya çıkaran bu politikalar ve uygulamalar olmuştur. Ancak 12 Eylül ve Diyarbakır Zindanı’ndaki uygulamalar PKK’nin ortaya çıkış gerekçelerini ve tezlerini doğruladığından, oradaki uygulamalar ve PKK’lilerin gösterdiği direniş PKK’nin büyümesinde önemli bir rol oynamıştır.

AKP-MHP iktidarı şimdi Diyarbakır Zindanı’nda uygulanan politikaları tüm Kürt illeri ve Türkiye’de uygulamaktadır. Aynı yöntemler farklı sonuç vermez, diye bilimsel bir yargı vardır. Bu açıdan AKP-MHP iktidarının tüm Türkiye’yi Diyarbakır Zindanı haline getirmesinin de farklı sonuç vermesi beklenemez. Diyarbakır Zindanı’nda 12 Eylül işkencecisi Esat Oktay Yıldıran da ben bunları hallettim diye düşünüyordu. Şimdi de AKP-MHP iktidarı gerçekleştirdiği baskı ve zulümle Kürtleri sindirdim, Türkleştirme önünde engel kalmadı diye düşünmektedir. Ancak Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli de Diyarbakır Zindan işkencecileri gibi büyük hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Kemal Pir’in Diyarbakır Zindanı’nda Esat Oktay Yıldıran’ın yüzüne söylediği gibi büyük balığın kılçığı boğazlarında kalacaktır. Kürtler ve demokrasi güçleri oradaki direnişçiler gibi bu iktidara gereken cevabı vereceklerdir.

İzmir’deki Deniz Poyraz’a saldırı, Afyon, Ankara ve Konya saldırıları Kürtler’de büyük bir öfke yaratmış; Kürtlerle demokrasi güçlerinin daha fazla birleşmesine vesile olmuştur. Türk devlet gerçeğini anlamayan Kürtlerin de bu devlet gerçeğini anlamalarını sağlamıştır. AKP-MHP iktidarı Kürtlere ve demokrasi güçlerine yaptığı zulmün altında kalacaktır. Bu kadar zulüm yapanların bugünün dünyası, Ortadoğu’su, Türkiye’si gerçeğinde başka bir akıbetle karşılaşması da mümkün değildir.

Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi

2002

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar