Cumartesi Mayıs 18, 2024

Wupertal'da kitlesel Kaypakkaya anması

17 MAYIS 2014 TARİHİNDE ALMANYA’NIN WUPERTAL ŞEHRİNDE KİTLESEL BİR KATILIMLA GEÇEKLEŞTİRİLEN GECEDE KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA ANILDI.

Bundan 41 yıl önce faşist diktatörlük tarafından Diyarbakır Cezaevi’nde katledilen komünist önder İbrahim Kaypakkaya Almanya’nın Wuppertal şehrinde 2500 kişinin katıldığı kitlesel bir geceyle anıldı. Anma gecemizde Manisa’nın Soma ilçesindeki maden işletmesinde işçi katliamında hayatını kaybeden 300’ün üzerindeki işçi için özel bir program hazırlandı. Salon girişine üzerinde “Meşaleyi Kaypakkaya’dan Aldık, Ağıt Yakmaya Değil Hesap Sormaya” yazılı bir pankart asıldı ve kapı girişine bırakılan bir kömür yığınının yanında gece boyunca mumlar yakıldı. Gecemizin açılışı sinevizyon görüntüleri ve "İndik Maden Ocağına" ezgisiyle başladı. Salon,  “Soma’nın katili patron ağa devleti” sloganıyla inledi.

Anma gecemiz gece tertip komitesinin kitleyi selamlama konuşmasıyla başladı. Konuşmasında şunlar vurgulandı; “18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın, temellerini attığı komünist güzergâhta, onun atılganlığı ve heyecanıyla, onun proleter bilinci ve direniş gücüyle ilerleme günüdür. 18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya yoldaşın, kurduğu parti saflarında, onun kararlılığı ve fedakârlığı, cesareti ve azmiyle; emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı, sosyal kurtuluş mücadelesini nihai zafere doğru ileri taşıma günüdür. 18 Mayıs, devrimci direnişte inatçı, proleter savaşta ısrarcı, sınıfsal kavgada militan olmanın güncel ve tarihsel çağrısıdır. 18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya yoldaşımıza verilen devrim sözünün bir gereği ve yemini olarak; sömürülen işçilerin ve ezilen dünya halklarının savaş çağrısıdır. Katledilişinin 40. yıldönümünde devrime inancın, savaşta cürettin, ilan ettiği savaş bayrağını daha kararlı, daha özverili ve daha fedakârca elde tutmak ve dalgalandırmak demektir. Kaypakkaya yoldaşı anmak; Emperyalizmin ve her türden gerici uzantılarının halka karşı yürüttüğü savaşa karşı halk savaşını geliştirmek demektir. Ve Kaypakkaya yoldaşı anmak; Proletarya Partisinin kızıl kanla, bedel ödeyerek ve ödeterek yarattığı miras ve değerlere sahip çıkmak demektir.

Tüm inancımızla bir kez daha haykırarak diyoruz ki; Partimiz, fedakâr emekçi halkımızı, kahraman işçi sınıfımızı ve esaret altındaki çeşitli mazlum milliyetleri önder İbrahim yoldaşın çizdiği gerçek kurtuluş güzergâhında, onun özgürlük felsefesiyle ve yığınların birleşik gücüyle hareket ederek aşılmaz gibi görünen o dağları, ovaları ve meydanları aşarak, bir gün mutlaka Demokratik Halk İktidarı’na taşıyacaktır.”

Selamlama konuşmasının ardından, tüm devrim şehitleri ve özel olarak Soma’daki işçi katliamında hayatlarını yitiren işçiler için yapılan saygı duruşunun ardından Grup Haykırış tarafından “Yoldaş seni anacağız” marşı söylendi. Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişi, Soma’daki işçi katliamı ve güncel politik gelişmeler üzerine yapılan açılış konuşmasının ardından, Grup Haykırış’ın hazırladığı marşlarla devam eden gece, Pınar Aydınlar’ın sahne almasıyla devam etti. Pınar Aydınlar; Kaypakkaya’nın Türkiye devrim mücadelesindeki önemi ve kitlelerin gönlünde edindiği yerin hiçbir zaman silinemeyeceğinin altını çizdi. Aydınlar ayrıca Soma’daki işçi katliamına da değinerek, hâkim sınıfların bu konudaki ikiyüzlülüğüne vurgu yaptı ve hazırladığı ezgilerle gecemize renk kattı.

Verilen aranın ardından, TKP/ML Merkez Komitesi, TMLGB ve TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı, tüm hapishanelerdeki TKP/ML tutsakları adına geceye gönderilen mesajlar okundu. Ayrıca gecede MLKP, MKP, TİKB, Avrupa Halk Cephesi, Wuppertal Alevi Kültür Merkezi, Yeni Demokrasi Derneği Peru ve Almanya Devrimci Hareketi’nin gönderdiği mesajlar da okundu. Gezi İSyanı şehitlerinden Berkin Elvan, Ethem Sarısülük ve Ahmet Atakan’ın annelerinin konuşmalarını yapmak üzere sahneye çıkmasıyla salona, büyük bir coşku ve hüzün hakim oldu. Kitlerin “Gezi İsyanı Şehitleri ölümsüzdür” sloganlarıyla salon inledi. MLPD ve BDP temsilcisinin yaptığı konuşmaların adından, Hamburg Yeni Kadın Korosu sahne aldı. İlk defa gecemize katılan Civan Haco, konuşmasında hakların kardeşliği, Soma’da işçi katliamı üzerine konuşma yaptı. Müzikal programında sunduğu Kürt ezgileri kitlelerin beğenisini kazandı. Yine geceye ilk defa katılan Marsis ise, Kaypakkaya ve tüm devrim şehitleri üzerine bir konuşma yaptı. Soma’daki işçi katliamında hayatını kaybeden işçiler üzerine yapılan vurguların ardından, sundukları Laz ezgileri kitlelerin oldukça beğenisini kazandı.  

Gecemizde, 9 Mayıs 2014 tarihinde Delhi Üniversitesi’nde sivil polislerce gözaltına alınan Dr. Saibaba için bir kampanyası açıldı. Salonun birçok yerine asılan Saibaba posterleri ile kitlelerin dikkati, Saibaba’nın korsanca kaçırılmasına çekildi.

96852

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

MAHŞERİN DÖRT ATLISI: BOLSONARO, TRUMP, ORBÁN, ERDOĞAN[*]

 

“Faşizm tarihte statik ya da sabit bir moment değildir ve

aldığı biçimlerin daha önceki tarihsel modelleri taklit etmesi gerekmez.

O, bir dizi ‘devindirici tutku’yla tanımlanan bir siyasal davranış biçimidir.

Bunlar arasında demokrasiye açık saldırı, güçlü adam özlemi,

insan zaaflarına duyulan nefret, aşırı erillik takıntısı,

saldırgan militarizm, ulusal büyüklük iddiası, kadınlara… aydınlara yönelik küçümseme…

MLPD Merkez Komitesi'nin basın açıklaması:

Alman Federal Yüksek Mahkeme'sinin (BGH),  'Münih Komünist Davası'nda temyiz başvurusunu reddetmesi üzerine, MLPD Merkez Komitesi kamuoyuna bir açıklama yaptı.

Faşist Diktatörlük Örgütlü Yığınların Gücüyle Yıkılır

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışmak tüm ilerici-devrimci ve anti-faşist güçlerin görevidir.

Çünkü bu sonuçları ortaya çıkaran nedenler doğru analiz edilmezse, geniş yığınların beyinlerini uyuşturan, düşünüş ve hareket tarzını sakatlayan gericiliğe, ırkçılığa-faşizme, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede doğru politikalar belirlenemez.

Elbette ki bu geniş bir konu ve bu makalenin kapsamını aşar. Dolayısıyla burada bazı ana noktalar üzerinde duracağız. Ve işe, araştırmaya dayalı bazı gerçeklere işaret ederek başlayacağız.

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" (Tamer Dursun)

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

Yoldaş, can, heval, dost, arkadaş, tanıdık...

Yok.

Olmadı.

Bize Cesur İnsanlar Lazım

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir."

Ah cancağızım... vay cancağızım...

Antalya'ya gider sınırı gümrüksüz geçen metalarla fontiye durursun.

Dersim'e gidince de sınırı gümrüksüz geçen metaların nohut üretimini bitirdiğini öne sürerek içki şişelerini...

Fontiye duranların kafasında patlatırsın.

Sıra, korku politik bir davranış olduğundan üretince... öpülmekten... korkar hale getirilen dudakların tüm yaşadıklarını sosyo - ekonomik yapı içerisinde adlandırmasına gelince de....

Ah cancağızım... vay cancağızım...

İnan...

Sayfalar